Rusya'dan doğalgaz ithalatını azaltarak, LNG alımını artırma, depoları doldurma ve yenilenebilir enerjinin sepetteki payını yükseltmeyi hedefleyen Avrupa'nın soğuk havalar olsa dahi bu yıl doğal gaz arzında büyük problem yaşaması beklenmiyor.



 

Enerji uzmanları, soğuk hava koşullarının Avrupa'nın talebinde etkili olacağını ancak kıtanın doğal gaz stokları açısından geçen yıla göre daha avantajlı durumda olduğunu anlattı.

 

Columbia Üniversitesi Küresel Enerji Politikası Merkezinde araştırma uzmanı Anne-Sophie Corbeau, "Avrupa'daki soğuk havaya rağmen mevcut doğal gaz arzı iyi durumda. Gaz fiyatları da ocağın ikinci haftası itibarıyla megavatsaat başına 30 avro düzeyinde seyrediyor." dedi.

 

Corbeau, Avrupa'daki doğal gaz depolarının 9 Ocak itibarıyla yüzde 82,7 doluluk oranıyla son 10 yılda gözlemlenen maksimum seviyeye yakın olduğunun altını çizerek, "Bu arada, önümüzdeki birkaç hafta için planlı bir bakım olmadığından Norveç'ten gelen arz sağlıklı kalmaya devam ediyor ve aralık 2023'te Kuzeydoğu Asya LNG ithalatındaki artışa rağmen Avrupa'ya LNG teslimatları yüksek seviyelerde kaldı. Ayrıca Hollanda hükümeti soğuk hava dalgası nedeniyle Groningen üretimini yeniden başlatma kararı aldı." değerlendirmesinde bulundu.

 

Avrupa'nın Rusya'dan boru hattıyla doğal gaz alımını azalttığını ancak Ukrayna ve Türkiye üzerinden gaz sevkiyatının devam ettiğini vurgulayan Corbeau, 2021'deki 140 milyar metreküplük ithalatın 2023 sonu tahminlerine göre 27 milyar metreküpe düştüğünü kaydetti.

 

Corbeau, soğuk hava nedeniyle konutlardan gelen ısınma talebinin arttığını ancak endüstriyel gaz talebinin 2023 boyunca düşük kaldığına değinerek, "2023'ün başlarından farklı olarak, Fransız nükleer üretimi ve Avrupa hidroelektrik seviyeleri açısından durum çok daha iyi ve bu da enerji sektöründe gaz talebinin önemli ölçüde artmasını önlüyor. Genel olarak, enerji sektöründeki gaz talebi, iletim seviyesindeki düşük güç talebinin yanı sıra daha yüksek hidro ve yenilenebilir seviyelerinin birleşimi nedeniyle 2023'te düştü." diye konuştu.

 

Sıcaklıkların Avrupa Birliğinin (AB) gaz talebi üzerinde önemli etkisi olduğuna dikkati çeken Corbeau, 2024'teki AB gaz talebinin büyük ölçüde havanın ne kadar soğuk gideceğine bağlı olduğunu belirtti.

 

Corbeau, AB'de yenilenebilir kaynakların ve Fransa'da nükleerin potansiyel olarak daha yüksek katkısı nedeniyle gaz talebinin düşmeye devam etmesinin muhtemel olduğunu vurgulayarak, "Bununla birlikte, özellikle yaz aylarında elektrik talebini artıran sıcak havalarla birleşmesi halinde, kuraklıkların 2024'te gaz talebi üzerinde yeniden yukarı yönlü bir etki yaratma olasılığı bulunuyor. AB endüstriyel gaz talebinin düşük gaz fiyatlarına paralel olarak toparlanıp toparlanmayacağı, Avrupalı endüstriyel kullanıcıların karşılaştığı makro ekonomik engeller ve diğer bölgelerden gelen rekabet nedeniyle halen belirsiz." ifadelerini kullandı.

