Hükümetlerin iktisat politikaları, 1929 Büyük Buhranı’ndan bu yana ekonomi literatürünün önemli bir alanıdır. İktisat politikaları üç temel sac ayağından oluşur: Para politikası, maliye politikası ve direkt kontrol politikaları. İktisat politikalarının temel görevi, büyüme ve istihdamı sürdürülebilir kılmak, fiyat istikrarı ve finansal istikrarı korumak, temel makro dengelerde bozulma varsa, sistemi tekrar dengeye kavuşturmaktır. Ayrıca ekonomi alanında ve iş dünyasında her düzeyde eşit bir rekabet ortamını sağlamayı da unutmamak gerekir. 1980’li yılların başından itibaren sık sık öne çıkan anglosakson ‘neoliberal anlayış’, iktisat politikalarının ‘piyasa yapıcı’, ‘piyasayı düzenleyici’ yönünü küçümseyici, dışlayıcı bir tavrı yerleştirme gayreti gösterdi. Üzücüdür ki, belirli ölçülerde başarılı da oldular.
DÜNYA EKONOMİSİNDE POPÜLER
Enflasyonla mücadele adına, salt para ve maliye politikasına dayalı bir ‘düzenleyici’, ‘dengeleyici’ politika seti oluşturursanız iktisat politikasının bir bacağını eksik bırakmış olursunuz. İktisat bilimi açısından yanlış bilinen bir detay olarak, direkt kontrol politikalarının sadece komünist ülkelerde uygulandığı iddiası, 1990’lardan bu yana Türkiye’nin elini-kolunu pek çok kez bağladı. Oysa, direkt kontrol politikaları, başta dış ticaret olmak üzere, hâlâ dünya ekonomisinde popüler bir başlıktır; ABD’nin Çin ve AB ürünlerine ekstra gümrük vergisi koyması gibi.
‘TANZİM SATIŞ AĞI’ GEREKLİ BİR ADIM
Fiyat istikrarına yönelik direkt kontrol politikalarında ise kapitalist ülkelerde dahi, 1960 ve 70’li yıllarda ‘narh fiyatı’ denendi; hükümetler pek çok malın fiyatını kendisi belirlemeye kalktı ve karaborsaya sebep oldu. Oysa günümüzde, hükümetler fiyat regülasyonunu, bilhassa tarım ve gıda ürünlerinde üreticiden doğrudan tüketiciye ulaşacak mekanizmaları oluşturarak başarıyor. Bu nedenle, Türkiye genelinde ‘tanzim satış ağı’ kurulması önemli ve gerekli bir adımdır. Sadece para ve maliye politikası değil, direkt kontrol politikası da günümüzde ‘piyasa ekonomisi’ne dayalı sistemin bir parçasıdır.
GIDADA ÇOK YÖNLÜ TEDBİRLER
Fiyat istikrarına yönelik makro ekonomik politikalar iki boyutludur: Arz yanlısı tedbirleri içeren politikalar ve talep yanlısı tedbirleri içeren politikalar. Bir örnek vermek açısından, Ziraat Bankası’nın ‘yeni’ sera kredisi ve böyle bir kredi paketiyle Türkiye’de seracılığa yeni bir model kazandırılması ‘arz yanlısı’ bir yaklaşım. İstanbul ve Ankara’dan başlayarak, yerel yönetimlerin koordinasyonunda oluşturulan tanzim satış zincirleri ise ‘talep yanlısı’ bir çözümdür. Çözümlerin kimileri kısa, kimileri orta, kimileri uzun vadeli oluşturulabilir.
Kısa vadeli çözümler, ağırlıklı olarak perakendede, yani tüketicinin muhatap olduğu tarım ve gıda ürünlerinin fiyatlarındaki anomaliliklere odaklı çözümlerdir. Üretimden tüketime, değer zincirinde yer alan kimi oligopolistik, yani rekabet dışı yapıların sebep olduğu fiyat katlamalarının önüne geçecek; söz konusu rekabet dışı yapıların piyasaya verdikleri tahribatı elimine edecek tedbirlerdir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hazine ve Maliye, Ticaret ve Tarım Bakanlığı’nın her birinin devrede olduğu topyekun mücadeleye yönelik tedbirleri açıklandıktan sonra 5 günde dahi fiyatlarda nasıl bir düşüş gerçekleştiğine birlikte şahit olduk.
Arz yanlısı tedbirler açısından, orta ve uzun vadeli hedefler arasında seracılığın önemine işaret eden Bakan Berat Albayrak, sera kapasitesini misli misli artıracak altyapı yatırımlarıyla nisan ve mayıstan sonra fiziki inşaatlara da başlayarak önümüzdeki kış, bir daha seracılık üzerinden fiyatlarla oynamaya çalışanlara hiçbir şekilde izin verilmeyeceğini vurguladı. Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği Genel Müdürü Fahrettin Poyraz ise 2.5 aylık bir ürün arzı planlaması yapılarak, yaz başına kadar önemli bir arz yanlısı tedbir alındığını hatırlattı. Ekonominin temel, oturmuş kurallarını dikkate alarak, ekonomi yönetimi süreci tam kuralına göre yönetiyor.
18 Şubat 2019 Pazartesi