Türkiye 15 Temmuz 2016’da FETÖ darbe girişimi ile 21. yüzyılda gerçekleşmesi ihtimal dahilinde bile olmayan büyük bir terör eylemine maruz kaldı. Oysa, küresel ekonomik sistemin 2008 finans krizinden bu yana toparlanma mücadelesi verdiği bir ortamda, aldığı makro tedbirlerle 2009 yılının son çeyreğinden itibaren yeniden pozitif büyümeye dönmüş olan Türkiye ekonomisi, 27 çeyrek dönem arka arkaya pozitif büyüme gerçekleştirmeyi başarmış 5 ülke arasındaydı. 2013 yılında yüzde 8.5, 2014’de, yüzde 5.2 ve 2015 yılında da yüzde 6.1 büyümeyi başaran ve yüksek büyüme performansı gösteren ülkeler arasında yerini korumayı sürdüren Türkiye, 2016 yılının ilk iki çeyreğinde de yüzde 4.8 ve 4.9 ile bu performansı korumuştu. Başarısız darbe girişimi, 27 çeyrek ardı ardına pozitif büyüme serisini bozdu ve 2016 yılının 3. çeyreğinde Türkiye ekonomisi yüzde 0.8 daraldı.
ÇİN VE HİNDİSTAN’LA KAFA KAFAYA
Bununla birlikte hükümetin 2008 küresel finans krizinin etkilerini ortadan kaldırmak adına attığı adımlara benzer şekilde başarısız darbe girişimi sonrasında da yine seri ekonomik tedbirler devreye girdi ve Türkiye ekonomisi 2006 yılının 4. çeyreğinde, yüzde 4.2 büyüme ile tekrar pozitif büyümeye geri döndü. Ancak 2016 yılı biterken, gerek IMF, Dünya Bankası ve OECD, gerekse de uluslararası derecelendirme ve finans kuruluşları, Türkiye ekonomisinin 2017 yılında yüzde 3’ün altında bir büyüme gösterebileceği öngörülerini öne çıkarmışlardı. Kimi kuruluşlar yüzde 2’nin altında dahi büyüme öngörülerini paylaştılar. Türk ekonomi yönetimi, 2017 yılına Güney Kore’de de bir benzeri olan ve reel sektöre, bilhassa KOBİ’lere destek olan Kredi Garanti Fonu’nu yeniden yapılandırmayı tamamlayarak girdi. Bilhassa banka kredilerindeki canlanma, inşaat yatırımları ve ihracat hacmindeki sıçrama ile Türkiye ekonomisi 2017 yılının 1. ve 2. çeyreğinde yüzde 5.2 ve 5.1’lik GDP büyüme oranlarını yakaladı. Öncü göstergeler, içinde bulunduğumuz 3. çeyrekte GDP büyümesinin yüzde 7’yi bile bulabileceğini gösteriyor ki, böyle bir performans Çin ve Hindistan ile kafa kafaya bir küresel büyüme başarısı anlamına gelecek.
G20 ÜLKELERİ ARASINDA ÜÇÜNCÜ
Nitekim yılın 2. çeyreğinde, yüzde 6 büyüyen Çin ve yüzde 5.7 büyüyen Hindistan’dan sonra, Endonezya ile birlikte G20 ülkeleri arasında 3. en yüksek büyüme oranını yakalayan ülke Türkiye oldu. Euro Bölgesi’nin ortalama büyümesinin ancak yüzde 2.3, ABD’nin yüzde 2.2, Almanya’nın 2.1, İngiltere’nin 1.8, Fransa’nın ise 1.7 olabildiği küresel ekonomik ortamda, Türkiye, Slovenya, Estonya ve Romanya’dan sonra en yüksek büyümeyi başaran 4. ülke oldu. 2017’nin ilk yarısında, Türkiye’yi dünya ekonomisi genelinde en yüksek 5. büyüme performansına taşıyan bu yüzde 5.1’lik büyümenin 2.3 puanı net ihracattan, 1 puanı Kredi Garanti Fonu’nun piyasada sağladığı canlılıktan, geri kalanı da inşaat ağırlıklı yatırımlar ve tüketim harcamalarından geldi. Küresel yatırımcılar da, Türkiye’nin başına gelen tüm talihsizliklere rağmen ekonomideki başarımızın ve ‘büyüme’ hikayemizin farkında.
ULUSLARARASI SERMAYE GİRİŞİ ARTACAK
Türk hisse senetlerine ve hazine kâğıtlarına ilgi, Türk Lirası’nın güçlenmesini sağlamış durumda. Aralık ayında açıklanacak 3. çeyrek büyüme verisi de yüzde 7-8 aralığında geldiğinde, yılı ciddi bir uluslararası sermaye girişi ile tamamlayabiliriz. Enflasyonu yeniden yüzde 6’lara çekerek, 2018’de büyüme başarımızı, fiyat istikrarına yönelik adımlarla desteklememiz gerekiyor. Bu nedenle, sonbaharda ekonomi yönetimi, enflasyonu kontrol adımlarını hızlandıracak. Ekonomistlerin 2017 yılının bütünü için büyüme beklentilerinin ortalaması ise yüzde 4.6’ya yükseldi. 2017 yılı büyüme tahminlerinde en yüksek tahmin yüzde 5.7, en düşük tahmin ise yüzde 4. Temmuz ayında, bir önceki yıla göre sanayi üretim artış oranının yüzde 14.5 olması, şimdiden 3. çeyrekte de yüzde 7 ile 8 arası büyümeye işaret ediyor.
KURUMLAR TAHMİNLERİNİ YÜKSELTTİ
Uluslararası yatırım bankaları JPMorgan, Morgan Stanley ve Nomura da Türkiye’ye yönelik büyüme beklentilerini yukarı yönlü revize etti. Goldman Sachs ise üçüncü çeyrekte büyümenin yüzde 7’ye ulaşabileceğini, ancak son çeyrekte büyümenin yavaşlayacağını beklediğini, bu nedenle yılsonu büyüme tahminini değiştirmediğini bildirdi. JP Morgan, ihracatta devam eden güçlenme ile birlikte sağlanan güçlü büyüme sonrası 2017’nin tamamı için GSYH büyüme tahminini yüzde 4.6’dan yüzde 5.3’e yükseltirken, 2018 için büyüme tahminini yüzde 3.1 olarak devam ettirdi. Morgan Stanley, Türkiye için 2017 yılı GSYH büyüme tahminini güçlü kredi büyümesinin etkisiyle ilk 6 ayda yaşanan güçlü büyümenin ardından yüzde 3.3’den yüzde 4.3’e çıkardı. Nomura ise Türk ekonomisi için 2017 GSYH büyüme tahminini 3. çeyrekte büyümenin baz etkisiyle daha da hızlanacağı görüşü çerçevesinde yüzde 4.2’den yüzde 5.5’e çıkardı. 2018 için büyüme tahminini yüzde 3 olarak tekrarlayan Nomura, bu tahmin için yukarı yönlü risklerin var olduğunun bilincinde olduklarını da vurguladı.
Görünen o ki, Türkiye ‘büyüme’ hikayesini 2017-2019 döneminde de kararlı bir şekilde sürdürecek.
18 Eylül 2017 Pazartesi