Milli Eğitim Bakanlığı’nca, tüm öğretim kademelerindeki zorunlu derslere ait “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” yeni müfredat taslağı, “https://gorusoneri.meb.gov.tr” adresinden kamuoyunun görüşüne sunuldu.


 

Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, yeni müfredat taslağı için internet sitesi üzerinden bir hafta süreyle görüş bildirilebilecek.

 

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli, 10 yıllık uzun soluklu bir çalışmanın ürünü olarak ortaya çıktı.

 

Müfredat hazırlık sürecinde, uzun süren görüş alışverişleri ve kamuoyundaki yansımalar üzerinden analizler yapıldı, toplantılar düzenlendi. Bütün bu birikim, geçen yıl yaz aylarında bir veri olarak alındı ve sistematik hale getirildi.

 

Modelin beceriler çerçevesi oluşturulurken akademisyen, öğretmen ve diğer eğitim paydaşlarının katılımıyla 20 çalıştay düzenlendi. Sonrasında her bir ders için oluşturulan ekipler, yüzlerce toplantı yaparak müfredatın hazırlıklarını tamamladı.

 

Sadece yaz aylarından itibaren bugüne kadar 1000’den fazla öğretmen ve akademisyen ile toplantılar düzenlendi, 260 akademisyen ve 700’ün üzerinde öğretmen bu toplantılara sürekli katıldı. Bunun dışında ilave olarak görüşlerine başvurulan akademisyenler ve öğretmenlerle 1000’in üzerinde eğitim paydaşı, ortak çalıştı. Bakanlık merkez teşkilatındaki bütün birimler de müfredat için yoğun çalışma yürüttü.

 

Bir haftalık askı sürecinin ardından “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli”, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığınca son eleştiri, görüş, öneri ve paylaşımlar doğrultusunda revize edilecek ve son şekline ulaşacak.

 

Yeni müfredat, gelecek eğitim öğretim yılından itibaren okul öncesi, ilkokul birinci sınıf, ortaokul beşinci sınıf ve lise dokuzuncu sınıflarda kademeli şekilde uygulanmaya başlanacak.

 

Yeni müfredat ile “beceri” temelli sadeleştirilmiş ve derinlemesine öğrenme yaklaşımı geliyor

Yeni müfredatta beceri odaklı, sadeleştirilmiş içerikte öğrencilerin derinlemesine öğrenmesine imkan sağlayacak yeni yaklaşımlar belirlendi.

 

Yeni müfredatta, dünyada değişen durum ve ihtiyaçlara göre yeniden düzenlenebilecek şekilde esnek bir yapı benimsendi.

 

Milli Eğitim Bakanlığınca, hazırlıkları süren ve “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” adını taşıyan yeni müfredat taslağı, “https://gorusoneri.meb.gov.tr/” adresinden kamuoyunun görüşüne sunuldu.

 

Yeni müfredat, gelecek eğitim öğretim yılından itibaren okul öncesi, ilkokul birinci sınıf, ortaokul beşinci sınıf ve lise dokuzuncu sınıflarda kademeli şekilde uygulanmaya başlanacak.

 

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli, hazırlanan yeni öğretim programlarına temel oluşturdu.

 

Bu bağlamda, yeni öğretim programlarının mevcut programlardan farklılaşan pek çok yönü bulunuyor.

 

Yeni müfredat, özgün bir eğitim felsefesi içeriyor. Yeni model ile milli bilince sahip, ahlaklı, erdemli, milleti ve insanlık için faydalı ve güzel olanı yapmayı ideal edinmiş, beden, zihin, kalp ve ruh bütünlüğüne sahip bilge nesiller hedefleniyor.

 

Yenilenen programlar kademe ve sınıf düzeylerine göre şöyle:

 

“Okul öncesi öğretim programı-3-5 yaş,

 

İlkokul-ortaokul kademeleri için fen bilimleri dersi 3-8. Sınıf, hayat bilgisi dersi 1-3. Sınıf, ilkokul matematik dersi 1-4. Sınıf, ilkokul Türkçe dersi 1-4. Sınıf, insan hakları, vatandaşlık ve demokrasi dersi 4. Sınıf, ortaokul matematik dersi 5-8. Sınıf, ortaokul Türkçe dersi 5-8. Sınıf, sosyal bilgiler dersi 4-7. Sınıf, T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersi 8. Sınıf, din kültürü ve ahlak bilgisi dersi 4-8. Sınıf.

 

Lise kademeleri için biyoloji dersi 9-12. Sınıf, coğrafya dersi 9-12. Sınıf, felsefe dersi 10-11. Sınıf, fizik dersi 9-12. Sınıf, kimya dersi 9-12. Sınıf, matematik dersi 9-12. Sınıf, T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersi 12. Sınıf, tarih dersi 9-11. Sınıf, Türk dili ve edebiyatı dersi 9-12. Sınıf, din kültürü ve ahlak bilgisi dersi 9-12. Sınıf.”

 

Yeni müfredatta ayrıca Din Öğretimi Genel Müdürlüğünce güncellenen seçmeli ders programları da yer aldı.

 

SADELEŞTİRİLMİŞ İÇERİK

 

Yeni müfredat çalışmalarında ülke bazlı yapılan karşılaştırmalarda, mevcut müfredatın muadillerinden 2 kata yakın bir düzeyde daha ağır olduğu belirlendi. Bilgi erişiminin zor olduğu dönemlerde yapılan müfredatların dünya genelinde de revize edildiği ve bilgi edinmedeki kolaylıklardan hareketle seyreltilmeye gidildiği tespiti yapıldı. Yapılan incelemelerde mevcut müfredatın öğrenme çıktılarının incelenen ülkelere göre yüzde 50 fazla olduğu belirlendi. Bu kapsamda yeni müfredatta yüzde 35'lik oranda bir seyreltme yapıldı.

 

MEB, müfredat çalışmaları ile beceri odaklı yaklaşımı benimsedi. Bu yaklaşımda, sadeleştirilmiş içerikte öğrencilerin derinlemesine öğrenmesine imkan sağlayacak yeni yaklaşımlar belirlendi.

