ABD Başkanı Donald Trump ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 25 Eylül'de Beyaz Saray'da gerçekleştirdiği kritik zirve, Türkiye'nin savunma sektöründe uzun süredir belirsizlik yaratan CAATSA yaptırımlarının kaldırılmasına yönelik beklentileri güçlendirerek piyasalarda iyimserlik yarattı. Görüşmenin ardından her iki taraftan gelen yapıcı mesajlar ve yaptırımların kaldırılmasının masada olduğunun teyit edilmesi, Borsa İstanbul'dan dış ticarete, yabancı sermaye akışından ülke risk primine kadar ekonominin geneli için yeni fırsatlar yaratma potansiyeli taşıyor. Uzmanlara göre bu gelişmeler, Borsa İstanbul (BIST) endeksinde yabancı yatırımcı girişini tetikleyerek yükseliş trendini destekleyebilir. Analistler olumlu havanın, özellikle savunma, bankacılık ve havacılık gibi kilit sektörlerdeki şirketlerin geleceğine dair beklentileri de yeniden şekillendirebileceğini değerlendiriyor.
Gedik Yatırım-Yatırım Danışmanlığı Müdür Yardımcısı Onurcan Bal, Türkiye-ABD görüşmelerinin ardından yaptırımların kaldırılma ihtimaline ilişkin, bunun piyasalara olası etkisini İstanbul Ticaret'e değerlendirdi. Görüşmenin genel olarak olumlu geçtiğine dair yapılan yorumların ve belli yaptırımların kaldırılma ihtimalinin gündeme gelmesinin olumlu gelişmeler olduğunu belirten Bal, "Özellikle ilerleyen süreçte belli yaptırımlar kaldırılırsa, örneğin CAATSA yaptırımları veya savunma alanında F-16, F-35 gibi konulardaki belli kısıtlamalar ve yaptırımlar kaldırılırsa, bunun genel anlamıyla olumlu etki yapmasını bekleriz" dedi.
Gedik Yatırım-Yatırım Danışmanlığı Müdür Yardımcısı Onurcan Bal
ALGISAL OLARAK POZİTİF OLACAKTIR
CAATSA yaptırımlarının belli sektörlere yönelik kredi alım ve finansman sağlama konularını kapsadığını hatırlatan Bal, "Dolayısıyla genel olarak hem CAATSA yaptırımlarının hem de diğer yaptırımların ortadan kalkması ve Amerika-Türkiye ilişkilerinin güçlenmesi, algısal olarak pozitif olacaktır" ifadelerini kullandı. Bu durumun Türkiye'nin CDS primlerine katkı sağlayabileceğini ve son aylarda takip edilen düşüş eğilimini destekleyebileceğini dile getiren Onurcan Bal, "Bu CDS dediğimiz risk priminin düşmesi de Türkiye'nin genel olarak yurt dışındaki finansman borçlanmasında katlandığı faiz oranlarını ve ek maliyetleri de azaltan bir durumdur. Bu da Türkiye ekonomisi açısından olumludur" şeklinde konuştu.
Risk primlerindeki düşüşün yabancı yatırımcıların bakış açısını da olumlu etkileyeceğini ifade eden Bal, şunları kaydetti: "Elbette tek başına çok büyük bir katalizör olarak veya 'bundan sonraki süreçte çok ciddi yabancı alımları görürüz' anlamında değil. Ancak, zaten Türkiye yabancı ilgisi çekmekte. Enflasyonun düşmesiyle dezenflasyon sürecinin devamı ve faizlerin de kademeli olarak indirilmesi, yabancı ilgisini bu hususta canlı tutuyor. Bunu bu sene hem tahvil hem de hisse tarafında, geçen sene temmuzdan bu yana, yani yılın ikinci yarısından bu yana gözlemliyoruz zaten. Bu ilginin devamına katkı sağlar."
BORSA İSTANBUL İÇİN DESTEKLEYİCİ OLABİLİR
Bal, yaptırımların kaldırılmasının özellikle savunma sanayisi gibi sektörleri ön plana çıkarabileceğini ve Halkbank davasıyla ilgili olumlu gelişmelerin bankacılık sektörünü destekleyebileceğini belirtti. Onurcan Bal, "Ama onun haricinde, daha genel anlamıyla Amerika-Türkiye ilişkilerinin iyileşmesi ve yabancı yatırımcı ilgisinin devamı gibi noktalar Borsa İstanbul için destekleyici olabilecektir" dedi. Borsa İstanbul'da temel anlamda bir iskonto olduğunu düşündüklerini aktaran Bal, enflasyon düştükçe ve faiz indirimleri kademeli olarak devam ettikçe borsaya olan ilginin artabileceğini ifade etti. Yaptırımların kaldırılmasının, olumlu beklentilerin olduğu bir ortamda borsa için ekstra destekleyici olacağını ve CDS primlerini biraz daha aşağı çekebileceğini vurgulayan Bal, sözlerini şöyle tamamladı: "Ama bu durum, yani yaptırımların kalkması, faiz indirim sürecine doğrudan bir etki yapmaz. Çünkü bizim Merkez Bankamızın izlediği faiz indirim politikası tamamen enflasyona duyarlı. Yani enflasyon düştükçe, bu tarafta beklentiler iyileştikçe kademeli faiz indirimleri göreceğiz. CDS primleri düştü diye ek bir faiz indirimi görmeyiz. Bu tamamıyla faizlerin enflasyona bağlı olduğu bir durumdur. O yüzden önümüzdeki süreç açısından enflasyonu ve faiz indirimlerinin devamını takip edeceğimiz ana noktalar arasında yer alacaktır."