Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, tüm sınıfları kapsayacak şekilde müfredat değişikliği için çalıştıklarını ve bunu aralık ayında kamuoyuna açıklamayı planladıklarını belirterek, "Derslerin tamamında sadeleşme olacak" dedi.


 

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleştirilen Kabine Toplantısı sonrası gazetecilerin sorularını yanıtladı.

 

Öğretmen atamalarıyla ilgili "Mülakat kalktı mı?" sorusu üzerine Tekin, Milli Eğitim Teşkilat Kanunu'nu düzenleyen kanun hükmünde kararname kapsamında sözlü sınav uygulamasının getirildiğini, 2016'da kurulan sistem çerçevesinde KPSS'de belli puan barajını geçen adayların 3 katı adayın sözlü sınava çağrıldığını anımsattı.

 

Bakan Tekin, yasa gereği öğretmen atamalarında mülakatın olması gerektiğini, herhangi bir yasal değişiklik olmadığı için mülakat sisteminin zaten devam ettiğini vurgulayarak, "Dolayısıyla şu anda öğretmen alımlarında sözlü sınavın olması yasal bir zorunluluktur." ifadesini kullandı.

 

Antalya'da 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında yaptığı konuşma nedeniyle gözaltına alınan ve adli kontrolle serbest bırakılan öğretmene ilişkin soruya Tekin, "Öğretmenin bu davranışını nasıl tasvip edebiliriz? Bu gibi sorunlar yaşandığında ve ilgili birimlerin haberi olduğunda gereğini yaparlar. Nasıl böyle bir şeyi tasvip edebilirim? Bize çocuklar emanet, ona göre davranmalıyız." yanıtını verdi.

 

ÖĞRETMEN ATAMALARI

 

Bakan Tekin, bir soru başka üzerine, öğretmen atamaları konusunun Mecliste olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "Mümkün olduğu kadar fazla sayıda atama yaparak öğretmen adaylarını eğitim ailemize katmak istiyoruz. Ama takdir edersiniz ki atamalar tek başımıza alacağımız bir kararla olmuyor. Hazine ve Maliye Bakanlığımızla birlikte bütçe olanakları çerçevesinde, ihtiyaç duyduğumuz alanlarda ve sayıda öğretmen ataması yapmayı planlıyoruz inşallah."

 

"TÜM SINIFLARI KAPSAYACAK ŞEKİLDE BİR MÜFREDAT DEĞİŞİKLİĞİ İÇİN ÇALIŞIYORUZ"

 

Açıklamasında yeni bir çalışmanın sürdüğünü de bildiren Bakan Tekin, "Şu an gündemimizin önemli bir başlığını oluşturan bir konuyu paylaşayım, muhtemelen aralık ayında müfredatta yapacağımız değişikliği kamuoyuyla paylaşmış olacağız. Çünkü uzun süredir müfredat değişikliği konusu üzerinde çalışıyoruz." dedi.

 

Bu konuda bir toplantı gerçekleştirildiğini de aktaran Tekin, "Tüm sınıfları kapsayacak şekilde bir müfredat değişikliği için çalışıyoruz. Söz konusu değişiklikle çocuklarımıza gereksiz, düzeylerinin üstünde bir bilgi yüklemesi yapmayacağız. Derslerin tamamında sadeleşme olacak." diye konuştu.

 

"TEKRAR EDEN KONULARI SADELEŞTİRMEK VEYA ÇIKARTMAK ÜZERİNE YOĞUNLAŞIYORUZ"

 

Bakan Tekin, "En radikal değişiklik ne olacak? Konu kısaltma mı yapılacak?" soruları üzerine, şu açıklamalarda bulundu: "Şimdiden bu konuda herhangi bir şey söylemek doğru olmaz. Bu konudaki çalışmalarımız tamamlandığında kamuoyuyla paylaşacağız. Özetle şöyle açıklayayım; tekrar eden konular var. İlkokul, ortaokul, lisede tekrar eden konular mevcut. Hemen hemen tüm kademelerde tekrar eden konular, kazanımlar var. Öncelikle bunları sadeleştirmek veya çıkartmak üzerine çalışmalarımızı yoğunlaştırıyoruz.

