HİKMET BAYDAR
Türkiye İstatistik Kurumu, 31 Ağustos 2020 tarihinde 2020 yılı ikinci çeyreği gayrisafi yurt içi hasıla verilerini açıkladı. Söz konusu verilere göre GSYH, 2020 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 9.9 daraldı. Bu veri genel ekonomiyi yansıtıyor. Genel olarak büyümede dünya liderliği için yarışan ülkemiz, bu tarz rakamlara hiç alışık değil. Bu veriler, hedeflenen verilere göre kıyaslanamayacak kadar olumsuz verilerdir. Hedef, ülkemizin normal şartlarda yüzde 6-9 büyümesi olarak düşünüldüğünde, piyasa aktörlerinin hesaplarının ne kadar tutmadığı daha iyi anlaşılabilir.
Hedefe göre pek de beğenmediğimiz verileri global ekonomiyle karşılaştırmakta da fayda var. Örneğin ABD ekonomisi aynı dönemde yüzde 32.9 daraldı. Birçok ülke de yüzde 20’lerin üzerinde daralma yaşarken, böyle bir ortamda yüzde 9.9 daralma nispi olarak olumsuz olarak yorumlanmamalı. Örneğin AB büyüme ortalaması yüzde 14.1 daralmadır. Birleşik Krallık yüzde 22.8, İspanya yüzde 22.1 daraldı.
FİNANS VE SİGORTA FAALİYETLERİ ARTTI
Burada görüleceği üzere koronavirüsü alınan tedbirlerle daha hafif atlatan Türkiye’nin büyüme konusunda da global ekonomiye göre daha iyi bir noktada olduğu, daha az yara aldığı anlaşılıyor.
Daha detaylara bakalım. GSYH’yi oluşturan faaliyetler incelendiğinde; 2020 yılı ikinci çeyreğinde bir önceki yıla göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak; tarım yüzde 4.0, bilgi ve iletişim faaliyetleri yüzde 11.0, finans ve sigorta faaliyetleri yüzde 27.8, gayrimenkul faaliyetleri yüzde 1.7 artmış. Sanayi yüzde 16.5, inşaat yüzde 2.7, hizmetler yüzde 25.0, mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri yüzde 16.5, kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri yüzde 2.4 ve diğer hizmet faaliyetleri yüzde 18.0 azalmış.
Söz konusu süreç içerisinde özellikle finans ve sigorta sektör faaliyetlerinde yüzde 27.8 artış dikkat çekici. Bilgi ve iletişim faaliyetleri de aynı dönemde yüzde 11 büyümüş. Bunun yanında sanayi sektörü daralması yüzde 16.5 olarak gerçekleşirken, özellikle alınan tedbirlerden dolayı hizmet sektörü yüzde 25 daralmış. Görüleceği üzere sektörel bazda önemli farklılıklar bulunuyor.
Krizler kendi fırsatlarını da içerisinde barındırır. Tüketici davranışındaki değişim, gerek üretimi gerekse ticareti önemli şekilde etkileyecek. Şirketlerimiz bu değişime en kısa zamanda adapte olmalı.
TÜKETİCİNİN DEĞİŞEN DAVRANIŞLARI
Söz konusu dönemde e-ticaret sitelerinde yapılan işlemler nasıl önemli oranlarda arttıysa, tüketici bir süre daha koronavirüsten korunma güdüsüyle hareket etmeye devam edecek. Kimi zaman özgür davranışlara olan özlemi nedeniyle şartlar normalmiş gibi davranarak ciddi riskler alsa da, henüz tedavisi bulunmamış, deneme safhaları süren bu salgının iyice savuşturulduğuna emin olana kadar temkinli davranışları görmeye devam edeceğiz.
Burada salgına karşı tüketici davranışlarının farklı olduğunun altını çizmemiz lazım. Genç kesim riski ciddi şekilde dikkate almayıp, salgın riski yokmuş gibi hareket etme eğilimine girerken, orta yaş üzeri tüketiciler ise son derece hassas davranışlar içerisine giriyorlar.
Bu durumda, sizler özellikle perakende satışlarda ürünü alacak zümrenin hangi yaş grubuna girdiğini ve salgına karşı davranışları konusunu iyice analiz etmelisiniz.
İşte o zaman daralan ekonomilerden genişleyen ekonomilere geçildiğinde ciddi sıçramalar yakalama şansını yakalayabilirsiniz.