Efsane odur ki, kral çok sevdiği kızını rüyasında yılan ısırdığını görür. Bu rüyanın gerçek olmaması için kızını Üsküdar açıklarındaki bir adaya yaptırdığı kuleye yerleştirir. Kral, kızının güvende olduğunu düşünürken kızı bir elma ile kuleye gelen yılan sebebiyle ısırılır. Kulenin asıl işlevi efsanede geçtiği şekliyle olmasa da o günden sonra adı Kız Kulesi olarak kalır. Kralın kızı gibi birbirinden farklı pek çok efsanenin başrol oyuncusu olan tarihi yapı, iki yıl süren kapsamlı restorasyonun ardından kapılarını yeniden açtı. Daha önceki restorasyonlarda eklenen yapının ruhuna aykırı eklentilerden arındırılan Kız Kulesi, II. Mahmut Devri’ndeki haline kavuşmuş oldu.
SEYİR KULELERİ
Kız Kulesi, M.Ö. 5. yüzyılda inşa edilir. Üsküdar açıklarındaki küçük adacık üzerine bir gümrük noktası kurulur ve böylece Karadeniz’den gelen gemiler kontrol edilir. İlerleyen yıllarda işlevi değişen, çeşitli eklemelerle yapısal değişikliğe de uğrayan kuleye, son hali II. Mahmut devrinde verilir. Üsküdar sahilinden halkı selamlayan Kız Kulesi, son yapılan restorasyonla birlikte seyir terasına da kavuşmuş oldu. Kuleye gelen ziyaretçilerin avluda bulunan ahşap seğirdim terasında da dolaşarak merdivenlerden kuleye çıkabileceği ve İstanbul’u diledikleri gibi izleyebilecekleri alanlar oluşturuldu.
ARTIK ANIT MÜZE
Yüzlerce yıllık tarihinde birbirinden farklı işlevlerle İstanbul’un incisi olmaya devam eden Kız Kulesi, artık bir anıt müze olarak İstanbul’un simgesi olmayı sürdürecek. Bundan önceki restorasyon sonrası yeme içme ve özel organizasyonların tertip edildiği bir mekan olarak konumlandırılan kule, yalnızca gezilebilecek simgesel bir yapı haline getirildi. Bir müze statüsünde biletle ziyaret edilebilecek kule, 25 Mayıs’a kadar ücretsiz olarak gezilebilecek. Efsanelere göre Galata Kulesi ile aralarında bulunan aşka istinaden müzenin ilk açılış gününde gerçekleşen ışık gösterisi, her akşam aynı saatte tekrarlanacak.
EN ÇOK VERİ
Kulenin yenileme çalışmalarında, bugüne ulaşmış kaynaklardaki en çok bilgi ve belgenin olduğu 18. yüzyıl sonu verileri kullanıldı.
Bu bilgiler ışığında kule ve kale bölümündeki özgün olmayan çatı ilaveleri kaldırılarak, özgün durumuna getirildi. Ayrıca kimyasal analizler, georadar görüntüleme sistemleri, lazer tarayıcılar gibi teknolojilerle yapının statik sorunları tespit edildi ve güçlendirme yöntemleri belirlendi.
DEPREM ÖNLEMLERİ
Aynı zamanda restorasyon çalışmaları sonucu, olası bir deprem veya zemin hareketinde yapının zarar görmemesi için ada etrafına çelik-beton bütünleşik kazıklar da yapıldı. Yapı çevresi betonarme destek kirişleri ve donatılı saha betonarme döşemesiyle ada etrafındaki ana kayaca ankre kazıklardan destek alarak güçlendirildi. Kız Kulesi’nin sağlam bir şekilde gelecek kuşaklara aktarılması için ada, ortalama 25 metre derinlikte 201 kazık ile çepeçevre tahkim edildi. Özellikle hakim dalganın yüksek olduğu kuzey, batı ve güney-batı yönünde palyeli tahkimat ile dalga etkilerine karşı korunaklı hale getirildi. Kule çevresindeki platform da tamamen yenilendi.
BİYOLOJİK ARITMA
Tüm bu çalışmalara ilave olarak, kuleye giden temiz su hattı elden geçirildi, enerji hatlarının yenilenmesi yapıldı. Eski durumda pis su arıtma ünitesi ya da kanalizasyona erişim bulunmadığı için bununla ilgili yer altı biyolojik arıtma sistemi de yapıldı. Çevre düzenlemesi kapsamında ziyaretçilerin oturup dinlenebileceği, aynı zamanda dalgalara karşı set oluşturan ve aydınlatma cihazlarına sahip deniz ortamına dayanıklı prekast üniteler yerleştirildi.
KARANTİNA AMAÇLI KULLANILMIŞTI
Kız Kulesi; boğazı düşman askerlerinden koruma merkezi, deniz feneri, radar istasyonu gibi farklı işlevlerinin yanında, tarihi kayıtlara göre en ilginç görevlerinden birini de 1830 yılında üstlendi. İstanbul 1830-31 yılları arasında kuvvetli bir kolera salgını ile karşı karşıya kaldı. Bu vesileyle denizin ortasında bulunan kule, salgının yayılmaması için bir karantina hastanesine dönüştürüldü. Yine 1836-37 yılları arasında başlayan ve 30 bin kişinin öldüğü veba salgınında da kule aynı işlevle kullanıldı. Trabzon’da 1847 yılında ortaya çıkan kolera münasebetiyle kule, bölgeden gelen yolcuların ilk karantina merkezi oldu.
YANGIN, DEPREM, RÜZGAR
İstanbul’un incisi Kız Kulesi, ilk inşa sürecinden bugüne kadar defalarca onarıldı. İstanbul’un fethinden sonra kayıtlarda yer alan ilk restorasyon 1509’da gerçekleşti. Söz konusu yıl meydana gelen ve ‘küçük kıyamet’ olarak kayıtlara geçen depremden etkilenen kule onarıldı. Ardından 1692’de yine deprem, 1721 ve 1764 yıllarında yangın gibi nedenlerle yenileme çalışmaları yapılan Kız Kulesi, son tadilatını 2000 yılında geçirmişti. Tarihi kulenin varlığı 1453’ten günümüze kadar 17 restorasyonla koruma altına alındı.