tatil-sepeti

İşveren/işgören davalarının yüzde 93’ü, işgören lehine sonuçlanıyor. Araştırmalar, işverenin dava kaybetmesinin başlıca sebeplerinin tedbirsizlik, tutanak tutmama ve eksik mevzuat bilgisi olduğunu gösteriyor. Bakanlık müfettişleri ise işverenler için mevzuat bilgisinin önemine dikkat çekiyor.



 

HABER: BARIŞ CABACI 

 

İŞ dünyasında işverenler ve işgörenler arasındaki hakların dengeli bir şekilde korunması, verimli ve sürdürülebilir bir çalışma ortamı için büyük önem taşıyor. İstanbul Ticaret Odası da üyelerini bilgilendirmek için ‘Çalışma Hayatında Farkındalığı Artırmaya Yönelik Bilgilendirme Semineri’ gerçekleştirdi. Oturum başkanlığını İTO Başkan Yardımcısı Ahmet Özer’in, açılış konuşmasını ise Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İstanbul Rehberlik ve Teftiş Grup Başkanı Yılmaz Şahan’ın yaptığı seminere, İTO Meclis ve Komite Üyeleri ile sektör temsilcileri katıldı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişlerinin de sunum yaptığı seminerde, işveren ve işgörenlerin hakları anlatıldı. 

 

DAVALARIN YÜZDE 93’Ü 

 

İTO Başkan Yardımcısı Ahmet Özer, işveren ve işgören davalarının yüzde 93’ünün işgörenin lehine sonuçlandığını belirtti. Bu durumun nedenlerini araştırmanın ve buna göre bir yol haritası belirlemenin önemini vurgulayan Özer, “Araştırmalar, işverenlerin bu davaları kaybetmelerinin başlıca sebeplerinin tedbirsizlik, tutanak tutmama ve mevzuat bilgi eksikliği olduğunu gösteriyor. Bu yüzden üyelerimizi bilgilendirmek amacıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz” dedi. 

 

İşverenlerin davalarda başarılı olabilmesi için bazı önemli adımlar atması gerektiğini belirten Özer, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bunlar arasında mevzuat bilgilerini güncel tutmak, işyerinde düzenli ve detaylı tutanaklar tutmak, iş güvenliği ve çalışan hakları konusunda gerekli tedbirleri almak gibi unsurlar yer alıyor. İTO olarak, üyelerimizi bu konularda bilinçlendirmek ve onlara rehberlik etmek amacıyla seminerler, eğitim programları düzenlemeye ve bilgilendirici yayınlar yayınlamaya devam edeceğiz. Çalışanların haklarına saygı gösteren, adil ve şeffaf bir yönetim anlayışı benimseyen işverenlerin, bu tür davalarda daha az sorun yaşayacaklarına inanıyoruz.”  

 

TEFTİŞLER KALİTEYİ ARTIRIYOR

 

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İstanbul Rehberlik ve Teftiş Grup Başkanı Yılmaz Şahan da teftişlere ilişkin bilgi verdi. Şahan, teftiş faaliyetlerinin, iş teftişi ve idari teftiş olmak üzere ikiye ayrıldığını belirterek, “İş teftişi, kısmında belirlenen çalışma mevzuatlarının denetimini denetliyoruz. Kamu kurum ve kuruluşlarının faaliyetlerini denetlemek amacıyla gerçekleştirilen idari teftişler, kamu yönetiminin şeffaflığını ve etkinliğini artırmak için büyük önem taşıyor. İdari teftişler, kamu hizmetlerinin kalitesini artırmak için oldukça önemli” dedi. Şahan, idari teftiş sürecinin birkaç temel adımdan oluştuğunu kaydederek, bunları planlama, veri toplama, saha çalışmaları, değerlendirme, raporlama ve takip olarak sıraladı. 

 

ÇALIŞMA VE DİNLENME SÜRELERİ

 

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İstanbul Rehberlik ve Teftiş İş Müfettişi Engin Uzuner ise firmalara en fazla cezai işlemin yıllık ücretli izin kullandırılmaması, dinlenme ve gece çalışma sürelerinin ihlali, fazla çalışma ücretleri ile iş ekipmanları ve iş ortamının uygun olmaması nedeniyle uygulandığını anlattı. Uzuner, şu bilgileri paylaştı: “Firmanız turizm, özel güvenlik veya sağlık hizmetleri sektöründe yer alıyorsa, personeliniz ekstra olarak gece 7.5 saatten fazla çalışabilir. Ancak yazılı izin yoksa veya firmanız başka bir sektörde yer alıyorsa, çalışanlar gece 7.5 saatten fazla çalıştırılamaz.” 

