Cevdet Yılmaz'dan OVP sunumu: Kişi başına düşen gelir hedefi 17 bin dolar

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde açıkladığı Orta Vadeli Program'da, 2025 yılı sonunda milli gelirin ilk kez 1,5 trilyon doları, kişi başı gelirin ise 17 bin doları aşacağını bildirdi. Yılmaz, Yeni Orta Vadeli Program'a göre, ekonomik büyümenin 2026'da yüzde 3,8, 2027'de yüzde 4,3, program dönemi sonu olan 2028'de ise yüzde 5'e ulaşmasının öngörüldüğünü açıkladı

Giriş: 08.09.2025 - 09:39
Güncelleme: 08.09.2025 - 11:02
Cevdet Yılmaz'dan OVP sunumu: Kişi başına düşen gelir hedefi 17 bin dolar

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde 2026-2028 dönemini içeren Orta Vadeli Program'ı açıkladı.


Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yaptığı sunumda Yılmaz, 2025 yılı sonunda milli gelirin ilk kez 1,5 trilyon doları, kişi başına düşen gelirin ise 17 bin doları aşacağını bildirdi. Büyümenin 2028'de yüzde 5'e ulaşmasının hedeflendiğini belirten Yılmaz, ekonomik politikaların "somut ve kalıcı sonuçlar" vermeye başladığını söyledi.


Yılmaz'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
3 yıla dair perspektifle her yıl eylül ayında güncellenen OVP bütçe sürecini başlatmaktadır. Ekonomik programımız başarıyla uygulanmaktadır, bunun somut sonuçlarını da görüyoruz. Temel makroekonomik yaklaşımımız kararlılıkla sürdürülmüş, hedeflerimizden sapma olmamıştır, ekonomimiz benzer ülkelere kıyasla olumlu ayrışmaya devam ederken dış şoklara karşı dayanıklılığını bir kez daha ortaya koymuştur.


Enflasyonla mücadele kapsamında geçiş sürecinin ardından Haziran 2024'ten itibaren kesintisiz bir dezenflasyon sürecine girilmiştir. Dezenflasyon süreci kararlılıkla sürdürülmüş, enflasyon 42,5 puan gerilemiştir. Enflasyon beklentileri ve ana eğilim göstergelerindeki iyileşme ile eylül ve yılın geri kalanında da dezenflasyon sürecinin kesintisiz bir şekilde devam etmesini bekliyoruz.


"SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜYÜME KOMPOZİSYONU KORUNDU" 
2025 yılının ilk yarısı itibarıyla milli gelir büyümemizin dezenflasyon politikalarının sonucu olarak yüzde 3,6 ılımlı seyretmiştir. İç talepte artış dengeli bir şekilde yönetilmiş , sürdürülebilr büyüme kompozisyonu korunmuştur.


Ekonominin ısınmasına müsaade edilmemiştir, veriler hem dezenflasyon hem de dengeli büyümeyi sağladığımızı teyit ediyor.


Ülkemizin dış denge görünümünde önemli bir güçlenmeye işaret eden düşük cari işlemler açığı, ekonomimizin dış finansman ihtiyacının belirgin ölçüde azaldığını ortaya koymaktadır. Bu olumlu görünüm, yeni OVP dönemi için de atılacak yapısal adımlarla daha da pekiştirilecek ve kalıcı hale getirilecektir.


"TL'YE GÜVEN ARTTI" 
Uyguladığımız program ve öngörülebilir politikalar çerçevesinde TL’ye güven artmış, bu sayede Kur Korumalı Mevduat hesapları yabancı para mevduatlara dönüşmeden ve herhangi bir kur baskısı oluşturmadan sağlıklı bir şekilde neticelendirilmiştir. Son iki yıl içerisinde, TL’ye artan güvenle TL mevduatlarımızın toplam mevduat içindeki payının yüzde 31,6 seviyesinden yüzde 60,7 seviyesine

çıkması bu açıdan oldukça önemlidir.