 

İkinci husus ise bazı konular da var ki pedagojik usullerle anlatılmıyor. Yani lisede anlatılan konu ya da ilkokulda anlatılan konu birbirini tamamlamıyor. Bu bir sarmaldır. Hep söylüyoruz, müfredat hem çok ağır hem de çok fazla konu olduğundan öğretmenlerimiz konuları yetiştiremediklerinden yakınıyorlar. Doğal olarak saha ziyaretlerimizde, öğretmen odası buluşmalarımızda konuları yetiştirmek için haftalık ders saatlerinin yetmediğini belirtiyorlar. Bunu hemen hemen tüm branş öğretmenleri için söylemek mümkün. Dolayısıyla herkese fazla ders saati verince bu sefer haftalık ders saati 60'ı buluyor."

 

"ORTAOKULDA NEREDEYSE LİSANS DÜZEYİNDE OKUTULAN KONULAR MEVCUT"

 

Müfredattaki ağırlığı biraz hafifletmeyi amaçladıklarının altını çizen Tekin, "Her dersi ilgili konunun uzmanları çalışıyor. Bu çalışmalar tamamlandığında her ders için oluşturulan komisyondaki alan uzmanları gerekli değerlendirmelerde bulunacak ve bu değerlendirmeler sonucunda da değişikliğe gidilecek." şeklinde konuştu.

 

Bakan Tekin, "derslerde bazı konulara hiç mi girilmeyeceği" yönündeki soruya da "Girilmemesi gereken konular var. Şöyle söyleyeyim; ortaokulda neredeyse lisans düzeyinde okutulan konular mevcut." sözleriyle yanıt verdi.

 

Bir başka soru üzerine, en son 2017'de yapılan müfredat değişikliğine işaret eden Tekin, "O tarihten bu yana küçük revizeler dışında kapsamlı bir değişiklik olmadı, kapsamlı değişiklik bu çalışmamızla olacak inşallah." dedi.

 

Çalışmalar tamamlandığında bunu aralıkta kamuoyuna bir lansmanla açıklamayı planladıklarını da belirten Tekin, değişiklikle mevcut derslerden çıkartmalar olabileceği gibi yeni derslerin de eklenebileceğini kaydetti.

 

Bakan Tekin, çalışmanın detaylarına ilişkin sorulara karşılık şunları söyledi: "Şimdiden bunları konuşmak erken olur. Çünkü bu, süreci devam eden bir çalışma. Değişiklik sadece bir dersi çıkarmak veya eklemekle olmuyor. Her değişikliğin etkilediği parametreler oluyor. Mesela bir dersi artırmak veya çıkarmak doğrudan norm kadroyu etkiliyor. Dolayısıyla bir dersi kaldırmanın bize norm kadro açısından maliyeti olacak. Ya da bir dersi artırmanın veya düşürmenin maliyeti olacak, yani dengeleri değiştirecek. Yapacağımız her türlü değişiklik bu maliyetleri göz önünüzde bulundurmamızı gerektiriyor. Örneğin, bu tür değişiklikler öğretmen atamasındaki branş dağılımını veya norm fazlası öğretmen durumunu ortaya çıkartıyor."

01 Kasım 2023 Çarşamba

İstanbul Ticaret Odası (İTO), 17 Mayıs Dünya Telekomünikasyon ve Bilgi Toplumu Günü kapsamında iş insanları, akademisyenler ve öğrencilerin katıldığı İş Dünyası Okuyor adlı özel bir etkinlik programı düzenledi.



 İstanbul Ticaret Üniversitesi Kültür ve Edebiyat Topluluğu iş birliği ile hayata geçirilen etkinlik için üniversitenin Sütlüce Yerleşkesi Kütüphanesi’nde kitap okuma saati gerçekleştirildi.

 

İTO meclis üyeleri, akademisyenler ve öğrenciler, kitap okuma alışkanlığını teşvik etmek amacıyla şair ve yazar Yahya Kemal Beyatlı’nın “Aziz İstanbul” adlı eserini birlikte okudu.