 

Ara dinlenme sürelerine aykırılık durumlarının büyük yaptırımları beraberinde getirdiğine dikkat çeken Uzuner, firmalara şu uyarıyı yaptı: “Günlük çalışma süresinin ortalama bir zamanında işçilere; 4 saat veya daha kısa süreli işlerde 15 dakika, 4 saatten fazla 7.5 saate kadar süreli işlerde 30 dakika, 7.5 saatten fazla süreli işlerde 1 saat ara verilir. Ara dinlenmeleri; iklim, mevsim, yöredeki gelenekler ve işin niteliği göz önünde tutularak düzenlenir. Bu sürelerin altında izinler geçersizdir ve ara dinlenmeler devredilemez, yerine ödenek verilemez.”

 

FAZLA ÇALIŞMA ÜCRETLERİ

 

Uzuner, fazla çalışma ücretlerinin ödenmemesi veya mevzuata uygun şekilde ödenmemesinin sıkça görüldüğünü hatırlatarak, “Eğer bir çalışan, haftada 45 saatten fazla çalışıyorsa, fazla çalışma ücretini hak eder. Fazla mesai ücreti, her bir saat fazla çalışma için normal çalışma ücretinin saat başına düşen miktarının yüzde 50 artırılmasıyla ödenir. Bu oran, yarı zamanlı çalışmalarda yarı yarıya düşer. Bu kurallara uyulmadığı takdirde firmalar cezai yaptırımlarla karşılaşabilir” dedi. 

 

Uzuner, en çok hatanın ulusal ve genel bayramlarda yapıldığını vurgulayarak, şu uyarılarda bulundu: “Ulusal ve genel bayramlarda çalışan bir saat bile çalışsa, bir günlük yevmiye ödenir. Resmi tatiller hafta sonuna denk gelirse 2.5 günlük yevmiye verilir.”

 

YILLIK ÜCRETLİ İZİN 

 

“İşyerlerinde yıllık izin yerine ücret ödenmesi, Yargıtay kararına göre aykırı” diyen Engin Uzuner, işyerinde en az bir yıl çalışmış olan işçilerin yıllık ücretli izin hakkı kazandığını vurguladı. Uzuner, konuşmasını şöyle sürdürdü: “İşgörenin ilk ücretli yıllık izin hakkı en az 14 gün olmalı. Bu süre, yıllara göre artmalı. İşverenler, yıllık izin hakkını yıl içerisinde tamamen kullandırmalı ve süreye bir kısıtlama getirmemeli. Öte yandan, işveren ve işgörenin anlaşması halinde izinler blok halinde kullanılabilir. İşverenlerin işgörenin izin haklarını kullandırmaması, hem mobbing hem de yıllık izin hakkının ihlali olarak iki ayrı sorunla karşılaşmalarına neden olur.” 

 

Uzuner, emekli olup yeniden çalışan, kıdem tazminatı alıp tekrar işe başlayan veya işine iade edilen çalışanların yıllık ücretli izin haklarının sıfırlanmaması, kazanılmış hakların devam etmesi gerektiğini hatırlattı. Ayrıca, mazeret izni diye bir sistemin olmadığını belirten Uzuner, “Çalışanlar geç kalabilir, fakat burada izinden kesme ya da mazeret izni adı altında bir kesinti yapılmamalı. Bu kapsamda, geç gelen bir işçiyi geç kaldığı süre boyunca ekstra çalıştırabilirsiniz” diye konuştu.  

