Türk ekonomisiyle ilgili var olan sıkıntılardan daha ciddi boyutlarda hissedilen genel keyifsizlik algısı, sadece yurt dışı ile sınırlı değil. Türk bankacılık sektöründe de ekonomisiyle ilgili algı, ilginçtir yurt dışından bile kötü. Bunda, kendileri açısından, öz kaynak kârlılığını yeterli görmemelerinin etkisi büyük.
Öte yandan petrol fiyatlarının 30 doların ciddi manada altına inmesi beklenirken, yeniden 40 dolara tırmanmış olması Türk bankalarının tahvil arzındaki artışa destek oluyor. Türk bankalarının tahvil satışları, olumsuz tahminlerin aksine 1 milyar 750 milyon dolara ulaştı.
TÜRK BANKALARINDAN ETKİLİ TAHVİL ARZI
Bu nedenle, en dip noktalar görüldükten sonra, bugün ham petrol fiyatlarında oluşan yüzde 50’lik yükseliş risk iştahının artmasına da neden olmuş gibi. Bunun olumlu etkileri Türkiye piyasalarına da yayıldı. Uluslararası raporlardaki değerlendirmelere göre, petrol fiyatlarındaki toparlanmayla birlikte Türkiye’nin büyük bankalarına uluslararası tahvil piyasasının kapısı açıldı. Örneğin bir bankamızın geçen haftaki 750 milyon dolarlık tahvil satışına, dört katı talep gelmiş durumda. Yılbaşından bu yana, sadece bankalar değil, reel sektör de dahil olmak üzere, Türkiye’nin toplam özel sektör tahvil arzı hali hazırda 2.5 milyar doları buldu ve geçen yılın toplam satış tutarını yakaladı. Türk bankaları, şubat ortasından beri petrolde görülen yükselişle birlikte gelişen piyasalar için artan risk iştahından faydalanıyor. Böylece Euro tahvil piyasasına girme fırsatı yakalıyor. Önümüzdeki aylarda diğer Türk bankaları da tahvil satışına yönelebilir.
MANŞET ENFLASYONU AZALSA DA, ÇEKİRDEK SIKINTILI
Bu haftanın en kritik göstergesi, Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı mart ayı fiyat endeksleri verisi oldu. Türkiye’de enflasyonun yumuşama sürecine girmesi önemli. Çünkü, geçtiğimiz mart ayı toplantısında, uzunca bir süredir beklenen faiz indirimi adımını, hayli temkinli ve küçük bir adım da olsa, TCMB Para Politikası Kurulu atmış durumda. TCMB Para Politikası Kurulu’nun bu ayki toplantısı, hem beş Para Politikası Kurulu üyesinin görev süresinin dolması ve yeni atama olacağına dair beklentiler olması nedeniyle hem de küresel piyasalarda yumuşayan beklentilere bağlı olarak, Para Politikası Kurulu’nun mutlaka faiz indirimlerine devam etmesi gerektiğine dair beklentiyle hayli önemli. Bunun yanı sıra, manşet enflasyon yüzde 7.46’ya kadar gerilemiş iken, TCMB’nin para politikası kararları için dikkatle takip ettiği H ve I kodlu özel kapsamlı TÜFE’ler, yani çekirdek enflasyon değerleri, ne yazık ki hâlâ yüzde 9’un üzerinde. Bu da, temel mallarda, fiyat belirleme sürecinde hâlâ sıkıntı olduğuna işaret ediyor. TCMB’nin bu veriyi nasıl değerlendireceği önemli.
MALİYET ENFLASYONU HIZLA YUMUŞUYOR
Küresel emtia fiyatlarındaki yumuşama ve gerileyen dolar-TL kuru, maliyet enflasyonu üzerinde etkili olmaya başlamış gözüküyor. Yılbaşında yüzde 7.21 olan İTO Toptan Eşya Fiyatları Endeksi’ndeki yıllandırılmış artış oranı, mart sonunda yüzde 5.19’a geriledi. Nitekim, TÜİK’in de yurtiçi Üretici Fiyatları Endeksi’ndeki yıllıklandırılmış artış oranı, ocak ayında yüzde 5.94 idi. Mart sonunda ise yüzde 3.80’e gerilemiş durumda.
Geçen yılın mart ayında, rekor bir seviye olarak, yıllıklandırılmış bazda yüzde 15.40’ı gören tarım ÜFE’si ise geçen yılı yüzde 14.02’lik, hayli yüksek bir artışla kapattıktan sonra, yeni yıla yüzde 8.13’lük bir tarım maliyet enflasyonu ile başladı. Şubat ayında tarımda maliyet enflasyonu, yıllıklandırılmış bazda yüzde 5.53’e geldi. Maliyet enflasyonu göstergelerindeki gerileme sürer ise tüketici enflasyonundaki yumuşama da, hiç şüphesiz, TCMB üst yönetimini faiz indirimleri konusunda cesaretlendirecektir.
11 Nisan 2016 Pazartesi