Yayıncılık telif ihracatında İstanbul’u bir marka haline getirmeyi hedefleyen Uluslararası İstanbul Yayımcılık Profesyonel Buluşmaları, 66 ülkeden yayıncıyı İstanbul’a getirdi.


 

Dünyanın dört bir tarafından telif ticareti yapmak için İstanbul’a gelen yabancı yayıncıların görüşü ise ortaktı: “Türk yayın sektörü gittikçe daha fazla ilgi çekiyor. Ülkemizde de bunu tanıtmak istiyoruz.” 

 

HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL

 

Mozambik’te tüm gün Türk dizileri izlendiğini, bunun da Türk yayıncılığına ilgiyi artırdığını söyleyen yayıncı da Fransa’da yeni Türk yazarlar görmek istedikleri için İstanbul’a geldiklerini söyleyen yabancı yayıncı da geçtiğimiz hafta Uluslararası İstanbul Yayımcılık Profesyonel Buluşmaları’nda (İstanbul Publishing Fellowship) bir araya geldi. Bu yıl 9. kez kapılarını açan ve İstanbul’u yayıncılık telif marketi haline getirmeyi hedefleyen buluşma, 8 yıllık tarihinde 10 milyon doların üzerinde telif ihracatı yapılmasına vesile oldu.

 

İSTANBUL İLGİ ODAĞI 

 

Uluslararası İstanbul Yayımcılık Profesyonel Buluşmaları, bu yıl 66 ülkeden 258’i yabancı, 125’i yerli olmak üzere 383 profesyonel yayıncıyı bir araya getirdi. Üç gün boyunca telif ticareti için çeşitli anlaşmaların yapıldığı buluşma; Mozambik’ten Fransa’ya, Meksika’dan Umman’a kadar dünyanın dört bir tarafından gelen yayıncı çeşitliliği ile dikkat çekti. 

 

60 DİLDE TÜRK YAYINI 

 

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkıları ile Türkiye Basım Yayın Meslek Birliği tarafından düzenlenen buluşma, şu ana kadar 72 ülkeden 60’a yakın dile Türk yayınını kazandırdı. Alanında önemli bir buluşma noktası olan Uluslararası İstanbul Yayımcılık Buluşmaları, Bakanlık yetkililerinden alınan bilgilere göre, 10 binin üzerinde telif anlaşması imzalanmasına vesile oldu. 

 

KÜLTÜR ÇEŞİTLİLİĞİ 

 

Birbirinden farklı onlarca alanda telif alışverişinin yapıldığı buluşma, yalnızca Türk yayınlarını yurt dışına açmakla kalmıyor. Henüz Türkiye’de keşfedilmemiş yabancı yayınları da Türkçe’ye kazandırarak bir kültür alışverişine vesile oluyor. Uluslararası Yayımcılık Buluşmaları ile yılda 3.5 milyon dolarlık telif ihracatı gerçekleşiyor. Kurulan bağlantılarla her yıl 60’tan fazla ülkeye 40’ın üzerinde dilde yayın satışı yapılıyor. 

 

DİĞER PROJELER  

 

Türkiye’de yayıncılık telif ihracatı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı da özel olarak ilgileniyor. Bunun için 2005 yılından bu yana Kültür ve Turizm Bakanlığı Türk Kültür, Sanat ve Edebiyat Eserlerinin Dışa Açılımını Destekleme Projesi (TEDA) uygula-nıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkililerinden alınan bilgiye göre, TEDA kapsamında da 2005 yılından bu yana 89 farklı ülkeden 63 farklı alanda 3 bin 878 yayına çeviri desteği verilerek telif ihracatına destek sağlandı. 

 

UMUDA İHTİYACIMIZ VAR 

 

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteği, İstanbul Ticaret Odası’nın katkılarıyla Türkiye Basım Yayın Meslek Birliği (TBYM) tarafından organize edilen programın açılışında İTO Yönetim Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç bir konuşma gerçekleştirdi. Avdagiç, “En çok umuda ihtiyacımızın olduğu bir dönemdeyiz” dediği konuşmasını şöyle sürdürdü: “Çünkü insanlık olarak çok önemli bir sınavla karşı karşıyayız. Maalesef insanlık beş aydır devam eden bir soykırımla, katliamla karşı karşıya. Beş aydır Gazze’de değil kitap okumak, bir kitaba ulaşmak bile mümkün değil. İnsanlar orada sadece hayatta kalmaya çalışıyorlar. Yaşanan bu faciayı, katliamı şahsım, kurumum ve Türk iş dünyası adına çok şiddetli bir şekilde kınıyorum.” 

