Savunma hisseleri jeopolitik risklere dayanıklı

Savunma sanayi hisselerinin jeopolitik risklere Karşı dayanıklılığı ve büyüme potansiyeli, küresel savunma harcamaları nedeniyle destekleniyor. Uzmanlara göre, teknolojide lider şirketler öne çıkacak. Orta ve uzun vadede potansiyel barındıran savunma sanayi hisseleri yatırımcılar için jeopolitik risklerin yükseldiği dönemlerde; altına alternatif yeni bir 'Hedge' aracı olarak öne çıkmaya başladı.

Giriş: 20.06.2025 - 09:34
Güncelleme: 20.06.2025 - 09:48
Savunma hisseleri jeopolitik risklere dayanıklı

Dünyada artan jeopolitik tansiyon, küresel savunma sektöründe önemli bir hareketliliğe neden oluyor. Ukrayna-Rusya savaşı, İsrail-İran çatışması, Hindistan-Pakistan gerilimi ve Avrupa'nın yeniden silahlanma çabaları gibi gelişmeler, dünya genelinde ülkelerin savunma harcamalarını rekor düzeylere taşıyor. Nitekim 2024 yılında küresel savunma harcamaları bir önceki yıla göre yüzde 9.4 artarak 2.7 trilyon dolara ulaştı. Savunma bütçelerindeki bu tarihi artış, savunma sanayi şirketlerinin hisselerini yatırımcılar için cazip bir seçenek haline getirirken, bu hisseler riskli dönemlerde bir nevi 'hedge' aracı olarak da değerlendiriliyor. Piyasalarda savunma odaklı şirketlere yönelik bu artan ilgi, kendi yerli üretim kapasitesini güçlendiren ve uluslararası alanda önemli ihracat anlaşmalarına imza atan Türkiye’de de kendini gösteriyor.


Savunma hisselerini değerlendiren İnfo Yatırım Yatırım Danışmanı Tunç Safa Altunsaray, jeopolitik gerginlikler devam ettiği sürece savunma sanayine ayrılan bütçelerin artarak devam edeceğini ve bunun da sektöre olumlu yansıyacağını belirtti. Altunsaray, bu durumun şirketlerin bilançolarına ve hisse fiyatlarına olumlu etki yaptığını vurguladı.


Altunsaray, ülkeler açısından en kritik sektörlerin başında savunma sanayi sektörünün geldiğini ifade ederek, "Dünya ülkeleri; gerek gördükleri riskler gerekse jeopolitik gerginlikler sebebiyle Savunma sanayine ayrılan bütçelerin yıllarda arttırdıklarını görüyoruz" dedi.

Savunma hisseleri jeopolitik risklere dayanıklı

Yatırım Danışmanı Tunç Safa Altunsaray


YENİ TEKNOLOJİLER GELİŞİYOR
Jeopolitik gerginlikler devam ettiği sürece savunma sanayiine ayrılan bütçelerin artarak devam edeceğini düşündüğünü belirten Altunsaray, "Bu bütçelerin artması ile de hem ülkelerin envanterleri son yıllarda artış göstermiştir hem de envantere yeni teknolojik ürünlerin geliştirilmesi sağlanmıştır. Bu durumda savunma sanayisinde faaliyet gösteren şirketlere hem hisse fiyatı anlamında hem de bilanço olarak olumlu yansımıştır" şeklinde konuştu.


Altunsaray, bu şirketlerin aynı zamanda ihracat yapan şirketler olduğunu, geliştirdikleri ürünleri savunma bütçesini artıran farklı ülkelere sattıklarını ve iş ilişkisi açıkladıklarını da sözlerine ekledi.


DÜZENLİ ARTIŞ VAR
Türkiye’nin 2005 yılından itibaren savunma harcamaları incelendiğinde, dolar bazlı olarak 5 yıllık ortalamalar baz alındığında düzenli bir artış olduğunun görüldüğünü aktaran Altunsaray, "Bu durum da savunma sanayi sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin hisse senetlerini olumlu etkilemiştir" ifadelerini kullandı.


FAVÖK’LERİ ARTIRACAK
Orta ve uzun vadeli duruma bakıldığında hem dünya ülkelerinin hem de Türkiye’nin savunma harcamalarını artıracağının düşünülebileceğini kaydeden Altunsaray, şu değerlendirmelerde bulundu:


"Bu alanda faaliyet gösteren şirketlerin hem satışlarını arttırması hem kazançlarını hem de FAVÖK'lerini arttıracak, satışları yapmaları ile beraber borçluluklarını azaltmasını bekleyebiliriz. Bu durum da F/K, Net Borç/Favök gibi temel oranları etkileyecektir."


