tatil-sepeti
Prof. Dr.  Kerem ALKİN

Prof. Dr. Kerem ALKİN

Diğer Yazıları

Türkiye, büyük bir insanlık trajedisine dönmüş olan Suriye meselesinde, iç savaşın bitmesi ve mülteci sorununun yönetilmesi adına ciddi bir çaba ortaya koyuyor. Türkiye’nin mülteci sorunun boyutları itibariyle, işaret ettiği riskleri, bugün Almanya Başbakanı Merkel daha fazla idrak etmiş durumda. Türkiye, bölgede üstlenme gayretinde olduğu inisiyatifi almasın diye, ‘birileri’ bizi terörle yıldırmaya çalışırken, Avrupa Birliği (AB) de, Suriye iç savaşının tetiklediği mülteci sorunu nedeniyle, tarihinin en zorlu aşamalarından birisini yaşıyor. Küresel finans krizinin ana ve artçı etkilerini yönetmede ciddi hatalar yapan AB, Almanya’nın direttiği ekonomik kriterler ve Avrupa Merkez Bankası’nın müdahalede geç kalması nedeniyle, ağır ve sıkıntılı bir toparlanma sürecinden geçmekte. İşsizlik, genç nüfus kaybı, büyümede ciddi sorunlar gibi başlıklarda çok zor günler geçirmekte olan Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin, ağırlıklı olarak Suriye’den gelen mültecilere, paniğe girerek, kapılarını kapatmaları, tam bir insanlık trajedisine sebep oldu.

Merkel’e küresel finans krizinden kızgınlığı olan AB ülkeleri, birikmiş tepkilerini adeta ‘Suriye ve Mülteci Krizi’ne saklamış gibi gözüküyorlar. Öyle ki, AB devlet ve hükümet başkanları zirvesi öncesinde, Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri, Almanya Federal Başbakanı Merkel’in iltica politikasına açıkça cephe almış durumdalar ve Fransa da bu gruba katılmış gözüküyor.

‘TÜRKİYE’NİN TEKLİFİ YARARLI’

Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Macaristan ve Polonya’nın içinde yer aldığı ‘Visegrad Grubu’, iltica politikasında açıkça Almanya’yı izlemeyeceklerini ve Almanya’nın davet ettiği mültecilerle ilgilenmeyeceklerini açıklamış durumdalar. Bu tutum, açıkça, AB Liderler Zirvesi öncesinde, Başbakan Merkel’in izlediği mülteci politikasına karşının baskının artması anlamına geliyor ve Alman basınındaki yorumlarda, Merkel’in siyasi geleceğinin de risk altında olduğundan ve kendisi için tarihi bir oylama yaşanacağından söz edilmekte. Merkel ise, geri adım atmadığı gibi, Suriye iç savaşı ve sebep olduğu mülteci sorunu nedeniyle, bu konunun AB’nin iç ahengi üzerinde sebep olduğu tahribatı telafi etmek adına, Türkiye’nin uzun bir süredir dile getirdiği ‘uçuşa yasak bölge’ tezine yaklaşmış durumda ve bugün bu tezi hararetle savunduğunu görüyoruz. Keşke, Türkiye’nin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Hükümet’in gördüğü riskleri ve kritik önemdeki bir çözümü AB tarafı daha önceden fark edebilseydi.

Başbakan Davutoğlu’nun, önceki hafta sonu, Erzincan temasları sonrasında, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin fırtına obüsleri PYD saflarını bombalarken, yaptığı açıklamada, Rusya ve Suriye Rejimi’nin izlediği politikanın, bizzat Türkiye ve AB’yi mülteci sorunu ile köşeye sıkıştırmaya teşebbüs etmek anlamına geldiğini, Almanya Şansölyesi Merkel de teyit ediyor. Nitekim, Türkiye’nin uzunca bir süredir savunduğu, mültecilerin korunmasına yönelik bir ‘uçuşa yasak bölge’ kavramını artık Merkel Yönetimi de desteklemekte. Suriye’de mültecilerin korunması amacıyla bir bölge oluşturulmasını talep eden Merkel, kendi ifadesi ile, “mevcut durumda taraflardan hiçbirinin hava saldırıları düzenlemeyeceği bir bölge, yani bir tür uçuşa yasak bölge oluşturulması yararlı olabileceğini” ifade ediyor. Bölgede, Esad yanlıları ile Esad karşıtları arasında, mülteciler yararına, böyle bir ‘uçuşa yasak bölge’ konusunda anlaşma sağlanabilirse çok yararlı olacağını belirten Merkel, terör örgütü IŞİD’in pazarlık dışında tutulması gerektiğini de vurguluyor.

YAPTIKLARI HATAYI FARK ETTİLER

Avrupa gazeteleri, ilginç bir şekilde, 18-19 Şubat’taki AB Liderler Zirvesi’ni Şansölye Merkel için bir ‘siyasi ölüm-kalım meselesi’ne dönüştürdüler.

AB üyesi ülkelerin, halen Türkiye’ye verilmesi taahhüt edilen 3 milyar euroluk mültecilere yönelik mali desteği bir araya dahi getiremediğinden söz ederken, Fransa Başbakanı Valls’in Merkel’in mülteci planını desteklemeyeceklerini açıklaması, AB Liderler Zirvesi’nden Merkel’in yenilgiyle çıkabileceği ihtimalini güçlendirdi. Bu durum Rusya’nın elini güçlendirecek ve bir anda Obama Yönetimi, Avrupa’daki en önemli müttefiki olan Almanya’yı ve Merkel’i yalnız bıraktığını fark etti ve övgüler yağdırmaya başladı; ama sanki çok geç. Başbakan Davutoğlu’nun Erzincan’daki açıklamaları da, bu durumda teyit oldu; ‘Rusya’nın bombalaması, hem Türkiye’ye, hem AB’ye tuzaktır.’

21 Şubat 2016 Pazar