Fed’in şahin kanadını temsil eden Başkan Yardımcısı Stanley Fischer’in 7 Eylül’deki beklenmeyen istifası, Fed yönetiminin para politikasını sıkılaştırıcı adımları devam ettirmekte tereddüt içinde oldukları, Fischer’ın da görüş ayrılıkları nedeniyle ayrılmayı tercih ettiği şeklinde yorumlanmıştı.
Bu nedenle, 19-20 Eylül tarihlerindeki Fed FOMC toplantısından gerek faiz artışı, gerekse de Fed’in bilançosunun küçültülmesine yönelik net bir karar çıkması beklenmiyordu.
20 Eylül’de, Fed Başkanı Yellen kameraların karşına geçip, 2017’nin son çeyreğinden itibaren, aylık 10 milyar dolar ile başlayıp, her çeyrek dönemde 10 milyar dolar artarak, ayda 50 milyar dolarlık bilanço küçülmesine ulaşıncaya kadar bu sürecin devam edeceğini ve 2020 sonuna kadar bilançodaki daralmanın 3 trilyon dolara ulaşacağını söyleyince, küresel piyasalar şaşkınlık yaşadı. Piyasa profesyonelleri, bu defa Fischer’in istifasını Yellen’in daha şahin adımlarının önünü açmak adına atılmış bir adım olarak değerlendirmeye başladı.
FOMC toplantısından çıkan sürpriz karar, doların altı önemli para birimi karşısında değerini gösteren Dolar Endeksi’ni 92 puanın altından 92.5 puana taşıdı. Ancak 22 Eylül Cuma akşamı Dolar Endeksi 92.2 puanın altındaydı. Nitekim, Euro-dolar paritesi de 1.19 doların altına gerilemiş iken, tekrar 1.1950 dolar seviyesine geri dönmüştü. FOMC bilanço küçültmeyle ilgili bu kadar net bir karar açıklamışken, piyasalar dolarda daha güçlü bir toparlanma ve Euro-dolar paritesinde daha net bir gerileme bekliyordu. Küresel piyasa profesyonellerinin beklediği etki, Fed’den değil, Almanya’daki genel seçim sonuçlarından geldi. Merkel 4. kez Almanya Şansölyesi olmak adına ipi göğüslemiş olsa da CDU/ÇSU’nun 9 puanlık oy kaybı ve Schulz’un SDP’nin 5 puanlık kayıpla uğradığı yenilgi; aşırı sağcı AfD’nin ise 9 puan oyunu artırarak parlamentoya girmesi şok etkisi yarattı. Almanya’da yeni kurulacak hükümetle ilgili aritmetiğin zorlaşması da yeni model bir aşırı sağ, neo-nazi partinin parlamentoya girmesi de AB’nin geleceği ve değerleri açısından kaygıları artırdı.
ALMANYA SEÇİMLERİ VE DRAGHI’NİN TERCİHLERİ
Açıkçası, Fed’in bilanço küçültme kararının yapamadığını, Almanya seçim sonuçları yaptı ve 25 Eylül günü Euro-dolar paritesi 1.1950 dolardan, 1.1850’nin altına, 27 Eylül’de bir ara 1.1720 dolara kadar çekildi. Merkel, yeni hükümetin noel tatiline kadar kurulmasını beklediğini belirtse de AB’yi esas telaşlandıran husus, Alman ekonomisinin koşulları hayli güçlü olmasına rağmen, aşırı sağın bu derece oy artışını hangi dinamiklerle başardığı. Almanya seçimlerinin tetiklediği pek çok endişe, Fed’i sürklase etmiş durumda. Almanya’daki seçim sonuçlarının Avrupa Merkez Bankası’nın patronu, Başkan Draghi’nin stratejilerini nasıl etkileyeceğini ise ekim ayında göreceğiz. Draghi, olumlu bir toparlanma sürecine girmiş olan Euro Bölgesi ekonomilerine destek amacıyla, genişletici para politikasını bir süre daha devam ettirmeyi düşünür ise parasal sıkılaştırmayı 2018’in ortalarına doğru eğer öteler ise Euro-dolar paritesinde 1.20-1.16 dolar bandındaki hareketin, 1.16-1.12 dolar bandına doğru çekildiğini gözlemleyebiliriz. Aksine, Draghi, Euro Bölgesi’nin ısınmaya başladığını ve enflasyon riskinin artığını görür ise ECB de parasal sıkılaştırmaya başlayabilir ki; bu durumda 1.16-1.20 dolar bandı daha kalıcı hale gelebilir.
PARİTENİN ROTASI
Bazı uluslararası finans kuruluşları ise Fed’in faiz artış kararlarının gecikmesi, buna karşılık Almanya’nın baskısı ile ECB’nin faiz artışlarına başlaması halinde, Euro-dolar paritesinde 2018’in ilk yarısında 1.26-1.28 dolara kadar uzanacak bir hareketi öngörüyor. Fakat Fed Başkanı Yellen, 20 Eylül’de verdiği şahin mesajları sürdürecek gibi gözüküyor. 26 Eylül’de, Ohio Cleveland’da İş Ekonomisi Ulusal Birliği’nin 59’uncu olağan toplantısında konuşan Yellen, enflasyon yüzde 2 seviyesine ulaşıncaya kadar Fed’in para politikasında beklemede kalmasının ‘ihtiyatsız’ olduğunu söylemiş. Yani, faiz artışlarını geciktirmenin hatalı olacağına dair hayli şahin bir mesaj verdi. Yellen, düşük enflasyon durumunun geçici olduğuna inandığını ve enflasyonun gelecek yıllarda yüzde 2 seviyesinde istikrar kazanacağını belirtmiş. Ayrıca Fed’in faiz artırımında çok fazla kademeli olmaktan sakınması gerektiğine dikkati çeken Yellen, gerekli faiz artırımları olmadan iş gücü piyasasının aşırı ısınabileceğini sözlerine eklemiş. Bakalım, önümüzdeki 6 ay Fed ve ECB’nin karşılıklı atacakları adımlar, Euro-dolar paritesini nereye oturtacak?
02 Ekim 2017 Pazartesi