 

Açıklamada görüşlerine yer verilen İTO Başkanı Şekib Avdagiç, etkinlikte kitap okuma alışkanlığı kazandırmanın ötesinde, okuyan insanın daha üretken ve topluma daha faydalı olacağı düşüncesinden hareket ettiklerini belirtti.

 

Avdagiç, şunları kaydetti: "Kitabın hayatın da ekonominin de yenileyicisi olduğuna inanıyoruz. Kitap okumanın bir alışkanlık değil ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Bu yüzden okuma alışkanlığımızı hiç yitirmeyip daima diri tutmamız gerekiyor. Denilir ki emek olmadan, sermaye olmadan, ham madde-toprak olmadan ve girişimci olmadan üretim olmaz, bir ürün elde edilemez. İş dünyasına girince öğrendik ki üretim faktörü 4 değil, 5'tir. Beşinci üretim faktörü ise okumaktır, kitaptır. Okumak, sürdürülebilir bilgiyi sağlar. Sürdürülebilir bilgi, sürdürülebilir üretimi temin eder. İşte bugün yaptığımız sembolik eylem, bize bunu hatırlatıyor."

 

İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Coşkun Yılmaz ise iş insanlarının okumaya yönelmesinin önemine dikkat çekerek, “İş dünyasının İstanbul’u okumaları da çok önemli. Netice itibarıyla hepimiz İstanbul kadar varız, hepimiz İstanbul kadar değerliyiz. Hepimiz İstanbul’u sevdiğimiz ve İstanbul’a hizmet ettiğimiz ölçüde varız." ifadelerini kullandı.

 

Okuma faaliyetinin stratejisinin çok iyi kurgulandığını belirten Yılmaz, "İTO, İstanbul Ticaret Üniversitesi ve Aziz İstanbul kitabı. Yahya Kemal şüphesiz Türk şiirinin en güçlü çok nadir isimlerinden biridir." açıklamasında bulundu.

 

Yılmaz, İstanbul'un Türk ve İslam medeniyetlerinin hem tarih hem yaşayan en önemli merkezi olduğunu belirterek, "Bunu en iyi anlatan öncü isim Yahya Kemal’dir. Eğer hem İstanbul medeniyetinin, hem Osmanlı medeniyetinin hem İslam medeniyetinin ruhunu anlamak istiyorsanız Yahya Kemal’in mısralarından satırlarından yürümeniz gerekir. Dolayısıyla çok iyi bir strateji." değerlendirmesinde bulundu.

 

Beyoğlu Kaymakamı Can Aksoy da kültür ve sanat dünyasının Türkiye’deki merkezi Beyoğlu’nda, Beyoğlular adına etkinlikte bulunmaktan mutluluk duyduklarını kaydetti.

 

Aksoy, ilerleyen dönemlerde bu iş birliği ile ilgili çalışmaların devam edeceğini de ifade etti.

 

"TÜRKİYE BİLGİ TOPLUMU OLMAYI VE ÇAĞINI AŞMAYI HEDEFLEYEN BİR ÜLKE"

 

İTO Meclis Başkanı Erhan Erken, Türkiye’nin bilgi toplumu olmayı ve çağını aşmayı hedefleyen bir ülke olduğunu vurguladı.

 

Erken, sözlerini şöyle sürdürdü: "İş insanları sadece maddi kazançla uğraşmaz. Okumak, öğrenmek ve bu ülkenin kültürel seviyesinin yükselmesine katkıda bulunmak da iş dünyasının çok önem verdiği bir noktadır ve böyle de olmalıdır. İşte biz bu önemli gerçeği vurgulamak için bir sosyal sorumluluk projesi olarak bugün buradayız."

 

İstanbul Ticaret Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. İsrafil Kuralay, üniversite eğitiminin, öğrencilere eleştirel düşünme ve analitik beceriler kazandırmayı amaçladığını, kitap okumanın da aynı şekilde anlamayı, analiz etmeyi, başka dünyaların farkına varmayı sağladığını belirtti.

