8 Ağustos’ta açıklanan haziran ayı sanayi üretim verisi, sanayinin bir önceki yılın aynı ayına göre yüksek bir üretim artışı trendi ile yoluna devam ettiğini gösterdi. Nisan ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 6.7’lik artış yakalayan sanayimiz, mayıs ayında yüzde 3.5 ve haziran ayında da 3.4’lük büyüme ile yılın 2. çeyreğinde yüzde 4.6’lık bir ortalama üretim artışına imza attı. Bu performans, yılın 2. çeyreğinde GSYH büyüme hızımızın yüzde 8’e bile çıkabileceğine işaret ediyor. İstatistiki yanılma payı dikkate alınarak hesaplama yaptığımızda 2. çeyrekte yüzde 6.45 ile 7.25 arasında bir büyüme oranı görebiliriz. Bununla birlikte, yılın ilk çeyreğinde sanayi üretimi ortalama yüzde 2.1’lik bir artış oranı yakalamasına rağmen büyüme yüzde 5 çıkmıştı. Bu nedenle yüzde 4.6’lık sanayi üretim artışı, 2. çeyrekte büyümeyi rahatlıkla yüzde 8 ve üzerine taşıyabilir.
İHRACATÇILARIN PERFORMANSI
Çin’in yılın 2. çeyreğinde yüzde 7’ye yakın bir büyüme yakalayacağı beklentisi dikkate alındığında, Türkiye’nin 2. çeyrekte de küresel bir büyüme başarısı yakalamış olacağını şimdiden söylemek mümkün. 2017 yılının bütünü için dünya ekonomisinin büyüme beklentisi ise yüzde 3 olarak şekilleniyor. İhracatçılarımızın yılın 2. çeyreğinde ortaya koydukları performans, net ihracatın büyümeye pozitif katkısının sürdüğüne işaret ediyor.
Türk iş dünyasının merak ettiği bir başka konunun Euro-dolar paritesinin seyri olduğunu hatırlatmamız lazım. ABD Başkanı Trump’ın sebep olduğu belirsizlik, ABD’nin iç ve dış siyasetine yönelik tartışmalar Euro-dolar paritesi üzerinde hayli belirleyici. Nitekim Euro-dolar paritesi, 2015’in ocak ayından bu yana geldiği en yüksek seviye olan 1.1893 doları bile gördü.
EURO-DOLAR PARİTESİ
ABD’nin tarım dışı istihdam verilerinin beklenenden iyi gelmesi ile bir günde Euro 1.1728 dolara gerilemiş olsa da, gerek Avrupa’daki yaz tatilleri dolayısıyla işlem hacminin düşük olması, gerekse de Fed yetkililerinin, ABD’nin enflasyon verilerinde gözle görülür bir artış olmadığı müddetçe, yeni bir faiz artışına karşı çıkmaları, doların zayıf kalmasına yönelik baskının devam etmesine sebep oluyor. Bu nedenle Euro da 1.1750-1.18 dolar aralığında değerini koruyor. Bununla birlikte eylül ayı ortasındaki Fed toplantısından bilanço küçültme kararı, aralık ayı toplantısından da bir faiz artışı kararı daha çıkması halinde, Euro-dolar paritesinde trendin aşağıya dönmesi kaçınılmaz olacak.
TURİZMDE ORTAK AKIL ZAMANI
Türkiye enerji alanında yerli-milli imkanlara yönelik tarihi adımlar atıyor. Bu adımlar, 2020’lerden itibaren Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığını azaltarak, hem milli gelire hem de Türkiye’nin cari açığının azaltılmasına büyük katkı sağlayacak. Türkiye’nin cari açığını azaltacak kritik önemde sektörlerden biri de turizm. İmalat sanayi, yüksek teknolojili ürünler derken, turizmin yılda 30-35 milyar dolar döviz geliriyle en yüksek ihracat gelirini kazandıran otomotiv sektöründen daha fazla katkı sağladığını görmeliyiz. Bu da, ancak turizme yönelik bakanlık, özel sektör ve medya işbirliği ve ortak akıl oluşturulması ile mümkün.
Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’un sektör temsilcileri ile bir araya geldiği Antalya toplantısında vurgulanan rakamlar, milli gelirdeki yüzde 12’lik ve istihdamdaki yüzde 8.2’lik payıyla kültür ve turizm sektörünün büyük bir güce ve potansiyele ulaştığını gösteriyor.
2023 hedefi 50 milyon turist ve 50 milyar dolar gelir. Bu hedefin başarılması, Türkiye’nin en çok döviz geliri kazandıran sektörü olarak turizmin yol haritası ve stratejisinin yeniden yapılandırılmasından geçiyor.
Dünya Turizm Örgütü’nün tahminleri, 2030 yılında turist sayısının 1.8 milyara, sektör hacminin de 7.2 trilyon dolara ulaşacağını gösteriyor. Türkiye’nin turizm gelirlerinin ise 140 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Turizm sektör ekosistemi, medyanın da farkındalık desteği ile 2023 için geliri 50 milyar dolar, 2030’da ise 140 milyar doların üzerine taşıyabilir. Yeter ki, turizme de stratejik sektör olarak yaklaşalım.
15 Ağustos 2017 Salı