tatil-sepeti
Prof. Dr.  Kerem ALKİN

Prof. Dr. Kerem ALKİN

Diğer Yazıları

15 Temmuz FETÖ hain darbe girişiminin halkımızın destansı direnişi ile bertaraf olmasının birinci yıl dönümünü idrak ettiğimiz geçen hafta, Türkiye ekonomisinin bugün ulaştığı nokta ile Türk halkının kahramanlığı, gözüpek olması arasında çok güçlü bir bağ olduğunu vurgulamamız gerekiyor. Kurtuluş Savaşı’ndan 15 Temmuz’a, Türkiye yakın tarihinde bir sürü badireler atlattı. Bu badireleri, her defasında demokrasisini ve ekonomisini daha ileri taşıma azmi ile aştı. 2. Dünya Savaşı’nın sonrasında oluşan ‘Soğuk Savaş’ dönemi, dünya ekonomisinin gelişimine sekte vurmasının yanı sıra, küresel ölçekte demokrasinin gelişme sürecini de yavaşlatmıştı. Soğuk Savaş, ülkelerin ‘milli irade’ye dayalı olması gereken siyasi yapıları içerisinde, sivil ve askeri bürokrasinin haddinden fazla güç topladığı, ülkenin seçimlerle göreve gelen hükümetlerinin sık sık bürokrasiyi aşmakta zorlandıkları sorunlu yapıları da beraberinde getirdi.

Soğuk Savaş sonrasında, ülkeler ekonomik ve demokratik reformlarla, milli iradenin öne çıkması adına, halkın demokrasiye tam katılımını sağlayacak süreçleri oluşturmak adına yoğun bir çaba ortaya koydular. Reformlar hız kazandığı ölçüde, bürokrasinin de gücünü kaybetmemek adına direnç gösterdiği süreçler yaşandı. Bu durum, Türkiye ekonomisinde, özel sektör ağırlıklı, KOBİ’lerin öne çıktığı bir yapının oluşmasını da geciktirdi. Soğuk Savaş döneminde, Türkiye her 10 yılda bir darbeler nedeniyle demokrasisinde kesintiler ile karşı karşıya kaldı. Siyasi istikrara yönelik sorunlar, Türkiye ekonomisinin gelişimini de olumsuz yönde etkiledi.

1980’lerin başlarına geldiğimizde, dünyaya ancak 3 milyar dolar ihracat yapabilen, turizmdeki toplam yatak sayısı Rodos Adası’nın bile altında olan ve yüzde 65’i kamunun hakimiyetinde olan bir ekonomi mevcuttu. 1994 ve 2001 ekonomik krizleri, bin bir çabayla 3 bin dolar düzeyine getirilebilmiş kişi başına milli gelirin iki kez
2 bin dolar seviyesine gerilemesine sebep oldu ve Türkiye 1990’lı yılların bütününde ekonomik ve siyasi özgüveni kaybettiği bir dönem yaşadı. 2003’ten itibaren, AK Parti’nin tek başına iktidar olduğu 15 yılda, başlatılmış olan ekonomik ve demokratik reformlarda çıta üst noktaya taşındı ve Türkiye’nin küresel alandaki algısında gözlenen sıçrama, ekonomi ve siyaset alanında yeniden özgüven yakalamamızı sağladı.

15 TEMMUZ DESTANI’NIN EKONOMİK KODLARI

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ekibiyle birlikte 15 yılda gerçekleştirdiği ‘devrimsel’ dönüşüm, demokratik ve ekonomik reformları hayata geçirmek adına gerekli kararlılık ve inanca sahip olmanın, bir ülkeyi dünya ekonomi-politiğinde nasıl üst basamaklara çıkardığı noktasında tescillenmiş bir başarıdır. Türkiye, bu başarısı ile hem Avrasya’daki ülkelerin tümüne ilham veriyor hem de küresel ekonomi-politiğin yeni yükselen coğrafyası Asya-Pasifik açısından bir sıklet merkezidir. Demokrasisi ve ekonomisiyle Türkiye’nin ‘oyun kurucu’ gücünü artırması, Asya-Pasifik’in önlenemez yükselişinin hızlanması anlamına geliyor. 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi, Türkiye’yi felç etmeyi, uluslararası itibarını yok etmeyi, ekonomik sistemini yerle yeksan etmeyi ve Asya-Pasifik’in yükselişini sekteye uğratmayı hedeflemiş, küresel güçlerce her açıdan desteklenmiş vahşi bir operasyon; bir işgal girişimidir.

15 Temmuz Destanı’nın ekonomik kodlarını merak ediyorsanız, 2002’de ortalama yaşam standardı 3 bin doların altında, bankalarda sadece 128 milyar TL tasarrufu olan, 30 milyar dolar ihracatı dahi yakalayamamış, kamu mali disiplini büyük sıkıntılar içinde olan bir Türkiye’den, bugün 10 bin 800 dolar ortalama yaşam standardı, bankalarda 1 trilyon 240 milyar TL tasarrufu olan, 150 milyar dolar ihracat yapabilen, küresel ölçekte pek çok önde gelen gelişmiş ve AB ülkesinden daha güçlü ve sağlam kamu mali disiplini olan, 170 milyar dolar sanayi üretimi ile Avrasya’nın en iddialı üretim ekonomilerinden biri olan Türkiye’yi, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ekibinin bu büyük başarısını iyi analiz etmemiz gerekir. Bu verilerin tümü toplumsal düzeyde yüksek bir özgüven, güçlü bir özel sektör ve geleceğine yatırım yapan bir Türk halkı anlamına geliyor.

Türkiye ekonomisinin sağlam temellere dayalı başarısını göz ardı eden hainler ve onların küresel destekçilerinin 15 Temmuz gecesi gerçekleştirdikleri darbe ve işgal girişimi, halkımızın iman dolu göğsüne, Türkiye ekonomisinin sağlam temellerine, Türk iş dünyasının başarılarla tescillenmiş özgüvenine çarptı ve un ufak oldu. Milli iradenin sarsılmaz gücü, tankları da topları da uçakları da ezdi, geçti.

15 Temmuz Destanı’nın ekonomik kodları, dünyanın önde gelen ülkelerinin dahi kaldıramayacağı ölçüde vahşi bir saldırıya rağmen Türkiye ekonomisinin yeniden yüzde 5 büyümeye dönmesinin gerekçesidir.

249 şehidimiz ve 2 bin 900 gazimizin tarihi fedakarlıkları adına, Türkiye’yi dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına taşımak boynumuzun borcudur.

17 Temmuz 2017 Pazartesi