tatil-sepeti

Avrupa Birliği, 2026 yılında Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nı (SKDM) devreye alarak dış ticarette yeni bir dönem başlatacak. Süreci yakından izleyen Türkiye, Ulusal Emisyon Ticaret Sistemi’ni oluşturma hazırlıklarına devam ediyor.

Sistemin hedeflerinden biri de ülke içerisinde ödenecek karbon ücretinin ihracat yaparken ödenecek SKDM ücretinden düşürülmesi ve kaynağın Türkiye’de kalması.

 

HABER: ŞEREF KILIÇLI

 

Avrupa Birliği (AB), 2019 yılı sonunda açıkladığı Yeşil Mutabakat programıyla iklim sorunuyla mücadele konusunda sektörlere de önemli sorumluluklar getiriyor. Mutabakat kapsamında 2030’a kadar sera gazı emisyonlarını yüzde 55 oranında azaltmayı, 2050’de ise karbon nötr olmayı hedefliyor. Bu kapsamda hedeflerine altyapı sağlayıcılardan biri olan AB Emisyon Ticaret Sistemi’ni 2005 yılında devreye aldı. İklim hedefleri, AB’nin tüm ekonomi politikasını yeniden şekillendirirken, 1 Ocak 2026 tarihinde ithalatını doğrudan etkileyecek Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nı (SKDM) da devreye alacak. 

 

6 SEKTÖRLE BAŞLIYOR

SKDM’nin ilk aşamasında belirlenen 6 sektöre, AB tarafından ithal edilen ürünlerde üretim süreçlerindeki karbonla ilgili kriterlere uyulmaması durumunda sınırda ilave bir mali yük getirilecek. Söz konusu 6 sektör arasında demir-çelik, alüminyum, çimento, gübre, elektrik ve hidrojen yer alıyor. İlerleyen süreçte kapsamın genişleyeceği belirtiliyor. Öte yandan, ihracatının yaklaşık yüzde 41’ini AB’ye gerçekleştiren Türkiye de AB’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’ndan etkilenecek sektörleri korumak ve iklim hedeflerine katkı için kendi Ulusal Emisyon Ticaret Sistemi’ni kurmaya hazırlanıyor.

 

İTO’DAN SEMİNER

Sektörleri bilgilendirme etkinliklerini sürdüren İstanbul Ticaret Odası, ‘Karbon Ayak İzi ve Sürdürülebilirlik’ konulu seminer gerçekleştirdi. Açılış konuşmasını İTO Yönetim Kurulu Üyesi Giyasettin Eyyüpkoca’nın yaptığı toplantıda; AB Emisyon Ticaret Sistemi, SKDM’nin uygulanma süreci ve Ticaret Bakanlığı Yeşil Mutabakata Uyum Desteği Projesi hakkında bilgi verildi. Türkiye’deki Ulusal Emisyon Ticaret Sistemi’nin kuruluş çalışmaları ve firmalara verilen enerji verimliliği destekleri de gündeme getirilen konular arasında yer aldı. Toplantıda altı çizilen bir konu da Ulusal Emisyon Ticaret Sistemi vasıtasıyla ülke içerisinde ödenecek karbon ücretinin ihracat yaparken ödenecek SKDM ücretinden düşürülmesi ve kaynağın Türkiye’de kalması hedefi oldu. Söz konusu kaynağın sektörler için yeşil dönüşüme harcanmasının amaçlandığı da belirtildi. Bu şekilde SKDM’nin sektörlere yükleyeceği maliyetin kısıtlanabileceği de kaydedildi.