 

BÜTÜNCÜL BİR EĞİTİM MODELİ

 

Yeni müfredatta, öğrenciyi zihinsel, sosyal, duygusal, duyuşsal, fiziksel ve ahlaki açıdan bir bütün olarak gören “bütüncül eğitim yaklaşımı” modeli benimsendi.

 

Bu yaklaşımın merkeze aldığı konular ise “insanın fıtri özelliklerini koruma ve geliştirme”, “şahsiyet bütünlüğünü oluşturma”, “karakter gelişimini sağlama” olarak sıralandı.

 

Yeni müfredatta, değişen dünyanın ihtiyaçlarına dünyada değişen durum ve ihtiyaçlara göre yeniden düzenlenebilecek şekilde esnek bir yapı benimsendi.

 

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli ile öğrencilerin inanç, kimlik ya da sosyoekonomik durumları nedeniyle dezavantajlı olmadığı bir öğrenme süreci tasarlandı.

 

YENİ MÜFREDATTA TÜRKÇE VURGUSU

 

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nde Türkçe'nin bütün zenginliğiyle toplumun birbiriyle iletişimine, bu iletişimi anlamlandırma çabalarına ve kültür unsurlarını nesilden nesile aktarılmasına öncülük ve eşlik ettiğine vurgu yapıldı.

 

Bu nedenle Türkçenin öğretimi ve öğrencilerin dil becerilerinin geliştirilmesi, eğitim sisteminde temel bir politika olarak yer aldı. Eğitimin her aşamasında, Türkçenin öğretimine, doğru kullanımına titizlikle dikkat edilecek. Türkçenin etkili kullanılmasına yönelik becerilerin kazandırılması da tüm derslerin ortak hedefi olarak belirlendi.

 

MATEMATİK ALAN BECERİLERİ

 

Matematik alan becerileri ilkokul, ortaokul ve lise düzeyini kapsayan ve süreç bileşenleri ile modellenebilen beceriler dikkate alınarak belirlendi. Yeni müfredatta yer verilen 5 matematik alan becerisi, matematiksel muhakeme, matematiksel problem çözme, matematiksel temsil, veri ile çalışma ve veriye dayalı karar verme, matematiksel araç ve teknoloji ile çalışma olarak planlandı.

 

FEN BİLİMLERİ DERSİNE 13 ALAN BECERİSİ GELDİ

 

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nde 13 farklı fen bilimleri alan becerisi tanımlandı. Fen bilimleri alan becerileri, bilimsel gözlem, sınıflandırma, bilimsel gözleme dayalı tahmin, bilimsel veriye dayalı tahmin, operasyonel tanımlama, hipotez oluşturma, deney yapma, bilimsel çıkarım yapma, bilimsel model oluşturma, tümevarıma dayalı akıl yürütme, tümdengelime dayalı akıl yürütme, kanıt kullanma ve bilimsel sorgulama becerilerinden oluştu.

 

Fen bilimleri alan becerilerinin tamamı birbiriyle ilişkili olup bazı beceriler ise birden fazla beceriyi kapsayacak biçimde yapılandırıldı.

 

SOSYAL BİLİMLER İÇİN 17 ALAN BECERİSİ BELİRLENDİ

 

Yeni müfredatta sosyal bilimler alan becerileri kapsamında yerli ve yabancı literatür, alanın kendine özgü yapısı ve çağın gereklilikleri göz önünde bulundurularak 21. yüzyıl becerileri ile de güçlü ilişkileri olan 17 alan becerisi belirlendi. Bunlar, "zamanı algılama ve kronolojik düşünme", "kanıta dayalı sorgulama ve araştırma", "tarihsel empati", "değişim ve sürekliliği algılama", "sosyal katılım", "girişimcilik", "mekansal düşünme", "coğrafi sorgulama", "coğrafi gözlem ve saha çalışması", "harita", "tablo, grafik, şekil ve diyagram", "mantıksal muhakeme", "felsefi sorgulama", "felsefi muhakeme", "felsefi düşünce ortaya koyma", "eleştirel sosyolojik düşünme", "tarihsel sorun analizi ve karar verme" becerileri olarak sıralandı.

 

YETKİN VE ERDEMLİ İNSANI ÖNCELEYEN ÖĞRENCİ PROFİLİ

 

Yeni müfredat ile ilk kez yeni bir öğrenci profili tanımı da yapıldı. Buna göre, müfredatın hedeflediği öğrenci, “yetkin ve erdemli insan” olarak tanımlandı. Yetkin ve erdemli insanı önceleyen öğrenci profili, yeni müfredatta ana merkeze alındı. Sadece akademik başarılara odaklanmanın doğru olmadığı, her bir öğrencinin kendine özgü potansiyeli olduğu tespitine öncelik verildi.

 

Yetkin ve erdemli insan, ruh ve beden bütünlüğü, bilgi ve bilgelik, geçmişten geleceğe eğitim prensibi, değerler, ahlaki bilinç ve estetik bakış açısına sahip olma prensipleri üzerinden tasarlandı.

 

Öğrenci profili oluşturulurken zamansal bütünlük, ontolojik bütünlük ve epistemolojik bütünlüğü sağlama yanında aksiyolojik olgunluk da dikkate alındı.

 

Yetkin ve erdemli öğrenci profilinin ancak çok yönlü bir gelişim ile ortaya çıkabileceğinden yola çıkılan müfredatta, öğrencilerin hem kendisi hem de toplum için daha sağlıklı ve dengeli bir insan olması, çok yönlü bir bilgi ve düşünme yelpazesi geliştirmesi hedeflendi. Bu bakış açısıyla eğitim sürecinin anlık başarılarıyla değil, süreç olarak ele alınması odağa alındı.

