Dünyada 2023, kayıtlardaki en sıcak yıl olurken, küresel ortalama sıcaklıklar sanayi öncesi dönem ortalamasının 1.48 derece üzerine çıktı.


 

Avrupa Birliği'nin finanse ettiği Copernicus İklim Değişikliği Servisi (C3S) "2023 Küresel İklim Bulguları'nı açıkladı.

 

Buna göre, 2023, 1850'den beri kayıtlara geçen en sıcak yıl oldu. Küresel ortalama yüzey sıcaklıkları geçen yıl ortalama 14,98 dereceye çıktı ve daha önceki en sıcak yıl olan 2016'daki değerlerin 0,17 derece üzerinde ölçüldü.

 

Geçen yıl küresel sıcaklıklar, 1850-1900 yıllarını kapsayan sanayi öncesi dönemi ortalamasının 1,48 derece, 1991-2020 ortalamasının ise 0,60 derece üzerine çıktı.

 

Dünyada 2023, ilk kez küresel ortalama sıcaklık artışının sanayi öncesi döneme göre her gün 1 dereceyi aştığı yıl oldu. Yılın yarısı, 1850-1900 dönemi ortalamasından 1,5 derece daha sıcak geçerken, Kasım 2023'te iki gün sıcaklık artışı ilk kez sanayi öncesi dönemi ortalamasına göre 2 dereceyi aştı.

 

Yıllık ortalama hava sıcaklıkları da geçen yıl Avustralya hariç neredeyse tüm bölgelerde rekor seviyeye ulaştı.

 

Geçen yıl, haziran-aralık döneminde her ay kayıtlardaki bir önceki yılın aynı ayından daha sıcak geçti.

 

Temmuz ve ağustos, kayıtlardaki en sıcak iki ay, 2023 yazı da kayıtlardaki en sıcak yaz oldu.

 

Aralık 2023'te dünya, kayıtlardaki en sıcak aralık ayını yaşadı. Geçen ay küresel ortalama sıcaklık 13,51 dereceyle 1991-2020 ortalamasının 0,85 derece ve ay bazında 1850-1900 dönemi ortalamasının 1,78 derece üzerinde ölçüldü.

 

Geçen yıl El Nino'nun da etkisiyle okyanus sıcaklığı anormal ve ısrarcı şekilde yüksek seyretti.

 

AVRUPA'DA KAYITLARDAKİ İKİNCİ EN SICAK YIL YAŞANDI

 

Avrupa'da 2023, kayıtlardaki ikinci en sıcak yıl oldu. Ortalama yüzey sıcaklıkları Avrupa'da 1991-2020 dönemi ortalamasının 1,02 derece üzerine çıkarken, rekor sıcaklığın görüldüğü 2020 seviyesinin 0,17 altında seyretti.

 

Avrupa'da yılın 11 ayında sıcaklıklar ortalamadan yüksek ölçüldü, Eylül 2023 ise Avrupa'daki en sıcak eylül ayı olarak kayıtlara geçti.

 

Aralık 2022-Şubat 2023 aylarını kapsayan dönem, Avrupa'da kayıtlardaki ikinci en sıcak kış dönemi, yaz ise kayıtlardaki beşinci en sıcak yaz oldu.

 

C3S bulgularına göre, Ocak veya Şubat 2024 itibarıyla, son 12 ay küresel sıcaklık artışı sanayi öncesi dönemine göre 1,5 dereceyi aşacak.

 

Paris Anlaşması kapsamında ülkeler, küresel sıcaklık artışını yüzyıl sonuna kadar 2 derecenin altında tutmayı ve mümkünse 1,5 dereceyle sınırlandırmayı hedefliyor. Ancak iklim değişikliğiyle mücadelede atılan adımlar bu hedef için oldukça yetersiz kaldığından dünyada her yıl küresel ısınma kaynaklı aşırı hava olaylarının şiddeti artıyor.


