Asgari ücretin 2015 yılının ilk altı ayında bekar bir çalışan için brüt miktarı 1.201.50 TL, net miktarı ise 949.07 TL, ikinci altı ayında ise brüt miktarı 1.273.50 TL, net miktarı ise 1000.54 TL'dir. Bu veriler dikkate alındığında gerçekte çalışanlar için ödenmesi gereken asgari düzeydeki ücret olan, bir başka anlatımla işçinin "gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını karşılamak için en düşük düzeyde ödenen bedel" bazı kesintilere tutulmak suretiyle azaltılmaktadır.

2015 yılının ikinci altı ayı için belirlenen asgari ücretin işverene maliyeti ve ele geçen net miktarın hesaplanması aşağıda ayrıntılı bir şekilde yer almaktadır. Şöyle ki;

* Asgari ücretin 1 Temmuz-31 Aralık 2015 arasında ödenmesi öngörülen brüt tutarı 1.273.50 TL'dir.

Bu miktardan % 14 oranında SSK işçi payı kesintisi ile % 1 işsizlik sigortası prim kesintisi yapılmaktadır. Bu bilgiye göre;

  • Asgari ücret üzerinden hesaplanan sosyal sigorta çalışan payı (1.273.50x%14) 178.29 TL,
  • Asgari ücret üzerinden hesaplanan işsizlik sigortası prim tutarı (1.273.50x%1) 12.74 TL, olup toplam (178.29+12.74) 191.03 TL çalışanın asgari düzeyde hesaplanan gelirinden kesinti suretiyle alınmaktadır.

Söz konusu toplam miktar brüt asgari ücretten düşürülerek işveren tarafından Sosyal Güvenlik Kurumu'na yatırılmaktadır. Ayrıca bu miktar ücretlinin brüt aylık gelirinden düşürülerek ücretlinin gelir vergisi matrahına ulaşılmaktadır. Dolayısıyla söz konusu asgari ücretlerin 2015 yılının ikinci altın ayında gelir vergisi matrahı aylık (1.273.50-191.03) 1.82.47 TL'dir.

Diğer yandan vergi matrahı yıl başından itibaren her ay toplanarak toplam 12 bin liraya kadar olan kısım % 15, 12 bin TL'yi aşan kısım da yüzde 20 oranında gelir vergisi kesintisine konu edilmektedir.

2015 yılının ilk altı ayında asgari ücretlinin gelir vergisi kesintisine konu olan matrahı (1.021.27x6) 6.127.62 TL'dir. Yılın 2. altı ayı için bu miktar (1.082.47x6) 6.494.82 TL olmaktadır. Bu bağlamda da asgari ücretlinin 2015 yılında elde etmiş bulunduğu vergiyi tabi gelir toplamı (6.127.62+6.494.82) 12.622.44 TL'dir.

Gelir Vergisi Kanunu'nun 103'üncü maddesinde yer alan Gelir Vergisi tarifesi gereği 2015 yılında yıllık 12 bin TL'yi aşan gelirler % 20 oranında Gelir Vergisi'ne tabidir.

Yukarıdaki bilgi ve hesaplamalara göre asgari ücretle çalışan bir kişinin Aralık ayında toplam matrahı 12 bin lirayı aştığı için bu kısım yani (12.622.44-12.00) 622.44 TL &20 oranında gelir vergisi kesintisine tabi tutulacaktır.

Söz konusu kişinin Aralık 2015 tarihinde vergi matrahı 1.082.47 TL'dir. Bu miktarın (1082.47-622.44) 460.02 TL %15, 622.44 TL'si de %20 oranında vergilendirilecektir. Oysa Kasım ayında söz konusu ücretlinin gelir vergisi 1.082.47 TL üzerinden (1.082.47x0.15) 163.13 TL iken Aralık 2015 için mu miktar aşağıdaki şekilde hesaplanırken, bu defa 2015 yılının Aralık ayında gelir vergisi ((460.03x%15)+(622.44x%20))=(69_+124.49)=193.49 TL olacaktır.

