2008 küresel finans krizinden bu yana başta ABD ve Fransa olmak üzere, G7 ülkelerinin bir kısmının ticari korumacılığı savunduğu, kısmen tehditler savurduğu; Almanya, Japonya, Kanada, İngiltere’nin ise gerek Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kurallarına aykırılık, gerekse de küresel ticarete olumsuz yönde etkileriyle ABD ve Fransa’nın tutumunu eleştirdiğini gözlemledik. O dönemde Başkan Obama bu tartışmaları bir süre sonra sonlandırırken, Fransa’da bu tartışmaların sona ermesi için Sarkozy’in Holland’a karşı seçimleri kaybetmesi gerekiyordu. Bu noktada, ticaret savaşları ve bu konuyla bağlantılı kur savaşları, G7 ve G20 toplantılarında bir süre uzak durulması gereken, ülkelerin asla tenezzül etmediklerini iddia ettiği bir konu olarak yürüdü.
Ancak aday olduğu günden itibaren öncelikle Çin ve Meksika mallarına karşı savaş başlatacağını söyleyen ABD Başkanı Trump, resmen göreve başlamasından bir yıl sonra, 9 Mart’ta ithal çelik ve alüminyuma sırasıyla yüzde 25 ve yüzde 10 gümrük tarifesi uygulanacağını açıklayarak, ticaret savaşının fitilini ateşledi. ABD, Çin ve haksızlığa uğrayacak şekilde Türkiye gibi ülkelere tarifeye hemen başlarken, Kanada, Meksika, AB, Avustralya, Arjantin, Brezilya ve Güney Kore’ye 1 Haziran’a kadar geçici muafiyet tanıdı.
AB’NİN ÇAĞRISI SONUÇSUZ KALDI
AB, ABD’nin gümrük vergilerinden muaf tutulması gerektiği çağrısında bulunmasına rağmen sonuç alamadı. AB, bunun üzerine ABD’nin ithal çelik ve alüminyuma yönelik uygulamayı planladığı ilave gümrük vergilerine karşı yüzde 25 gümrük vergisi uygulamayı planladığı toplam 10 sayfalık ürün listesi hazırladı. Aralarında mısır, barbunya, pirinç, mısır gevreği, fıstık ezmesi, yaban mersini, portakal suyu, puro, sigara, tütün, ruj, kot pantolon, nevresim, ayakkabı, lavabo, merdiven, vantilatör, motosiklet, yat, tekne, tüp ve çelik gibi yüzlerce farklı ürün bulunan listeyle AB, ABD’yi kararından vazgeçirmeye çalıştı ama başaramadı. Bu nedenle ABD’nin ithal çelik ve alüminyuma ilave gümrük vergileri uygulamaya başlamasına karşı ticari misillemenin 22 Haziran günü başlatılması kararı aldı.
AB bu adımı atarken, söz konusu dengeleyici gümrük vergilerinin Dünya Ticaret Örgütü kurallarıyla tamamen uyumlu olduğunu, AB’nin ilk aşamada ABD ürünlerine 2.8 milyar Euro’luk bir ilave gümrük vergisi getireceğini, 3.6 milyar Euro’luk diğer kısım hakkında ise kararın ileride alınacağını söylemekten de geri kalmadı.
MİSİLLEMELER TIRMANDIRIYOR
ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşı ise sürekli tırmanıyor. Küresel piyasaların Atlantik ile Pasifik arasındaki ticaret savaşının küresel büyüme ve ticaret üzerindeki olumsuz etkisine dair endişeleri de artıyor. ABD’nin, Çin’e 50 milyar dolarlık ek gümrük vergisi getireceğini açıklamasının ardından Çin’in aynı oranda misilleme yapmasıyla artan endişeler, ABD Başkanı Donald Trump’ın, 200 milyar dolarlık daha gümrük vergisi getirilmesinin direktifini vermesiyle birlikte yeni bir aşamaya geçti. Anadolu Ajansı’na konuşan Capital Economics Küresel Ekonomisti Simon MacAdam, ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşına ilişkin risklerin arttığını belirterek, misillemenin küresel ekonomide daha olumsuz sonuçlara neden olabileceğini dile getirdi. En olası sonuçlardan birinin tarifelerin azaltılması konusunda bir anlaşmaya varılması olabileceğine işaret eden MacAdam, gümrük tarifesi uygulanacak ürünleri genişletmenin ABD için daha zor olacağını vurguladı.
MacAdam, Çin ile ABD arasındaki ticaret savaşının ve birbirlerine uyguladıkları tarifelerin, kısa vadede finansal piyasalar ve iş dünyası güvenini etkileyerek küresel ekonomiye zarar verebileceğini, küresel büyüme üzerinde de baskı oluşabileceğini ifade etti.
ÇİN-ABD GERGİNLİĞİNDEN JAPONYA DA ENDİŞELİ
Japonya Merkez Bankası (BOJ) Başkanı Haruhiko Kuroda, ABD ile Çin arasındaki ticaret anlaşmazlığının Asya Bölgesi’nin tedarik zincirini etkileyebileceğini söyledi. Ticaret anlaşmazlığının Japonya için büyük bir endişe haline dönüştüğünü ifade eden Kuroda, yükselişe geçen bu anlaşmazlığın feshedilmesini samimiyetle umut ettiğini belirtti. Ticaret savaşlarının küresel resesyona da yol açabileceğine dikkati çeken Capital Economics Küresel Ekonomisti Simon MacAdam ise Başkan Trump’ın tehditlerine devam etse de diğer ülkelerin aynı derecede misilleme yapmayacağını öngörüyor. UBS Group AG, 50 milyar dolarlık Çin malına gelecek ilk tur verginin Çin’in ekonomik büyümesi üzerinde ilk yıl 0.1, ek olarak 100 milyar doların 0.3-0.5 yüzde puan; Deutsche Bank AG, 250 milyar dolarlık paketin ilk bir yılda 0.2-0.3 yüzde puan, Oxford Economics Ltd. 2019-2020’de 0.3 yüzde puan; Bloomberg Economics’ten Tom Orlik ve Fielding Chen ise 0.5 yüzde puan negatif etkisi olabileceğini düşünüyor.
27 Haziran 2018 Çarşamba