KKM hesaplarının toplam mevduat içindeki payı yüzde 26,2’den yüzde 1,7’ye kadar gerilemiştir. KKKM'nin sonlandırılmasıyla 2026'da bu hesapların tamamen kapatıldığını görmüş olacağız.


Enflasyonda kesintisiz düşüş, büyümede dengelenme, cari açıkta iyileşme, TL’ye artan güven, tarihi yüksek rezervler, gerileyen risk primi ve depremin etkisine rağmen azalan bütçe görünümüyle, ekonomi politikalarımızın somut ve kalıcı sonuçlar üretmeye başladığı net bir şekilde görülmektedir.


"MİLLİ GELİR İLK DEFA 1,5 TRİLYON DOLARI AŞACAK" 
2025 yılını tamamlarken programımızın en temel performans göstergeleri olarak ilk defa 1,5 trilyon doları aşan bir milli gelir büyüklüğüne ulaşacağız. Ülkemiz 2025 sonu itibarıyla dünyanın 16’ncı, Avrupa’nın 6’ncı büyük ekonomisi konumunda olacak.


2026-2028 OVP'yi oluştururken tüm küresel eğilimleri dikkate alarak ekonomik hedeflerimizi gerçekçi varsayımlar üzerine inşa ettik. OVP'nin temel hedeflerinden birini, dezenflasyon süreciyle uyumlu ve sürdürülebilir bir büyüme patikası oluşturmaktır. Burada esas önemli olan, dezenflasyon süreci ilerledikçe ve yapısal dönüşümlerimiz hayata geçtikçe büyümenin de kademeli olarak güçlenecek olmasıdır.


"BÜYÜMEDEN TAVİZ VERMEDEN YOL HARİTASI ÇİZİYORUZ" 
Bu kapsamda, 2026 yılında büyümenin yüzde 3,8’e, 2027’de yüzde 4,3’e ve 2028’de yüzde 5’e ulaşmasını hedefliyoruz. Programın ilk yılından itibaren sıkı para ve maliye politikalarıyla enflasyonu kalıcı şekilde düşürürken, büyümeden de taviz vermeyen bir yol haritası çiziyoruz. Önümüzdeki dönemde enflasyonu kalıcı tek haneli seviyelerine düşürürken büyüme potansiyelimizi de dönüşüm adımlarıyla kademeli bir şekilde yukarıya taşıyacağız.


"DÖRT YILDA 2,5 MİLYON İLAVE İSTİHDAM HEDEFLİYORUZ" 
2024 yılı itibarıyla yüzde 8,7 seviyesinde gerçekleşmesini beklediğimiz işsizlik oranının, 2025’te yüzde 8,5’e, 2026 yılında yüzde 8,4’e ve 2027’de yüzde 8,2’ye gerilemesini öngörüyoruz. 2028 yılı sonunda ise işsizlik oranının yüzde 7,8’e düşerek, tarihinde ilk kez yüzde 8’in altına inmesini hedefliyoruz. Bu dört yıllık dönemde ekonomimize yaklaşık 2,5 milyon ilave istihdam kazandırarak, işgücü piyasasına daha fazla bireyin katılımını sağlamayı ve toplumsal refahı artırmayı amaçlıyoruz.


Türkiye ekonomisinin temel önceliği olan enflasyonla mücadelede kararlı ve bütüncül bir yaklaşımla ilerliyoruz. 2024 yılında yüzde 44,4 seviyesinde gerçekleşen enflasyonun, 2025 yılında yüzde 28,5’e, 2026’da yüzde 16’ya, 2027’de yüzde 9’a ve 2028 yılında ise yüzde 8 seviyesine gerileyerek, Program dönemi sonunda tek haneli seviyelere kalıcı olarak inmesini hedeflemekteyiz.


Bu görünüm yalnızca fiyat istikrarına ulaşma yolunda önemli bir aşamaya işaret etmekle kalmamakta, aynı zamanda vatandaşlarımızın alım gücünün korunması, gelirin adil paylaşımı, ekonomik güvenin güçlendirilmesi ve yatırım ortamının iyileştirilmesi açısından da kritik bir zemin sağlamaktadır.


