Otomotivde Alman ekolü yerini Çin’e bırakıyor

Elektrikli araçların yükselişi, otomotivde dengeleri kökten değiştiriyor. Çinli üreticiler, uygun fiyat ve ileri teknolojiyle Volkswagen, BMW ve Mercedes-Benz gibi Alman devlerinin yıllardır süren hâkimiyetini zorluyor. Avrupa, Çin menşeli elektrikli araç akınına karşı koruma önlemleri arıyor. Alman markaları da yazılım, batarya ve üretim maliyetlerindeki geri kalmışlığı telafi edip kaybettikleri pazar payını almak için yarışa hız veriyor.

Giriş: 10.10.2025 - 09:30
Güncelleme: 10.10.2025 - 10:04
Otomotivde Alman ekolü yerini Çin’e bırakıyor

Pandeminin ardından hızlanan elektrikli araç dönüşümü, otomobil pazarında da yeni bir adımın habercisi haline geldi. Son yıllarda Çinli otomotiv markaları, özellikle elektrikli araç (EV) segmentinde pazar hakimiyeti için adımlar atıyor. Otomobil denince akla gelen ilk ülke olan Almanya, elektrikli araçların artmasıyla birlikte pazar hakimiyetini yavaş yavaş kaybetmeye başlıyor. BYD ve Chery gibi markalar yüksek teknolojiyle donatılmış, uygun fiyatlı modellerle tüketiciyi cezbederek, dünyanın en büyük otomotiv pazarı olan Çin’de bir zamanlar baskın olan yabancı üreticileri geride bırakıyor. Çin’in en büyük EV üreticisi haline gelen BYD ve ihracat lideri Chery, 2024 yılında küresel satışlarını yaklaşık yüzde 40 artırdı ve ABD’li Tesla, ilk kez yıllık bazda satış düşüşü yaşarken Çinli firmalar yükselişlerini sürdürdü.


ALMANLARIN PAZARI DARALDI

Bu değişim Alman otomotiv devlerini doğrudan etkiliyor. Bir dönem Çin pazarında lider olan Volkswagen Grubu, son birkaç yılda ciddi pazar kaybı yaşadı. Alman Otomotiv Endüstrisi Birliği VDA’nın verilerine göre, Alman markalarının Çin’deki pazar payı 2019’da yüzde 26.2 iken 2024’ün ilk yarısında yüzde 20.3’e geriledi. Aynı dönemde Çinli markaların payı ise yüzde 30’lardan yüzde 66’ya yükseldi. Bir başka deyişle, Çin pazarında artık satışlarının üçte birini Çin şirketleri kontrol ediyor. Bu dönüşüm, özellikle Volkswagen başta olmak üzere diğer Alman firmalarını sarstı. Yabancı otomotiv markalarının Çin’deki payı 2019’da yüzde 62 iken 2023’ün ilk aylarında yüzde 44’e indi. 2024’te ise bu oran yüzde 38’lere kadar geriledi. Alman üreticiler açısından sonuçlar rakamlara da yansıyor. Mercedes-Benz, BMW ve Volkswagen Grubu gibi lüks üreticilerin 2025 ilk çeyrek finansal sonuçları, büyük ölçüde Çin satışlarındaki düşüş nedeniyle ciddi kâr kayıplarını ortaya koydu. Yılın ilk üç ayında Mercedes’in net kârı yüzde 40.7, BMW’ninki yüzde 25.2, Volkswagen’inki ise yüzde 37 düştü. Üstelik, Mercedes S-Serisi, BMW 7 Serisi ve Audi A8 gibi yıllardır Çin’de statü sembolü olan lüks sedanlar artık eskisi kadar alıcı bulmuyor. 2025’in ilk çeyreğinde bu üç Alman markası Çin’de toplam 1 milyon araç bile teslim edemedi. Çin pazarındaki bu daralma, Alman şirketlerin kâr marjlarını baskı altına alarak alarm zillerini çaldırdı.


KARARSIZLIK KÂRSIZLIĞA NEDEN OLDU

Türkiye’de en çok satılan araç markaları arasında yer alan Volkswagen, Renault ve Fiat gruplarında dengeler değişiyor. Volkswagen Grubu, Türkiye’ye artık Cupra, Skoda, Audi ve Porsche markalarını getiriyor. Ancak 2022 yılında Türkiye’de yatırım yapmak üzere gelen Alman yetkililer, Manisa’da planlanan fabrika yatırımından vazgeçerek rotasını Macaristan’a çevirmişti. Marka, Passat ve Jetta modellerini Orta Doğu pazarından çekmesiyle birlikte Türkiye’deki pazar payında gerilemeye başladı. Bu düşüşte en büyük etken, pandemi sonrasında Çinli otomobil markalarının Türkiye pazarına hızlı girişi oldu. BYD ve Chery, pazar hakimiyetini geniş bir coğrafyada artırmak için Türkiye’de yatırım kararı aldı. Ayrıca firmalar, batarya üretimi için yatırım planlarını duyurdu. Buna karşılık, Renault ve Fiat grupları Türkiye’ye yatırım yaparak hem iç pazarda güç kazandı hem de Türkiye’yi bölgesel ihracat üssü haline getirmeyi hedefledi. Ford da birçok modelinin üretimini Türkiye’de sürdürüyor. Volkswagen’ın 2023 yılında Türkiye otomobil pazarında yüzde 8 olan payı, 2024’te yüzde 7’ye gerilerken, Çinli markaların yüzde 10’a yükseldi.