"2023, İKLİM REKORLARININ DOMİNO TAŞLARI GİBİ DEVRİLDİĞİ OLAĞANÜSTÜ BİR YIL OLDU"

 

Avrupa Komisyonu Savunma Sanayi ve Uzay Genel Müdürlüğü Dünya Gözlem Başkanı Mauro Facchini, bulgulara ilişkin değerlendirmesinde, "Copernicus programının yıl boyunca yürüttüğü çalışmalar sayesinde bugün iyi haberler alamayacağımızı biliyorduk. Ancak burada sunulan yıllık veriler, iklim değişikliğinin artan etkilerine ilişkin daha fazla kanıt sunuyor. Avrupa Birliği 2030'a kadar emisyonları yüzde 55 azaltmayı hedefliyor. Bu hedef için sadece 6 yıl var, zorluk gayet açık." ifadelerini kullandı.

 

C3S Direktör Yardımcısı Samantha Burgess, 2023'ün iklim rekorlarının domino taşları gibi devrildiği olağanüstü bir yıl olduğunu dile getirerek, şu değerlendirmeyi yaptı: "2023 sadece kayıtlara geçen en sıcak yıl olmakla kalmadı, aynı zamanda sıcaklık artışının sanayi öncesi dönem ortalamasına göre tüm günlerde 1 dereceyi aştığı ilk yıl oldu. 2023'teki sıcaklıklar muhtemelen en azından son 100 bin yılın herhangi bir dönemindeki sıcaklıkları aştı."

 

Copernicus İklim Değişikliği Servisi Direktörü Carlo Buontempo da geçen yılın son aylarında yaşanan aşırı hava olaylarının medeniyetin geliştiği iklimden ne kadar uzakta olduğuna ilişkin kanıt niteliği taşıdığını belirtti.

 

Buontempo, "Bunun Paris Anlaşması ve iklim değişikliğiyle mücadeledeki tüm insani çabalar açısından derin sonuçları olacak. İklim risk portföyümüzü başarılı şekilde yönetmek istiyorsak, iklim verilerini ve bilgilerini geleceğe hazırlanmak için kullanırken ekonomilerimizi de acilen karbonsuzlaştırmamız gerekiyor." diye konuştu.

09 Ocak 2024 Salı

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, vekaletle kurban kesim bedelinin yurt içinde 11 bin 750, yurtdışında ise 4 bin 750 lira olarak belirlendiğini bildirdi.


 

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Başkanlık Konferans Salonu'nda düzenlenen "Vekaletle Kurban Organizasyonu Tanıtım Toplantısı"nda, insanın yaratılış amacının Yüce Allah'ı tanımak ve O'na ibadet etmek olduğunu söyledi.

 

Hz. Adem'den beri var olan, Hz. İbrahim ve Hz. İsmail ile sembolleşen kurban ibadetinin bir anlamda Allah'ın rızasını kazanma, iyiye, güzele, hakikate ulaşma arayışı olduğunu belirten Erbaş, "Tevhit, takva ve teslimiyetin sembolü olan kurban ibadeti, alemlerin Rabb'ine kul olmanın, O'na yaklaşmanın, O'nun emirlerine itaatin en açık göstergesidir. Kurban, şartları haiz olan her zengin Müslüman için dini bir vecibedir." dedi.

 

Erbaş, kurban ibadetinin "Allah'a duyulan muhabbetin diğer bütün sevgilerin üstünde olduğunun" bir ifadesi olduğuna dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı: "Kurban, dünya hayatında bizlere ne bahşedilmişse, neyimiz varsa hepsini Allah yolunda feda edebileceğimizin bir alametidir. Kurban, Allah'ın bizlere bahşettiği nimetlere karşı şükür bilincini, yaratılanlara karşı da karşılık beklemeden yardımda bulunma erdemini pekiştiren bir ibadettir. Maddi unsurların ötesinde niyeti, samimiyeti, bağlılığı, fedakarlığı ve nihayetinde takvayı ortaya koymaktadır."