 

“ERDEM-DEĞER-EYLEM MODELİ” İLK KEZ GELİŞTİRİLDİ

 

Yeni müfredatta ayrıca ilk kez "Erdem-değer-eylem Modeli" de yer aldı. Değerlerin eğitim sürecinde doğal süreç içerisinde edinilmesi için özgün bir yaklaşımla tasarlanan bu modelde "adalet", "saygı" ve "sorumluluk" üst değerler olarak ele alındı. Ayrıca duyarlılık, merhamet, estetik, temizlik, sabır, tasarruf, çalışkanlık, mütevazılık, mahremiyet, sağlıklı yaşam, sevgi, dostluk, vatanseverlik, yardımseverlik, dürüstlük, aile bütünlüğü, özgürlük değerlerinin programlar içinde işlenmesiyle içsel ahenge sahip "huzurlu insan", "huzurlu aile ve toplum", "yaşanabilir çevre" hedeflendi.

 

BECERİ ODAKLI ÖĞRETİM PROGRAMI

 

Öğretim programlarında, öğrencilerin edinmesi beklenen öğrenme çıktıları, bilgi ve alana özgü becerilerle birleştirildi ve “beceri temelli bir program yapısı” oluşturuldu.

 

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nde “bütüncül eğitim yaklaşımı” gereği bilgi, beceri, eğilim, tutum-davranışlar ile değerler ilişkilendirildi.

 

SOYUT DÜŞÜNCELERİ EYLEME DÖNÜŞTÜREN KAVRAMSAL BECERİLER

 

Temel, bütünleşik ve üst düzey düşünme becerilerinden oluşan "kavramsal beceriler", öğrenme yaşantıları ile güçlü şekilde ilişkilendirilerek öğretim programlarında daha görünür ve işlevsel hale getirildi.

 

SOSYAL-DUYGUSAL ÖĞRENME BECERİLERİ

 

Sosyal-duygusal öğrenme becerileri, öğretim programlarının bir bileşeni olarak ele alındı. Bu beceriler, öğrenme çıktılarıyla doğrudan ilişkilendirildi.

 

ÖĞRENCİNİN AKTİF OLDUĞU PROGRAM

 

Yeni müfredatta, eğitim öğretim süreçlerinde öğrencilerin aktif şekilde katılımlarını sağlayacak öğrenme yaşantıları tasarlandı.

 

BİREYSEL FARKLILIKLARI MERKEZE ALAN VE BECERİLERİN TETİKLEYİCİSİ EĞİLİMLER

 

Yeni öğretim programlarında “eğilimler”, daha da önem kazandı. Bireysel farklılıkları merkeze alan müfredatta eğilimlerin becerileri tetiklediğine odaklanıldı.

 

Eğilimlerin öğrencilerin edindikleri becerileri sergilemelerinde belirleyici role sahip olduğu vurgulandı.

 

PROGRAMLAR ARASI BİLEŞENLER OLARAK “OKURYAZARLIK” BECERİLERİ

 

Okuryazarlık becerileri, yeni hazırlanan öğretim programlarının kesişim noktası olarak ele alındı ve bunlara her bir derse ait öğretim programında açık bir şekilde yer verildi.

 

Bu kapsamda, "sistem okuryazarlığı" ilk kez müfredata girdi. Sistem okuryazarlığı ile öğrencilerin getirilen herhangi bir konuda öğrenme yöntemini kendisinin belirlemesi, kendi kendine öğrenebilmesi amaçlandı.

 

Bunun hayata geçirilmesi için 9 alt okuryazarlık türü de belirlendi. Bu okuryazarlık türleri ise bilgi okuryazarlığı, dijital okuryazarlık, finansal okuryazarlık, görsel okuryazarlık, kültür okuryazarlığı, vatandaşlık okuryazarlığı, veri okuryazarlığı, sürdürülebilirlik okuryazarlığı, sanat okuryazarlığı olarak sıralandı.

 

Okuryazarlık türleri, okul öncesinden başlanarak sarmal bir yapı içinde öğrenciye kazandırılacak.

 

ÖĞRENCİNİN KENDİNİ İNŞASINA İMKAN VEREN ÖĞRENME YAŞANTILARI

 

Bakanlığın yeni müfredatında, aktif öğrenmeyi temel alan öğretim uygulamaları, bütüncül gelişimi destekleyerek derin öğrenmeyi sağlamaya yönelik anlamlı öğrenme bağlamları içinde gerçekleştirildi.

 

ÖĞRENMEYİ GENİŞLETEREK VE DERİNLEŞTİREREK ZENGİNLEŞTİRME

 

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nde zenginleştirme, öğrencilerin ileri düzey kavramları ve karmaşık düşünce yapılarını keşfetmelerini teşvik edecek şekilde kurgulandı. Böylece öğrencilerin potansiyellerini mümkün olan en üst düzeye çıkarmalarına katkı sağlamak amaçlandı.

 

PROGRAM DIŞI ETKİNLİKLER

 

Yeni müfredatta, disiplinler üstü ve disiplinler ötesi yaklaşımı destekleyen program dışı etkinlikler de sıralandı.

 

Programda, bu etkinliklerle ilgili, "Öğrencilerin kendilerini tanımalarına yardımcı olan program dışı etkinlikler; spordan sanata, kulüplerden gönüllülük faaliyetlerine, kamplardan yarışmalara, dinletilere ve sergi, ziyaret, konferans, turnuva gibi çok çeşitli ilgi alanlarına yönelik faaliyetleri kapsadı ve disiplinler üstü ve disiplinler ötesi yaklaşımla temel yaşam becerilerini keşfetmeleri ve geliştirmeleri için öğrencilere fırsatlar sunar." değerlendirmelerine yer verildi.

 

SONUÇ YERİNE SÜREÇ ODAKLI ÖLÇME DEĞERLENDİRME YAKLAŞIMI

 

Bakanlığın yeni eğitim programında, sonuç yerine süreç odaklı ölçme değerlendirme yaklaşımı benimsendi. Bu yaklaşımla, ölçme değerlendirme uygulamalarında tanılayıcı, biçimlendirici ve düzey belirleyici değerlendirme yöntemleri arasında denge sağlandı.

