tatil-sepeti

E-ticaret sektörü, kargo şirketlerinin daha çok otomasyon kullanmasını ve dijitaleşmesini sağlıyor.


Anadolu Ajansının (AA) Global İletişim Ortağı olduğu e-ticaret fuarı WORLDEF ISTANBUL 2024, Yenikapı Etkinlik Alanı'nda devam ediyor.

 

Fuarda soruları yanıtlayan Sürat Kargo Genel Müdürü Cem Oğuz, Türkiye'de günlük 4,5-5 milyon adet kargonun teslim edildiğini, sektörün son 10 yılda çok hızlı büyüdüğünü söyledi.

 

Oğuz, bu artışı yönetebilmek için lojistik sektörünün özellikle otomasyon alanına ciddi yatırımlar yapması gerektiğinin altını çizdi.

 

Aktarma merkezlerindeki sorter sistemlerinden kuryelerin rota optimizasyonuna kadar birçok alanda teknolojiyi kullandıklarını dile getiren Oğuz, "Adresleri bulma işlemlerinde bile artık navigasyon sistemlerini kullanarak teslimat yapıyoruz. Dolayısıyla teknoloji ve altyapı yatırımları, kargo sektörünün hızlanmasına yol açtı." dedi.

 

OTOMASYON OLMADAN BU BÜYÜKLÜKTEKİ KAPASİTEYİ YÖNETMEK MÜMKÜN DEĞİL

 

Oğuz, yapay zeka ve otomasyonun lojistik süreçlerinde müşteri memnuniyeti açısından çok önemli olduğunu, otomasyon olmadan bu büyüklükte kapasiteyi yönetmenin mümkün olmadığını vurguladı.

 

Müşteri memnuniyetini sağlamak için otomasyon ve yapay zekanın vazgeçilmez olduğunu dile getiren Oğuz, "Sürat Kargo olarak, günlük 750 kamyon ve 5 bin 500 araç hareketi yapıyoruz. Bu teslimatları optimize etmek için insan beyninin ötesine geçmemiz gerekiyor. Yapay zeka sistemleri, ana hat planlamasından son kapı teslimatına kadar bize yardımcı oluyor." şeklinde konuştu.

 

Oğuz, artan rekabet karşısında hayata geçirdikleri stratejileri de paylaşarak, rekabetin her zaman müşteri memnuniyetini artırdığını ifade etti.

 

SÜRAT KARGO YURT DIŞI HİZMETLERİNİ ARTIRIYOR

 

Cem Oğuz, Sürat Kargo olarak müşteri memnuniyetini artırıcı konulara eğildiklerini belirterek, "Alternatif hizmet noktaları oluşturuyor, zaman ve mekandan bağımsız teslimat hizmetleri sunuyoruz. Ayrıca uluslararası alanda da hizmet vererek ihracata değer katıyoruz. İlk yurt dışı operasyonumuzu Azerbaycan'da başlattık ve 6 ayda 3,5 milyon kargo teslim ettik. Bu yıl MENA bölgesi, Türki Cumhuriyetler ve Doğu Avrupa'ya yatırım yapmayı planlıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

 

Oğuz, e-ticaret platformları ve iş ortakları ile yapılan işbirliklerinin önemine işaret ederek, e-ticaret platformlarının müşterileri arasında yer aldıklarını söyledi.

 

Müşterilerinden aldıkları geri bildirimlerle kendilerini geliştirdiklerinin altını çizen Oğuz, "Geri bildirimler nerede hatamız olduğunu ve hangi alanlarda iyileştirmeler yapmamız gerektiğini gösteriyor. İş ortaklarımızla birlikte sektörü büyütmek için faydalı işler yapıyoruz." diye konuştu.

 

Oğuz, lojistik ve e-ticaret sektörünün geleceğine değinerek, "Türkiye özelinde baktığımızda, e-ticaretin ticaretteki payı yüzde 20'lerde. Ancak fiziksel perakende yaklaşık yüzde 12-13 seviyesinde. Uluslararası ölçekte bu oran yüzde 30'lara kadar çıkabiliyor. Dolayısıyla e-ticaret büyümeye devam edecek ve Sürat Kargo da bu büyümenin en önemli oyuncularından biri olmayı sürdürecek." ifadelerini kullandı.