 

Bu yıl küresel LNG arzında büyük artış beklenmediğine işaret eden Corbeau, şöyle konuştu: "Rusya'nın ilk çeyrekte başlaması beklenen Arctic LNG 2 projesi ters rüzgarlarla karşı karşıya. Senegal ve Moritanya'daki Tortue FLNG (yüzer LNG tesisi) veya Kongo FLNG gibi 2024'ün başlarında başlayacak projelerin çoğu küçük. En büyük projeler (Plaquemines ve ABD'deki Corpus Christi) ise - eğer ertelenmezlerse - ancak 2024 sonunda başlayacak. Ancak transit geçişlerle ilgili bazı endişeler var. Panama Kanalı'ndaki düşük su seviyesi ve Husilerin gemilere yönelik saldırıları Panama ve Süveyş Kanallarını darboğaz haline getirdi ve gemi sahiplerini daha uzun rotalar izlemeye zorladı. Bu arada, transit sözleşmenin yıl sonunda sona ermesi nedeniyle 2024'te Rus gazının Ukrayna üzerinden transit geçişi sona erebilir."

 

ARZ KONUSUNDA ENDİŞEYE GEREK YOK

 

Columbia Üniversitesi Küresel Enerji Politikaları Merkezinin kıdemli araştırmacısı Jonathan Elkind da Avrupa'nın büyük kısmının şu anda çok soğuk hava koşullarını yaşadığını belirterek, "Bu kış AB'deki doğal gaz arzının yeterliliği konusunda endişelenmek için bir neden görmüyorum." dedi.

 

Depolama seviyelerinin halen on yıllık ortalamaların üzerinde olduğunun altını çizen Elkind, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın başlangıcından bu yana Avrupa'nın büyük bölümünde gaza bağlı sanayi talebinin önemli ölçüde düştüğünü ve ılıman hava koşullarının depoların doluluğunda etken olduğunu kaydetti.

 

Elkind, "Bu konularda hiçbir zaman tam bir kesinlikten söz edilemez ancak Avrupa'daki soğuk hava dalgası bir süre daha devam etse bile, doğal gaz arzının bu yıl büyük bir sorun olacağını sanmıyorum çünkü Avrupalı gaz tedarikçileri çok ciddi bir şekilde planlar yaptı ve hazırlandı." ifadesini kullandı.

11 Ocak 2024 Perşembe

Küresel borçlar, bu yılın ilk çeyreğinde 315 trilyon dolara ulaşarak rekor tazeledi.


 

Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF), "Küresel Borç Monitörü" raporunu yayımladı.

 

Rapora göre, küresel borç tutarı yılın ilk çeyreğinde 1,3 trilyon dolar artarak 315 trilyon dolara yükseldi. Bu dönemde rekor tazeleyen küresel borç tutarı, geçen yılın aynı döneminde 307 trilyon dolar olarak hesaplanmıştı.

 

Art arda ikinci çeyrekte kaydedilen küresel borç tutarındaki artış, temel olarak gelişmekte olan piyasalardan kaynaklandı. Gelişmekte olan ülkelerdeki borç birikiminin büyük kısmı söz konusu dönemde Çin, Hindistan ve Meksika'da yoğunlaştı.

 

Gelişmiş ekonomilerde ise borç tutarında genel olarak artış öncelikle ABD ve Japonya'da yoğunlaştı, bu ülkeleri İrlanda ve Kanada izledi. Borç tutarındaki en önemli düşüşler ise İsviçre ve Almanya'da görüldü.

 

Gelişmiş ekonomilerin toplam borcu yılın ilk çeyreğinde 209,7 trilyon dolar olarak hesaplanırken, gelişmekte olan piyasalardaki borç 105,4 trilyon dolar olarak kaydedildi.

 

Küresel borcun dağılımına bakıldığında, hane halkına ait borçlar bu yılın ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine kıyasla 59,1 trilyon dolara, finansal olmayan şirketlere ait borçlar 94,1 trilyon dolara, kamu borçları 91,4 trilyon dolara ve banka gibi finansal şirketlere ait borçlar 70,4 trilyon dolara yükseldi.

