HABER: AYŞE BAŞAK
Hayatımızın, tüm deneyimlerimizin merkezinde beynimiz var. Yaşamsal aktivitemiz beynimiz üzerinden gerçekleşiyor. Beynimizin işleyişine ve gelişimine dair bilgimiz ise yürütülen araştırmaların, yapılan buluşların yoğunluğuna rağmen hâlâ sınırlı düzeyde sayılıyor.
Yaşayan bir beyin üzerinde araştırma olanakları kısıtlı. Canlı insan beyni üzerinde deney yapılamıyor. Hayvanlar üzerinde yapılan bu türden araştırmaların ise insan beyni üzerinde daima karşılığı olmuyor. Sonuçlar örtüşmeyince, yapılan deneyler, verilen onca emek boşa çıkabiliyor. Son yıllarda gelişen üç boyutlu baskı teknolojisi, beyin üzerine yapılan araştırmalar için bir umut vaat ediyor. Japonya’da üç boyutlu yazıcıdan çıkarılan mini bir yapay beyin, sinirsel aktivite gerçekleştirmeyi başardı. Baskı yoluyla geliştirilen bu türden dokulara ‘organoid’ adı veriliyor. Beyin dokusuna oldukça benzeyen bir görünüme sahip bu ‘organoid’ mini beyin, beynin işleyişi ile ilgili yepyeni veriler sağlayabilir.
Yapay organ, doku çalışmaları dünyada hızla gelişiyor. Bu dokular artık basılabilir hale geldi ama önemli olan vücut ile uyumlu çalışabilir hale gelmeleri. Doğal dokuları taklit edebilmeleri ve işlev gösterebilmeleri… Yapay beyni geliştiren Japon araştırma ekibinden Kyoto Üniversitesi mezunu, Salk Enstitüsü çalışanı Hideya Sakaguchi, geliştirdikleri ‘organoid’ beynin doğal olarak sinirsel aktivite gerçekleştirebildiğini açıkladı. Peki bu ne anlama geliyor? Beyindeki nöronlar, birbirleriyle ve bedenin diğer dokularıyla iletişimi elektriksel tetiklemelerle kuruyor. Japon bilim insanlarının geliştirdiği yapay beyin dokusu, beynin en temel fonksiyonu olan bu aktiviteyi gerçekleştirebiliyor. Yani sadece dokunun basılabilmiş olmasının ötesine geçip işlevinden söz edebiliyoruz. Bu noktada bilim kurgu filmlerinde karşılaştığımız bir soru geliyor akıllara? Yapay doku, bilinçlenebilir mi? Düşünmeye başlayabilir mi?
Araştırmacı Hideya Sakaguchi bunun bir bedene bağlanmadan, durduğu yerde mümkün olmadığını söylüyor. Yani ‘organoid’ bir hayvan bedenine nakledilebilir hale gelirse orada bilinç geliştirebilir. Bu noktada ise araştırmacıların karşısına etik sorunlar çıkabilir. Sakaguchi, aktif olarak çalışan nöronlar görmenin kendisini çok heyecanlandırdığını söylüyor ve daha da önemlisi önce bireysel aktivite gösteren nöronların kendi aralarında ağlar oluşturarak senkronize aktivite gösterdiğini belirtiyor. Bu senkronize aktivite araştırmanın en heyecan verici tarafı. Yapay beynin hücre aktivitesini ölçmek için yeni teknikler kullanan Sakaguchi ve ekibi, bir araya gelen nöronların tıpkı doğal işleyişte olduğu gibi birbirine bağlandıklarını tespit etti.
İnsan yürüyüşünü analiz eden yapay zeka
Geliştirilen yeni yapay zeka, insanların yürüyüşünü analiz ederek o anki duygularını anlayabiliyor. Chapel Hill ve Maryland Üniversiteleri araştırmacıları, yürüyüş şekillerinden duygularını okuyabilen bir yapay zeka icat etti. Makina, öğrenme metodu adı verilen bir yöntemle geliştirilen yapay zeka, insanların sadece yürüyüşlerine bakarak o an içinde bulundukları ruh halini anlayabiliyor.
‘Al’ adını da verdikleri yapay zeka, yürüyen insanların hangi duyguda olduğunu gerçek zamanlı olarak belirleyebildi.
Makina öğrenme metodu geliştirilirken üniversite kampüsünde 24 denek tarafından hazırlanan 1384 yürüme videosunun yer aldığı Emotion Walk or EWalk verilerinden faydalanıldı. Videolarda farklı ruh hallerinde yürüyen denekler, yapay zeka tarafından analiz edildi. Sistem, duyguları saptamak için kişinin duruşunu, adımların sıklığını, mesafesini, temposunu, ellerin, ayakların, boynun, başın duruşunu inceledi. Bunlara bakan sistem, kişinin başının nasıl durduğuna, boynuyla olan açısına bakarak yürüyen kişinin mutlu mu üzgün mü olduğunu saptayabildi. Araştırmacılar, deneylerde yüzde 80.07 başarı sağladıklarını duyurdu.Peki insanların yürüyüşlerine göre yapay zeka ile duygu saptaması ne işe yarayacak? Araştırmacılar bunun pek çok alanda kullanılabileceğini düşünüyor. Güvenlik bunların başında geliyor. Ayrıca AVM’de hatta mahkemelerde kullanılabileceğini öngörüyorlar.