 

Programın açılışında İTO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mehmet Develioğlu, Yönetim Kurulu Üyesi Münir Üstün, Genel Sekreter Prof. Dr. Nihat Alayoğlu ve Genel Sekreter Yardımcısı Av. Nurcan Turan da hazır bulundu. 

 

TÜRK KÜLTÜRÜ İLGİ ÇEKİYOR 

 

Uluslararası Yayıncılar Birliği (IPA) Başkan Yardımcısı Gvantsa Jobava-Gürcistan:  30 yıldan fazla bir süredir yayıncılıkla ilgileniyoruz. Gürcistan’ın en büyük yayıncısıyız. Her alanda yayınımız var. Ülkemizde Türk yazarlardan çok fazla okunanlar var. Türkiye’nin potansiyeline inanıyoruz. 

 

Sandra Tamele-Mozambik: Ülkemizde Türk dizileri çok fazla izleniyor. Türk dizileri bu kadar çok izleniyorsa yayınlar da ilgi çeker diye düşündüm. Küçük bir yayıneviyiz ama ülkemizde kaliteli işler yapıyoruz. Özellikle Türk kadın yazarların yayınlarını kendi dilimize kazandırmak istiyorum. 

 

Era Haseic-Bosna Hersek: 1966’dan beri yayıncılık işi ile ilgileniyoruz. Bosna Hersek’in en büyük yayıncılarından biriyiz. Türk yazarlar hep en çok okunan yazarlar listemizde yer alıyor. Bizler daha fazla potansiyel için buradayız. 

 

Silvia Saminara-Umman: Daha önce TEDA projesi kapsamında çocuk yayınlarından kendi dilimize kazandırdığımız kitaplar olmuştu. Çevirisini gerçekleştirdiğimiz kitaplar oldukça tercih ediliyor. İstanbul’un bu anlamda önemli bir kaynak olduğunu düşünüyorum. 

 

Olga Gordeva-Rusya: Ülkemizde yabancı yayıncılık alanında daha çok Amerika ve İngiltere’den yayınları görmek mümkün. Oysa biz pazarda daha fazla çeşitlilik istiyoruz. Türk yayıncılığının da kesinlikle ilgi çekici bir yönü olduğunu düşünüyorum. Buraya yeni potansiyel için geldik. 

 

Najet Milet-Fransa: Müslüman kültürüne dair çeşitli dallarda yayını ülkemize kazandırmak istiyoruz. Nobel ödüllü yazarınız Orhan Pamuk çok okunanlar listemizde yer alıyor. Bizler Türkiye’de bunun daha fazlasının olduğuna inanıyoruz. Yeni Orhan Pamuk’lar için buradayız. 

11 Mart 2024 Pazartesi

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, vekaletle kurban kesim bedelinin yurt içinde 11 bin 750, yurtdışında ise 4 bin 750 lira olarak belirlendiğini bildirdi.


 

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Başkanlık Konferans Salonu'nda düzenlenen "Vekaletle Kurban Organizasyonu Tanıtım Toplantısı"nda, insanın yaratılış amacının Yüce Allah'ı tanımak ve O'na ibadet etmek olduğunu söyledi.

 

Hz. Adem'den beri var olan, Hz. İbrahim ve Hz. İsmail ile sembolleşen kurban ibadetinin bir anlamda Allah'ın rızasını kazanma, iyiye, güzele, hakikate ulaşma arayışı olduğunu belirten Erbaş, "Tevhit, takva ve teslimiyetin sembolü olan kurban ibadeti, alemlerin Rabb'ine kul olmanın, O'na yaklaşmanın, O'nun emirlerine itaatin en açık göstergesidir. Kurban, şartları haiz olan her zengin Müslüman için dini bir vecibedir." dedi.