 

OKUL TEMELLİ PLANLAMA

 

Öte yandan, öğretim programlarının uygulanmasında, esneklik sağlanması amacıyla yerel ve bölgesel eğitim ihtiyaçları dikkate alınacak, öğretmenlerin ihtiyaca yönelik işbirliğine dayalı karar verebilmesine olanak sağlanacak. Ayrıca her ders özelinde ihtiyaca göre kullanılabilecek şekilde planlama yapılabilecek.

 

Okul temelli planlamada, 10. Sınıf kariyer rehberliğine ayrıldı. Öğretim programlarında 10. Sınıf düzeyinde okul temelli planlama için ayrılan ders saatleri, zümre öğretmenleri tarafından, meslek seçimi ve kariyer planlama amacıyla öğrencilere yol gösterici olacak şekilde kullanılacak. Bu kapsamda planlanan eğitim öğretim faaliyetleri, mesleki rehberlik ve kariyer danışmanlığı bağlamında yürütülecek.

 

“TÜRKÇE” DERSLERİNDE “4 DİL BECERİSİ” ODAKLI KÖKLÜ DEĞİŞİKLİK

 

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nde Türkçenin bütün zenginliğiyle toplumun birbiriyle iletişimine, bu iletişimi anlamlandırma çabalarına ve kültür unsurlarını nesilden nesile aktarılmasına öncülük ve eşlik ettiğine vurgu yapıldı.

 

Bu nedenle Türkçenin öğretimi ve geliştirilmesi, eğitim sisteminde temel bir politika olarak yer aldı. Eğitimin her aşamasında, Türkçenin öğretimine, doğru kullanımına titizlikle dikkat edilecek. Türkçenin etkili kullanılmasına yönelik becerilerin kazandırılması da tüm derslerin ortak hedefi olarak belirlendi.

 

Müfredatta dil bilgisi yapıları dinleme ve okuma metinlerine katkısı yönüyle ele alındı, öğrencilerin ortaokul düzeyinde işlevsel olarak öğrendikleri dil bilgisi kuralları lisede metin tahlili bölümünde yapıların metne katkısı yönünden ele alındı.

 

Öğrencilerin metne olan katkısını değerlendirdikleri bu dil yapılarını, edebiyat atölyesinde konuşma ve yazma becerilerine ilişkin görevlerde doğru bir şekilde kullanmaları amaçlandı.

 

Metinlerin işlenişinde 4 dil becerisinin edinimini öne çıkaran yaklaşım benimsendi

Bu kapsamda, ilkokullarda tüm sınıf düzeylerindeki Türkçe öğretimi, 2024 Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli Türkçe 1-4. sınıflar taslak öğretim programı, önceki öğretim programlarında da olduğu gibi ilk okuma yazma öğretimi ve Türkçe öğretimi ile ilgili kısımları içerdi. Bu kapsamda öğretim programı, daha önceki programlarda seçimlik ve (zorunlu genelde 3) temalar içerirken uygulama birlikteliğini sağlamak için taslak program her sınıf düzeyinde 8 zorunlu tema öngördü.

 

Bir önceki öğretim programı, 4 yıllık süreçte toplam 289 kazanıma odaklanırken taslak program 80 öğrenme hedefine ve bu öğrenme hedeflerinin alt göstergelerine odaklandı.

 

Taslak öğretim programında ilk okuma yazma öğretiminde ses gruplarında uygulamadaki olumsuzlukları en aza indirmek amacıyla değişikliğe gidildi.

 

İLK KELİMELER YAKIN ÇEVREDEN SEÇİLDİ, ÇOCUKLAR İLK OLARAK "ANNE" YAZACAK

 

Ses gruplarının oluşturulmasında kolay sesletim, kullanım sıklığı, yazım kolaylığı, sözcük üretimi, harflerin sesleri ve formları dikkate alındı. İlk oluşturulan hece ve kelimelerin “an”, “ana” ve “anne” olmasının da çocuğun yakın çevresinden örnekler verebilmesine imkan tanıyacağı belirtildi.

 

2018 Türkçe Dersi Öğretim Programı’nda ses gruplarının öğretiminde süre öngörülmemişken taslak öğretim programında seslerin öğretimi için belli süreler öngörüldü. Uygulama birlikteliğini sağlamak, öğretmen ve veliden kaynaklanan gereksiz aceleyi önlemek için ortalama süreler bağlamında bir takvimlendirme yapıldı.

 

Matematik dersine de okuma yazma öğrenimiyle eş zamanlı olarak başlangıç yapılması planlandı.

 

Daha önceki programlarda ilk okuma yazma öğretiminde dört çizgi üç aralıktan oluşan 1,3 santimetre genişliğinde yazma alanı kullanılıyordu. Taslak öğretim programında ilk okuma yazma öğretiminde iki çizgi tek aralıktan ve kesik çizgilerle iki eşit parçaya ayrılan 1 santimetre genişliğinde yazma alanına geçildi.

 

Taslak öğretim programında, metin işlenişinde metinle etkileşim öncesi, metinle etkileşim esnası ve metinle etkileşim sonrasında yapılanlar temelli bir model oluşturuldu.

 

Metinlerin işlenişinde 4 dil becerisinin edinimini öne çıkaran yaklaşım benimsendi.

 

ÇEVRİM İÇİ OKUMA, DİJİTAL ORTAM UNSURLARI YENİ MÜFREDATTA

 

Taslak öğretim programında çevrim içi okuma, yazma gibi dijital ortam unsurlarına özellikle yer verildi.

 

Bu bağlamda teknolojinin yaşamın her alanında etkin bir şekilde kullanıldığı bugünün dünyasında ilkokul düzeyinde de öğrencilerin dijital ortamları doğru ve etkin kullanmalarını sağlayacak etkinlikler planlandı.

 

Öğrenciler, hem dinleme/izleme, konuşma, okuma ve yazma becerilerini edinirken hem de kavramsal, sosyal duygusal, okuryazarlık becerilerini edinecek. Bunun yanı sıra "Erdem, Değer, Eylem" modeli ile bütünleşik bir biçimde değerler de yer alacak.

