Çarşamba, 29 Mart, 2023
Kahramanmaraş depremi, tarihi eserlere de zarar verdi. Bunlar arasında Anadolu’nun ilk camisi olan 1300 yıllık Habibi Neccar Camii ve UNESCO Kültürel Miras Listesi’ndeki Diyarbakır surları da var.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, miras kalan tarihi eserler için hasar tespit çalışmalarını sürdürüyor.
Doğu Anadolu fay hattının Kahramanmaraş bölgesinde 6 Şubat’ta meydana gelen deprem yalnızca yeni binalara zarar vermedi. Depremle birlikte bölgenin tarihine ışık tutan asırlık binaların da kimi tamamen yıkılırken kimi ise kısmi hasar aldı. İşte depremde zarar gören tarihi yapılar:
Fransız mimar Leon Benju tarafından 1927 yılında Köprübaşı olarak anılan meydanda inşa edilen ve 1938’den Hatay’ın Türkiye’ye katıldığı 29 Haziran 1939’a kadar meclis binası olarak hizmet veren yapı da yerle bir oldu.
Sultan 2. Abdülhamid’in yapımına destek verdiği Malatya’daki tarihi cami depremde yıkıldı. Malatya’da inşaatına 1893’te başlanan ve 1912’de tamamlanan tarihi cami kısa bir süre önce restore edilerek ibadete açılmıştı.
Depremde tarihi Gaziantep Kalesi de hasar gördü. Merkez Şahinbey ilçesindeki tarihi Gaziantep Kalesi’nin doğu, güney ve güneydoğu kısımlarındaki burçların bir kısmı depremin etkisiyle yıkılırken, enkaz yola saçıldı.
Bu arada Tarihi Gaziantep Kalesi’nin yanında bulunan ve 17. yüzyılda inşa edildiği belirtilen tarihi Şirvani Camisi’nin kubbesi ile doğu duvarı kısmen çöktü.
Hatay’ın Müslüman Arapların eline geçtiği dönemde inşa edilen 638 tarihli Habibi Neccar Camii tamamen yıkıldı. Cami, avlusunda Hz. İsa’nın üç elçisinin mezarının bulunması nedeniyle Müslümanlar kadar Hristiyanlar için de kutsal sayılıyordu.
Kentin önemli simgelerinden olan ve 16. yüzyılda Memlükler tarafından inşa edilen Ulu Cami de tamamen yıkıldı.
Deprem, Adıyaman’daki tarihi tümülüsteki sütunu da devirdi. Nemrut Dağı eteklerinde bulunan ve tarihi M.Ö 69 yılına uzanan 2 bin yıllık Karakuş Tümülüsü içerisinde yer alan tokalaşma steli yıkıldı.
AZİZ GEORGİOS RUM ORTODOKS KİLİSESİ/HATAY-1364
İnşa tarihi 1364 olan Hatay’ın Altınözü ilçesindeki Aziz Georgios Rum Ortodoks Kilisesi’nin tavanının bazı kısımları çöktü, kubbe ve duvarlarının bazı bölümleri yıkıldı. Duvarlarda derin çatlaklar da oluştu.
ANTEP EVLERİ/GAZİANTEP-19. YÜZYIL
Önemli turizm destinasyonları arasında yer alan tarihi Antep evleri de depremde hasar gören kültürel yapılardan bazılarını oluşturuyor. Mimari yapılarıyla dikkat çeken evlerden kimi tamamen çökerken kiminin belli bölümleri yıkıldı.
HATAY ARKEOLOJİ MÜZESİ-HATAY
Türkiye’nin en büyük mozaik müzesi konumunda olan Hatay Arkeoloji Müzesi de depremde kısmi zarar gören kültürel yapılar arasında yer aldı.
MALATYA ARSLANTEPE HÖYÜĞÜ-5.YY
UNESCO Dünya Miras Alanları’ndan Malatya Arslantepe’de kerpiç duvarlarda hafif kaymalar ve geçici çatı örtüsünde çökmeler olduğu tespit edildi.
DİYARBAKIR SURLARI-349
UNESCO Dünya Miras Alanları’ndan tarihi Diyarbakır surlarında da yer yer dökülmeler meydana geldi. Asırlık surlar, 349 yılında Roma İmparatoru II. Constantinious tarafından yaptırılmıştı.