 

Erbaş, kurban ibadetinin "Allah'a duyulan muhabbetin diğer bütün sevgilerin üstünde olduğunun" bir ifadesi olduğuna dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı: "Kurban, dünya hayatında bizlere ne bahşedilmişse, neyimiz varsa hepsini Allah yolunda feda edebileceğimizin bir alametidir. Kurban, Allah'ın bizlere bahşettiği nimetlere karşı şükür bilincini, yaratılanlara karşı da karşılık beklemeden yardımda bulunma erdemini pekiştiren bir ibadettir. Maddi unsurların ötesinde niyeti, samimiyeti, bağlılığı, fedakarlığı ve nihayetinde takvayı ortaya koymaktadır."

 

Erbaş, kurbanın Allah'a yakınlaşma vesilesi olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti: "Kurban ibadeti, aynı zamanda güçlü bir vahdet zemini olarak Müslümanlar arasında ümmet bilincinin güçlenmesine ve Müslümanların birbirlerini yakından tanımalarına da vesile olmaktadır. Nitekim insanlara yardım etmeye ve onları sevindirmeye vesile olan kurban, toplumda kardeşlik bağlarını kuvvet­lendirmekte, dayanışma ruhunu geliştirmekte, toplumun farklı kesimleri arasında sevgi ve saygı duygularını güçlendirerek sosyal adaletin tesisine büyük katkı sağlamaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığımız ve Türkiye Diyanet Vakfımız, herhangi bir ayırım gözetmeksizin dünyanın ihtiyaç duyulan her yerine yardım elini uzatarak birçok alanda iyilik faaliyetlerinde bulunmaktadır. Müslüman azınlıklara, yoksullara, kimsesizlere, yetimlere savaş ve işgal dolayısıyla mağdur olan, afetlere maruz kalan ihtiyaç sahiplerine milletimizin merhamet elini her zaman uzatmaktadır."

 

Türkiye Diyanet Vakfının, kuruluşundan bugüne dünyayı iyiliğin değiştireceğine olan inancıyla nice güzel hizmetlere öncülük ettiğini belirten Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığının Türkiye Diyanet Vakfıyla 1993'ten beri yerine getirdiği en önemli hizmetlerden birinin "Vekaletle Kurban Kesim Organizasyonu" olduğunu söyledi.

 

Erbaş, amaçlarının kurbanlarını vekalet yoluyla kestirmek isteyen vatandaşlara yardımcı olmak, kurban ibadetinin dini esaslara göre sosyal boyutunun en güzel şekilde yerine getirilmesini sağlamak olduğunu belirterek, şöyle devam etti: “Amacımız, kurban etlerini daha fazla ihtiyaç sahibine ulaştırarak bayram sevincini ve mutluluğunu daha fazla kardeşimizle paylaşmak, mazlum, mağdur ve muhtaçlara umut olmaktır. Türkiye Diyanet Vakfı, yarım asra yakın tecrübesiyle faaliyet gösterdiği diğer alanlarda olduğu gibi vekaletle kurban kesimi konusunda da örnek bir hizmet gerçekleştirmektedir. Son derece şeffaf bir şekilde sürdürülen organizasyonda kurban kesimleri, vekalet sahiplerinin isimleri tek tek okunarak Diyanet İşleri Başkanlığımızda görev yapan hocalarımız ve vakfımızın gönüllüleri nezaretinde yapılmakta ve ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmaktadır.”

 

“TÜM İLLERDE KURBAN BAĞIŞ STANTLARI KURULACAK”

 

Erbaş, 2023'te Türkiye Diyanet Vakfına emanet edilen 745 bin 535 hisse kurbanın yurt içinde 79 il, yurt dışındaysa ise 47 ülke 280 bölgede vakfın gönüllü ve görevlilerin gözetiminde kesilerek 34 milyon 667 bin 378 kişiye ulaştırıldığını söyledi.