"ENFLASYONDA KALICI DÜŞÜŞÜ SAĞLAYACAĞIZ" 
Sürdürülebilir büyümenin en kritik alanlarından biri olarak iş ve yatırım ortamının iyileştirilmesi kapsamında dört temel başlığa odaklanıyoruz. Düzenleyici çerçevenin iyileştirilmesiyle, yatırımcıya öngörülebilirlik sağlayacak, yatırım süreçlerinde güvenceyi artıracak mekanizmaları devreye alacak, uyuşmazlıkların hızlı çözümü için hukuki ve dijital altyapıyı güçlendireceğiz.


İş ve yatırım süreçlerinin iyileştirilmesinde, şirket kurma ve tasfiye işlemlerini hızlandırıyor, izin ve ruhsat süreçlerini dijital platformlara taşıyarak zaman ve evrak maliyetini asgariye indiriyoruz. Rekabetçi yeni yatırımlar için, hayata geçirdiğimiz yeni yatırım teşvik sistemimizle stratejik ve büyük ölçekli yatırımlara özel tahsis modellerimizi etkin bir şekilde uygulayacağız. Yatırım yeri arzını artırıyor, yatırım envanteri oluşturarak özel sektör yatırımlarının önünü açıyoruz. İkiz dönüşüm odaklı yatırımlarda ise yeşil ve dijital dönüşümü destekleyen projeleri önceliklendiriyor, yerli tedarik zincirlerini güçlendirerek KOBİ’lerimizin bu zincirlere daha güçlü şekilde dahil olmasını sağlıyoruz.


"RİSKLİ BÖLGELERDE KENTSEL DÖNÜŞÜMÜ HIZLANDIRACAĞIZ"
Kamu maliyesinde temel önceliğimiz, mali disiplini korurken etkinlik ve verimliliği artırmaktır. Bu çerçevede altı ana başlığa odaklanıyoruz: Harcamalarda etkinlik çerçevesinde, kamu kaynaklarını daha verimli kullanma, gereksiz harcamaları tasfiye etme, tasarruf odaklı adımlar atma çabamızı sürdüreceğiz.


Afetlere dirençli yapının finansmanı amacıyla, riskli bölgelerde kentsel dönüşümü hızlandıracak, afet sigortasını yaygınlaştıracağız. Ekonomimizin sağlıklı işleyişi bakımından kayıt dışılıkla mücadeleye büyük önem veriyoruz. Bu dönemde yapay zekâ ve büyük veri analizleriyle kayıt dışı ekonomiyle mücadelemizi daha da güçlendireceğiz. Vergi kayıp ve kaçaklarını azaltacak, gönüllü uyumu artıracak, dijital denetim araçlarını yaygınlaştıracağız.


KİT yönetişim reformu alanında kamu iktisadi teşebbüslerinde hesap verebilirliği, şeffaflığı ve verimliliği artıracağız. Performans esaslı yönetim anlayışıyla KİT’leri daha etkin bir yapıya kavuşturacağız.


Sosyal güvenlik sisteminin mali sürdürülebilirliği açısından prim tabanını genişletecek, yeni nesil çalışma biçimlerine uyum sağlayacak düzenlemeler yapacağız. Sağlık harcamalarında etkinlik, risk analizi ve değer bazlı ödeme modelleriyle sistemin uzun vadeli dengesini koruyacağız. Vergilemede adalet ve etkinliğe Programımızda büyük önem veriyoruz. Vergi sistemimizi, yatırımı, istihdamı ve büyümeyi destekleyen, gelir dağılımında adaleti gözeten bir yapıda güçlendireceğiz. Özetle, güçlü, şeffaf ve sürdürülebilir bir kamu maliyesiyle hem mali disiplini korumaya devam edecek hem de büyümeyi, adaleti ve sosyal refahı destekleyen kamu mali yapısını daha da güçlendireceğiz.


