tatil-sepeti
Prof. Dr.  Kerem ALKİN

Prof. Dr. Kerem ALKİN

Diğer Yazıları

Bu haftadan başlayarak, dikkatle takip etmemiz gereken çok sayıda başlığın olduğu bir iki haftaya giriyoruz. Sizin bu satırları okuduğunuzda, ABD’nin küresel piyasalarca merakla beklenen kasım ayı istihdam verileri açıklandı. Onun akşamında, uluslararası derecelendirme kuruluşu Moody’s’in önceden açıklanmış olduğu Türkiye değerlendirme takviminde 2 Aralık’ın yer aldığını görmüştük. Bununla birlikte, 21 Ekim’deki not kırma kararı sonrasında, piyasalar Moody’s’den Türkiye için yeni bir karar beklemiyordu. Diğer kuruluş Fitch’in ise bu tarihlerde önceden belirlenmiş bir değerlendirme takvimi olmasa da 16 Aralık Cuma gününe kadar o da bir Türkiye değerlendirmesi yapar mı, merak konusu. Gelecek hafta Türkiye, Euro Bölgesi ve ABD ile pek çok veriyi ve 8 Aralık Perşembe günü Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) toplantısını takip edeceğiz.

Önümüzdeki yıl Avrupa’da bir seçim yılı ve ECB, gelecek yılın mart ayı sonunda sonlandıracağı tahvil alım programını 2017 sonuna kadar uzatabilir ki, gelecek hafta alacağı böyle bir karar, Euro-dolar paritesinde 1.06-1.04 dolar bazında aşağı doğru baskıyı artırabilir. Önümüzdeki hafta, Türkiye cephesinde sanayi üretim verisi, 12 Aralık Pazartesi ise 3. çeyrek büyüme verisi açıklanacak. Ardından 13-14 Aralık, en az 25 baz puan faiz artıracağı beklenen ABD Merkez Bankası’nın (FED) toplantısı var. O bitiyor, 15-16 Aralık’ta bu defa gözler AB liderler zirvesinde olacak. Liderlerin Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye ile ilgili tavsiye kararı dikkate alıp almadıklarını izleyeceğiz. 16 Aralık Cuma akşamı, tüm bu yoğun gündem tamamlandıktan sonra, küresel piyasalar yılbaşı tatili moduna geçecek. Tüm bu başlıklar küresel ölçekte ve Türkiye odaklı stresi azaltır ise yurtiçinde döviz kurlarında anlamlı bir yumuşama gözlenebilir.

TEŞHİS YANLIŞSA, TEDAVİ SONUÇ VERMEZ

Küresel ekonomik sistem, büyük bir paradigma değişikliğinin eşiğinde duruyor. 1990’lı yılların sonlarından itibaren, ‘küreselleşme’ adına aşırı yol verilen uluslararası finans sisteminin hırs ve aç gözlülüğü, dünya ekonomisi açısından vahim dengesizlikleri ve haksızlıkları öne çıkardı. Öyle ki, dünya genelinde reel sektör kârlılığı ile finansal sistem kârlılığı arasında artan dengesizlik, 1’e 7 olarak tarif edebileceğimiz derin bir hakkaniyetsizliği gündeme getirmiş durumda. Bu nedenle, küresel ölçekte, insan kıymetleri ve üretime dayalı yeni bir büyüme modeli, buna bağlı olarak, yeni para politikası ve maliye politikası yapılanması önde gelen ülkelerin tümünün gündeminde. Bu derin hakkaniyetsizlik, ABD’nin seçilmiş 45. Başkanı Trump’a ‘Amerika’yı yeniden büyük yapalım’ seçim kampanyası mesajını da getirdi.

13. 5 yıllık kalkınma planı ile Çin 2020’de ekonomide transformasyon sürecini tamamladıktan sonra, küresel ölçekte, başta petrol, emtia fiyatlarında yeni ve yukarı yönde bir fiyatlandırma süreci başlayacak ve dünya ekonomisi enflasyon baskısı altına girecek. Bu noktada, Türkiye başta olmak üzere, önde gelen ülkelerin tümü için yeni bir büyüme modelini kurgulayacakları 2 yıllık bir süre söz konusu. Bu nedenle, merkez bankaları, önümüzdeki 2 yıl enflasyona odaklanmaktan çok, yeni bir büyüme modeline uygun yeni bir para politikasına odaklanmalı. Bu dönemde, üretime ve yeni bir büyüme modeline odaklanırken, döviz kurlarındaki dalgalanmayı öncelikli kılmamak kritik önemde. Eğer, dalgalı kur rejimindeysek, bu ismin hakkını vermemiz gerekiyor.

ERDOĞAN’DAN ÖNEMLİ MESAJLAR

7. Boğaziçi Zirvesi’nde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın pek çok kritik önemde mesajı oldu. Büyümeyle ilgili olarak, ülkelerin teşhislerinin yanlış olması nedeniyle, tedaviyi de başka yerde aradıklarına işaret eden Cumhurbaşkanımız, talebi ne robotların ne de finansal araçların üreteceğini, talebi sadece insanların ortaya çıkardığını, sürdürülebilir büyümenin yolunun da insandan, daha doğrusu insanların huzur ve refah içinde yaşama imkanlarını genişletmekten geçtiğini vurguladı.

Önümüzdeki dönemde ticarette ve savaşta kazananı belirleyecek olanın, teknolojik üstünlükle birlikte, yine insan olduğunu hatırlatan Erdoğan, nüfus artışı olmadan, üretimi ve yatırımı destekleyen finansal sistem tesis edilmeden, her alanda adaleti esas alan bir anlayış benimsenmeden sağlıklı bir küresel gelecek inşa edilemeyeceğinin altını çizdi. Bu mesajları not alalım.

05 Aralık 2016 Pazartesi