 

ATÖLYE FAALİYETLERİ ORTAOKULDA BAŞLIYOR

 

Ortaokul Türkçe dersi öğretim programında, Milli Eğitim Bakanlığı öğretim programlarının genel perspektifine uygun olarak her bir öğrencinin ana dilini iyi ve etkili kullanan, üst düzey düşünme becerileri gelişmiş, kimlik ve karakteri olgun fertler olarak yetişmesine katkı sağlayacak bir yaklaşım ortaya konuldu.

 

Ortaokul Türkçe dersi öğretim programında daha önceki programlara göre dikkat çekici nitelikte öne çıkan düzenlemeler yapıldı.

 

Program, 5’inci sınıftan 8’inci sınıfa kadar hem anlama hem de anlatmada ihtiyaç duyulan alan becerilerini ve kavramsal becerileri geliştirmeye odaklandı. Bu doğrultuda bütün dil becerilerine eşit önem verildi, her bir beceri için atölye faaliyetleri tasarlandı.

 

Programda öğrencilerin belirli bir akış içerisinde dil gelişimleri sağlanırken kavramsal, sosyal-duygusal öğrenme ve okuryazarlık becerilerinin geliştirilmesine; sahip oldukları eğilim ve değerlerin olgunlaştırılmasına öncelik verildi.

 

Kavramsal kabiliyetler, okuryazarlık becerileri, değerler, eğilimler, sosyal-duygusal öğrenme becerileri, disiplinler arası ilişkiler ve Türkçe dersi alan kabiliyetleri birlikte işletildi.

 

Programın genel işleyişi anlama ve anlatma becerilerinin birbirlerini destekleyen biçimde işletilmesi üzerine kuruldu.

 

Özellikle konuşma kabiliyetine önceki programlara göre daha fazla önem verildi, öğrenme hedefleri de bu doğrultuda şekillendirildi. Konuşma becerisine yönelik öğrenme hedefleri “sözlü üretim” ve “sözlü etkileşim” olmak üzere iki grupta ele alındı.

 

Programda, Türkçe dersi kapsamında gerçekleştirilen eğitim-öğretim faaliyetlerinin ürüne dönüşmesini hedefleyen atölye uygulama çalışmalarına yer verildi. Bu kapsamda, üretim atölyesi uygulama esasları, dinleme/izleme atölyesi uygulama esasları, okuma atölyesi uygulama esasları programa konuldu.

 

YENİ METİN TÜRLERİ MÜFREDATTA

 

Metin türlerine daha önceki programlarda yer almayan "hiper metin, infografik, grafik simge, vlog, ilk gösterim filmi (fragman), belgesel, dijital öykü" gibi türler dahil edildi.

 

Programda temalar sınıf seviyelerine göre zorunlu hale getirildi. Böylece farklı yayınevleri tarafından hazırlanacak kitaplarda aynı zamanda aynı temanın işlenmesi sağlanacak. Bu ve temalara yönelik zorunlu öğrenme hedeflerinin belirlenmesinin, öğrencilerin ortak sınavlara ortak içerikle girmesine katkı sunacağı vurgulandı.

 

DİL BECERİLERİNİ GELİŞTİRMEK İÇİN TEMA SAYISI 6'YA DÜŞÜRÜLDÜ

 

Önceki programlarda her bir sınıf seviyesi için 8 tema kullanımı söz konusu iken bu programda tema sayısı 6’ya indirildi. Bunun gerekçesi olarak dil becerilerine yönelik etkinliklere yeterince zaman ayrılamaması gösterildi.

 

DİL BİLGİSİ ÖĞRETİMİNDE YAKLAŞIM DEĞİŞİKLİĞİ

 

Programda geleneksel dil bilgisi öğretimi anlayışından uzaklaşıldığını kavramsal düzeyde gösterebilmek için "dil bilgisi" yerine "dil yapıları" ifadesi kullanıldı.

 

Ortaokul Türkçe müfredatında, dil bilgisi öğretiminde yaklaşım değişikliği yapıldı. İşlevsel dil bilgisi öğretimine gidildi.

 

Dil yapılarının işlenişi, öğretmenin konuyu tahtaya yazdığı, öğrencilerin de defterine aktardığı, edilgen ve ezbere dayalı bir süreç olmayacak. Bu nedenle programda dil yapıları ile ilgili ayrı bir öğrenme hedefine yer verilmeyerek öğretim aşamasında dil yapılarının bir "amaç" olarak görülmesinin önüne geçildi.

 

Öğrencilerin dil yapılarını bir "araç" olarak kullanıp okuduklarını ve dinlediklerini daha iyi anlayabilmeleri, daha nitelikli sözlü ve yazılı üretimler yapmaları hedeflendi. Böylece hem dil yapılarının hem de söz varlığının işlevlerine odaklanılarak ezberin önüne geçilmesi amaçlandı.

 

Öğrencinin teknoloji ve finans gibi kavramları edinebileceği temalara da programda yer verildi. Bunun yanı sıra öğrencinin teknolojiyi kullanarak öğrenme ve üretme süreçlerinde dil becerilerini etkin kullanmasını teşvik edecek öğrenme hedefleri hazırlandı.

 

Programın ekler bölümünde dil becerilerinin ölçme ve değerlendirilmesinde kullanılabilecek örnek niteliğinde araçlara yer verildi.

 

Dil becerilerine yönelik strateji, yöntem ve tekniklerin sınıfta nasıl uygulanacağı ve öğretileceğine ilişkin yol haritası "kademeli sorumluluk devri modeli" oluşturuldu.

 

Programlar arası bileşenler olan sosyal-duygusal öğrenme becerileri, okuryazarlık becerileri ve değerler, öğrenmenin anlamlı bir parçası haline getirildi.

 

LİSELERE EDEBİYAT ATÖLYELERİ KURULUYOR

 

9. sınıftan 12. sınıfa kadar tüm lise kademelerinde okutulacak "Türk dili ve edebiyatı dersi" öğretim programı ile öğrencilerin Türk dilinin inceliklerini keşfetmeleri, günlük hayatlarında iletişim yoksunluğu yaşamamaları için dinleme, konuşma, okuma ve yazma becerilerini etkin bir şekilde kullanmaları, edebiyatla tanışmaları, metinler aracılığıyla üst düzey düşünme becerilerini geliştirmeleri ve estetik zevk edinmeleri amaçlandı.

