DR. İLHAMİ FINDIKÇI
Başarı, Türk Dil Kurumu sözlüğünde ‘başarmak işi’, ‘bir işte elde edilen yararlı sonuç, muvaffakiyet’ olarak tanımlanıyor. Yani başarıdan söz etmemiz için yararlı bir sonucun üretilmiş olması gereklidir. Herhangi bir işte arzu edilen, hedeflenen, insanlara katma değer sağlayan bir sonuca ulaşılması, başarıyı getiriyor.
İşi, konumu, statüsü, eğitimi ne olursa olsun insanların ortak hedefidir başarmak. Çocuklar okullarında, anne ve babalar işlerinde, siyasetçiler partilerde, sporcular müsabakalarda, sanatçılar eserlerinde, kısacası her insanın belki de en önemli ve ortak hedefi başarılı olmaktır. Küçücük günlük bir işten, dünyayı ilgilendiren bir projeye kadar başarı, insan hayatını adeta kuşatan bir ihtiyaçtır. Bunun içindir ki, en büyük imtihan olan hayattan, hayatın içindeki anlara kadar hep başarı istiyor, muvaffakiyet için koşuyor insanlar. Çünkü gerçek, evrensel anlamdaki başarı, kişinin kendisi ile olan uyumunu, kendisini anlamasını, tamamlamasını kolaylaştırıyor.
POTANSİYELİN AÇIĞA ÇIKARILMASI
Hayatın ve var olmanın anlamı konumundaki bu temel başarı, ihtiyacı ve isteği birçok insani özellik gibi kişiden kişiye farklılık gösteriyor. Doğuştan getirilen genetik özellikler ve hayatın ilk yıllarındaki yetişme biçimi, aile içindeki iletişim, etkileşim ve yaşam biçimi, bireyin başarı ihtiyacı konusundaki potansiyelinin güçlenerek açığa çıkmasına yahut zayıflamasına neden olabiliyor. Önemli olan bu potansiyelin açığa çıkarılması, korunması ve geliştirilmesidir. Büyük mücadeleler ile siyasette, sanatta, sporda belirli yerlere gelen kimi değerlerin, gerek kendileri gerekse çevreleri tarafından yeterince korunamamaları, kısa zamanda onları geriye götürebiliyor.
YAPAY BAŞARI STANDARDI
Bilgi toplumu olarak adlandırılan günümüzde hızlı yaşam biçimi, hayatın birçok yüzünde değişiklik oluşturduğu gibi başarı ihtiyacını da gerçek mecrasından uzaklaştırmaya başladı. Öyle ki, modernizm ve sekülerleşme birçok alanda olduğu gibi gerçek başarının anlamını giderek zayıflatırken göstermelik başarıyı palazlandırıyor. Uzun süreli, kalıcı, süreklilik içeren, hizmet ve katma değer odaklı ve esasen insana, insan olduğu hissini kuvvetle yaşatan başarma ihtiyacı; geçici, sınırlı, süreli, göstermelik ve kişinin benine dönük günlük başarı ihtiyaçları ile hızla yer değiştiriyor. Kısacası, diğer insanlara bir katma değer üretmek, onlara herhangi bir hizmet sunmanın hazzını içeren, derin bir aşk ve sevda yüklü başarma güdüsü; bütün derinliklerini kaybederek, hızla diğer insanlardan bir şeyler alma hırsına dönüşüyor. Diğer yandan insanlık tarihi kadar eski olan evrensel başarı standardı, küreselleşme rüzgarıyla aynılaşan, gündelik hale gelen, anlamsızlaşan, daha da önemlisi çoğu zaman kişinin kendi hedeflerini değil, başkalarının hedeflerini yansıtan, özünden uzaklaşmış yapay bir başarı standardına doğru değişiyor. Böylece neredeyse tüm ilişkilerde baş gösteren yapaylık, başarının algılanması ve yaşamın bir parçası haline getirilmesini de engelliyor.
RUHSAL TATMİNİ DE SAĞLAMALI
Bütün bunlar, günümüz insanının kendi iç alemindeki zenginliklerden uzaklaşmasına, başkasına hizmetten kendisine hizmete doğru ray değiştirmesine, düşünce, tutum ve davranış zincirinde uyumsuzluklara, akıl ile gönlün buluşamamasına yol açıyor. Böylece organizmanın ihtiyaç duyduğu ruh ile beden bütünlüğünü sağlayan gerçek başarı; altı doldurulmamış, yapay ve geçici bir haz olarak salt bedene hapis olup ruha ulaşamıyor. Bedenler, başarı sarhoşluğu yaşarken, ruhlar temeli sağlam olmayan çok katlı yapılar gibi her an devrilme endişesi yaşıyor. Bunun içindir ki başarı, ulaşılacak önemli bir sonuç olmakla birlikte bunun gerçek bir başarı olması için süreklilik ve sürdürülebilirlik göstermesi bedensel tatmin yanında ruhsal tatmini de sağlaması gerekli ve önemlidir. Dolayısıyla başarı, ruhsal tatmini de sağlayacak biçimde yönetilmelidir.
29 Ocak 2021 Cuma