 

HİZMETLERİNİ GENİŞLETİYOR VE DAHA DİJİTAL HALE GELİYORUZ

 

Aras Kargo Uluslararası İşler, İş Geliştirme ve Strateji Başkanı Ramazan Altınay da Türkiye'deki e-ticaret sektörünün yıllar içinde çok hızlı büyüdüğünü ve 2010'lu yıllarda yüzde 2 olan e-ticaretin perakendedeki payının şu an yüzde 20'lere dayandığını söyledi.

 

Altınay, Aras Kargo olarak e-ticaretin en önemli taşıyıcılarından bir tanesi olduklarını ve ciddi anlamda geliştirmeler yaptıklarnı anlattı.

 

Firmalarının kullandığı araç rotalama programından bahseden Altınay, şunları kaydetti:

 

"Siz herhangi bir gönderi aldığınızda, gönderinin nerede olacağını size gelmeden önce adım adım bilgilendirme yappıyoruz. Kargo ile lgili süreçleri canlı olarak takip edebiliyorsunuz. Bunun yanında Türkiye'deki en büyük e-ticaret firmalarıyla entegrasyonlarımız var. Bunlar üzerinden de Aras Kargo hizmetlerine rahatça ulaşabiliyorsunuz. Türkiye'nin yaklaşık 4 bin noktasında kargolarınızı teslim alabiliyorsunuz. Bunların bir kısmı şubelerimiz bir kısmı da lockerlarımız."

 

Altınay, kargo hizmetinde otomasyon kullanmamanın artık imkansız olduğunun altını çizdi.

 

KARGOLARIN YÜZDE 70-80'İ E-TİCARETTEN GELİYOR

 

Ramazan Altınay, e-ticaretin Türkiye'deki kargo sektörünü ciddi anlamda domine ettiğini belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:

 

"Taşınan kargoların belki yüzde 70-80'i e-ticaret yönünde oluyor. Tabii ki Aras Kargo olarak biz de bu sektöre en iyi hizmet veren firmaların başında geliyoruz. E-ticaretin, günden güne büyüyen bir potansiyeli var. Aras Kargo da bununla doğru orantılı olarak hizmetlerini genişletiyor ve daha dijital hale geliyor. Örnek vermek gerekirse mobil uygulamalar üzerinden artık hizmetlerimize ulaşabiliyorsunuz veya herhangi bir gönderinizi iade etmek istediğinizde bizim biraz önce bahsettiğim esnaf noktaları üzerinden de artık gönderinizi iade edebilecek hizmetler sunmaya başlıyoruz. O yüzden e-ticaret sektörüne tamamen adapte olmuş ve onunla beraber dijitalleşen bir kargo firması olduğumuzu daha çok söyleyebilirim."

 

E-TİCARET, GERÇEKTEN ÇOK BÜYÜK BİR EKOSİSTEMİ KAPSIYOR

 

Aras Kargo Uluslararası İşler, İş Geliştirme ve Strateji Başkanı Altınay, e-ticaretin Türkiye'de çok büyük bir ekosistemi kapsadığını, içinde yaklaşık 500 bin satıcının bulunduğunu ve bunların yüzde 76'sının KOBİ olduğu bir sektörden bahsettiklerini anlattı.

 

Altınay, "Artık e-ticaret hizmeti vermek istiyorsanız sadece ulusal kanalda hizmet vermeniz yeterli değil. Globalleşen bir sektörden bahsediyoruz. Artık Türkiye'deki en büyük pazar yerleri yurt dışına hizmet verir hale geldi. KOBİ'lerimiz yurt dışındaki pazar yerlerinde ürünlerini listeler, ürünlerini buraya da transfer eder hale geldi. Biz de bununla aynı çizgide Aras Kargo'nun da globalleşmesi yönünde adımlarımızı atıyoruz." şeklinde konuştu.

 

Türkiye'de de küreselde de kargo sektörünü e-ticaretin sürüklediğini dile getiren Altınay, sözlerini şöyle tamamladı:

 

"Firmalar globalleşmek zorunda. Çünkü artık müşterilerin yüzde 50'si uluslararası siparişler veriyor. Yani bu şu anlama geliyor; 'Türkiye'den siparişler gelecek ama bazı müşteriler de yurt dışındaki firmalardan sipariş verecek veya oraya gönderiler gönderecek. O yüzden sizin globalleşen noktada hizmetlerinizi artırıyor ve bu yönde de kendinizi geliştiriyor olmanız lazım. Bu nedenle eğer bir kargo veya lojistik sektöründeyseniz mutlaka bu gelişime ayak uyduruyor ve globalleşme adımında da dijitalleşme yönünde de hızlı bir şekilde kendinizi geliştiriyor olmanız lazım."