LİDER HİSSELER ÖNE ÇIKABİLİR
Örnek olarak paydanın küçülmesi ile birlikte F/K'nın tekrar ortalamalara dönmek için pay büyümesi olmak zorunda olduğunu ve bunun da hisse fiyatını olumlu etkileyeceğini, diğer temel rasyolara da bu durumların olumlu yansıyacağını belirten Altunsaray, "Tabi ki bu her şirket için aynı olmayabilir özellikle orta ve uzun vade de savunma sanayinde lider olan şirketler daha ön plana çıkacaktır diye düşünüyorum. Alt tarafta bu şirketlere ürün sağlayan tedarikçilerinde hisselerine olumlu yansıma olabilecektir" dedi.

Altunsaray, ana senaryoya odaklanmanın daha doğru olacağını düşündüğünü ifade ederek, "Ülkelerin savunma sanayine ayırdıkları bütçeler artmaya devam ettiği müddetçe, ki jeopolitik gerginlikler olduğu sürece veya olma ihtimali olduğu artmaya da devam edecektir ve bu da savunma sanayinde faaliyet gösteren şirketlerin hisselerine olumlu yansıyacaktır" diye konuştu.


FIRSATI KAÇIRMA KORKUSU
Jeopolitik gerginliklerin arttığı dönemlerde savunma sanayi hisselerinde yukarı yönlü bir fiyatlamanın ortaya çıktığını ve ilerleyen dönemlerde de çıkmaya devam edebileceğini belirten Altunsaray, şunları kaydetti:


"Bu durum hem Borsa İstanbul’da hem de dünya borsalarında görüyoruz. Yukarı yönlü fiyatlama da GAP’li bir açılış sonrasında ilgili hisselerde geri çekilmeler. Önceden bir pozisyon yoksa pek de yararlı bir işlem olamayabiliyor. Aynı zamanda jeopolitik gerginliğin azalma ihtimaline dair ilgili ülkelerden açıklama geldiği zamanlarda, aynı şekilde hızlı bir şekilde de geri çekildiklerini görebiliyoruz. Aslında bu durum biraz da yatırımcı psikolojisi ile ilişiklidir. Fırsatı kaçırmama korkusu diyebiliriz. Bu nedenle de bu hisselere ana senaryomuz dahilinde yaklaşmak daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Bir hareket geldiği zaman da o gün içerinde ve sonrasında o hisse senedinde önceden pozisyon almış olmak daha önemli olacaktır."


RİSKTEN KAÇIŞ DÖNEMİNDE DİRENÇLİ

Ahlatcı Portföy’den Araştırma Uzmanı Dinçer Kurt ise, küresel piyasalarda artan jeopolitik risklerle birlikte savunma sanayi şirketlerinin yatırımcıların radarında yeniden güçlü bir şekilde yer almaya başladığını belirtti. Kurt, artan bölgesel tansiyonun ülkelerin savunma harcamalarında kalıcı bir yükselişi beraberinde getirdiğini ve bu durumun savunma sanayi şirketlerinin orta ve uzun vadeli gelir projeksiyonlarını desteklediğini ifade etti.

Savunma hisseleri jeopolitik risklere dayanıklı

Ahlatcı Portföy’den Araştırma Uzmanı Dinçer Kurt 


Dinçer Kurt, konuya ilişkin değerlendirmesinde, "ABD Başkanı Trump’ın körfez ülkeleriyle yaptığı büyük çaplı anlaşmalar, bu alanın sadece askeri değil ekonomik anlamda da stratejik konumunu perçinlemişti" dedi. Kurt, ayrıca Avrupa Birliği'nin SAFE çerçevesinde başlattığı yeni savunma yatırım mekanizmasının, kıtanın bu alandaki dışa bağımlılığını azaltma yönündeki hedeflerine kurumsal zemin kazandırdığını vurguladı.


NATO üyesi ülkelerin Gayri Safi Yurt İçi Hasıla'larının (GSYH) en az %2’sini savunmaya ayırma taahhüdünü daha kararlı biçimde uygulamaya başlamasının, sektörün hem kamu destekleri hem de özel yatırımlar açısından görünürlüğünü artırdığını kaydeden Kurt, "Bu eğilim, savunma sanayi gelirlerinin daha öngörülebilir hâle gelmesini sağlarken, hisselerin dönemsel piyasa belirsizliklerinden görece daha az etkilenmesini mümkün kılıyor" şeklinde konuştu.


Kurt, sözlerini şöyle tamamladı:
"Kısa vadede piyasa stresleri yaşansa da, savunma hisseleri genellikle riskten kaçış dönemlerinde daha dirençli bir performans sergileyebiliyor. Bu özellik, onları klasik bir “hedge” aracı yapmasa da, portföy çeşitlendirmesi açısından önemli bir denge unsuru hâline getiriyor."