 

31 yıllık süreçte hayırseverlerin vekalet verdiği toplam 4 milyon 662 bin 258 hisse kurbanın kesilerek ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldığını belirten Başkan Erbaş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı, ülkemizin her bölgesindeki ihtiyaç sahiplerine ve birçok ülkedeki mazlum, mağdur ve muhtaçlara da milletimizin iyilik elini uzatmaya devam edecektir. Bu yıl için vekaletle kurban kesim bedeli yurt içinde 11 bin 750 lira, yurt dışında ise 4 bin 750 lira olarak belirlenmiştir. Vatandaşlarımız, il ve ilçe müftülükleri, TDV şubeleri, din görevlileri, tüm PTT şubeleri ve bankalar aracılığıyla Türkiye Diyanet Vakfı kurban programına katılabilecekleri gibi www.tdv.org ve bagis.tdv.org adreslerinden de bağış yapabileceklerdir. Cep telefonlarına indirilebilen mobil bağış uygulamamızdan kurban vekaletlerini verebilirler. Vatandaşlarımız, vekaletle kurban kesimi hususunda detaylı bilgiyi 0 312 416 90 00 numaralı telefondan alabilir. Bunlarla birlikte vatandaşlarımızın bağışlarını kolaylıkla yapabilmeleri için tüm illerimizde ve pek çok ilçe merkezinde 1003 şubemiz aracılığıyla şehirlerimizin önemli noktalarına kurban bağış stantları kurulacaktır."

 

Erbaş, yurt dışında yaşayan vatandaşların da din hizmetleri müşavirlikleri, ataşelikleri, koordinatörlükler ve bu ülkelerdeki cami dernekleri ile din görevlileri vasıtasıyla kurban vekaletlerini güvenle emanet edebileceklerini kaydetti.

06 Mayıs 2024 Pazartesi

Türkiye, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne 2008 yılından bu yana 27 kültürel değerini kaydettirdi. Listede dünya genelinde ikinci sırada olan Türkiye, üç değer için de 2025 yılında değerlendirilmek üzere sıraya girdi.


Bunlar arasında geleneksel yoğurt yapma teknikleri, Antep işi nakış ve geleneksel keçe yapım teknikleri yer alıyor. Türkiye’nin 27 kültürel değerinin 7’sinin ise ürün çıkışlı olması da dikkat çekiyor.  

 

SÜMEYRA YARIŞ TOPAL

 

Türkiye, 2025 yılında yapılacak 20. Somut Olmayan Kültürel Miras Hükümetler Arası Komite Toplantısı’nda değerlendirilmek üzere üç kültürel değerini daha Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’ne (UNESCO) gönderdi. Böylece, ‘Antep İşi Nakışı’, ‘Geleneksel Keçe Yapımı’ ve ‘Yoğurt Yapımının Geleneksel Yöntemleri ve İlgili Sosyal Uygulamalar’, UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Listesi’ne eklenmesi için sıraya girdi.   

 


7 TANESİ ÜRÜN ÇIKIŞLI 

 

Bu başvuruların kabul edilmesi halinde Türkiye 30 kültürel değeri ile listede yer alacak. Türkiye’nin halen 27 kültürel değeri UNESCO listesinde ve bunların 7 tanesinin ürün çıkışlı olması dikkat çekiyor. Bunlar arasında sanat kaynaklı ürünler haricinde; mesir macunu, Türk kahvesi, ince ekmek, ipek böcekçiliği, çay, keşkek ve zeytin yer alıyor. Yeni listedeki kültürel değerlerin de kabul edilmesi ile ürün çıkışlı kültürel değerler sayısı 9’a çıkacak.  

 

10 BÖLGEDEN TESCİLLİ 

 

Müstakbel listede ticari ürünlerden en dikkat çekici olanlardan biri de yoğurt. Zira Türkiye’nin yoğurt konusunda 10 ayrı bölgeden coğrafi işareti bulunuyor. En son Kandıra manda yoğurdu 2023 yılında coğrafi işaret alırken, İstanbul da Türkiye’nin yoğurt markasına katkıda bulunan şehirlerden. İstanbul’da Silivri yoğurdu, 2022 yılı temmuz ayında coğrafi işaret aldı. UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’nde yer almak için bekleyen yoğurt konusunda 7 ayrı bölge de coğrafi işaret için sırada bekliyor. Bunlar arasında İstanbul manda yoğurdu da var.