07 Haziran 2024 Cuma

Kötü giden havalar, balık tezgahını da vurdu. Olumsuz hava şartları nedeniyle balıkçılar av için denize açılamadı. Karadeniz’de av sezonunun başlamasıyla bol miktarda avlanan ve tanesi 50 liradan satılan palamutun fiyatı, 150 liraya kadar çıktı.


 

Saathane Meydanı'nda balıkçılık yapan Dündar Kırbaş, olumsuz hava şartları nedeniyle balıkçıların av için denize açılamadığını söyledi.

 

Kırbaş, bu durumun balık fiyatlarına yansıdığını ifade ederek, "Balığın azalması da bu duruma etki ediyor. Olumsuz hava olmasaydı palamut 150 değil de yine 100 lira olacaktı. Şu an hem havanın etkisi hem de balığın azalmasıyla fiyatlar biraz yükseldi. Balıkçılar şu an denize açılamıyor." dedi.

 

Av sezonunun başında palamudun tanesinin 50 liradan satıldığını, daha sonra 70-80'i gördüğünü, şu an ise 130 ile 150 lira arasında satıldığını belirten Kırbaş, "Balıkta irileşme de var. 50 liraya sattığımız balığın şu an iki katı. Yani 400 gramdı balık, şu an 800-900 gram oldu." diye konuştu.

 

Balıkçı Halit Bayrak da balığın azalması nedeniyle fiyatların arttığına işaret ederek şunları dile getirdi: "Biz fiyatları yükseltmiyoruz. Kayıklar kötü hava şartları nedeniyle denize açılamadığı için balık az çıkıyor. Bu palamut bir ay daha çıkar nasip olursa. Bütün balık fiyatlarında artış var. Mezgit 150, barbun 100 lira, fiyatlar bu aralar biraz yüksek. Hamsi inşallah önümüzdeki ay çıkar."

 

Vatandaşlardan Nail Aytekin, "Balık çok pahalı,150 lira, 50 liraya almıştım en son. Şimdi bakıyoruz, nasıl alacağız. Yirmi gün önce 50 liraydı. Alamayız bu fiyatlara." şeklinde konuştu.

 

Günay Birvar ise "Fiyatlar parası olana iyi ama parası olmayana kötü. Balık az çıktığı için fiyatların arttığı söyleniyor. Balığı çok severiz. Eşim de balıkçı. Mecbur alıyoruz." ifadelerini kullandı.

23 Eylül 2024 Pazartesi

Etiketler : balık palamut balıkçı tezgah fiyat

Türkiye'de maden çeşitliliği açısından yüksek potansiyel ve iyi eğitilmiş insan gücü bulunduğu ancak yer altı kaynaklarının değerlendirilmesi konusunda devletin ruhsat sahibi şirketlere ‘ruhsat güvencesi’ sunmasının beklendiği bildirildi.


 

Türkiye Madenciler Derneği (TMD) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yılmaz, Anadolu Ajansının (AA) Global İletişim Ortağı olduğu 3. Maden Kurtarma Yarışması sonrası, basın mensuplarına Türkiye'nin madencilik sektörüne ilişkin açıklamalarda bulundu.

 

Dünyadaki 90 çeşit mineralin 70 tanesinin Türkiye'de üretilebildiğini ifade eden Yılmaz, buna rağmen yüksek potansiyelin istenilen şekilde değerlendirilemediğini söyledi.

 

Mehmet Yılmaz, sektörün yer altı madenciliği konusunda devletten beklentileri olduğunu belirterek, şöyle konuştu: "Bizim sorunumuz yer altı kaynaklarının değerlendirilmesi konusunda devletimizin çekinik kalması, bu durum sadece altın madeni için geçerli değil, mermer, krom ve kömür için de geçerli. Türkiye'nin madencilikte jeopolitik potansiyeli ve iyi eğitilmiş insan gücü var. Ancak yer altı kaynaklarının değerlendirilmesi konusunda devletin ruhsat sahibi şirketlere 'ruhsat güvencesi' sunmasını bekliyoruz. Madencilikte sahip olduğumuz değeri gün yüzüne çıkarmaya çalıştığımızda yatırımcılar çevre ile ilgili endişelerden dolayı vatan haini gibi görülüyor. Halbuki kesilen her 100 ağaçtan sadece biri madencilik için kesiliyor. Devletin verdiği izinlerin arkasında durması lazım, o da bizim tam da tabirimizle 'ruhsat güvencesi'."