Kamu maliyesinde temel önceliğimiz, mali disiplini korurken etkinlik ve verimliliği artırmaktır. Bu çerçevede altı ana başlığa odaklanıyoruz: Harcamalarda etkinlik çerçevesinde, kamu kaynaklarını daha verimli kullanma, gereksiz harcamaları tasfiye etme, tasarruf odaklı adımlar atma çabamızı sürdüreceğiz.


Afetlere dirençli yapının finansmanı amacıyla, riskli bölgelerde kentsel dönüşümü hızlandıracak, afet sigortasını yaygınlaştıracağız. Ekonomimizin sağlıklı işleyişi bakımından kayıt dışılıkla mücadeleye büyük önem veriyoruz. Bu dönemde yapay zeka ve büyük veri analizleriyle kayıt dışı ekonomiyle mücadelemizi daha da güçlendireceğiz. Vergi kayıp ve kaçaklarını azaltacak, gönüllü uyumu artıracak, dijital denetim araçlarını yaygınlaştıracağız.


KİT yönetişim reformu alanında kamu iktisadi teşebbüslerinde hesap verebilirliği, şeffaflığı ve verimliliği artıracağız. Performans esaslı yönetim anlayışıyla KİT’leri daha etkin bir yapıya kavuşturacağız.


Sosyal güvenlik sisteminin mali sürdürülebilirliği açısından prim tabanını genişletecek, yeni nesil çalışma biçimlerine uyum sağlayacak düzenlemeler yapacağız. Sağlık harcamalarında etkinlik, risk analizi ve değer bazlı ödeme modelleriyle sistemin uzun vadeli dengesini koruyacağız. Vergilemede adalet ve etkinliğe Programımızda büyük önem veriyoruz. Vergi sistemimizi, yatırımı, istihdamı ve büyümeyi destekleyen, gelir dağılımında adaleti gözeten bir yapıda güçlendireceğiz. Özetle, güçlü, şeffaf ve sürdürülebilir bir kamu maliyesiyle hem mali disiplini korumaya devam edecek hem de büyümeyi, adaleti ve sosyal refahı destekleyen kamu mali yapısını daha da güçlendireceğiz.


Yeni OVP döneminde hayata geçireceğimiz politikalar ve reformlar, Türkiye ekonomisini sadece bugünün ihtiyaçlarına değil, aynı zamanda Türkiye Yüzyılı’nın fırsatlarına da hazırlayacaktır. Yeni OVP ile de aynı irade ve aynı kararlılıkla yolumuza devam edecek, ekonomimizin dayanıklılığını artırmayı, sürdürülebilir kalkınmayı hızlandırmayı ve toplumsal refahı daha adil ve kapsayıcı bir temelde güçlendirmeyi sürdüreceğiz."


"KURLA İLGİLİ POLİTİKA HEDEFİMİZ YOK"
OVP'deki kur tahminleriyle ilgili soruyu yanıtlayan Yılmaz, "Kurla ilgili bir politika hedefimiz, tahminimiz yok. Dalgalı kur rejimi uyguluyoruz. OVP'de arkadaşlarımız bir kur hesabı yapıyorlar. Bir tahmin değil, bir hesap yöntemi. Bir rakam kullanmak zorundasınız. Temeli şu, öncelikle kısa vadeli olarak 2025 sonuna ilişkin döviz kuru tahminlerinde TCMB tarafından yayımlanan piyasa katılımcıları anketi sonuçlarını ele alıyoruz. 2026, 2027 ve 2028 kur varsayımları reel değerlenme veya değer kaybı olmayacağını varsayan doğrultuda dolar kurunda ABD enflasyon tahmini ile programda öngördüğümüz enflasyon arasındaki fark kadar tahmin öngörüyoruz. Bunun ötesinde söylenenler spekülatif" dedi.


Deprem harcamalarındaki azalmaya paralel sosyal konut harcamalarının artacağını belirten Yılmaz, "Bu alandaki kazanımlarımızın reel sektörü ve sosyal refahı destekleyecek şekilde değerlendirileceğini, bütçenin makro dengesini koruyarak, harcamalarda disiplinimizi koruyarak yapılacağını ifade etmek isterim" diye konuştu