Dolayısıyla ülkemizde asgari ücretle çalışan bir kişinin Aralık ayı ücret geliri % 20'lik dilime girdiğinden söz konusu ayda bir önceki aya göre gelir vergisi (192.49-162.37) 30.12 TL artmış bulunmaktadır.

Ülkemizde Gelir Vergisi Kanunu'nun 32'nci maddesi uyarınca 2007 yılından bu yana "ücretin gerçek usulde vergilendirilmesinde asgari geçim indirimi uygulanmaktadır. Asgari geçim indirimi, ücretin elde edildiği takvim yılı başında geçerli olan ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgari yıllık brüt tutarının; mükellefin kendisi için %50'si, çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi için % 10, çocukların her biri için ayrı ayrı olmak üzere; ilk iki çocuk için % 7.5, diğer çocuklar için % 5'tir. Asgari geçim indirimi, yukarıdaki tanımlamaya göre hesaplanır ve gelir vergisi tarifesinin birinci gelir dilimine uygulanan oranın çarpılmasıyla bulunan tutarın, hesaplanan vergiden mahsup edilmesi suretiyle uygulanmaktadır.

2015 yılında uygulanan asgari geçim indirimi yukarıdaki tanımlamaya göre çalışan için ((1.201.50x12x0.50x0.15)/12)= 90.11 TL'dir.

Bu miktar mükellefin ücreti üzerinden hesaplanan Gelir Vergisinden indirilmek suretiyle hesaplanmaktadır. Ancak asgari geçim indirimi tutarının ücretlinin aylık hesaplanan vergisinden fazla olması halinde fazlası dikkate alınmamaktadır. Bir başka anlatımla asgari geçim indirimi yıllık tutarı, ücretlinin asgari geçim indiriminden bir yıl boyunca faydalanabileceği net menfaattir. Bu miktar bekar çalışan için aylık 2015 yılında 90.11 TL ile evli eşi çalışan 6 çocuklu bir kişi için 153.19 TL'dir.

08 Kasım 2015 Pazar

Etiketler : Köşe Yazısı

PROF. DR. AHMET EMRE BİLGİLİ

 

Türkiye Turing Kurumu’nun bursiyerleri arasından bir metodoloji ile kurumun başarı endeksine göre seçilen İstanbul’un seçkin üniversitelerinde okuyan 34 kişilik öğrenci grubu ile dört Balkan ülkesine beş gün süren ‘kültür ve eğitim programı’ seferine çıktık. Kosova Priştine’den girdik, Saraybosna’dan İstanbul’a döndük. Yani toplamda Kosova, Karadağ, Arnavutluk ve Bosna Hersek olmak üzere dört ülkede birçok yere uğrandı. Priştine, Prizren, İşkodra, Kotor, Bar, Budva, Sveti Stefan, Perast, Stolaç, Poçitel, Blagay, Mostar, Konyits, Ahmiçi, Travnik ve Saraybosna. Turing literatürü içinde bu türden seyahatin adı gezi değil, eğitim ve kültür programıdır. Geliş ve gidiş hariç şehirlerin tümü karayolu üzerinden gezildi. Programlar günün 09.00-21.00 saatleri arasında icra edildi.

 

Bilindiği üzere bir bütün olarak Balkan ülkeleri; muhteşem coğrafyası, kültürel miras zenginliği ve insan çeşitliliği ile siyasi, etnik, kültürel ve dini çatışmaların en acımasızca yaşandığı, bunların izlerinin de halen canlı tutulduğu bir coğrafyadır aynı zamanda. Kendi tarihi geçmişi de yakın tarihinden farklılık arz etmez. Bölgede barış, Sultan Fatih’in çabaları ile tesis edilmiş ve Osmanlı döneminde hüküm sürmüş. Bölgede İslam’ın yayılışı ise yine Sultan Fatih döneminde olmuş. 

 

*           *           *

 

Bu yazıda odak noktamız; Türkiye’deki üniversite öğrencilerimiz açısından Balkan şehirleri bir bütün olarak ne ifade eder, nasıl değerlendirmemiz gerekir? Tabii ki eğitim ve kültür açısından, yaşanmışlıklar üzerinden, tarihten de kopmadan. Kısaca, Balkanlar’ın bugün için bize ne söyleyeceğine odaklanarak ve öğrencilerimizin nasıl bir kazanım elde edeceklerine dair hesap yaparak.


