Fatih Oktay

ABD’nin Çin’e karşı açtığı teknoloji savaşı şiddetlenerek sürüyor. Bu, teknolojide en iyisini yaparak öne geçmek değil, Çin’in teknolojik gelişimini yavaşlatma ve mümkünse geriye çevirmeye yönelik girişimler şeklinde gerçekleşiyor.

Çin, 90’ların ortalarından bu yana Ar-Ge’ye artan tutarlarda yatırım yapıyor; günümüzde ülkenin Ar-Ge harcamalarının tutarı ABD ile aynı düzeye ulaşmış bulunuyor. Aynı durum eğitim için geçerli; uzun zamandır yapılan harcamalar dünyada saygın konumu olan çok sayıda üniversite ve büyük bir eğitim kapasitesi ortaya çıkartmış bulunuyor. Bunun sonucu olarak Çin, Ar-Ge personeli ve her yıl bilim ve mühendislik alanında mezun olan kişi sayısında epeydir dünyada birinci sırada. Ülke yönetimi de 40 yıl önce piyasa ekonomisi reformları başladıktan sonra uzunca bir süre teknolojik gelişmeyi daha çok piyasaya bıraktıktan sonra 10 yılı aşkın bir süredir aktif olarak ülkenin teknolojik kapasitesini artırmaya yönelik sanayi politikaları izliyor. Bunların sonucu olarak Çin, bilim ve teknoloji üretiminin girdileri açısından dünyada çok iyi bir konuma gelmiş bulunuyor.

PATENT BAŞVURULARI BAŞA BAŞ

Bilim ve teknoloji girdilerindeki bu durum, çıktılara da yansıyor. Saygın uluslararası bilimsel dergilerde yayınlanan bilim ve mühendislik makalelerinin sayısı açısından Çin, ABD’yi geçerek birinci sıraya oturmuş bulunuyor; uluslararası patent başvurularında ABD ve Çin başa baş gidiyorlar. Teknolojik kapasitenin nihai göstergesi olan sanayide rekabet gücü olarak bakıldığında da Çin, birçok alanda başa güreşmeye, kuantum bilgi işlem ve iletişim, mobil telefon altyapısı gibi bazı alanlarda da öne geçmiş bulunuyor.

Huawei sorununu da bu durum ortaya çıkartıyor. Huawei, günümüzde mobil telefon teknolojisinde dünyadaki diğer iki büyük oyuncu Ericsson ve Nokia’nın önüne geçmiş, açık ara lider konumunda. Yeni nesil, 5G mobil telefon altyapısının insansız otomobiller, akıllı şehirler, nesnelerin interneti gibi geleceğin teknolojik ve ekonomik önemi haiz yeni sektörleri için sinir ağı oluşturmasının düşünülmesi, bu durumun Çin’e teknolojik, ekonomik, bunlara dayalı olarak da politik olarak büyük avantajlar sağlaması anlamına geliyor. Kuantum bilgi işlem ve iletişim konusunda öne geçmesinin de Çin’e hem ekonomik hem stratejik olarak oyunu kökünden değiş-tirecek avantajlar sağlaması söz konusu.

ÇİPTE YURTDIŞINA BAĞIMLI

Belli sektörlerdeki bu konumuna karşın Çin, belli sektörlerde hâlâ dünya teknolojik sınırının az da olsa gerisinde. Entegre devre çip üretiminde ise yurtdışına güçlü bir bağımlılık sergiliyor. Huawei’in iştiraki HiSilicon başta olmak üzere birçok anakara Çin şirketi, en son teknoloji entegre devre çip tasarlama kapasitesine sahip. Ancak bu çiplerin üretimini Tayvan’da TSMC şirketi yapıyor. Apple da dahil ABD’nin büyük teknoloji şirketlerinin hemen hepsi için de aynı durum geçerli; bunlar da tasarladıkları çipleri TSMC’ye ürettiriyorlar. Günümüzde çip üretiminde en son teknolojiyi bu şirket ve Kore’nin Samsung’u belirliyor. ABD’nin Intel’i de belirleyici şirketlerden bir diğeri iken son yıllarda geriye düşmüş bulunuyor.

ABD şirketleri çip üretiminde günümüzde öncü değillerse de, çipleri tasarımında kullanılan yazılımlar ve üretiminde kullanılan cihaz ve malzemelerde hâlâ bu konumlarını büyük ölçüde koruyorlar. ABD şirketlerinin önde olmadığı, Hollandalı bir şirketin öncü olduğu bir cihaz grubu bulunuyor.

ABD yönetimi, ABD’li şirketlerin Huawei ve onunla ilişkili şirketlere ürün satışını geçen yıl yasakladı. Hollandalı şirketin de satış yapmasını politik baskı ile önlüyordu. Geçtiğimiz günlerde de ABD teknolojisi kullanan dünyadaki herhangi bir şirketin Huawei ve iştirakleri için iş yapmasının ABD yönetimi iznine bağlandığı, yani TSMC’nin Huawei için üretim yapmasını önleyen yeni bir düzenleme getirildi. Çin’de çip ve çip üretiminde kullanılan malzeme ve cihazlar üreten çok sayıda şirket var ama bunlar son teknolojinin gerisinde; arayı kapatma-larının 10 yılı bulabileceği düşünülüyor. Huawei’in bu durumu öngörerek birkaç yıllık çip stokladığı biliniyor; ama onun ötesinde şirketi sıkıntılı günler bekliyor görünüyor. Bu durum diğer ülkeler için de teknoloji ve sanayi politikaları ile ilgili dersler içeriyor.

26 Haziran 2020 Cuma

Etiketler : Köşe Yazısı