Şehirlerde ‘su bütçesi uygulamasına’ geçilmesi önerisi

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Afet Yönetimi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, şehirlerde suyu yönetme problemi olduğunu belirterek, “su bütçesi uygulaması”na geçilmesi gerektiğini söyledi.

Giriş: 17.06.2024 - 16:40
Güncelleme: 17.12.2024 - 22:35


 

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Afet Yönetimi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, Edirne’de düzenlenen Uluslararası Sosyal Bilgiler Eğitimi Sempozyumu’nun ardından AA muhabirine, “yapay yağmur, bulut tohumlama ve yağmur bombası” gibi projelerin kuraklığın çözümü olmadığını ifade etti.

 

Bazı ülkelerde yapay yağmur oluşturulduğuna dikkati çeken Kadıoğlu, “Bir yağmur yağdığında ‘onu biz yağdırdık’ diyorlar. Tabi müdahale edilmeseydi ne kadar yağacaktı bilinmiyor. Bu, bir çözüm değil, umut tacirliğidir.” Dedi.

 

EN TEHLİKELİ AFET KURAKLIK

 

Kadıoğlu, Türkiye'de kuraklığa karşı öncelikle aktif olarak her sene su yılının başlangıcı olan 1 Ekim itibarıyla "su bütçesi" hazırlanması gerektiğini dile getirdi.

 

Her şehrin "su bütçesi"nin her yıl yapılması ve tedbirler alınması gerektiğini anlatan Kadıoğlu, "Şehirlerin su bütçeleri açık verdiği zaman kuraklıkla mücadele planlarının devreye konulması lazım. Bizim suyu yönetme problemimiz var. Suyu yönetme anlayışı boruları döşeyip suyu götürmek değildir. Suyu nasıl, kimin ne kadar kullandığına karışmıyoruz. Kuraklık dünyadaki doğal kaynaklı afetlerden en tehlikelisidir." diye konuştu.

 

"DOĞADAKİ SU AKILLICA YÖNETİLMELİ"

 

Prof. Dr. Kadıoğlu, doğadaki suyun akıllıca yönetilmesinin kuraklığa çözüm olacağını dile getirdi.

 

Çatılardan gelen suyun sarnıçlarda depolanması gerektiğini belirten Kadıoğlu, şöyle devam etti: "Çatıdan gelen su asfalt yollara asla verilmez. Yollara verilen sular caddeleri dereye dönüştürüyor. Dere gibi akan sular alçak yerlerde toplanıyor ve sele neden oluyor. Sonra biz o suyun toplandığı yerde 'suyu nasıl tahliye ederiz' diye uğraşıyoruz. Bu da çok yanlış bir yaklaşım. Suyu toplandığı yerde değil, düştüğü yerde toplamamız gerekiyor. Türkiye'deki tüm kentlerin 'sünger şehir' kavramına geçmesi lazım. Yağmuru düştüğü yerde toplayıp tutmak, yağmur suyunu kullanım suyu olarak kullanmayı artık uygulamamız lazım."

 

Bazı vatandaşların kilometrelerce uzaklardan getirilen suyla araç yıkadığını ve çimleri suladığını dile getiren Kadıoğlu, yağmur suyunun toplanıp kullanım suyu olarak ihtiyaca göre kullanılması gerektiğini ifade etti.

 

"YOLLARA VERİLEN YAĞMUR SUYU SELLERE NEDEN OLUYOR"

 

Yollara verilen yağmur suyunun kentlerde sele neden olduğuna değinen Kadıoğlu, şunları kaydetti: "Bütün sellere 'taşkın' diyoruz. Aslında taşkın sellerden sadece bir tanesi. Akarsu ve göllerin bulunduğu yerde taşması ama çoğu seller, kuru yerlerin su altında kalmasıyla oluyor. O yüzden sellerin adını doğru koymak gerekir. Kent selleri, baraj selleri, kıyı vadi selleri gibi. Özellikle bahar ve yaz aylarında kuru vadilerde kamp yapanlar bu sellerde can kaybına uğruyor. Bunun en yakın örneğini Kırklareli İğneada'da gördük. Vatandaşlara nasıl dikkatli olacağımızı da öğretmemiz lazım."