Üçüncü çeyrek büyüme verileri açıklandı. Türkiye son iki çeyrekte, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak yüzde 0.2 oranında negatif büyüdü. Cari fiyatlarla bakıldığında ise bir önceki çeyreğe göre yüzde 2.1 büyüme olarak gerçekleşti. İkinci çeyrekte daha önce cari fiyatlarla yüzde 2.5 olarak açıklanan büyüme verisi de yüzde 2.4 olarak revize edildi.
Yeni açıklanan büyüme verileri, ekonomide bir yavaşlama olduğunun en temel göstergesi durumundadır. Enflasyonla mücadelede ekonomide bir yavaşlama olması kaçınılmazdır. Önemli olan günün sonunda enflasyonda iniş sürecinin sağlıklı bir hale gelmesi ve enflasyon hedeflerinin tutturulabilir olduğunun görülmesidir.
DIŞ TİCARET VE CARİ AÇIK RAKAMLARI
Kasım ayında ihracatta kısmi bir yavaşlama, ithalatta da kısmi bir artış olduğunu gözlemliyoruz. İhracatta bir önceki yılın aynı ayına göre yaklaşık 700 milyon dolarlık bir azalma olmuşken, ithalatta yaklaşık aynı çerçevede bir artış söz konusu. İhracatın daha ziyade sanayi ürünleri tarafında azaldığını gözlemliyoruz. Bu da ekonomideki daralmayı teyit ediyor. İthalattaki cüzi artışın ise kış aylarının gelmeye başlamasından kaynaklandığını değerlendirebiliriz.
Ödemeler dengesi istatistiklerinde, açıklanan en son veri olarak eylül sonu cari işlemler dengesinde risk oluşturacak bir durum söz konusu değil. Cari işlemler dengesinde olumlu seyir devam ediyor. Eylül ayında yaklaşık 3 milyar dolar aylık cari fazla verilmişken, dokuz aylık dönemde cari açık rakamı 5.3 milyar dolar olarak gerçekleşti. Geçen yılın aynı döneminde cari işlemler açığı 36.1 milyar dolardı.
BÜTÇE GERÇEKLEŞMELERİ
Bütçe gerçekleşmelerine baktığımızda da ekim sonu itibari ile deprem nedeniyle yapılan harcamalar da dikkate alındığında faiz dışı fazla verilemediğini, ancak öngörülene göre bütçe gerçekleşmelerde durumun daha iyi olduğu görülüyor. Bütçe, ekim sonu itibarıyla 1,260 trilyon TL açıkla kapandı, faiz dışı denge olarak baktığımızda da 211 milyar liralık bir açık gerçekleşti.
ENFLASYON GERÇEKLEŞMELERİ
Açıklanan en son istatistik olarak kasım ayı enflasyon verilerine göre; TÜFE’de kasım ayında yüzde 2.24 artış meydana geldi, buna karşılık ÜFE’deki artış yüzde 0.66 olarak gerçekleşti. Yıllık olarak bakıldığında ise TÜFE yüzde 47.09 artmışken, ÜFE gerçekleşmesi yüzde 29.47 oldu. Aylık değerlendirme olarak kasım ayında en çok fiyat artışı yüzde 5.1 ile gıda ve alkolsüz içecekler kısmında oldu, yıllık bazda gıdadaki artış; eğitim, konut, lokanta ve oteller ile sağlık harcamalarından sonra geliyor.
Çekirdek enflasyon ya da enerji, gıda, içecekler ve tütün ürünleri ile altın hariç TÜFE artışı yüzde 1.53 oldu. Bu oran, son 38 ayın en düşük seviyesidir.
ARALIK AYINDA FAİZ İNDİRİMİ OLACAK MI?
Bütün bu rakamları birlikte değerlendirdiğimizde; enflasyonla mücadele noktasında ekonomideki yavaşlama hissedilir oldu. Bunun bugünden bir stagflasyon olarak görülmesi doğru olmayacak. Yeni yılla birlikte asgari ücret ve kamusal ürünlerin fiyat artışları ocak ayında enflasyonda doğal olarak biraz yüksek bir sonuç çıkmasına neden olacak.
Merkez Bankası’nın 26 Aralık toplantısında faiz indirimi yapıp yapmaması konusunda bize göre ortaya çıkan rakamlar elini rahatlattı. Merkez Bankası, 200 baz puan civarında bir faiz indirimine gidip, ocak ayını pas geçebilir. Son iki çeyreklik yavaşlamayı değerlendirerek böyle bir karar alabilir. İkinci seçenek ise; her ne kadar çekirdek enflasyon kısa vadeli gelecek eğilimini göstermek bakımından olumlu bir intiba verse de bu yılı faize dokunmadan geçip, ocak ayından itibaren gerçekleşen enflasyon rakamları çerçevesinde indirim sürecini başlatma yoluna da gidebilir. Aralık ayı hesaplamasından çıkacak oran yüzde 2.93 iken, yüzde 2’lik bir gerçekleşme olması durumunda yıl sonu yüzde 45.76’lık bir TÜFE gerçekleşmesi ile kapatılmış olacak. Bu durum, son revize hedef ile fazla sapma yaşanmayan, ancak hedefin biraz üzerinde bir gerçekleşmesi anlamına gelecek.