Piyasalar 2025’e küresel ölçekte enflasyon-resesyon ikilemiyle girerken, merkez bankalarının para politikalarını gevşetmesi yönündeki beklentiler arttı. Dolar endeksindeki zayıflama, küresel belirsizlikler ve ABD’de federal hükümetin bütçe yetersizliğinden dolayı kapanması, yatırımcıların güvenli liman arayışını destekledi. Merkez bankalarının altın alımlarını sürdürmesi ve Çin’den gelen güçlü talep de yükselişi hızlandırdı.
YÜKSELİŞİN ARKASINDA FED POLİTİKALARI VE KÜRESEL RİSKLER VAR
ABD Başkanı Donald Trump’ın göreve başlamasıyla gündeme gelen gümrük tarifeleri, küresel büyüme endişelerini artırdı ve enflasyonist baskıları güçlendirdi. Bu gelişmeler, Fed’in para politikasında hareket alanını daraltabileceği yönünde beklentiler yarattı.
ABD’de büyüyen bütçe açığı endişeleri ve federal hükümetin yeni mali yıl öncesinde kapanması da piyasalarda risk algısını yükseltti. Böylece yatırımcılar altına yönelerek korunma arayışını güçlendirdi.
YILIN EN SERT YÜKSELİŞİ EYLÜLDE
Ons altın 9 ayda yüzde 47,6 artarak 3 bin 871 dolara ulaştı. En güçlü aylık yükseliş Eylül ayında yüzde 11,9 ile görüldü. Şubat, mart ve nisan aylarında da fiyatlar peş peşe tarihi zirveler yaptı. 1 Ekim’de ise ons fiyatı 3 bin 895,36 dolar ile yeni bir rekor kırdı.
1979’dan bu yana en yüksek yıllık artışa ilerleyen altın, o dönemde yatırımcısına yüzde 126,5 kazandırmıştı.
“KISA VADEDE HEDEF 4 BİN DOLAR”
Saxo Capital Emtia Strateji Başkanı Ole Hansen, yükselişin temelinde merkez bankalarının güçlü alımlarının ve yatırımcıların güvenli liman arayışının bulunduğunu belirtti. Hansen, altının son 10 yıldaki en uzun soluklu yükseliş dönemine (2001–2011) atıf yaparak şunları söyledi:
“1 Ekim’de yeni bir rekor kırıldı. Kısa vadede odak 4 bin dolar seviyesinde. Fed’in bağımsızlığı zedelenirse ve faizler yeniden piyasalarda çalkantı yaratacak seviyelere itilirse fiyatlar daha da yükselebilir.”
Hansen’e göre fonlama maliyetlerinin düşmesi beklentisi ve jeopolitik risklerin sürmesi, altını büyük yatırımcılar için yeniden cazip hale getiriyor. Altının güçlü momentumunu koruması durumunda fiyatların önümüzdeki aylarda daha da yükselebileceği öngörülüyor.