 

Erbaş, kurbanın Allah'a yakınlaşma vesilesi olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti: "Kurban ibadeti, aynı zamanda güçlü bir vahdet zemini olarak Müslümanlar arasında ümmet bilincinin güçlenmesine ve Müslümanların birbirlerini yakından tanımalarına da vesile olmaktadır. Nitekim insanlara yardım etmeye ve onları sevindirmeye vesile olan kurban, toplumda kardeşlik bağlarını kuvvet­lendirmekte, dayanışma ruhunu geliştirmekte, toplumun farklı kesimleri arasında sevgi ve saygı duygularını güçlendirerek sosyal adaletin tesisine büyük katkı sağlamaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığımız ve Türkiye Diyanet Vakfımız, herhangi bir ayırım gözetmeksizin dünyanın ihtiyaç duyulan her yerine yardım elini uzatarak birçok alanda iyilik faaliyetlerinde bulunmaktadır. Müslüman azınlıklara, yoksullara, kimsesizlere, yetimlere savaş ve işgal dolayısıyla mağdur olan, afetlere maruz kalan ihtiyaç sahiplerine milletimizin merhamet elini her zaman uzatmaktadır."

 

Türkiye Diyanet Vakfının, kuruluşundan bugüne dünyayı iyiliğin değiştireceğine olan inancıyla nice güzel hizmetlere öncülük ettiğini belirten Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığının Türkiye Diyanet Vakfıyla 1993'ten beri yerine getirdiği en önemli hizmetlerden birinin "Vekaletle Kurban Kesim Organizasyonu" olduğunu söyledi.

 

Erbaş, amaçlarının kurbanlarını vekalet yoluyla kestirmek isteyen vatandaşlara yardımcı olmak, kurban ibadetinin dini esaslara göre sosyal boyutunun en güzel şekilde yerine getirilmesini sağlamak olduğunu belirterek, şöyle devam etti: “Amacımız, kurban etlerini daha fazla ihtiyaç sahibine ulaştırarak bayram sevincini ve mutluluğunu daha fazla kardeşimizle paylaşmak, mazlum, mağdur ve muhtaçlara umut olmaktır. Türkiye Diyanet Vakfı, yarım asra yakın tecrübesiyle faaliyet gösterdiği diğer alanlarda olduğu gibi vekaletle kurban kesimi konusunda da örnek bir hizmet gerçekleştirmektedir. Son derece şeffaf bir şekilde sürdürülen organizasyonda kurban kesimleri, vekalet sahiplerinin isimleri tek tek okunarak Diyanet İşleri Başkanlığımızda görev yapan hocalarımız ve vakfımızın gönüllüleri nezaretinde yapılmakta ve ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmaktadır.”

 

“TÜM İLLERDE KURBAN BAĞIŞ STANTLARI KURULACAK”

 

Erbaş, 2023'te Türkiye Diyanet Vakfına emanet edilen 745 bin 535 hisse kurbanın yurt içinde 79 il, yurt dışındaysa ise 47 ülke 280 bölgede vakfın gönüllü ve görevlilerin gözetiminde kesilerek 34 milyon 667 bin 378 kişiye ulaştırıldığını söyledi.

 

31 yıllık süreçte hayırseverlerin vekalet verdiği toplam 4 milyon 662 bin 258 hisse kurbanın kesilerek ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldığını belirten Başkan Erbaş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı, ülkemizin her bölgesindeki ihtiyaç sahiplerine ve birçok ülkedeki mazlum, mağdur ve muhtaçlara da milletimizin iyilik elini uzatmaya devam edecektir. Bu yıl için vekaletle kurban kesim bedeli yurt içinde 11 bin 750 lira, yurt dışında ise 4 bin 750 lira olarak belirlenmiştir. Vatandaşlarımız, il ve ilçe müftülükleri, TDV şubeleri, din görevlileri, tüm PTT şubeleri ve bankalar aracılığıyla Türkiye Diyanet Vakfı kurban programına katılabilecekleri gibi www.tdv.org ve bagis.tdv.org adreslerinden de bağış yapabileceklerdir. Cep telefonlarına indirilebilen mobil bağış uygulamamızdan kurban vekaletlerini verebilirler. Vatandaşlarımız, vekaletle kurban kesimi hususunda detaylı bilgiyi 0 312 416 90 00 numaralı telefondan alabilir. Bunlarla birlikte vatandaşlarımızın bağışlarını kolaylıkla yapabilmeleri için tüm illerimizde ve pek çok ilçe merkezinde 1003 şubemiz aracılığıyla şehirlerimizin önemli noktalarına kurban bağış stantları kurulacaktır."