 

Kuralay, "Türkiye’nin en nitelikli akademik kadrolarına ve 98 bin 443 basılı kitap, 734 bin 566 elektronik kitap, 35 bin 892 e-dergi, 53 bin 472 süreli yayın sayısı ile Türkiye’nin en zengin kütüphanelerinden birine sahip olan üniversitemiz, kitap ve üniversitenin kesiştiği en önemli kavşaklardan birini teşkil etmektedir." ifadelerini kullandı.

 

İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdulhamit Avşar da günümüzde okuma kavramının farklı boyutlar da kazanmaya başladığını vurgulayarak, şöyle dedi:  "Kazanmaya başlamış, geleneksel okuma tarzına yeni tarzlar eklenmesiyle okuma eyleminin önemi daha da artmıştır. Artık, medya okur-yazarlığı, film okumaları, görsel okumalar, sistem okumaları gibi gelişen teknolojiyle birlikte ortaya çıkan yeni okuma türlerinden bahsedilir olmuştur. Zaten okumanın temel amacı, sadece metin veya görüntü üzerinde göz gezdirme değil, anlamı arama, söylenenin ardındakini tahlil etme, merak edilen konuyla ilgili farklı yaklaşımları öğrenebilme, gelişmeleri takip edip mevcut bilgileri geliştirip güçlendirme değil midir? Ancak bütün bunların içinde en kadim ve hayatımızdan hiç eksilmeyecek olanı yazılı metin okumasıdır kuşkusuz."

 

İstanbul Ticaret Üniversitesi Kültür ve Edebiyat Topluluğu Başkanı Nursena Güngör ise "Yahya Kemal Beyatlı gibi büyük edebiyatçılar da bu mirası korumanın ve gelecek nesillere aktarmanın önemli bir parçasıdır. Onun eserleri, Türk edebiyatının değerli birer hazinesidir ve bizlere hem geçmişimizi hatırlatır hem de geleceğe ilham verir." değerlendirmesinde bulundu.

17 Mayıs 2024 Cuma

Türkiye'de kendilerini en fazla ailelerinin mutlu ettiğini belirten bireylerin oranı geçen yıl yüzde 69,9 olarak belirlendi.


 

Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) "İstatistiklerle Aile 2023" bülteni yayımlandı.

 

Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre, 2023'te toplam resmi evlilikler içinde, son evliliğinde birinci dereceden kuzenleriyle akraba evliliği yapmış 16 ve üzeri yaştaki bireylerin oranı yüzde 8,2 oldu. Akraba evlilikleri akrabalık türüne göre incelendiğinde, akraba evliliği yapmış bireylerin yüzde 46,5'inin hala/dayı çocukları ile yüzde 27,2'sinin amca çocukları ile ve yüzde 26,3'ünün ise teyze çocukları ile evli olduğu görüldü.

 

2010'da gerçekleşen resmi evlenmelerin yüzde 5,9'unu akraba evliliği oluştururken, bu oran sürekli düşüş göstererek 2018'de yüzde 4,3'e, 2023'te yüzde 3,2'ye geriledi.

 

Geçen yıl toplam evli bireyler içinde son evliliğinde akraba evliliği yapmış 16 ve üzeri yaştaki bireylerin oranının en fazla olduğu il yüzde 20,1 ile Mardin oldu. Bu ili yüzde 18,7 ile Şanlıurfa, yüzde 16,8 ile Diyarbakır izledi. Bu oranının en az olduğu iller ise yüzde 1,1 ile Edirne, yüzde 1,5 ile Kırklareli ve yüzde 2 ile Çanakkale olarak kayıtlara geçti.

 

Akraba evliliği oranının 2023'te en yüksek olduğu ilin yüzde 17,7 ile Şanlıurfa olduğu gözlendi. Bu ili, yüzde 12,4 ile Siirt ve yüzde 12,3 ile Muş izledi. Akraba evliliği oranının en düşük olduğu iller yüzde 0,5 ile Edirne, 0,6 ile Kırklareli ve Bartın olarak sıralandı.

