Giriş: 18.07.2016 - 00:00
Güncelleme: 21.10.2022 - 09:35
KEREM ALKİN

KEREM ALKİN

Avrupa’nın önümüzdeki 20-25 yıl, kritik bir göçmen kabul etme süreci öne çıkıyor. ABD, göçmen politikası ile hızla yaşlanan nüfusunu en başarılı olarak dengeleyen gelişmiş ülke olarak karşımıza çıkıyor. Bu nedenle küresel rekabette, ülkelerin insan kıymetli arz ve talep güvenliği açısından doğurganlığını koruması ve sürdürülebilir bir göçmen, mülteci politikası olması kritik önemde. Türkiye, içinde bulunduğumuz günlerde, kendi ülkelerindeki iç savaştan kaçıp, Türkiye’ye sığınmış olan Suriyeli mültecilere vatandaşlık hakkı verilmesini tartışıyor. Medyada ve siyaset alanında, konunun, küresel gelişmeler doğru dürüst gözlenmeden, çok yüzeysel tartışıldığını gözlemliyorum. Oysa, Türkiye’nin de nitelikli göçmenleri ülke vatandaşlığına kazandırma yönünde sürdürülebilir bir politikası olması gerekiyor.

Bu konunun hassasiyetini gösteren ve uluslararası kuruluşların temsilcilerini bir araya getiren mülteci krizi konulu ilginç bir toplantı, geçtiğimiz günlerde, Almanya Dışişleri Frank-Walter Steinmeier’in ev sahipliğinde Berlin’de gerçekleştirildi. Toplantıda, Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi, birçok ülkenin sığınmacılara sırt çevirmesine tepki göstererek, 8 ülkenin tüm dünyadaki mültecilerin yarısına ev sahipliği yaptığını; bu bağışçı 8 ülkenin, tüm yardımların yüzde 70-80’ini gerçekleştirdiğini ve bu tablonun böyle devam edemeyeceğini belirtirken, AB Komisyonu Üyesi Avramopoulos da, gelecekte Avrupa’nın göçmenlere ihtiyacı olacağını belirtti. Dışişleri Bakanlığı’nın Resmi Konukevi Villa Borsig’de düzenlenen toplantıda konuşan BM Mülteciler Yüksek Komiseri Grandi, devletlerin sığınmacılar için yeterli yardım yapmamasını da eleştirdi. 8 ülkenin üzerine yığılmış gözüken mülteci konusunun daha adil şekilde yayılması gerektiğini belirten Grandi; çünkü bu konunun tüm dünyayı ilgilendiren bir olgu, bir sorun olduğunu hatırlattı.

10 MİLYON İŞÇİYE İHTİYAÇ OLACAK

Toplantıya katılan BM Uluslararası Göç Özel Temsilcisi Sutherland, Avrupa ülkelerinde yükselen mülteci karşıtlığı ve yabancı düşmanlığı konusunda uyarılarda bulunurken, bu hareketlerin BM’nin ve Avrupa Birliği’nin (AB) temel değerlerine karşı tehdit oluşturduğunu kaydetti. Avrupa devletlerinin mülteci krizinde sorumluluklarını yerine getirmediklerini söyleyen Sutherland, “Papa’nın beraberinde uçağıyla getirdiği mülteci sayısı, AB üyesi 21 ülkenin kabul ettiği Suriyelilerden daha fazla. Bu utanç verici” ifadesini kullandı.

AB Komisyonu’nun Göç, İçişleri ve Vatandaşlıktan Sorumlu Üyesi Avramopoulos da, “Gelecekte Avrupa’nın göçmenlere ihtiyacı olacak. Yaptığımız çalışmalar şunu gösteriyor: Avrupa’nın 10 yıl sonra yaklaşık 10 milyon işçiye, göçmene ihtiyacı olacak. Bizim nitelikli iş gücüne ihtiyacımız olacak” şeklinde konuştu.

TAKDİRİ KATMA DEĞERE DÖNÜŞTÜRECEK STRATEJİ LAZIM

Almanya Dışişleri Bakanı Steinmeier, ortak basın toplantısında, ülkesinin sığınmacılara yardımlarını artırarak sürdüreceğini söyledi. Kaçak yollarla Avrupa’ya gelmek isteyen sığınmacıları, doğru olmayan beklentiler, spekülasyonlar ve olası tehlikeler konusunda sosyal medya üzerinden bilgilendirmekte olduklarını ifade eden Steinmeier, bu programları daha da geliştirmek istediklerini dile getirdi. Steinmeier ayrıca, sığınmacı akınlarını, mülteci hareketlerini daha iyi takip edebilmek amacıyla Berlin’de bir merkez oluşturulacağını bildirmiş. Türkiye’nin bu tür toplantılardaki mesajları ve değerlendirmeleri iyi takip ederek, açık ve net, önümüzdeki dönemde, 3 milyon mülteciye ev sahipliği yapmanın onur ve değerini öne çıkaran ve kendisine yönelik küresel takdiri katma değere dönüştürecek bir model ve strateji oluşturması yararlı olacaktır.