Giyilebilir teknolojiler ve biyoteknoloji alanındaki gelişmeler, sağlık izleme yöntemlerini kökten değiştiriyor. Sidney Teknoloji Üniversitesi (UTS) tarafından yürütülen ve Journal of Pharmaceutical Analysis dergisinde yayımlanan yeni bir çalışma, insan terinin şaşırtıcı derecede zengin bir biyolojik veri kaynağı olduğunu ortaya koydu. Araştırma, yapay zeka entegreli yeni nesil sensörlerin, bu verileri işleyerek sağlık yönetiminde stratejik bir araç haline gelebileceğini öngörüyor.
KAN VE İDRARA AĞRISIZ ALTERNATİF
Çalışmanın odak noktası, terin hormonlardaki değişimleri, ilaç seviyelerini ve kritik biyobelirteçleri gerçek zamanlı olarak takip edebilme kapasitesi. UTS analitik kimyageri ve çalışmanın ortak yazarı Dr. Dayanne Bordin, ter toplamanın ağrısız, basit ve invaziv olmayan (girişimsel olmayan) doğasına dikkat çekiyor. Bordin, "Özellikle gerçek zamanlı ve sürekli izleme gerektiren durumlarda ter, kan veya idrara göre çok daha cazip ve pratik bir alternatif sunuyor" değerlendirmesinde bulundu.
Halihazırda piyasada bulunan ve sodyum kaybını ölçen basit ter bantlarının ötesine geçmeyi hedefleyen bu teknoloji; mikroakışkanlar, esnek elektronikler ve kablosuz iletişimdeki ilerlemelerden güç alıyor. Cilde yapışan hafif bantlar sayesinde, kullanıcıların günlük yaşamlarını aksatmadan sürekli veri toplaması mümkün hale geliyor.
YAPAY ZEKA İLE ERKEN TEŞHİS FIRSATI
Yeni nesil sensörlerin en büyük gücü, yapay zeka ile entegrasyonundan geliyor. Yapay zeka algoritmaları, terden elde edilen karmaşık biyokimyasal sinyalleri işleyerek belirli metabolitleri tanımlayabiliyor. Bu sayede diyabet, kanser, Parkinson ve Alzheimer gibi ciddi rahatsızlıkların erken belirtilerinin tespit edilmesi hedefleniyor.
UTS Fen Fakültesi'nden Dr. Janice McCauley, terin ‘yeterince kullanılmayan bir teşhis sıvısı’ olduğunu belirterek, "2023 yılı yapay zekada evrimsel bir adımın atıldığı yıl oldu. Gelişmiş desen analizi, tanısal hassasiyeti artırarak koruyucu sağlık hizmetleri için muazzam bir potansiyel sunuyor" dedi.
TİCARİLEŞME YOLUNDA İLERLİYOR
Sporcularda elektrolit takibi ve ilaç kontrolü, diyabet hastalarında ise iğnesiz glikoz takibi gibi somut kullanım alanları sunan teknoloji, ticari dünyanın da ilgisini çekiyor. Araştırmacılar şu anda glikoz ve kortizol (stres hormonu) gibi eser miktardaki biyobelirteçleri tespit edebilecek hassas mikroakışkan cihazlar üzerinde çalışıyor.
Henüz prototip aşamasında olan çalışmaların, yakın gelecekte güvenli veri iletimi sağlayan kompakt cihazlara dönüşmesi bekleniyor. Dr. Bordin, "Giyilebilir cihazınızın stres seviyenizi ölçüp kronik hastalık risklerinizi analiz edeceği bir gelecek artık çok uzak değil" diyerek teknolojinin vizyonunu ortaya koydu.