Otomotivde Alman ekolü yerini Çin’e bırakıyor

TÜRKİYE’Yİ MERKEZ OLARAK GÖRDÜLER

Otomotiv Uzmanı Murat Boyacıoğlu, küresel pazarda yaşanan dönüşümün artık kalıcı bir paradigma değişimi olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi: “Volkswagen, Renault ve Fiat gibi markalar uzun yıllar Türkiye’nin en çok tercih edilen otomobilleri arasında yer aldı. Ancak pandemi sonrasında Çinli üreticilerin agresif fiyat politikaları, teknolojiye hızlı adaptasyonu ve batarya yatırımlarıyla tablo değişmeye başladı. Volkswagen Grubu’nun Manisa’daki yatırım kararından vazgeçip başka bir yere yönelmesi, markanın Türkiye pazarındaki geleceğine de olumsuz yansıdı. Sadece Türkiye pazarı olarak düşünülmemesi gerekiyor. Buradan birçok ülkeye ihracat yapılıyor. Sadece otomotiv değil, yan parça ve yan sanayinin de merkez konumunda bir ülke olduğunu unutmamak gerekiyor. Bu konuda Almanya’nın yanlış ve geç kalmış yatırımları pazar hakimiyetini kaybetmesine neden oldu.”


Boyacıoğlu, Çinli markaların yalnızca satışta değil, üretim ve Ar-Ge yatırımlarında da Türkiye’yi merkez ülke olarak gördüğünü belirterek, “BYD ve Chery gibi üreticilerin Türkiye’de fabrika kurma kararı, yalnızca otomobil satışıyla sınırlı bir strateji değil. Bu, Türkiye’yi Avrupa pazarına açılan bir üretim üssü haline getirme planıdır. Avrupa markaları elektrikli dönüşümde geç kaldı, bu boşluğu Çinli üreticiler dolduruyor. Artık rekabet sadece motor gücünde değil, yazılım, menzil ve batarya teknolojisinde yaşanıyor” diye konuştu. Boyacıoğlu ayrıca, yerli tedarik sanayinin bu yeni döneme uyum sağlaması gerektiğini vurgulayarak, “Türkiye hem üretim hem enerji dönüşümünde doğru stratejilerle bu rekabetin kazananı olabilir” değerlendirmesini yaptı.


YAZILIMDA GERİ KALDILAR

Alman otomotiv sektörü, içten yanmalı motorlarda onlarca yıl liderlik etse de elektrikli araç teknolojisinde aynı hızla atılım yapamadı. Bunun bir nedeni, yazılım ve dijital teknoloji alanındaki geri kalmışlık olarak öne çıktı. Elektrikli otomobiller, batarya ve motor kadar araç yazılımı ve dijital kullanıcı deneyimi de gerektiriyor. Alman üreticiler, bu alanda sancılı bir dönüşüm sürecine girdi. Volkswagen’in elektrikli araçlar için kurduğu yazılım birimi Cariad, sık sık hedeflerini tutturamaması ve yazılım hatalarıyla gündeme geldi. Bu sebeple Audi ve Porsche’nin yeni EV modellerinin lansmanı ertelendi. Ayrıca pazarda ID serisi dışındaki otomobillerde de birçok sorun çıktı. Devasa yatırımlara rağmen maliyeti yüksek yazılım sorunları ve yeniden yapılanma adımları, Alman şirketlerinin kârlılığına darbe vurdu.


DEĞİŞİM TÜM SEKTÖRÜ DÖNÜŞTÜRÜYOR

Otomotiv Satış Sonrası Ürün ve Hizmetleri Derneği (OSS) Genel Sekreteri Emirhan Silahtaroğlu, elektrikli araçlara geçişin sektördeki tüm dengeleri yeniden şekillendirdiğini belirterek, “Elektrikli araçlara geçiş, satış sonrası sektöründe hem ürün gamını hem de hizmet ihtiyaçlarını köklü biçimde değiştiriyor. Bu dönüşümün merkezinde batarya teknolojisinin yer almasıyla birlikte yan sanayiden batarya modülleri, paketleme çözümleri, soğutma ve termal yönetim sistemleri, güvenlik elemanları ile batarya muhafaza yapıları gibi yeni ürünler talep ediliyor” dedi. Silahtaroğlu, elektrikli araçlarda güç aktarım sisteminin tamamen farklılaştığına dikkat çekerek, şunları söyledi: “Artık inverter, konvertör, batarya yönetim sistemleri ve yüksek voltaj kabloları gibi elektrik-elektronik bileşenler öne çıkıyor. Geleneksel içten yanmalı motor ve şanzıman parçalarının önemini yitirmesiyle birlikte elektrik motoru bileşenleri, redüktörler ve hafifletilmiş taşıyıcı parçalar yeni ihtiyaç alanları olarak karşımıza çıkıyor.”


Silahtaroğlu, elektrikli araçların satış sonrası hizmetlerinde yeni uzmanlık alanlarının da ortaya çıktığını belirterek, şunları kaydetti: “Yüksek voltajlı sistemlerin bakım ve onarımı, batarya ömrü testleri, ikinci ömür uygulamaları ve geri dönüşüm hizmetleri artık sektörün odak noktası haline geldi. Ayrıca batarya ve yüksek voltajlı bileşenlerin güvenli taşınması için lojistik çözümler, yangın ve risk yönetimi hizmetleri de önem taşıyor.”