 

Erbaş, yurt dışında yaşayan vatandaşların da din hizmetleri müşavirlikleri, ataşelikleri, koordinatörlükler ve bu ülkelerdeki cami dernekleri ile din görevlileri vasıtasıyla kurban vekaletlerini güvenle emanet edebileceklerini kaydetti.

06 Mayıs 2024 Pazartesi

Türkiye, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne 2008 yılından bu yana 27 kültürel değerini kaydettirdi. Listede dünya genelinde ikinci sırada olan Türkiye, üç değer için de 2025 yılında değerlendirilmek üzere sıraya girdi.


Bunlar arasında geleneksel yoğurt yapma teknikleri, Antep işi nakış ve geleneksel keçe yapım teknikleri yer alıyor. Türkiye’nin 27 kültürel değerinin 7’sinin ise ürün çıkışlı olması da dikkat çekiyor.  

 

SÜMEYRA YARIŞ TOPAL

 

Türkiye, 2025 yılında yapılacak 20. Somut Olmayan Kültürel Miras Hükümetler Arası Komite Toplantısı’nda değerlendirilmek üzere üç kültürel değerini daha Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’ne (UNESCO) gönderdi. Böylece, ‘Antep İşi Nakışı’, ‘Geleneksel Keçe Yapımı’ ve ‘Yoğurt Yapımının Geleneksel Yöntemleri ve İlgili Sosyal Uygulamalar’, UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Listesi’ne eklenmesi için sıraya girdi.   

 


7 TANESİ ÜRÜN ÇIKIŞLI 

 

Bu başvuruların kabul edilmesi halinde Türkiye 30 kültürel değeri ile listede yer alacak. Türkiye’nin halen 27 kültürel değeri UNESCO listesinde ve bunların 7 tanesinin ürün çıkışlı olması dikkat çekiyor. Bunlar arasında sanat kaynaklı ürünler haricinde; mesir macunu, Türk kahvesi, ince ekmek, ipek böcekçiliği, çay, keşkek ve zeytin yer alıyor. Yeni listedeki kültürel değerlerin de kabul edilmesi ile ürün çıkışlı kültürel değerler sayısı 9’a çıkacak.  

 

10 BÖLGEDEN TESCİLLİ 

 

Müstakbel listede ticari ürünlerden en dikkat çekici olanlardan biri de yoğurt. Zira Türkiye’nin yoğurt konusunda 10 ayrı bölgeden coğrafi işareti bulunuyor. En son Kandıra manda yoğurdu 2023 yılında coğrafi işaret alırken, İstanbul da Türkiye’nin yoğurt markasına katkıda bulunan şehirlerden. İstanbul’da Silivri yoğurdu, 2022 yılı temmuz ayında coğrafi işaret aldı. UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’nde yer almak için bekleyen yoğurt konusunda 7 ayrı bölge de coğrafi işaret için sırada bekliyor. Bunlar arasında İstanbul manda yoğurdu da var.

