İngiltere merkezli teknoloji şirketi Pulsar Fusion, yıldızlardaki enerji üretimini taklit eden nükleer füzyon prensibiyle çalışan ‘Sunbird’ adlı roket konseptini duyurdu. Bu yenilikçi teknolojiyle Mars'a yolculuk süresinin yarıya indirilmesi ve Plüton gibi uzak hedeflere birkaç yıl içinde ulaşılması amaçlanıyor. Yer testlerinin 2025, yörünge denemelerinin ise 2027'de yapılması planlanan proje, uzay görevlerinde yeni bir dönemin kapısını aralayabilir.
YILDIZ GÜCÜYLE İTKİ
Geleneksel kimyasal roketlerden farklı olarak nükleer füzyonla itki sağlayan Sunbird, uzay araçlarına yüksek hız ve verimlilik kazandırmayı vaat ediyor. Bu roketler, doğrudan fırlatma aracı olmak yerine, yörüngedeki uzay araçlarına kenetlenerek gezegenler arası mesafelerde ‘çekici’ görevi görecek. Şirket yetkilileri, Avrupa'nın en büyük uzay tahrik test tesislerinden bazılarını kurduklarını ve uluslararası bir test merkezi olma yolunda ilerlediklerini belirtiyor.
VERİMLİ VE TEMİZ ENERJİ POTANSİYELİ
Nükleer füzyon, atomların parçalandığı füzyona göre çok daha fazla enerji açığa çıkarıyor ve tehlikeli radyoaktif atık üretmiyor. Dünya'da füzyonu sürekli kılmak zor olsa da, şirket açıklamalarına göre uzayın vakum ortamı bu teknoloji için daha uygun koşullar sunuyor. Sunbird, özel doğrusal reaktörler kullanarak plazmayı ısıtıp, oluşan protonları doğrudan itki gücü olarak kullanacak. Bu yöntem, uzayda yakıt kütlesini azaltarak yüksek hızlara erişim için avantaj sağlıyor.
GELECEK VİZYONU VE UYGULAMALAR
Şirketin vizyonu, yörüngede konuşlanmış, yeniden kullanılabilir Sunbird roketlerinden oluşan bir filo kurarak gezegenler arası lojistiği hızlandırmak. Bu teknoloji sayesinde Dünya-Mars arası yolculukların altı aydan aza inebileceği, Jüpiter ve Satürn gibi dış gezegenlere ise birkaç yılda ulaşılabileceği öngörülüyor. Potansiyel uygulama alanları arasında gezegen keşiflerinin yanı sıra, asteroid madenciliği gibi ticari faaliyetlerin sürelerini kısaltmak da bulunuyor.
REKABET VE UZMAN DEĞERLENDİRMELERİ
Pulsar Fusion bu alanda tek olmasa da, nükleer füzyonla itki sağlama konusundaki çalışmaları dikkat çekiyor. Başka özel şirketler ve uzay ajansları da nükleer (füzyon) tahrik sistemleri üzerinde çalışıyor. Konuyla ilgili uzmanlar, füzyon tahrikinin uzay keşfinde devrim yaratma potansiyelini kabul ederken, reaktör sistemlerinin küçültülüp uzay koşullarına uyarlanmasının önemli bir mühendislik zorluğu olduğuna dikkat çekiyor. Uzmanlara göre bu teknoloji, Ay'a üs kurma gibi büyük projeleri tek seferde mümkün kılabilir ve Ay'dan Helyum-3 gibi değerli kaynakların çıkarılmasına olanak tanıyabilir. Füzyon itkisinin, insanlığın uzaydaki erişimini genişletmenin ötesinde, henüz öngörülemeyen ekonomik ve toplumsal faydalar sağlayabileceği belirtiliyor.