 

KÜRESEL BORCUN GSYH'YE ORANI YÜKSELİŞE GEÇTİ

 

Küresel borcun gayrisafi yurt içi hasılaya (GSYH) oranı, art arda üç çeyrekte yaşanan düşüşün ardından 2024'ün ilk çeyreğinde yükselişine devam etti.

 

Yılın ilk çeyreğinde küresel borcun ülkelerin toplam GSYH'sine oranı yüzde 333 oldu.

 

Toplam GSYH'ye oranları dikkate alındığında, hane halkına ait borçlar ilk çeyrekte geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 62,3'ten 61,1'e ve finansal olmayan şirketlere ait borçlar yüzde 96,2'den 95'e geriledi. Aynı dönemde kamuya ait borçlar yüzde 95,9'dan 98,1'e çıkarken, finansal sektöre ait borçlar yüzde 79,6'dan 78,4'e indi.

 

Türkiye'de ise borçların GSYH'ye oranları dikkate alındığında, yılın ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine kıyasla hane halkına ait borçlar yüzde 11,8'den 11,4'e, finansal olmayan şirketlere ait borçlar yüzde 52,1'den 47,4'e, kamu borçları yüzde 34,6'dan 34,2'ye ve finansal sektörüne ait borçlar yüzde 18,3'ten 16,1'e geriledi.

 

Ayrıca raporda, ABD'deki "yapışkan" enflasyon ve ABD Merkez Bankasının (Fed) beklenen faiz indirimlerindeki gecikme göz önüne alındığında Avrupa Merkez Bankasının (ECB) gevşemeye başlamasıyla birlikte ABD dolarındaki bir yükselişin özellikle gelişmekte olan ülkeler için kamu borç sıkıntılarını bir kez daha ön plana çıkarabileceği uyarısında bulunuldu.

 

Artan ticari uyuşmazlıklar ve derinleşen jeoekonomik ayrışmanın, gelişmekte olan piyasaların dış borç ödeme kapasitesini azaltabileceği kaydedildi.

07 Mayıs 2024 Salı

İsviçre'nin en büyük bankası UBS, ilk çeyrekte 1,8 milyar dolar net kar açıkladı.


UBS Grup AG, ilk çeyreğe ilişkin finansal sonuçlarını duyurdu. Buna göre, UBS'nin ilk çeyrekte net karı, analist beklentilerini aşarak 1,8 milyar dolar oldu. Analistler bankadan yaklaşık 600 milyon dolar net kar bekliyordu.


Bankanın gelirleri yüzde 15 artarak 12 milyar dolara yükseldi.


Haziran 2023'te rakibi Credit Suisse'in devralınmasının ardından azalan giderler, bankanın ilk çeyrekte kar açıklamasına yardımcı oldu.


UBS'nin yatırım bankacılığı biriminde de kara geçmesi dikkati çekti. Pay piyasası ve tahvil ihracı işlerindeki toparlanma sayesinde birimin vergi öncesi karı, 2023'ün dördüncü çeyreğindeki 300 milyon dolarlık zararın ardından 400 milyon dolar oldu.


UBS, Credit Suisse'i devraldıktan sonra 2026'ya kadar 10 milyar dolardan fazla maliyet tasarrufu elde etmeyi planlıyordu.


ABD'de Mart 2023'te başlayan bankacılık krizinin ardından Avrupa'da da Credit Suisse paniği yaşanmıştı. Credit Suisse'nin en büyük ortağı Suudi Ulusal Bankasının sermaye artırımı yapmayacağını duyurmasının ardından yaşanan gelişmeler bankayı iflasın eşiğine sürüklemişti.


UBS, Haziran 2023'te hükümetin 200 milyar franklık likidite desteğiyle kriz yaşayan 167 yıllık Credit Suisse'i 3,8 milyar dolara satın almıştı. UBS'nin Credit Suisse'i satın alması, 2008'deki küresel finansal krizden bu yana en büyük banka alım anlaşması olarak kayıtlara geçmişti.


Bu arada, finansal sonuçları açıklanmasının ardından UBS'nin hisse fiyatı yüzde 8 artarak, Mart 2023'ten bu yana en yüksek günlük artışı gerçekleştirdi.

07 Mayıs 2024 Salı