 

Böylece Türk Dili ve Edebiyatı, bilgi ve becerinin birlikte ele alındığı bir ders hüviyeti kazandı. Bunun için programda tematik yaklaşım benimsendi. Her sınıf düzeyinde 4 tema yer aldı.

 

Temaların oluşturulmasında bir örüntü takip edildi. Hazırlık ve 9. sınıfta öğrencilerin edebiyatla tanışmalarını, 10. sınıfta Türk edebiyatının değişim, dönüşüm ve kırılma noktalarını fark etmeleri, 11. sınıfta dil farkındalığı kazanmaları, 12. sınıfta ise edebiyatın günlük hayatla ilişkisini görmelerini sağlayan temalara yer verildi.

 

Metin türlerinin seçiminde sınıf düzeyi ve tema içeriği dikkate alındı. Öğrencilerin bir metni bütün yönleriyle kavrayabilmeleri adına programda tam metin okutulması benimsendi.

 

Buna göre, her temada 2 okuma, 1 dinleme metni tam metin şeklinde sunulacak.

 

Temayla ve kullanılan tam metinlerle ilişkili kısaltılmış metinler, öğrencilerin metin tahliline yardımcı olmak için kullanılabilecek. Böylece öğrencilerin içeriğe ilişkin zengin söz varlığıyla karşılaşmaları da sağlanacak.

 

Türk dili ve edebiyatı dersi, öğretim programı, metin tahlili (anlama: dinleme ve okuma) ve edebiyat atölyesi (anlatma: konuşma ve yazma) olmak üzere iki temel bileşenden oluştu.

 

Öğrenciler, dinleme ve okuma metinlerini tahlil etmeyi öğrenecek sonrasında ise edindikleri bilgi ve beceriyi edebiyat atölyesinde konuşarak ve yazarak uygulamalı bir şekilde sergileyecek.

 

Türk dili ve edebiyatı öğretimi, sadece sınıf içi etkinliklerle değil sınıf dışına ve günlük hayatın her safhasına yayılan uygulamalarla gelişecek aşamalı bir süreç olacak. Bu nedenle dersle ilişkili sınıf dışı etkinlik ve görevler tasarlanacak, bu sürece ailelerin de katılımı desteklenecek.

 

Öğrenciler ortaokulda işlevsel dil bilgisi öğretimiyle edindikleri dil yapılarını, lisede dinleme ve okuma metinlerinde görerek pekiştirecek, konuşma ve yazma becerilerindeki görevlerinde de hatasız kullanmaları sağlanacak.

 

Bu bağlamda dil yapıları, metinlerin anlamına katkıları ve işlevleri bakımından değerlendirildi.

 

Yaygın türler arasından seçilmek kaydıyla tüm sınıf düzeylerinde her dönem 2, öğretim yılı boyunca 4 eser okunacak ve bir eleştirel film analizi yapılacak.

 

Okunacak eserlerin ve izlenecek filmlerin belirlenmesinde programda yer alan metin seçimi ölçütleri dikkate alınacak. Bu ölçütler doğrultusunda zümre üyeleri tarafından öğrencilerin yaş ve sınıf seviyelerine uygun olarak belirlenen eserlerin okutulması sağlanacak. Öğrenciler, değerlendirmelerini bir sunu seklinde sunacaklar ve bu sunum performans görevi olarak dönem sonunda notla değerlendirilecek.

 

Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Öğretim Programı ile edebiyatı günlük hayatın bir parçasına dönüştürmeleri hedeflendi.

 

Bu kapsamda öğrencilerin, dil becerilerini etkin kullanmayı alışkanlık haline dönüştürmeleri, zengin söz varlığına sahip olmaları, üst düzey düşünme becerilerini geliştirmeleri, milli ve manevi değerleri içselleştirmeleri, etkin okur kimliği kazanmaları, çoklu medya ve basından amaçlarına uygun güvenilir bilgiyi seçmeleri, sanatsal değerleri fark edip estetik zevk edinmeleri, Türk ve dünya edebiyatına ait metinler aracılığıyla evrensel farkındalık geliştirmeleri, kültürel duyarlılık kazanmaları amaçlandı.

 

Liselerde, ezber bilgiden uzak durmayı, öğrenilen bilginin günlük hayatta kullanımını öncelediğinden doğrudan bir dil bilgisi öğretimi programa konulmadı. Öğrencilerin ortaokulda işlevsel dil bilgisi öğretimiyle edindikleri dil yapılarını, lisede dinleme ve okuma metinlerinde görerek kullanım amacını pekiştirmelerini, konuşma ve yazma becerilerindeki görevlerinde de hatasız kullanmalarını sağlamak hedeflendi.

26 Nisan 2024 Cuma

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, vekaletle kurban kesim bedelinin yurt içinde 11 bin 750, yurtdışında ise 4 bin 750 lira olarak belirlendiğini bildirdi.


 

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Başkanlık Konferans Salonu'nda düzenlenen "Vekaletle Kurban Organizasyonu Tanıtım Toplantısı"nda, insanın yaratılış amacının Yüce Allah'ı tanımak ve O'na ibadet etmek olduğunu söyledi.

 

Hz. Adem'den beri var olan, Hz. İbrahim ve Hz. İsmail ile sembolleşen kurban ibadetinin bir anlamda Allah'ın rızasını kazanma, iyiye, güzele, hakikate ulaşma arayışı olduğunu belirten Erbaş, "Tevhit, takva ve teslimiyetin sembolü olan kurban ibadeti, alemlerin Rabb'ine kul olmanın, O'na yaklaşmanın, O'nun emirlerine itaatin en açık göstergesidir. Kurban, şartları haiz olan her zengin Müslüman için dini bir vecibedir." dedi.