DOĞRUDAN ETKİLEYECEK

Toplantıda yaptığı konuşmada, çevresel kaygıları ve sürdürülebilirliği dikkate alan yaklaşımların bir tercih değil, gereklilik olarak ülkelerin karşısına çıktığını belirten İTO Yönetim Kurulu Üyesi Giyasettin Eyyüpkoca, şunları söyledi: “En büyük dış ticaret ortağımız Avrupa Birliği’nin ortaya koyduğu Yeşil Mutabakat Planı da ticari hayatımızı doğrudan etkileyen bir süreç olarak önümüzde duruyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarını artırmak, çevreye duyarlı yatırımlar, atık yönetimi ve geri dönüşüm konuları önümüzdeki 10 yılda her bir firmanın ajandasında ağırlıklı olarak yer bulacak. Yakın gelecekte bir firmanın kredibilitesi kadar karbon ayak izi de önemli bir veri olacak.” 

 

UZMANLAR KATILDI

Oturum başkanlığını İTO Enerji Meslek Komitesi Başkan Yardımcısı Havva Köroğlu’nun yaptığı seminer bölümünde; Ticaret Bakanlığı AB Tek Pazar ve Yeşil Mutabakatı Daire Başkanlığı Ticaret Uzmanı Cansu Dinçer Zeybek, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İklim Değişikliği Başkanlığı Uzmanı Hüseyin Ayaz, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Enerji Verimliliği ve Çevre Dairesi Uzman Yardımcısı Yasin Berk Deniz ve Smart Güneş Teknolojileri Yönetim Kurulu Üyesi Hülya Kurt sunum yaptı. 

 

TÜRKİYE, 2027 YILINDA DEVREYE ALMAYI PLANLIYOR

Türkiye de 2053 Net Sıfır Emisyon hedefine ulaşmak ve AB’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’na uyum sağlamak için kendi Ulusal Emisyon Ticaret Sistemi’ni devreye almayı planlıyor. Ulusal Emisyon Ticaret Sistemi’ne temel oluşturmak için İRD Konusunda Kapasite Geliştirme Projesi kapsamında 15 farklı sektörden 750 tesisin emisyonları takip ediliyor. Bu tesislere emisyon miktarı bazında bakıldığında; yüzde 49’u elektrik, yüzde 24’ü çimento, yüzde 27’si demir-çelik, kireç, seramik, rafineri, gübre gibi diğer sektörlerden oluşuyor. Ulusal Emisyon Ticaret Sistemi’nde en az 2 yıllık pilot dönemin olması İklim Şurası kararlarında yer aldı. Pilot dönemin, 1 Ocak 2025 tarihinde başlaması hedefleniyor. Birinci Uygulama Dönemi’nin ise 1 Ocak 2027’de başlaması öngörülüyor. 

30 Haziran/Eylül 2035 tarihlerinde ise 2034 yılı emisyon raporlarındaki miktar kadar tahsisatın İklim Değişikliği Başkanlığı’na teslim edilmesi ile Birinci Uygulama Dönemi’nin sona ermesi amaçlanıyor.

 

DÜNYA GENELİNDE FAAL 36 EMİSYON TİCARET SİSTEMİ VAR

Dünya genelinde faal durumda 36 Emisyon Ticaret Sistemi uygulaması var. Küresel emisyonların yüzde 18’ini kapsayan bu sistemlerden 2023 yılında 74 milyar dolar gelir elde edildiği açıklandı. Emisyon Ticaret Sistemi’nin devreye alınmasındaki amacın; enerji yoğun olarak çalışan işletmelerin sebep oldukları sera gazı emisyonlarını düşürmek ve temiz enerjiye geçişi teşvik etmek olduğu kaydediliyor. Sistem bu şirketlere belirli bir karbon salım hakkı veriyor ve bu hakların ticaretini de mümkün kılarak çevresel hedeflere ulaşmayı amaçlıyor. Emisyon Ticaret Sistemi’nde; belirli bir emisyon üst sınırı belirleniyor ve bu sınırı aşmamak için emisyon izinleri tahsis ediliyor. İzinler piyasada alınıp satılabiliyor. Düşük emisyon yapan firmalar finansal kazanç sağlarken, yüksek emisyon yapan firmalar ekonomik yük altına giriyor.

22 Ekim 2024 Salı