 

ÇOCUKLARIN VELAYETİ ÇOĞUNLUKLA ANNEYE VERİLDİ

 

Yaşam Memnuniyeti Araştırması 2023 sonuçlarına göre, kendilerini en çok ailelerinin mutlu ettiğini belirtenlerin oranı yüzde 69,9 oldu. Bireylerin mutluluk kaynağı olan kişiler sıralamasında bunu yüzde 15 ile çocuklar, yüzde 5,4 ile kendisi, yüzde 3,8 ile eş, yüzde 2,9 ile anne/baba ve yüzde 1,8 ile torunlar takip etti.

 

ADNKS sonuçlarına göre, geçen yıl Türkiye'de 22 milyon 206 bin 34 çocuk içinde hem annesi hem babası vefat etmiş çocuk sayısının 5 bin 461, babası vefat etmiş çocuk sayısının 263 bin 757, annesi vefat etmiş çocuk sayısının ise 82 bin 291 olduğu görüldü.

 

Cinsiyete göre incelendiğinde, hem annesi hem babası vefat etmiş erkek çocuk sayısının 2 bin 848, kız çocuk sayısının 2 bin 613, babası vefat etmiş erkek çocuk sayısının 134 bin 881, kız çocuk sayısının 128 bin 876, annesi vefat etmiş erkek çocuk sayısının 41 bin 847, kız çocuk sayısının 40 bin 444 olduğu kayıtlara girdi.

 

Boşanma istatistiklerine göre, kesinleşen boşanma davalarıyla geçen yıl 171 bin 881 çift boşandı, 171 bin 213 çocuk velayete verildi. Boşanma davaları sonucu çocukların velayetinin çoğunlukla anneye verildiği görüldü. Velayetlerin yüzde 74,9'unu anne, yüzde 25,1'ini baba aldı.

 

Hanehalkı bilişim teknolojileri kullanım araştırması sonuçlarına göre, evden internete erişim imkanına sahip olan hanelerin oranı 2004'te yüzde 7 iken 2023'te yüzde 95,5 oldu. Diğer yandan, hanelerde dizüstü, tablet, netbook gibi taşınabilir bilgisayar bulunma oranı yüzde 0,9'dan yüzde 45,2'ye, cep telefonu/akıllı telefon bulunma oranı yüzde 53,7'den yüzde 99,7'ye yükseldi.

 

YOKSULLUK ORANI YÜZDE 21,7

 

Gelir ve yaşam koşulları araştırması sonuçlarına göre, eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert medyan gelirinin yüzde 60'ı dikkate alınarak belirlenen sınıra göre yoksulluk oranı 2023'te yüzde 21,7 olarak hesaplandı.

 

Hanehalkı tipine göre yoksulluk oranı incelendiğinde ise tek kişilik hanehalklarının yüzde 13,7'sinin, tek çekirdek aileden oluşan hanehalklarının yüzde 21,6'sının, geniş ailelerden oluşan hanehalklarının yüzde 25,7'sinin, çekirdek aile bulunmayan birden fazla kişiden oluşan hanehalklarının ise yüzde 13,6'sının yoksulluk sınırının altında yaşadığı görüldü.

 

KENDİLERİNE AİT KONUTTA OTURANLARIN ORANI YÜZDE 56,2

 

Gelir ve yaşam koşulları araştırması sonuçlarına göre, 2023'te konutların mülkiyet durumları incelendiğinde, fertlerin yüzde 56,2'sinin oturdukları konutun kendilerine ait olduğu, yüzde 27,8'inin ise kiracı olduğu görüldü. Lojmanda oturanların oranı yüzde 0,9, kendi konutunda oturmayıp kira ödemeyenlerin oranı ise yüzde 15,1 olarak kayıtlara geçti.

 

Fertlerin yüzde 32,6'sının 2023'te izolasyondan dolayı ısınma sorunu, yüzde 32'sinin sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçevesi gibi nedenlerle sorun yaşadığı, yüzde 19,8'inin trafik veya endüstrinin neden olduğu hava ve çevre kirliliği veya diğer çevresel sorunlar yaşadıkları görüldü.

15 Mayıs 2024 Çarşamba