Aslında Balkanlar; coğrafi, dini ve kültürel açıdan bakıldığında, tüm çatışmalara rağmen barış içinde yaşamaları zorunlu olan tek ülke görünümündedir. Bölgeye dair; tarih, coğrafya ve keskin deneyimler gösteriyor ki, etnik ve dini çeşitliliği bir zenginlik olarak görüp, bunu içselleştirip barış içinde yaşamanın devamlılığını tesis etmek gerekir. Bölgedeki nehirlerin konumu ülkeleri nasıl birbirine bağlıyorsa kültürün uzlaştırıcı boyutunu geliştirmek ve bunun üzerinden gitmek en akıllıcası olarak görünüyor.

 

Prizren’de çarşıda dolaşırken Türkçe konuştuğumuzu gören 80 yaşlarında bir ak saçlının gençlere gelerek doğrudan ‘Tayyip Erdoğan’ın kıymetini bilin’ sözü ile başlayan tavsiyelerini keskin ve heyecanlı bir şekilde arka arkaya sıralamasını, gençler şaşkınlıkla dinledi. Boşnak rehberimiz bir rehberden öte program boyunca Balkanlar’ın yakın tarihini, bugününü anlayabileceğimiz bir şekilde film şeridi kıvamında detaylıca anlattı. 

 

*           *           *

 

Programın başından sonuna kadar bizimle olan Sosyolog İsmail Coşkun Hoca ise yolculuk esnasında yaptığı değerlendirmelerle bölgeyi nasıl okumamız gerektiği üzerine entelektüel bir bakış açısı kazandırdı. Gazi Hüsrev Bey Camii’nin avlusunda görüşlerini aldığımız Profesör Coşkun’a göre, Osmanlı gibi Balkanlar zeminine de yaslanan bir dünya imparatorluğunun etkinliğini, bu coğrafyada inşa ettiği ortak yaşam ve medeni kültürün en iyi örneğini Balkanlar’da görürüz. Balkan dillerine çok sayıda kelime de vermiş bu kültürün atlattığı bunca badirelere rağmen buralarda yaşamaya devam ediyor olması, kendi dinamizmini ve gücünü ifade eder. Gençler açısından bu bölgenin önemi; inşa edilen ortak yaşam kültürünün göstergelerini yerinde gözlemleme açısından son derece kritik. Basit bir nostaljinin ötesinde bir dünya imparatorluğunun; toplumsal, iktisadi ve siyasi zeminde halklarla, kültürlerle nasıl ilişkiler kurduğunu görmek, gençler açısından stratejik önemi haizdir ve bir derstir.

 

Bu programa da bizatihi liderlik eden Türkiye Turing Kurumu’nun Başkanı Dr. Bülent Katkak’ın engin turizm deneyimi ile öğrenciler için inşa ettiği gerek yurtiçi gerekse yurtdışı seyahat modeli, bütün detaylarıyla örnek alınacak ve inceleme yapılacak kadar kıymetli. Bir seyahatin katılımcıları açısından kazanımlarını artırmak kendi başına önemli. Bu durum, ilk adı Türk Seyyahin Cemiyeti olan yüzyıllık bir kurum olan Turing’e elbette çok yakışır. 

 

Balkanlar bize bunları söyledi. Avrupa ülkelerinden ve Türkiye’den gördüğümüz çok sayıda Türk seyahat grubu ise bizleri umutlandırdı. İmkân buldukça gençleri bu kültürel coğrafya ile tanıştırmakta büyük yarar var.

13 Mayıs 2024 Pazartesi

DOÇ. DR. ADNAN ERTEMEL

adnan.ertemel@gmail.com

 

Geçtiğimiz haftalarda, bir müşterinin ikram için aldığı çikolatanın küflü olduğu iddiasıyla ilgili olarak bir çikolata markasıyla ilgili yaşanan olaylar, markanın patronunun basit bir cevap vermesiyle birlikte kurumsal dünyada geniş yankı uyandırdı.