 

77 BİN İŞ KAZASI GERÇEKLEŞTİ 

 

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İstanbul Rehberlik ve Teftiş Grup Başkanlığı İş Başmüfettişi Ahmet Aykut Aktaş, iş kazalarının minimuma indirilmesi için teftişlerin önemine vurgu yaptı. Aktaş, “2022’de 77 bin iş kazası meydana geldi ve bunların 135’i işçilerin ölümüyle sonuçlandı. Bu kazalar sırasıyla; servis ve araç kazaları, göçük, su baskını, yangın, patlama ve iş makinası devrilmesinden kaynaklanıyor” dedi. Aktaş, fazla mesaiye giderken evden çıkılan sürenin iş süresinden sayıldığını belirterek, “Fazla mesailer genellikle geç saatlerde veya hafta sonları gerçekleştiğinden, en çok kaza yoğun trafik veya yorgunluk nedeniyle oluşuyor. Bu süreçte iş amacıyla yola çıkılan süre de mesaiden sayıldığından dolayı burada kapsama giren iş kazalarının sayısı da oldukça fazla. Bu nedenle işçilerin güvenliği için servis kazalarına özel önem verilmesi gerekiyor. En çok denetime takılan kazalar da bu alandan kaynaklanıyor” dedi. 

 

SIKLIKLA KARŞILAŞILAN MEVZUAT İHLALLERİ

 

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İstanbul Rehberlik ve Teftiş İş Müfettişi Engin Uzuner, sıklıkla karşılaşılan mevzuat aykırılıklarını şöyle sıraladı:

 

İş ekipmanları 

* Mekanik temasa karşı önlem alınmaması

* Parça fırlamasına karşı önlem alınmaması

* Periyodik kontrol raporlarının olmaması

* Elektrikle temasa karşı tedbir alınmamış olması

* Acil durdurma tertibatı olmaması

* Çalışma talimatlarının olmaması

 

İşyeri ve eklentileri

* Yeterli havalandırma olmaması

* Yangın algılama ve uyarı cihazlarının olmaması

* Yangına müdahale tesisatları ve ekipmanlarının olmaması

* Acil çıkış kapılarının olmaması 

* Kaçak akım rölelerinin olmaması

* İşyeri bina ve eklentilerinin yürütülen faaliyete uygun olmaması

 

Yapı işleri

* Yüksekte çalışma ve düşen cisimlerden kaynaklı risklere yönelik tedbirlerin alınmaması

* Dış cephe iskeleleri ve yüksekte yapılan geçici işlerde kullanılan iş ekipmanlarından kaynaklı risklere yönelik tedbirlerin alınmaması

* Elektrikle doğrudan veya dolaylı temas risklerine yönelik tedbirlerin alınmaması

* Barınma alanlarında sağlık ve güvenlik tedbirlerinin alınmaması

 

İşyerlerinde acil durumlar

* Acil durum planlarının hazırlanmaması 

* Acil durum ekiplerinin görevlendirilmemesi

* Tahliye planı ve krokilerin hazırlanmaması, tatbikatların yapılmaması

08 Temmuz 2024 Pazartesi

Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF), önemli ekonomilerdeki zayıf performans nedeniyle küresel ekonomik büyümenin 2024'te yüzde 2,9'a gerileyeceğinin öngörüldüğünü bildirdi.


 

Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF), Küresel Görünüm Raporu'nu yayımladı.

 

Raporda, Orta Doğu'daki çatışmalar ve ABD-Çin ilişkileri de dahil olmak üzere jeopolitik gerginliklerin yüksek kalmaya devam ettiği belirtildi.

 

Söz konusu gelişmelerin eş zamanlı olarak gerçekleştiği ve belirsizliğe katkıda bulunduğu belirtilen raporda, böylesine değişken bir ortamda siyasi olayların daha da önem kazandığı ve kasım ayındaki ABD başkanlık seçimlerinin küresel ölçekte yılın en önemli siyasi olayı olarak öne çıktığı ifade edildi. Raporda, ABD'deki seçimlerin küresel ekonomi ve ticaret politikalarını önemli ölçüde etkileyebileceği vurgulandı.

 

Küresel ekonomik faaliyetin yavaşlamasının beklendiğine işaret edilen raporda, küresel ekonomik büyümenin ABD ve Çin gibi önemli ekonomilerdeki zayıf performans nedeniyle 2023'teki yüzde 3,1 seviyesinden 2024'te ve 2025'te yüzde 2,9'a gerileyeceğinin öngörüldüğü bilgisi verildi.