21 Şubat 2023 Salı
On bir ayın sultanı Ramazan, manevi atmosferinin yanı sıra çeşitli etkinliklerle de coşkusunu hissettiriyor. Seminerden fuara, tiyatrodan söyleşiye kadar birbirinden farklı etkinliklerin adresi olan İstanbul’da Ramazan, tarihte de ‘ibadet ve kültür mevsimi’ olarak anılıyordu.
HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL
On bir ay heyecanla beklenen Ramazan ayı geldi. Bu kutsal ayın maneviyatının en güzel şekilde hissedilmesi için İstanbul merkezli belediyeler ve çeşitli kurumlar farklı etkinlikleri programına aldı. İstanbul halkının gönül dünyasını zenginleştirmek, dayanışma bilincini artırmak için düzenlenen bu etkinlikler, 20. yüzyıl başlarında İstanbul’un yıllık kültürel faaliyetlerinin yüzde 70’ini oluşturuyordu. Üstelik Ramazan ayının kültür bereketi, salgın hastalık, savaş, deprem gibi zor zamanlarda bile devam ediyordu. İşte İstanbul Ramazan kültürüne dair kısa notlar:
HUZUR DERSLERİ
Ramazan ayının maneviyatının yaşanmasına vesile olan camilerdeki tefsir derslerinin temeli, huzur dersleri adı altında 1758 yılında atıldı. Saray kaynaklı olan huzur derslerinde Kuran-ı Kerim’den bazı ayetler tefsir edilerek, bunun üzerine sohbet edilirdi. Ramazan ayına özgü olan bu geleneğe bizzat padişah da katılırdı.
KÜLTÜREL ETKİNLİKLER
Bugün Ramazan ayının gönül dünyasına hitap eden çeşitli kültürel etkinliklerle karşılanması geleneği, 20. yüzyıl İstanbul’unda da vardı. Öyle ki, 1914 yılı kayıtlarına göre tiyatro etkinliklerinin yüzde 70’i Ramazan ayında gerçekleşiyordu. Etkinlik takvimlerinin yayınlandığı bir gazete olan İkdam’da 30 gün boyunca 120 kültürel etkinlik ilanı paylaşılmıştı.
SİNEMA İLE TANIŞMA
Özellikle 20. yüzyılın başlarında Ramazan ayını kültürel etkinliklerle özdeşleştiren İstanbul’un sinema ile tanışması da tarih kayıtlarına göre Ramazan vesilesi ile oldu. 1897 yılının Ramazan ayında Sabah gazetesi Ramazan münasebeti ile duyurduğu etkinlik takvimine, Şehzadebaşı Direklerarası 21-23 numaralı Osmanlı Tiyatrosu’nda gösterime girecek kısa sinema başlığını da eklemişti.
SAVAŞ DÖNEMİNDE
İstanbul, zor geçen yılların Ramazan aylarında da toplumsal manevi bütünlükten vazgeçmedi. Birinci Dünya Savaşı’nın hüküm sürdüğü 1914 yılı Ramazan ayında da ‘Ramazan Esnasında Türk Ocağı’nın Muhasebe-i Tertibi’ isimli etkinlik takvimi yayınlandı.
Bu etkinlikler arasında ‘halkı uyandırmak için cami ve medreselerin görevi konferansı’, ‘Eski İstanbul konferansı’, ‘Yeni şairler konferansı’ gibi başlıklar yer alıyordu.
İstanbul’un Ramazan ayı kültüründe piyasalardaki Ramazan bereketi de dikkat çekiyordu. Öyle ki, 1855 yılında İstanbul’da Ramazan münasebeti ile bir sergi açılmıştı. ‘Sergi-i Osmaniye’nin Küşadına Dair’ isimli belge ile 6 fasıl 61 madde ile açıklanan sergide, tekstilden sanayi ürünlerine kadar farklı eşyaların sergileneceği duyuruluyordu.