 


2006 YILINDAN BU YANA

 

UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi; kültürel mirası daha gözle görülür kılmak ve korunması için çalışmak üzere oluşturulan bir listeyi temsil ediyor. Bu liste, taraf devletlerin teklifi üzerine hazırlanıyor ve güncelleniyor. Türkiye, 2006 yılından bu yana Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi’ne taraf. Bu sözleşmenin 180’in üzerinde tarafı bulunuyor. Listeye ürün kaynaklı değerler girse de bunların kendisi değil; kültürleri, alt yapıları ve ritüelleri değerlendiriliyor.  

 


YOĞURT YAPMA RİTÜELİ 

 

Tarihi M.Ö. 6 binli yıllara kadar giden yoğurt, aynı zamanda dünya mutfak kültürüne Türklerin bir armağanı olarak biliniyor. Yoğurt, dünya dillerinde de Türkçeden geçmiş hali ile yoğurt olarak telaffuz ediliyor. UNESCO Listesi’ne dahil olması için aday gösterilen yoğurt, yapma yöntemi ile de geleneksel kültürde kendine yer ediniyor. Zira mayalama sıcaklığı, mayalandığı kap, kullanılan süt ve maya, mayanın miktarı ve saklama yöntemleri geleneksel kültürde özel bir yere sahip. Türkiye yoğurdun bu yönü ile dünyada kültürel bir marka olma yolunda ilerliyor.  

 


TÜRKİYE İKİNCİ SIRADA 

 

Türkiye, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’nde yer alan 27 kültürel değeri ile ikinci sırada yer alıyor. İlk sırada ise 43 kültürel değeri ile Çin var. Konunun uzmanlarına göre ürün çıkışlı olmasa dahi değerlerin yaşatılması için ekonomik bir yansıması bulunması ve koruma politikalarında bu başlık için özel çalışmalar yapılması gerekiyor. Ticari bir platforma dökülmeyen değerler bir süre sonra icra edilmemeye başlıyor. Bu da değerin unutulmasının önünü açıyor.   

 


7 MİLYAR EURO’LUK PAZAR 

 

Türkiye, UNESCO haricinde pek çok vesilelerle geleneksel ürünleriyle dünyada bir marka olarak biliniyor. Türk kahvesi, Türk çayı, Türk tekstil ürünlerinin yanı sıra özellikle dönerle de adından söz ettiriyor. Geçtiğimiz günlerde Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’in Türkiye ziyareti sırasında yanında getirdiği dönerle dönerin dünyadaki marka bilinilirliği yeniden gündeme geldi. İki yıl önceki bir araştırmaya göre Almanya’da 40 bin dönerci bulunuyor ve günde ortalama 2 milyon porsiyon döner tüketiliyor. Almanya’da 7 milyar Euro’luk bir döner pazarı bulunuyor. 


 

ULUSLARARASI MARKA DEĞERİ TAŞIYOR

 

Talip Bayram-Gastronomi Editörü: Türk yoğurdu, genellikle geleneksel yöntemlerle mayalama yoluyla üretilir. Kesinlikle hiçbir katkı maddesi bulunmaz. Bu yöntem, yoğurda kendine özgü lezzet ve dokusunu verir. Mayalama işlemi sırasında sıcaklık titizlikle kontrol edilir. Bu da yoğurdun kıvamının ve lezzetinin korunmasını sağlar. Türk yoğurdu, protein, kalsiyum ve probiyotik bakımından da zengin. Son yıllarda, Türk yoğurdunun sindirim sistemine faydaları ve bağışıklık sistemini güçlendirme özelliği gibi faydaları da dünya çapında tanınmaya başladı. Türk yoğurdu, yüksek kaliteli sütten üretiliyor. Bu da yoğurdun besin değerini ve lezzetini artırıyor. Ayrıca İstanbul yoğurdunun da Türk yoğurt literatüründe kendine has bir yeri var. İstanbul’da yüz yıllara yakın hâlâ devam eden yoğurt üreticileri bulmak mümkün. Bunların özelliği halen tamamen geleneksel usullerle yoğurdu mayalayarak hiçbir katkı maddesi katmadan üretime devam etmeleridir. 

06 Mayıs 2024 Pazartesi