 

Raporda, ABD'de ABD Merkez Bankasının (Fed) geçmişteki agresif parasal sıkılaştırmasının etkilerinin işe alımlarda yavaşlamaya, hane halkı gelir büyümesini baskılamaya ve tüketici harcamalarını kısıtlamaya yol açmasının beklendiği belirtilerek, benzer şekilde Çin'in ekonomik ivmesinin de zayıfladığı ve son verilerin temel sektörlerde geniş tabanlı bir yavaşlamaya işaret ettiği aktarıldı.

 

ABD ekonomisinin bu yıl yüzde 2,4 büyümesinin beklendiği kaydedilen raporda, Çin ekonomisinin de bu yıl yüzde 4,7 büyüyeceğinin öngörüldüğü belirtildi.

 

Raporda, Avro Bölgesi'nin ekonomik görünümünün de zorlu olmaya devam ettiğine işaret edilerek, bölge ekonomisinin ekonomik büyüme hızının geçen yıla benzer şekilde yüzde 0,5 civarında düşük kalmasının beklendiği kaydedildi.

 

IIF'nin raporunda, Türkiye ekonomisinin ise 2024'te yüzde 2,7 büyüyeceğinin öngörüldüğü bildirildi.

 

Öte yandan, Fed'in 2024 yılında faiz oranlarını 100 baz puan düşürmesinin beklendiği ve bu durumun küresel finans piyasalarını etkileyeceği belirtilerek, gelişmekte olan piyasaların, riskler bölgeye göre değişse de ABD'deki daha düşük faiz oranlarından faydalanabileceği ifade edildi.

 

Raporda, 2025 yılına ilişkin ekonomik görünümün ise jeopolitik istikrara ve teknolojik ilerlemeye bağlı olduğu kaydedildi.

19 Eylül 2024 Perşembe

Etiketler : büyüme

Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksi, günü yüzde 2.06 değer kazanarak 9.975,61 puandan tamamladı. BIST 100 endeksi, önceki kapanışa göre 201,12 puan artarken, toplam işlem hacmi 84,6 milyar lira oldu.


Bankacılık endeksi yüzde 3,08, holding endeksi yüzde 2,50 değer kazandı.

 

Sektör endeksleri arasında en çok kazandıran bankacılık, tek kaybettiren yüzde 0,63 ile ticaret oldu.

 

Küresel piyasalarda, ABD Merkez Bankasının (Fed) 50 baz puanlık faiz indiriminin ardından pozitif bir seyir izleniyor.

 

Öte yandan TCMB Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını değiştirmeyerek yüzde 50'de tuttu.

 

PPK duyurusunda, "Temel mal enflasyonu sınırlı bir artışla düşük seyretmeye devam ederken, hizmet enflasyonundaki iyileşmenin son çeyrekte gerçekleşmesi beklenmektedir. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası araçları etkili şekilde kullanılacaktır." ifadelerine yer verildi.

 

Kararın ardından BIST 100 endeksindeki yükseliş hızlanırken, Türkiye'nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS) ise 256,5 baz puanla Şubat 2020'den bu yana görülen en düşük seviyeye yaklaştı.

 

Analistler, TCMB'nin karar metninden alınan sinyallerin enflasyonla mücadelenin ciddi şekilde devam edeceği şeklinde yorumlandığını kaydederek, bu durumun Türk lirası varlıklara olan talebi destekleyebileceğini belirtti.

 

Yarın yurt içinde tüketici güven endeksi, yurt dışında ise Japonya Merkez Bankası (BoJ) faiz kararı, Japonya'da enflasyon, Almanya'da Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE), Avro Bölgesinde tüketici güven endeksinin öne çıkacağını dile getiren analistler, BoJ'un yarınki açıklamasında faiz oranının yüzde 0,25'te sabit tutmasının beklendiğini söyledi.

 

Banka politika faizini 31 Temmuz 2024'te 15 baz puan artışla yüzde 0,25'e yükseltirken, devlet tahvil alımlarının ise azaltılmasına karar vermişti.

 

Analistler, teknik açıdan BIST 100 endeksinde 10.000 ve 10.100 seviyelerinin direnç, 9.800 ve 9.700 puanın destek konumunda olduğunu kaydetti.

19 Eylül 2024 Perşembe

Etiketler : BIST100 borsa