YILDA İKİ AY ÇALIŞMA
İstanbul Ramazan kültürünün bir diğer önemli gastronomi ürünü olan güllaç da Türk mutfağına özgü bir ürün olarak literatürde yer alıyor. Su ve nişastanın kızgın ateşte pişmesi ile elde edilen kuru yufkaya güllaç yaprağı deniyor. Günümüzde de özellikle Ramazan ayında tüketilen güllaç tatlısının geçmişten bu yana rolü çok değişmedi. Evliya Çelebi Seyahatnamesi’ne göre
17. yüzyıl İstanbul’unda 40 güllaç esnafı bulunuyordu. Bunlar yılda iki ay çalışarak güllaç yaprağı üretiyordu.
MÜZELER ÜCRETSİZ
İstanbul halkı bu yıl da Ramazan ayını kültürel etkinliklerle harmanlayarak idrak ediyor. Kültürel ortak etkileşim mekânlarının başında Beyazıt, Üsküdar, Eyüpsultan meydanları geliyor. Ayrıca İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı müzeler, Ramazan ayı boyunca ücretsiz olarak gezilebilecek.
RAMAZAN PİDESİ
İstanbul Ramazan kültürünün önemli bir parçasını, bugün de Ramazan deyince ilk akla gelen gastronomi ürünlerinden güllaç ve Ramazan pidesi oluşturuyordu. Nan-ı aziz olarak adlandırılan ekmeğin değişik bir biçimde yapılışı ile elde edilen Ramazan pidesi, tarihi kayıtlara göre 15. yüzyılda bugünkü halini aldı. İstanbul’da ekmekçiler ayrı, pideciler yani fodlacılar ise ayrı mesleki standartlara sahipti.
Osmanlı İstanbul’unda Ramazan mutfak kültürünün önemli kalemlerinin Ramazan öncesinde fiyatları sabitleniyor ve ürünlerin bu fiyattan yukarı satılmasına müsaade edilmiyordu. 1832 senesinin Ramazan ayı narh fiyatlarına göre, güllacın 1 kıyyesi 6 kuruştan yukarı satılamayacaktı. Fiyatı sabitlenen ürünler arasında şeker, yumurta, nişasta, peynir, bal, nohut gibi ürünler de bulunuyordu.
27 Mart 2023 Pazartesi
İstanbul Beylerbeyi Sabancı Olgunlaşma Enstitüsünce hazırlanan "En Güzel İsimler: Esmaü'l Hüsna" sergisi ziyarete açıldı.
Esmayıhüsnayı oluşturan Allah'ın 99 adı ebru, seramik ve el nakışı sanatlarıyla hazırlanarak, İstanbul Lale Vakfında (İLAV) sergilenmeye başladı.
Açılış öncesi açıklamada bulunan İLAV Yönetim Kurulu Üyesi Burhan Akdağ, ramazan ayına, esmayıhüsnayı konu alan bir sergiyle girdikleri için memnun olduklarını belirterek, "Beylerbeyi Sabancı Olgunlaşma Enstitüsü iş birliğiyle geleneksel sanatlarımızın çeşitli türlerinin yer aldığı değerli bir seçki oluşturuldu. Önümüzdeki ay da koleksiyoner Gülay Kayacan'ın, emeğin ve kadim zanaatin buluştuğu bakır koleksiyonunda yer alan, sofra ve yemek ekipmanları sergilenecek." dedi.
Vakfın önemli amaçlarından birinin, sanatçıları bir araya getirmek olduğunu dile getiren Akdağ, "Sanat galerimizde sanatçılarımıza destek oluyoruz. Ayrıca bir de müzemiz var. Orasıyla ilgili de çalışmalarımız devam ediyor. Hem mekanımızı hem de koleksiyonumuzu genişletiyoruz. Dünyanın en büyük lale müzesi İstanbul'da olacak." diye konuştu.
Enstitü öğretmeni, hattat Ömer Faruk Özoğul ile atölyelerdeki öğretmen ve ustalar tarafından hazırlanan sergide, özellikle lale desenli tekstil, seramik ve el nakşı ürünler yer alıyor.
Sergi süresince İstanbul Beylerbeyi Sabancı Olgunlaşma Enstitüsü tarafından lale motifli nakış, tahta boyama ve seramik workshopları da düzenlenecek.
2 Nisan'a kadar açık kalacak sergi, daha sonra yurt içi ve yurt dışında yolculuğuna devam edecek.
24 Mart 2023 Cuma
27 Mart 2023 Pazartesi
24 Mart 2023 Cuma
20 Mart 2023 Pazartesi
20 Mart 2023 Pazartesi