tatil-sepeti
Prof. Dr.  Kerem ALKİN

Prof. Dr. Kerem ALKİN

Diğer Yazıları

Türkiye’nin ekonomik ve siyasi istikrarını çökertmeyi, toplumda büyük bir moral çöküntüsü oluşmasını, Türkiye’nin dünya liginde adeta ‘4. lige’ düşmesini hedefleyen FETÖ darbe girişimi, Türk ekonomisinin küresel anlamda algısını yerle bir ederek, Türk ekonomisinin yarı yarıya küçülmesi, halkımızın yarı yarıya fakirleşmesi ve onlarca yıl ekonomide açılacak yaraların sarılamamasını hedefliyordu.

16 Temmuz’dan bu yana baktığımızda, ortaya çıkan hain darbe girişiminin detayları, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın süreci yönetmedeki becerisi ve halkımızın ‘bir asra bedel’ demokrasi mücadelesi ile durdurulan bu menfur olayın Türk ekonomisinin geleceği için en az 50 yıllık bir tahribatın da hedeflendiğine işaret ediyor.

Kendi halkına, Meclis’ine, silah arkadaşına kurşun sıkabilecek ölçüde canileşmiş bir yapının uluslararası bacağının olmaması düşünülemez. Uluslararası derecelendirme kuruluşu Moody’s’in, olaydan sonraki ilk pazartesi, tam piyasalar toparlanırken, “Türkiye’nin rating notu ‘çöp’ seviyesine inebilir” yönündeki açıklaması ne kadar tartışmaya açık ise ve bilhassa ‘teknik’ uzak bir davranışsa, Standart&Poors’un 20 Temmuz’da, bir anda Türkiye’nin uluslararası derecelendirme notunu bir basamak daha indirmesi, ölçüde ‘siyasi’ amaçlı, ‘ekonomik darbe’ amaçlı bir adım izlenimi verdi. Özellikle, S&P’nin Türk Hazinesi ile bir sözleşmesi olmamasına rağmen, böyle bir adım atması, her anlamda garip ve mide bulandırıcı bir adımdı.

RATING KURULUŞLARI YAKIN MARKAJDA

S&P’nin ‘teknik’ olarak açıklanması hayli zor not indirimine iç ve dış ekonomi çevrelerinden ve siyasi çevrelerden gelen ağır tepki, anlaşılıyor ki, Moody’s’i, 18 Temmuz, alelacele yaptığı açıklamayı gözden geçirmeye zorladı. Nitekim, 25 Temmuz, Türkiye’deki finans kurumlarının ve Türkiye pazarında işlem yapan yabancı finans kurumlarının temsilcileri ile Moody’s yetkililerinin gerçekleştirdiği telekonferansta, Türkiye’yi destekleyici değerlendirmelerin ağırlığı, Moodys’in 5 Ağustos’taki değerlendirme tarihini pas geçerek, 90 gün bekleyeceği izlenimini güçlendirdi.

Keza, önceki hafta ve bitirdiğimiz hafta, dünyanın önde gelen hisse senedi ve tahvil yatırım fonlarının yöneticilerinden, temsilcilerinden, Moody’s’e Türk ekonomisine güveni tescil eden, Türk para ve sermaye piyasalarına destek anlamına gelecek pek çok mesaj aktarıldığı konuşuluyor. Bu gelişmelerin ışığında, hızla düzelen Türkiye-Rusya ilişkilerine bağlı olarak, Moskova’da önemli temaslar gerçekleştiren Başbakan Yardımcısı Şimşek’in, Ankara’ya döndüğü 27 Temmuz Çarşamba günü, Moody’s yetkilileri ile bir araya gelmesi, son bir haftada Moody’s’in aldığı onca telefon ve Türkiye’yi destekleyici mesajla bir bakıma örtüşüyor.

FITCH’İN TAVRI DAHA ‘OTURAKLI’

Hain darbe girişiminin bertaraf edilmesinden bu yana geçen süre içerisinde uluslararası derecelendirme kuruluşu Fitch’in daha olgun ve sakin davranışları da ‘şu anda Türkiye’nin durağan olan görünümünü değiştirmeye gerek yok’ ifadeleri de çok önemli. Fitch, 2 yıldır daha ‘oturaklı’ ve daha tarafsız bir tavır içinde Türk ekonomisine yaklaşıyor. Japon derecelendirme kuruluşu JCR’ın da ‘Türkiye için şu anda bir not değişikliği veya değerlendirmesine gerek yok’ açıklaması da anlamlı oldu.

Hain darbe girişimi eğer olmasaydı, Türk ekonomi yönetimi, Türk ekonomisinin hak etmediği bir derecelendirme notu seviyesinde olduğumuz noktasında, Moody’s ve Fitch’e yoğun olarak bastırmaktaydı. Bu noktada, Türkiye’nin küresel algısına doğrudan saldırı niteliği taşıyan darbe teşebbüsü sonrasında, Türk ekonomisinin küresel algısını yeniden ayağa kaldırıp, derecelendirme kuruluşları üzerinde baskı kuracağımız süreç 1 yıl attı. Bu süreçte, önümüzdeki 1 yıl, alkışlanacak yapısal reformları hızla sürdürüp, Türkiye’nin özel sektör borç yükünü de yönetilebilir hale getirip, yeni bir büyüme modelinin de temellerini atarak, derecelendirme kuruluşlarının yeniden karşısına çıkmamız gerekiyor. Sadece, iki derecelendirme kuruluşunun Türk ekonomisi için ‘durağan’ ve ‘negatif’ görünüm değerlendirmelerini ‘pozitif’e çevirmek bile, içeriye en az 20 milyar dolarlık bir doğrudan yabancı sermaye girişini sağlar. Önümüzdeki 1 yılı çok etkin değerlendirelim.

01 Ağustos 2016 Pazartesi