 


2006 YILINDAN BU YANA

 

UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi; kültürel mirası daha gözle görülür kılmak ve korunması için çalışmak üzere oluşturulan bir listeyi temsil ediyor. Bu liste, taraf devletlerin teklifi üzerine hazırlanıyor ve güncelleniyor. Türkiye, 2006 yılından bu yana Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi’ne taraf. Bu sözleşmenin 180’in üzerinde tarafı bulunuyor. Listeye ürün kaynaklı değerler girse de bunların kendisi değil; kültürleri, alt yapıları ve ritüelleri değerlendiriliyor.  

 


YOĞURT YAPMA RİTÜELİ 

 

Tarihi M.Ö. 6 binli yıllara kadar giden yoğurt, aynı zamanda dünya mutfak kültürüne Türklerin bir armağanı olarak biliniyor. Yoğurt, dünya dillerinde de Türkçeden geçmiş hali ile yoğurt olarak telaffuz ediliyor. UNESCO Listesi’ne dahil olması için aday gösterilen yoğurt, yapma yöntemi ile de geleneksel kültürde kendine yer ediniyor. Zira mayalama sıcaklığı, mayalandığı kap, kullanılan süt ve maya, mayanın miktarı ve saklama yöntemleri geleneksel kültürde özel bir yere sahip. Türkiye yoğurdun bu yönü ile dünyada kültürel bir marka olma yolunda ilerliyor.  

 


TÜRKİYE İKİNCİ SIRADA 

 

Türkiye, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’nde yer alan 27 kültürel değeri ile ikinci sırada yer alıyor. İlk sırada ise 43 kültürel değeri ile Çin var. Konunun uzmanlarına göre ürün çıkışlı olmasa dahi değerlerin yaşatılması için ekonomik bir yansıması bulunması ve koruma politikalarında bu başlık için özel çalışmalar yapılması gerekiyor. Ticari bir platforma dökülmeyen değerler bir süre sonra icra edilmemeye başlıyor. Bu da değerin unutulmasının önünü açıyor.   

 


7 MİLYAR EURO’LUK PAZAR 

 

Türkiye, UNESCO haricinde pek çok vesilelerle geleneksel ürünleriyle dünyada bir marka olarak biliniyor. Türk kahvesi, Türk çayı, Türk tekstil ürünlerinin yanı sıra özellikle dönerle de adından söz ettiriyor. Geçtiğimiz günlerde Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’in Türkiye ziyareti sırasında yanında getirdiği dönerle dönerin dünyadaki marka bilinilirliği yeniden gündeme geldi. İki yıl önceki bir araştırmaya göre Almanya’da 40 bin dönerci bulunuyor ve günde ortalama 2 milyon porsiyon döner tüketiliyor. Almanya’da 7 milyar Euro’luk bir döner pazarı bulunuyor. 


 

ULUSLARARASI MARKA DEĞERİ TAŞIYOR

 

Talip Bayram-Gastronomi Editörü: Türk yoğurdu, genellikle geleneksel yöntemlerle mayalama yoluyla üretilir. Kesinlikle hiçbir katkı maddesi bulunmaz. Bu yöntem, yoğurda kendine özgü lezzet ve dokusunu verir. Mayalama işlemi sırasında sıcaklık titizlikle kontrol edilir. Bu da yoğurdun kıvamının ve lezzetinin korunmasını sağlar. Türk yoğurdu, protein, kalsiyum ve probiyotik bakımından da zengin. Son yıllarda, Türk yoğurdunun sindirim sistemine faydaları ve bağışıklık sistemini güçlendirme özelliği gibi faydaları da dünya çapında tanınmaya başladı. Türk yoğurdu, yüksek kaliteli sütten üretiliyor. Bu da yoğurdun besin değerini ve lezzetini artırıyor. Ayrıca İstanbul yoğurdunun da Türk yoğurt literatüründe kendine has bir yeri var. İstanbul’da yüz yıllara yakın hâlâ devam eden yoğurt üreticileri bulmak mümkün. Bunların özelliği halen tamamen geleneksel usullerle yoğurdu mayalayarak hiçbir katkı maddesi katmadan üretime devam etmeleridir. 

06 Mayıs 2024 Pazartesi