 

Erbaş, kurban ibadetinin "Allah'a duyulan muhabbetin diğer bütün sevgilerin üstünde olduğunun" bir ifadesi olduğuna dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı: "Kurban, dünya hayatında bizlere ne bahşedilmişse, neyimiz varsa hepsini Allah yolunda feda edebileceğimizin bir alametidir. Kurban, Allah'ın bizlere bahşettiği nimetlere karşı şükür bilincini, yaratılanlara karşı da karşılık beklemeden yardımda bulunma erdemini pekiştiren bir ibadettir. Maddi unsurların ötesinde niyeti, samimiyeti, bağlılığı, fedakarlığı ve nihayetinde takvayı ortaya koymaktadır."

 

Erbaş, kurbanın Allah'a yakınlaşma vesilesi olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti: "Kurban ibadeti, aynı zamanda güçlü bir vahdet zemini olarak Müslümanlar arasında ümmet bilincinin güçlenmesine ve Müslümanların birbirlerini yakından tanımalarına da vesile olmaktadır. Nitekim insanlara yardım etmeye ve onları sevindirmeye vesile olan kurban, toplumda kardeşlik bağlarını kuvvet­lendirmekte, dayanışma ruhunu geliştirmekte, toplumun farklı kesimleri arasında sevgi ve saygı duygularını güçlendirerek sosyal adaletin tesisine büyük katkı sağlamaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığımız ve Türkiye Diyanet Vakfımız, herhangi bir ayırım gözetmeksizin dünyanın ihtiyaç duyulan her yerine yardım elini uzatarak birçok alanda iyilik faaliyetlerinde bulunmaktadır. Müslüman azınlıklara, yoksullara, kimsesizlere, yetimlere savaş ve işgal dolayısıyla mağdur olan, afetlere maruz kalan ihtiyaç sahiplerine milletimizin merhamet elini her zaman uzatmaktadır."

 

Türkiye Diyanet Vakfının, kuruluşundan bugüne dünyayı iyiliğin değiştireceğine olan inancıyla nice güzel hizmetlere öncülük ettiğini belirten Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığının Türkiye Diyanet Vakfıyla 1993'ten beri yerine getirdiği en önemli hizmetlerden birinin "Vekaletle Kurban Kesim Organizasyonu" olduğunu söyledi.

 

Erbaş, amaçlarının kurbanlarını vekalet yoluyla kestirmek isteyen vatandaşlara yardımcı olmak, kurban ibadetinin dini esaslara göre sosyal boyutunun en güzel şekilde yerine getirilmesini sağlamak olduğunu belirterek, şöyle devam etti: “Amacımız, kurban etlerini daha fazla ihtiyaç sahibine ulaştırarak bayram sevincini ve mutluluğunu daha fazla kardeşimizle paylaşmak, mazlum, mağdur ve muhtaçlara umut olmaktır. Türkiye Diyanet Vakfı, yarım asra yakın tecrübesiyle faaliyet gösterdiği diğer alanlarda olduğu gibi vekaletle kurban kesimi konusunda da örnek bir hizmet gerçekleştirmektedir. Son derece şeffaf bir şekilde sürdürülen organizasyonda kurban kesimleri, vekalet sahiplerinin isimleri tek tek okunarak Diyanet İşleri Başkanlığımızda görev yapan hocalarımız ve vakfımızın gönüllüleri nezaretinde yapılmakta ve ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmaktadır.”

 

“TÜM İLLERDE KURBAN BAĞIŞ STANTLARI KURULACAK”

 

Erbaş, 2023'te Türkiye Diyanet Vakfına emanet edilen 745 bin 535 hisse kurbanın yurt içinde 79 il, yurt dışındaysa ise 47 ülke 280 bölgede vakfın gönüllü ve görevlilerin gözetiminde kesilerek 34 milyon 667 bin 378 kişiye ulaştırıldığını söyledi.

 

31 yıllık süreçte hayırseverlerin vekalet verdiği toplam 4 milyon 662 bin 258 hisse kurbanın kesilerek ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldığını belirten Başkan Erbaş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı, ülkemizin her bölgesindeki ihtiyaç sahiplerine ve birçok ülkedeki mazlum, mağdur ve muhtaçlara da milletimizin iyilik elini uzatmaya devam edecektir. Bu yıl için vekaletle kurban kesim bedeli yurt içinde 11 bin 750 lira, yurt dışında ise 4 bin 750 lira olarak belirlenmiştir. Vatandaşlarımız, il ve ilçe müftülükleri, TDV şubeleri, din görevlileri, tüm PTT şubeleri ve bankalar aracılığıyla Türkiye Diyanet Vakfı kurban programına katılabilecekleri gibi www.tdv.org ve bagis.tdv.org adreslerinden de bağış yapabileceklerdir. Cep telefonlarına indirilebilen mobil bağış uygulamamızdan kurban vekaletlerini verebilirler. Vatandaşlarımız, vekaletle kurban kesimi hususunda detaylı bilgiyi 0 312 416 90 00 numaralı telefondan alabilir. Bunlarla birlikte vatandaşlarımızın bağışlarını kolaylıkla yapabilmeleri için tüm illerimizde ve pek çok ilçe merkezinde 1003 şubemiz aracılığıyla şehirlerimizin önemli noktalarına kurban bağış stantları kurulacaktır."

 

Erbaş, yurt dışında yaşayan vatandaşların da din hizmetleri müşavirlikleri, ataşelikleri, koordinatörlükler ve bu ülkelerdeki cami dernekleri ile din görevlileri vasıtasıyla kurban vekaletlerini güvenle emanet edebileceklerini kaydetti.

06 Mayıs 2024 Pazartesi

Türkiye, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne 2008 yılından bu yana 27 kültürel değerini kaydettirdi. Listede dünya genelinde ikinci sırada olan Türkiye, üç değer için de 2025 yılında değerlendirilmek üzere sıraya girdi.


Bunlar arasında geleneksel yoğurt yapma teknikleri, Antep işi nakış ve geleneksel keçe yapım teknikleri yer alıyor. Türkiye’nin 27 kültürel değerinin 7’sinin ise ürün çıkışlı olması da dikkat çekiyor.  

