tatil-sepeti
Prof. Dr.  Kerem ALKİN

Prof. Dr. Kerem ALKİN

Diğer Yazıları

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) ekonomik çevreleri ve piyasalarca merakla takip edilen Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısından, öngördüğümüz gibi geç likidite penceresi faiz oranında 0.50 puanlık bir artış kararı çıktı. Küresel piyasalarda belirsizlik sürerken ve referandum sonrası Türkiye’de piyasalar canlanırken, TCMB’nin kontrollü sıkılaştırmayı sürdürmesi en doğru strateji. TCMB’nin, piyasalardaki toparlanmayı bozacak ve TL’nin maliyetini sıçratacak bir adım atması gerçek manada sürpriz olurdu. TCMB, böylece, piyasadaki TL’nin maliyetini, iki haneli oranlara yükselmiş olan enflasyonu normalleştirmek adına, kontrollü olarak belirli bir oranda tutmayı sürdürecek. PPK’nın kararı sonrasında, dolar kuru bir ara 3.5557 TL’yi görerek, 3 Ocak’tan beri en düşük seviyeyi test etti. 10 yıllık tahvil faizi ise 12 baz puan düşüşle yüzde 10.37 oldu. Yani, ekonomi çevreleri TCMB yönetiminin adımını doğru olarak algıladı.

İki haneli düzeye çıkmış olan enflasyonun normalleşmesi ve bu normalleşme sürecine bağlı olarak, TCMB’nin para politikası faiz oranlarını makul bir tempoyla düşürerek, referandum sonrası oluşan siyasi istikrar ortamıyla birlikte hareketlenmeye başlamış olan özel sektör yatırımları ve piyasa canlanmasına katkı sağlaması kritik önemde. Yurtiçinde de, yatırım amaçlı ve yatırımların finansmanı amaçlı olarak, sadece bir haftada SPK’ya özel sektör tahvil ihracı başvurusu 18.3 milyar TL’ye ulaşmış durumda. Borsadaki şirketlerimizin değeri bitirdiğimiz hafta ilk kez 720 milyar TL’ye yaklaştı. 16 Nisan sonrasında oluşan bu atmosferi koruyup, büyümenin hızlanmasına öncelik vermemiz gerekiyor.

KÜRESEL PİYASALARIN GÖZÜ MACRON VE TRUMP’TA

Ekonomi çevreleri, 16 Nisan referandumu sonrasında ekonomi alanındaki önemli konu başlıklarına odaklanmaya başladı. Fransa’daki Cumhurbaşkanlığı seçimi ilk turu sonrasında ortaya çıkan oy dağılımı, Fransa’nın Avrupa Birliği’nde kalma olasılığını güçlendirince, Euro’nun dolar karşısında güçlenmesine şahit olduk. Fransa’daki seçimlerin Avrupa piyasalarındaki olumlu havayı güçlendirmesi, Türkiye’deki siyasi tansiyonun azalması ile birlikte döviz kurlarına ve İstanbul Borsası’na olumlu yönde yansıdı.
ABD Doları cephesinde ise haftanın iki kritik konusu Başkan Trump’ın 27 Nisan’da açıkladığı yeni ‘Vergi Paketi’ ve ABD’nin birinci çeyrek büyüme verisi. ABD ekonomi çevreleri, Trump’ın seçim vaatlerini yerine getirmek adına, bugüne kadar başarılı bir performans gösterememesine bağlı olarak yeni vergi paketi ile ses getirmek isteyebileceğini düşünüyorlar.

Trump’ın resmen açıklanan paketi, kurumlar vergisini yüzde 35’ten yüzde 15’e çekecek. S&P 500’deki şirketlerin ödediği ortalama vergi oranı yüzde 29 seviyesinde. Kişisel gelir vergisi ise 7 kademeden 3 kademeye düşürülecek. ABD’de şu anda 7 ayrı kademede, yüzde 10, 15, 25, 28, 33, 35 ve 39.6 oranlarında uygulanan kişisel gelir vergisi, Trump’ın yeni planına göre yüzde 10.25 ve 35 olacak. Ayrıca denizaşırı ülkelerdeki kârlara tek seferlik vergi uygulanacak. Yeni vergi planına göre, şirketler denizaşırı kârlarını, yabancı kârların en fazla ABD vergilerinden muaf olduğu bir bölgesel vergi sistemine getirirlerse, vergiye tabi olmayacak. Mevcut durumda, ABD kurumlara kârları nerede kazanılmış olursa olsun vergi uyguluyor.

KANADA’DAN İTHAL KERESTEYE YÜZDE 24 EK VERGİ

Trump’ın önceki performansı dikkate alınarak, paketin bekleneni vermeyeceğini düşünenler de var. Trump’ın vergi gelirlerini azaltıcı, buna karşılık kamu alt yapı yatırımları ile kamu harcamalarını artırıcı adımları hiç şüphesiz ABD’nin bütçe performansını olumsuz yönde etkileyecek ve enflasyonu tetikleyecek. Bu durum, ABD Merkez Bankası’nı (Fed) para politikasını daha da sıkılaştırıcı adımlara zorlayabilir. Bu nedenle, Trump’ın ekonomi ve bilhassa KOBİ’leri destekleyici adımları ile Fed’in politikalarındaki olası çelişkiler dikkatle takip edilecek. Trump’ın Kanada’dan ithal edilen keresteye yüzde 24 ek vergi koyması da gözden kaçmadı.

02 Mayıs 2017 Salı