 

Yılmaz, Türkiye'nin sadece madencilik ürünlerinden kaynaklanan dış ticaret açığının 60 milyar dolar olduğunu, bunun yaklaşık 30 milyar dolarının altın ithalatı, geriye kalan 30 milyarının ise diğer madenlerin ithalatından kaynaklandığını anlattı.

 

Türkiye'nin yabancı maden yatırımcısı açısından çekici olduğunu vurgulayan Yılmaz, "Şu andaki Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız kendisi de bunu defalarca söylüyor. 'Yerli veya yabancı biz bu sektöre yatırım getirmek zorundayız' diyor. Maden aramaları bölümünde bizim paraya ihtiyacımız var. Yabancı sermayenin buraya gelmesine ihtiyacımız var. Sondaj maliyetleri çok yüksek. Buna rağmen biz maden işletmesi açısından çok iyiyiz. Çok kuvvetli mühendislik yapımız var, mühendislik firmalarımız var, operatörlerimiz var ancak arama konusunda yatırım ihtiyacı bulunuyor." değerlendirmesinde bulundu.

 

"300-350 MİLYAR DOLARLIK ALTIN MADENİ YER ALTINDA"

 

Mehmet Yılmaz, Türkiye'nin madencilikte bir yol haritası oluşturması gerektiğini, özellikle kritik mineraller grubuna altının da dahil edilmesi gerektiğini dile getirdi.

 

Kobalt, nikel, kadmiyum, lityum, grafit ve bakırın kritik madenler olduğunu anımsatan Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hatta şimdilerde altının da o kritik mineraller listesine girmesi gerektiği söyleniyor. Bu madenlerin aranması ve işletilmesi sırasında ciddi bir yatırım gerekiyor. Buraya yabancı sermayenin ilgi ve alakasının olacağını düşünüyoruz. Türkiye'nin altın potansiyeli ortada. Biz şu anda en büyük ihtimalle üçte birini biliyoruz. Geriye kalan üçte ikisi ki yaklaşık 300-350 milyar dolarlık bir altının yer altında olduğunu düşünüyoruz. Bu alanda yabancı yatırımcı ilgisi oldukça yüksek. Madencilik faaliyetlerinin gayrisafi milli hasıla içindeki payı yüzde 1, bu oranın yükselmesi için yatırımlara ihtiyaç var. Bu oranı yüzde 2'ye çıkarmak için bile yeni yatırımcılara ihtiyaç var. Madenciliğin gelişmiş olduğu birçok ülkede bu oran yüzde 7-8 civarında."

 

Yılmaz, Orta Vadeli Plan'da madencilikle ilgili üç maddenin sektör tarafından olumlu karşılandığını ifade etti.

 

Madenciliğin Türkiye için olmazsa olmaz bir sektör olduğuna dikkati çeken Yılmaz, şunları kaydetti: "Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının 'koordinatör bakanlık' olması yönünde bir düşünce var. İzinler konusunda birden fazla bakanlıktan izin almak gerekiyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının izinler konusunda koordinasyonu sağlaması düşüncesi var. Bir de ön izin aşaması düşünülüyor. Ön izin alınarak maden sahasının başka bir mevzuatla işletmeye kapatılmasının ya da hareketinin kısıtlanmasının önüne geçmek için ön izin mekanizmasından bahsediliyor. Bu da bizim için çok önemli. Güvenlik soruşturması sürecinde basitleştirme ya da standart oluşturulmasına da ihtiyaç duyuluyor. Ekonomide beklenen iyileşmenin temelinde gerçekten dış ticaret açığı çok büyük önem arz ediyor. İstihdam olmasını istiyorsak, vergi üretmek istiyorsak, yatırım gelsin istiyorsak bunların önünün kontrollü bir şekilde açılması lazım."

23 Eylül 2024 Pazartesi

Etiketler : maden ruhsat