tatil-sepeti
Prof. Dr.  Kerem ALKİN

Prof. Dr. Kerem ALKİN

Diğer Yazıları

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, tartışılmaz ölçüdeki milli ve manevi değerinin yanı sıra, 2030 yılına kadar yeniden yapılanma süreci geçirecek olan küresel ekonomi-politik açısından stratejik önemi her geçen gün artan bir coğrafya. KKTC, son 15 yılda, turizm ve yükseköğretim cazibe merkezi olarak önemli bir sıçrama gösterdi. KKTC Ekonomi ve Enerji Bakanı Sunat Atun’un bizlerle paylaştığı veriler, daha 10-15 yıl önce 350 bin olan turist sayısının 1.5 milyona, yolcu hareketinin ise 4.2 milyona ulaştığını gösteriyor. 300 bin nüfusu olan KKTC’de, 16 yükseköğretim kurumunda eğitim gören Türk ve yabancı öğrenci sayısı 98 bine, yani nüfusun neredeyse üçte birine ulaşmış. Türkiye Cumhuriyeti’nin, ekonomi yönetimimizin de önemli maddi ve teknik katkı sağladığı KKTC ekonomisinin yeniden yapılandırılması stratejisi sayesinde, bütçe açığının GSYH’ye oranı, daha 10 yıl önce yüzde -14.5 iken, 2017’de bütçe fazlalık vermeye hazırlanıyor.

ARTIK CARİ FAZLA VEREN BİR EKONOMİ

Daha 10 yıl önce, Türkiye’nin verdiği 650 milyon TL’lik desteğin 550 milyon TL’si bütçe açığının kapatılmasına gider ve Kuzey Kıbrıs’ın altyapı ve üst yapısını geliştirmek ve reel sektöre destek amacıyla sadece 100 milyon TL kalırken, 2017 yılında 1 milyar TL’lik desteğin sadece 180 milyonu bütçeyi desteklemek, fazlalık verecek bir bütçeyi desteklemek ve 800 milyonu aşan kısım ise yatırımlar ve özel sektör desteği, KOBİ desteği ile kullanılır hale gelmiş. KKTC, yüzde 3.5-4 seviyesindeki büyüme performansı ile, Doğu Akdeniz enerji oyununda bölgeye yönelik turizm potansiyelinin katlanması, Türkiye’nin dünyada benzeri olmayan bir mega projeyle sağladığı suyun, KKTC’ye sağlayacağı ‘organik tarım’ atağı, üzerinde düşünmemiz ve planlamamız gereken stratejik adımlar olarak öne çıkıyor. Turizm deyince de, başta Çin, Asya pazarının Akdeniz ve Ege’ye olan yoğun ilgisi adına Türkiye Cumhuriyeti ve KKTC’nin ortak strateji oluşturması önemli bir gereklilik.

KKTC, ekonominin yeniden yapılandırılmasına yönelik başarılı adımlar sayesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin bölgesel ‘oyun kurucu’ gücüne pozitif katkı sağlayacak adımları hedefliyor. Bakan Atun’un ifadesiyle KKTC küresel vizyon geliştirerek kıtalara açılma zamanının geldiğinin farkında. Elindeki imkan ve kaynakları etkin kullanarak, küresel ekonomide kendini yeniden konumlandıracak bir KKTC. Eğer, Kıbrıs Rum yönetimi Çin’de 6 vize ve turizm tanıtım ofisi açabiliyor ise KKTC için de artık benzer stratejilerin zamanı gelmiş demektir. Hele ki, KKTC artık cari fazla veren bir ekonomi haline gelmiş ise…

AB-ABD SAVAŞI TIRMANIYOR

Almanya’ya şunu hatırlatmak gerekiyor: “ABD ile ticari savaşınız daha da tırmanacak.” Alman siyasetçiler, kendi genel seçimlerinde Türkiye’ye laf yetiştirinceye kadar İngiltere’nin ‘Brexit’ karanının kodlarını okumaya, AB ile ABD arasında ticaret savaşlarının neden tırmandığına kafa yorsalardı, yakın gelecekleri için daha yararlı olurdu.

Savaşı tırmandıran son iki gelişmeden ilki, AB’nin Google’a kestiği 2.42 milyar Euro’luk ceza. Google’a arama sonuçlarıyla ilgili söz konusu manipülasyonu 90 gün içinde durdurmaz ise bağlı olduğu Alphabet’in dünya genelindeki günlük cirosunun yüzde 5’i oranında ek cezalar gündeme gelebilir. ABD’nin bu hamleye cevabı, Deutsche Bank’a 14 milyar Euro ceza kesmek oldu. AB Komisyonu’nun Rekabetten Sorumlu Üyesi Margrethe Vestager ise karşılık olarak, 185 ABD’li şirketin CEO’suna, “Sizleri de araştırırız” tehdidinde bulundu. ABD iş dünyası ise AB’deki yatırımlarını geri çekeceklerini belirttiler. Uzmanlar Apple’ın sadece ilk cephe olduğunu; McDonald’s, Amazon, Starbucks ve Fiat Chrysler’in de cezalara maruz kalabileceğini belirtiyor.

Alman siyasetçilerin Türkiye karşıtlığının arkasını ve tırmanan AB-ABD gerginliğini iyi okuyalım.

25 Eylül 2017 Pazartesi