 

Markanın patronunun genel müdürlük görevinden istifa etmesiyle sonuçlanan bu gelişmeler, günümüz dünyasında sosyal medyanın hayatımıza ne denli entegre olduğunu bir kez daha gösterdi. 

 

Günümüzde markaların sadece ürün ve hizmetlerini sunmakla kalmayıp aynı zamanda müşteri deneyimini yönetmeleri gerekiyor. Müşteri deneyimi, artık markaların rekabet avantajı elde etmeleri için kritik bir faktör haline geldi. Bu nedenle markalar, müşteri memnuniyetini sağlamak ve sadakati artırmak için sürekli olarak müşteri geri bildirimlerine ve taleplerine kulak vermeli ve bu doğrultuda hareket etmeli.

 

SOSYAL MEDYA ÇAĞINDA MARKA OLMAK

 

Artık markaların halkla ilişkiler ve iletişim faaliyetlerinde proaktif olmalarının kritik önemi, geçmiş yıllara kıyasla daha da belirgin hale geldi. Sosyal medyanın gücüyle birlikte marka kavramının tanımı dahi değişti; artık marka, işletmenin sosyal medyada konuşulanların bir bileşkesi olarak değerlendiriliyor. Bu durum, algının gerçeğin ötesinde bir öneme sahip olduğunu gösteriyor.

 

Markaların bu algıyı yönetme sürecinde şansa yer olmadığı aşikâr. Her ne kadar bir markanın her müşterisini memnun etmesi mümkün olmasa da olumsuz deneyimleri marka için bir fırsata çevirmek, hızlı ve proaktif, samimi ve şeffaf bir şekilde hatayı kabul edip telafi etmek mümkün. Kriz yönetimi tam da bununla ilgili bir kavramdır. 

 

KRİZ YÖNETİMİ 

 

Kriz yönetimi becerileri günümüzde markaların başarısını belirleyen önemli bir unsurdur. Herhangi bir kriz durumunda, markaların hızlı, etkili ve şeffaf bir şekilde müdahale etmesi ve krizi yönetme yetenekleri, markanın itibarını koruması veya yeniden inşa etmesi açısından hayati öneme sahip. Bu nedenle, markaların kriz durumlarına karşı önceden hazırlıklı olmaları ve etkili bir kriz iletişimi stratejisi geliştirmeleri önemli.

 

Örneğin, bahsi geçen çikolata markası, olumsuz bir deneyimi telafi etmek amacıyla ilgili müşteriye ücretsiz çikolata göndererek samimi bir açıklama yapabilirdi. Bu şekilde, olumsuz bir deneyimi nötralize etmek yerine hızlıca olumlu bir deneyime dönüştürebilir ve markanın kamuoyu nezdindeki algısını olumlu yönde etkileyebilirdi.

 

Müşteri sadakati günümüz dünyasında geçmişte hiç olmadığı kadar önemli hale geldi. İstatistikler, mutlu bir müşterinin deneyimini çevresindeki üç arkadaşıyla paylaşıp markayı tavsiye ettiğini gösteriyor. Ancak, internet üzerinden gerçekleşen ağızdan ağıza pazarlama, aynı zamanda potansiyel bir tehdit de oluşturuyor. Mutsuz hale getirilmiş bir müşterinin deneyimini ise ortalama yedi arkadaşıyla paylaştığını belirten istatistikler, bu durumu vurguluyor.

 

Sonuç olarak yüzlerce belki de binlerce çalışanı olan ve yıllarca süren ciddi emeğin ürünü olan bir markayı inşa etmek gerçekten çok zor bir süreç. Ancak, profesyonelce yönetilmiş bir halkla ilişkiler stratejisi ve iletişim, markaların hızla müşteri nezdinde itibarını sıfırlamasını önleyebilir. İşletmelerin, bu tür vakalardan ders çıkararak markalarını korumak için gerekli adımları atmaları gerekli.

13 Mayıs 2024 Pazartesi