Sanayinin karbon ayak izini azaltacak Türk girişimi

Çimento, demir–çelik, alüminyum ve denizcilik gibi ‘dekarbonizasyonu zor’ sektörler için yeni nesil karbon yakalama teknolojileri geliştiren Helios, Teknopark İstanbul’dan dünyaya açılmayı hedefliyor. Firma, MOF tabanlı malzemeleriyle daha düşük maliyet, yüksek verimlilik ve küresel ölçekte çözüm sunuyor.

Giriş: 26.09.2025 - 09:37
Güncelleme: 26.09.2025 - 09:39
Sanayinin karbon ayak izini azaltacak Türk girişimi

Teknopark İstanbul’da faaliyet gösteren Helios, Türkiye’den çıkan bir iklim teknolojileri girişimi olarak, sanayide karbon ayak izini azaltacak ölçeklenebilir ve ekonomik çözümler geliştirmeyi hedefliyor. Firma; akademi, sanayi ve yatırımcı işbirlikleriyle de küresel ölçekte etki yaratmayı planlıyor. Helios’un kurucularından Gizem Uysal, geliştirdikleri projeleri ve hedeflerini İstanbul Ticaret’e anlattı.


Şirketiniz hakkında kısaca bilgi verebilir misiniz? Bu fikir nasıl doğdu?

Helios, sanayide karbon emisyonlarını azaltmaya odaklanan bir iklim teknolojileri girişimi. Çimento, demir–çelik, alüminyum ve denizcilik gibi emisyonu yüksek, ‘zor azaltılabilir’ sektörler için yeni nesil karbon yakalama malzemeleri ve sistemleri geliştiriyoruz. Bu fikir, kimya alanındaki akademik birikimim ile sanayinin çok somut ihtiyaçlarının kesiştiği noktada doğdu. Laboratuvarda geliştirdiğimiz malzemelerin sahada gerçek bir fark yaratabileceğini gördüm. klasik yöntemler hem yüksek enerji tüketiyor hem de maliyetli. Biz ise daha verimli, sürdürülebilir ve endüstriye özel çözümler geliştirmek için yola çıktık. Bugün geldiğimiz noktada, hem bilimsel hem de girişimci tarafımı birleştirerek bu alanda Türkiye’den dünyaya teknoloji ihraç edebilmeyi hedefliyorum.

Sanayinin karbon ayak izini azaltacak Türk girişimi

ARAŞTIRMA KURUMLARINA SATILIYOR

Ürün veya hizmetiniz hakkında bilgi verebilir misiniz?

Ürünümüzün temelinde Metal-organik İskeletler (MoF) adı verilen ileri teknolojik malzemeler var. MoF’lar çok yüksek yüzey alanına ve ayarlanabilir yapıya sahip oldukları için karbondioksiti kaynağında, yani doğrudan baca gazından çok verimli şekilde yakalayabiliyor. Şu anda araştırma kurumlarına bu malzemelerin satışını yapıyoruz. Bu hem erken gelir elde etmemizi sağlıyor hem de teknolojimizi farklı sahalarda test edip doğrulamamıza imkân tanıyor. Bir sonraki adımda, çimento, demir–çelik, alüminyum ve denizcilik gibi yüksek emisyonlu sektörlerde endüstriyel ölçekli pilot projelere geçerek, gerçek tesislerde poC (proof of concept) çalışmaları yapmayı hedefliyoruz.


MALİYETİ DÜŞÜRÜYOR

Geleneksel yöntemlere göre farklılıklarınız neler? MOF tabanlı sistemler ne gibi avantajlar sağlıyor?

Geleneksel yöntemlerde kullanılan amin bazlı çözümler ve zeolitler, yüksek enerji tüketiyor, korozyona yol açabiliyor ve yan ürünler üretebiliyor. Bizim MoF tabanlı sistemlerimiz ise çok daha düşük enerjiyle çalışıyor ve bu da işletme maliyetlerini ciddi şekilde azaltıyor. Üstelik yüksek sıcaklık, nem ve asidik gazlara karşı dayanıklılık gösteriyor. Bunun yanında hesaplamalı kimya ve yapay zeka tabanlı modellemeler kullanarak her sektörün ihtiyacına uygun MoF tasarımları geliştiri- yoruz. Böylece sadece genel bir çözüm değil, çimento, demir–çelik ya da denizcilik gibi zorlu alanlara özel çözümler sunabiliyoruz.


EN HIZLI BÜYÜYEN ALANLARDAN BİRİ

Geliştirdiğiniz ürünün ticari geleceği hakkında neler söylemek istersiniz? Yurt dışından talep var mı?

karbon yakalama teknolojileri önümüzdeki 10 yılın en hızlı büyüyen alanlarından biri olacak. Özellikle karbon fiyatlandırma mekanizmaları ve aB’nin CBaM regülasyonları, sanayi için bu çözümleri artık bir tercih değil, zorunluluk haline getiriyor. Bizim yol haritamızda 2026’da Türkiye’de pilot projelerle teknolojimizi sahada doğrulamak, 2027 itibarıyla da ton ölçeğinde üretime geçmek var. Şimdiden avrupa’dan üniversiteler ve bazı sanayi oyuncuları bizimle iletişime geçti. Bu da geliştirdiğimiz teknolojinin sadece yerelde değil, küresel ölçekte de karşılık bulduğunu gösteriyor. Hedefim, Türkiye’den çıkan bir girişimin dünya karbon yakalama pazarında söz sahibi olması.


GEMİLERE KARBON YAKALAMA ÇÖZÜMÜ

Gelecekte farklı alanlarınız olacak mı, hedefleriniz neler?

İlk odak alanımız çimento ve demir–çelik. orta vadede alüminyum, gübre ve enerji santralleri gibi diğer emisyon yoğun sektörlere de açılmayı planlıyoruz. Buradaki en büyük avantajımız, hesaplamalı kimya yöntemleriyle her sektörün baca gazı koşullarına özel ‘tailored MoF’ malzemeleri tasarlayabilmemiz. Örneğin, çimento için yüksek sıcaklık ve tozlu ortama, çelik için yüksek karbondioksit yoğunluğuna dayanıklı MoF’lar geliştiriyoruz. Uzun vadede ise sadece fabrika bacalarıyla sınırlı kalmayıp, denizcilik sektörünü de aynı kategoride ele alıyoruz. Gemileri adeta ‘yüzen fabrikalar’ olarak görüyoruz ve bu alanda da karbon yakalama çözümleri geliştirmeyi hedefliyoruz. nihai amacımız, Helios’u karbon piyasasında güçlü bir oyuncu haline geldi.


TEKNOPARK İSTANBUL GÜÇLÜ İNOVASYON EKOSİSTEMİ SUNUYOR

n Helios’a göre Teknopark İstanbul, girişimlere yalnızca fiziksel altyapı değil, aynı zamanda güçlü bir inovasyon ekosistemi de sunuyor. Girişimler burada diğer firmalarla işbirlikleri kurabiliyor, yatırımcılarla daha kolay temas sağlayabiliyor. Ayrıca Teknopark İstanbul, kamu destekleri ve teşviklerden yararlanmak için de doğru bir ortam oluşturuyor. Helios, bu sayede sadece kendi yolculuğunu değil, aynı zamanda ekosistemle birlikte büyümeyi mümkün görüyor.