Ağustos ayı sanayi üretim verileri, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 7.2 artışla piyasaları şaşırttı. Bu durumda, geçen yıl eylül ayı sanayi üretimi iyi bir performans gösterip, bu yılın eylül ayındaki bayram tatili etkisi ile bir miktar gerileme gösterse dahi, sanayi üretimi 3. çeyrekte yüzde minimum yüzde 2.5 ile 3 arası bir büyüme göstermiş olabilir. Bu da, 3. çeyrekte, Türk ekonomisinin bu yılın ilk çeyreğinde olduğu gibi yine en az 2.3 büyümesi anlamına gelebilir. Son çeyrekte üretim performansının daha iyi olacağı gerçeği ile şimdiden Türk ekonomisinin 2015 yılını yüzde 3 civarında bir büyüme ile 2014 yılından bir miktar daha iyi tamamlayacağını söyleyebiliriz. Piyasalar da olumlu büyüme rakamını dikkate alarak tansiyonu düşürüyorlar. Daha geçen hafta dolar-TL kurunda 3.03 TL düzeyini konuşur iken, bu hafta 2.92 TL düzeyini dahi gördük.
DÖVİZ PİYASALARI YETERİNCE DERİN DEĞİL
Türk Lirası'nın, ABD Merkez Bankası'nın (FED) bir önceki Başkanı Bernanke'nin 22 Mayıs 2013'teki konuşmasından bu yana, dünyanın birçok önde gelen gelişmiş ve gelişmekte olan ülkesinin para birimlerinin başına geldiği gibi dolar karşısındaki değer kaybı izleniyor. Dünya ekonomisinde, milli gelir büyüklükleri bizim bir hayli üzerimizde olan Brezilya, Meksika ve Hindistan gibi ekonomiler, hatta Euro Bölgesi ülkeleri para birimlerinin dolar karşısında beklenenin de üzerinde değer kaybetmesine şahit oldular.
Türkiye başta olmak üzere, bizim gibi önde gelen gelişmekte olan ekonomilerin para birimlerindeki değer kayıplarının ekonomik gerekçelerin üzerinde bir boyuta ulaşmasında iki temel faktör söz konusu. Bunlardan ilki, günlük, spot döviz işlemi yapılan piyasaların çok derin olmaması. Bu nedenle, 250-300 milyon dolarlık bir talep, bir döviz işlemi ile döviz kurlarını hoplattırabiliyorsun. İkinci kritik gerekçe ise kaldıraçlı işlemler. Yani finans piyasalarında, özellikle vadeli işlemlerde, kişinin elindeki sermayesinin 10 ile 50 katı arasında işlem yapma imkanı veriyorsun. İlginçtir, G20'de kaç kez tartışılmış olsa da, ABD ve İngiltere kaldıraçlı işlemlerin kısıtlanmasına şu ana kadar destek olmadılar.
ÇİN'DEN SPEKÜLATÖRLERE GÖZDAĞI
Çin yuanın değerini istediği gibi ayarlayabilen ve koruyabilen bir ülke olmasına rağmen döviz spekülatörlerinden muzdarip. Bu nedenle, Çin Merkez Bankası spekülatörlerin elini yakacak bazı tedbirleri düşündüklerini açıkladı. Bu açıklama, döviz spekülatörlerini engellemek için Tobin vergisi gibi cezalandırıcı önlemlere işaret ediyor. Tobin vergisi, bu vergiyi ilk ortaya çıkarmış olan Amerikalı iktisatçının soyadından geliyor ve ülkeye giren sermayenin, örneğin çıkmak istemesi halinde 2 yıldan önce çıkarsa, ağır ve yüksek bir vergi uygulanması anlamına geliyor. Böylece, hızlı sermaye giriş ve çıkışları engelleniyor. Çin'in yuanı rezerv para yapmak için daha liberal davranması gerekirken, düşünülen tedbirlerin doğru olmadığı empoze edilecek. Nitekim, Hindistan MB'ye 'faiz indirme, Brezilya ve Türkiye'den ders al' dendi. Hindistan MB Başkanı Rajan da, suratlarına 'beklenenden yüksek faiz indirimi' ile okkalı bir tokat attı.
SPK'DAN DA EK TEDBİR GELİYOR
Ekonomiyönetiminin kontrolünü artıracak kimi tedbirleri gündeme getirecek düzenleme taslağı da, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından açıklandı. Buna göre, varlık bazında uygulanacak kaldıraç oranlarının varlıkların belirli gruplara ayrılması suretiyle Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği tarafından belirlenerek, SPK tarafından onaylanacak ve kaldıraç oranının en fazla 100 olabileceği ve başlangıç teminat tutarı 10 bin liranın altında olan müşteriler için 50'yi geçemeyecek. Ayrıca, teminatların Takasbank nezdinde müşteri bazında tutulacağı ifade edilen taslaklarda, kaldıraçlı alım satım işlemleri sunulan müşterilere Bireysel Portföy Yöneticiliği ve Yatırım Danışmanlığı hizmeti sunulamayacağı bildirildi. Türkiye ve Çin gibi ülkeler, 2016 ve 2017 için önden tedbir alıyor. Bu noktayı göz ardı etmeyelim.
12 Ekim 2015 Pazartesi