ABD Merkez Bankasının (Fed) enflasyonla mücadele kapsamında son 23 yılın zirvesine çıkardığı politika faizini yılın son çeyreğinde indirebileceği ihtimali öne çıkarken, Fed yetklililerinin temkinli açıklamaları ve makroekonomik verilerden alınan sinyaller belirsizliğin devam etmesine neden oluyor.
Dünya genelinde merkez bankalarının enflasyonla mücadelesi devam ederken, ABD ekonomisi yavaş yavaş soğuma sinyalleri verse de Fed’in yol haritasının henüz belirginleşmediği görülüyor.
Ülkede iş gücü piyasasının sıkı kaldığına yönelik veriler, Fed’in politika alanını daraltan başlıca etken olarak dikkati çekerken, ülke ekonomisinin “yumuşak iniş” yapabileceği ihtimali de faiz indirimi için aceleci olunmayacağı söylemlerini destekliyor.
Buna göre, ülkede işsizlik oranı yüzde 3,9 ile hala tarihi düşük seviyelere yakın seyrederken, nisanda yüzde 3,4 artan Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) Fed’in yüzde 2’lik hedefinin üzerinde bulunmayı sürdürüyor.
Öte yandan, ABD’de geçen hafta açıklanan verilere göre, Gayrisafi Yurt içi Hasıla (GSYH) yılın ilk çeyreğinde yüzde 1,3 arttı. Böylelikle 2022’nin ikinci çeyreğinden bu yana en düşük büyüme kaydedilirken, nisanda yayınlanan öncü GSYH’ye göre, ülke ekonomisinin yılın ilk çeyreğinde yüzde 1,6 büyüdüğü öngörülmüştü.
Ülkede kişisel tüketim harcamaları da nisanda aylık bazda yüzde 0,2 ile beklentilerin altında artış kaydetti.
Fed’in enflasyon göstergesi olarak dikkate aldığı gıda ve enerji kalemlerinin hesaplama dışı tutulduğu çekirdek kişisel tüketim harcamaları fiyat endeksi de nisanda aylık bazda yüzde 0,2 ile beklentilerin altında ve yıllık bazda yüzde 2,8 ile öngörülere paralel artış kaydetti. Çekirdek kişisel tüketim harcamaları fiyat endeksi martta aylık yüzde 0,3 ve yıllık yüzde 2,8 artmıştı.
Analistler, söz konusu verilerde yumuşama olmasına karşın Fed’in enflasyonla mücadele kapsamında attığı şahin adımların etkisinin hala istenilen düzeyde olmadığını belirtti.
İLK FAİZ İNDİRİMİ İÇİN YILIN SON ÇEYREĞİ ÖNE ÇIKIYOR
Enflasyonun istenilen hızda yavaşlamadığı ülkede, Fed yetkilileri tarafından zamanından önce politika faizini düşürmenin olası riskleri tartışılmaya devam ediliyor.
Bu durum, para piyasalarındaki fiyatlamalarda bankanın ilk faiz indirimine son çeyrekte gidebileceği öngörülerini desteklerken, haziran ve temmuz aylarındaki toplantılarda Fed'in politika faizini sabit tutacağı tahmin ediliyor.
Bununla birlikte eylül toplantısında politika faizinin indirilmesi ya da sabit bırakılması konusunda kararsızlık öne çıkarken, fiyatlamalar yüzde 60 ihtimalle politika faizinin düşürüleceği, yüzde 40 ihtimalle sabit bırakılacağının beklendiğini gösteriyor.
Öte yandan, bankanın kasım toplantısında yüzde 87 ihtimalle ilk faiz indirimine gideceği fiyatlanırken, aralıkta yüzde 57 ihtimalle kasımdaki olası indirimin ardından politika faizinin sabit bırakılacağı tahmin ediliyor.
Cuma günü açıklanacak istihdam raporu verilerinin söz konusu beklentiler üzerinde etkili olması beklenirken, özellikle tarım dışı istihdam verisinden alınacak sinyaller yakından takip ediliyor.
FED YETKİLİLERİ "TEMKİNLİ" DURUŞLARINI KORUYOR
Ülkede açıklanan makroekonomik veriler enflasyonist baskıların hala etkili olabileceğini işaret etmeyi sürdürürken, bu durum Fed yetkililerinin faiz indirimi konusunda temkinli duruşlarını korumalarında etkili oluyor.
Minneapolis Fed Başkanı Neel Kashkari, enflasyonun kontrol altına alınmadan önce borçlanma maliyetlerini düşürmenin, ülke refahının temellerini riske atacağını kaydederek, faizlerin “uzun” bir süre sabit kalması gerektiğini söyledi. Kashkari, bir önceki açıklamasında da fiyat baskılarının yeniden artması durumunda daha fazla faiz artırımı ihtimalini göz ardı etmeyeceğini ifade etmişti.
Atlanta Fed Başkanı Raphael Bostic de enflasyonunun yüzde 2 hedefine düşürülmesi için daha fazla faiz artırımına gerek olacağını düşünmediğini aktardı. Görünümün enflasyonun çok yavaş düşeceği yönünde olduğunu belirten Bostic, Fed’in kısıtlayıcı bir duruş sergilemesi gerektiğini vurguladı.
New York Fed Başkanı John Williams ise enflasyonun bu yılın ikinci yarısında da düşmeye devam etmesini beklediğini belirterek, yüksek borçlanma maliyetlerinin ekonomiyi kısıtladığını ifade etti. Williams, enflasyonun hala çok yüksek olmasına rağmen Fed’in politikasının iyi konumlandığını ve arz ile talep arasındaki dengesizliklerin hafiflediğini kaydetti.
PİYASALAR SİNYAL BEKLİYOR
Makroekonomik verilerden alınan sinyaller, Fed yetkililerinin temkinli duruşunu koruması ve bankanın politikalarına ilişkin belirsizlikler, varlık fiyatlarının sınırlı bir bantta hareket etmesine neden oluyor.
Buna göre, ABD'nin 10 yıllık tahvil faizi bir süredir yüzde 4,35-4,70 bandında hareket ederken, dolar endeksi 15 Mayıs'tan bu yana 104,2-105,2 seviyeleri arasında seyrediyor.
Altının ons fiyatı ise 5 Nisan'dan bu yana 2 bin 280 ile 2 bin 430 dolar arasından alıcı buluyor.
Analistler, özellikle tarım dışı istihdam verisinden alınacak sinyallerin varlık fiyatlarının yönü üzerinde etkili olmasının beklendiğini ifade etti.