1 Şubat 2014’te yürürlüğe giren, çok sayıda mal ve hizmet alımında kredi kartı taksit sayısını 9 adetle sınırlayan ve kimi mallarda kredi kartıyla taksitlendirmeyi kaldıran düzenleme öncesinde,aralık 2013 ve ocak 2014’te, Türk halkının aile bütçesindeki ayarlamalarının en az 12 takside göre yapılandığını belirterek, 2014’te 12, 2015’te 10 ve 2016’da 9 taksitle, hane halkına alıştıraalıştırakredi kartı taksit sayılarının sınırlandırılmasını önermiştim.O dönemki ekonomi yönetiminin tercihi, doğrudan 9 taksit olmuştu. Bu durum, hane halkımız üzerinde alışılması zor bir aile bütçesi yapılanması zaruretini beraberinde getirdi.En çok anlamakta zorlandığım husus ise eğitim ve iç turizmde neden 9 taksit sınırlamasının geldiğiydi.Bu iki alanında da Türkiye’nin cari açığını büyütecek hali yoktu herhalde.
Nitekim, bugün geldiğimiz noktada, hane halkının bütçe kullanımını rahatlatmak adına, pek çok mal ve hizmette kredi kartı taksit sayıları artırıldı.Ekonomi yönetimimiz bu tür adımları atarken, hane halkının kredi kartı kullanım alışkanlıklarını gözetiyor. Oysa kredi kartını iş hayatının önemli bir finansman ve ödeme aracı haline getirmiş olan geniş bir esnaf kesimimiz var.Ve gerek 1 Şubat 2014’te yürürlüğe giren kredi kartı taksit sayılarını azaltan kararlar, gerekse de bugünkimi mal ve hizmetlerde kredi kartıyla taksitlendirilmeninkaldırılması kararları, bir çok alandaki esnafımızı ciddi sıkıntıya sokmuş durumda.
KARTTA TAKSİTLENDİRME İLE ESNAF FİNANSMANI
Ekonomi yönetimi, kozmetikte kredi kartıyla taksitlendirmeyi kaldırıyor. Ama bu imkan ile dükkanını çeviren çok sayıda kuaför, berber ve perakende tuhafiyeci var.Su faturasını, elektrik faturasını, personel maaşlarını taksitlendirmesi mümkün olmayan esnafımız, bilhassa hizmetler sektöründe, müşterisi için kullandığı ürünlerinin çoğunu pek çok esnaf, kredi kartıyla taksitlendirerek alıyorve böylece dükkanın geliri ile maliyetleri arasındadengeyi yakalamaya çalışıyordu.
Esnafımızındabir ‘tüketici’ olduğunu atlayarak, belirli ürünlerde kredi kartı taksitlendirilmesinin kaldırılması,bugün el becerisi hizmetleri verebilmeleri için gereken malzemeyi almakta zorlanmalarınıgündeme getirmiş durumda.Pek çok esnafımız,malzeme tedarikini hangi alanlarda kredi kartı taksitlendirilmesi ile yaptıklarının yeniden gözden geçirilmesini talep etmekteler. Cari açığı azaltalım derken, esnafımızın bütçesini de zorlamayalım.
TÜKETİCİ GÜVENİNİ GÜÇLENDİRELİM
AK Parti iktidarlarının ilk 4 yılında, 2003-2006 döneminde, yüzde 7.4’lük rekor büyüme performansının en önemli gerekçelerinden birini, Türk halkının ekonomik ve demokratik reformlarla birlikte yeniden kavuştuğu ‘özgüven’ oluşturmaktaydı. 1990’lı yılların koalisyon hükümetleri,siyasi ve ekonomikistikrardan uzak, hayli sıkıntılı atmosferini,Türkiye’nin ufkunu görebildiğibir dönem devralmış,yüzde 7.4’lükbüyümeninyarısı özel sektöryatırımlarındangelmişti.
Türkiye’nin önünü kesmek üzere,ilk darbe ‘Danıştay’ saldırısıile gerçekleşti. Danıştay saldırısı öncesinde, 102 puandüzeyinde, Türkiye’nin o günekadar görmediği bir tüketicigüvenine işaret eden ekonomi, Danıştay saldırısı ve AKParti kapatma davası ile tüketici güveninde 65 puana kadarçöküş yaşadıve bu durum 2007 ve 2008 büyümelerine yansıdı. AK Parti kapatma davası Anayasa Mahkemesi’nde reddedilince, tüketici güveni 70 puanların üzerine toparladı.
Ancak, küresel finans krizi ile 60 puanın bile altına çöktü.Hükümetinaldığı seri tedbirlerle, küreselfinans krizi teğet geçince, tüketicigüveni 85 puanın üzerine toparlandı ve 2010 ile 2011’deTürkiye dünya ekonomisinderekor büyüme yakalayanilk üç ülke arasında yeraldı.
Gezi olayları ve ‘17-25’ ikinci ve üçüncü saldırı dalgasıydı.
7 Haziran seçimleri‘koalisyon’a işaretettiğinde tüketici güveni58 puana düşmüştü. 1Kasım seçimleri ise tekrar80 puana yaklaştırdı.
15 Temmuz hain darbe girişimi ile 67 puana düştüyse de,Türk halkınınülkesine sahip çıkmasıylayeniden 74 puana çıktı.Şimdi, terörve döviz operasyonları üzerindenoluşturulmaya çalışılannegatif algıyla, tüketici güvenini70 puanın altına çekmeyeçalışıyorlar.
Hükümetimiz, ekonomi yönetimimiz, iş dünyamız, STK’larımız ve biz akademisyenler, ‘tüketici güveni’ni yeniden güçlü kılacak her çalışmanın içinde yer almalıyız.Tüketici güvenini yükseltirsek, 2017’de yüzde 4büyümeyi rahat yakalarız.
19 Aralık 2016 Pazartesi