 

SÜMEYRA YARIŞ TOPAL

 

Türkiye, 2025 yılında yapılacak 20. Somut Olmayan Kültürel Miras Hükümetler Arası Komite Toplantısı’nda değerlendirilmek üzere üç kültürel değerini daha Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’ne (UNESCO) gönderdi. Böylece, ‘Antep İşi Nakışı’, ‘Geleneksel Keçe Yapımı’ ve ‘Yoğurt Yapımının Geleneksel Yöntemleri ve İlgili Sosyal Uygulamalar’, UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Listesi’ne eklenmesi için sıraya girdi.   

 


7 TANESİ ÜRÜN ÇIKIŞLI 

 

Bu başvuruların kabul edilmesi halinde Türkiye 30 kültürel değeri ile listede yer alacak. Türkiye’nin halen 27 kültürel değeri UNESCO listesinde ve bunların 7 tanesinin ürün çıkışlı olması dikkat çekiyor. Bunlar arasında sanat kaynaklı ürünler haricinde; mesir macunu, Türk kahvesi, ince ekmek, ipek böcekçiliği, çay, keşkek ve zeytin yer alıyor. Yeni listedeki kültürel değerlerin de kabul edilmesi ile ürün çıkışlı kültürel değerler sayısı 9’a çıkacak.  

 

10 BÖLGEDEN TESCİLLİ 

 

Müstakbel listede ticari ürünlerden en dikkat çekici olanlardan biri de yoğurt. Zira Türkiye’nin yoğurt konusunda 10 ayrı bölgeden coğrafi işareti bulunuyor. En son Kandıra manda yoğurdu 2023 yılında coğrafi işaret alırken, İstanbul da Türkiye’nin yoğurt markasına katkıda bulunan şehirlerden. İstanbul’da Silivri yoğurdu, 2022 yılı temmuz ayında coğrafi işaret aldı. UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’nde yer almak için bekleyen yoğurt konusunda 7 ayrı bölge de coğrafi işaret için sırada bekliyor. Bunlar arasında İstanbul manda yoğurdu da var.

 


2006 YILINDAN BU YANA

 

UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi; kültürel mirası daha gözle görülür kılmak ve korunması için çalışmak üzere oluşturulan bir listeyi temsil ediyor. Bu liste, taraf devletlerin teklifi üzerine hazırlanıyor ve güncelleniyor. Türkiye, 2006 yılından bu yana Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi’ne taraf. Bu sözleşmenin 180’in üzerinde tarafı bulunuyor. Listeye ürün kaynaklı değerler girse de bunların kendisi değil; kültürleri, alt yapıları ve ritüelleri değerlendiriliyor.  

 


YOĞURT YAPMA RİTÜELİ 

 

Tarihi M.Ö. 6 binli yıllara kadar giden yoğurt, aynı zamanda dünya mutfak kültürüne Türklerin bir armağanı olarak biliniyor. Yoğurt, dünya dillerinde de Türkçeden geçmiş hali ile yoğurt olarak telaffuz ediliyor. UNESCO Listesi’ne dahil olması için aday gösterilen yoğurt, yapma yöntemi ile de geleneksel kültürde kendine yer ediniyor. Zira mayalama sıcaklığı, mayalandığı kap, kullanılan süt ve maya, mayanın miktarı ve saklama yöntemleri geleneksel kültürde özel bir yere sahip. Türkiye yoğurdun bu yönü ile dünyada kültürel bir marka olma yolunda ilerliyor.  

 


TÜRKİYE İKİNCİ SIRADA 

 

Türkiye, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’nde yer alan 27 kültürel değeri ile ikinci sırada yer alıyor. İlk sırada ise 43 kültürel değeri ile Çin var. Konunun uzmanlarına göre ürün çıkışlı olmasa dahi değerlerin yaşatılması için ekonomik bir yansıması bulunması ve koruma politikalarında bu başlık için özel çalışmalar yapılması gerekiyor. Ticari bir platforma dökülmeyen değerler bir süre sonra icra edilmemeye başlıyor. Bu da değerin unutulmasının önünü açıyor.   

 


7 MİLYAR EURO’LUK PAZAR 

 

Türkiye, UNESCO haricinde pek çok vesilelerle geleneksel ürünleriyle dünyada bir marka olarak biliniyor. Türk kahvesi, Türk çayı, Türk tekstil ürünlerinin yanı sıra özellikle dönerle de adından söz ettiriyor. Geçtiğimiz günlerde Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’in Türkiye ziyareti sırasında yanında getirdiği dönerle dönerin dünyadaki marka bilinilirliği yeniden gündeme geldi. İki yıl önceki bir araştırmaya göre Almanya’da 40 bin dönerci bulunuyor ve günde ortalama 2 milyon porsiyon döner tüketiliyor. Almanya’da 7 milyar Euro’luk bir döner pazarı bulunuyor. 


 

ULUSLARARASI MARKA DEĞERİ TAŞIYOR

 

Talip Bayram-Gastronomi Editörü: Türk yoğurdu, genellikle geleneksel yöntemlerle mayalama yoluyla üretilir. Kesinlikle hiçbir katkı maddesi bulunmaz. Bu yöntem, yoğurda kendine özgü lezzet ve dokusunu verir. Mayalama işlemi sırasında sıcaklık titizlikle kontrol edilir. Bu da yoğurdun kıvamının ve lezzetinin korunmasını sağlar. Türk yoğurdu, protein, kalsiyum ve probiyotik bakımından da zengin. Son yıllarda, Türk yoğurdunun sindirim sistemine faydaları ve bağışıklık sistemini güçlendirme özelliği gibi faydaları da dünya çapında tanınmaya başladı. Türk yoğurdu, yüksek kaliteli sütten üretiliyor. Bu da yoğurdun besin değerini ve lezzetini artırıyor. Ayrıca İstanbul yoğurdunun da Türk yoğurt literatüründe kendine has bir yeri var. İstanbul’da yüz yıllara yakın hâlâ devam eden yoğurt üreticileri bulmak mümkün. Bunların özelliği halen tamamen geleneksel usullerle yoğurdu mayalayarak hiçbir katkı maddesi katmadan üretime devam etmeleridir. 

06 Mayıs 2024 Pazartesi