Uçaklar için yapay zeka destekli hava yastığı geliştirildi

Kazanın kaçınılmaz olduğu senaryolarda dıştan şişen hava yastıkları, ters itme/gaz iticileri ve arama-kurtarmayı hızlandıran işaretleme paketiyle çalışan yapay zeka destekli REBIRTH sistemi tanıtıldı.

Giriş: 17.09.2025 - 13:58
Güncelleme: 17.09.2025 - 13:58
Uçaklar için yapay zeka destekli hava yastığı geliştirildi

Mühendisler, kaçınılmaz kazalarda yolcu güvenliğini artırmayı amaçlayan Project REBIRTH adlı yapay zeka destekli ‘uçak kazası hayatta kalma sistemi’ni duyurdu. Hindistan BITS Pilani’nin Dubai kampüsünde geliştirilen tasarım, ani inişlerde çarpma enerjisini sönümlemek için uçağın burun, gövde ve kuyruk bölgelerinde dıştan şişen hava yastıkları kullanıyor. Eshel Wasim ve Dharsan Srinivasan’ın geliştirdiği sistem; motor durumu, yön, hız, irtifa, sıcaklık ve pilot faaliyetlerini sürekli izleyerek bir çarpışma olasılığını değerlendiriyor ve uçak 3.000 feet’in altına düştüğünde otomatik devreye giriyor. Gerekirse pilotlar sistemi manuel devre dışı bırakabiliyor.


HAVA YASTIĞI KALKANI

İki saniyeden kısa sürede açılan hava yastıkları, Kevlar, TPU, Zylon ve Newtonyen olmayan akıllı sıvı katmanlarından oluşuyor; bu yapı çarpma anında darbe emilimini artırıp uçağa ve yolculara gelebilecek hasarı azaltmayı hedefliyor. Motorlar çalışır durumdaysa ters itme ile hız kesiliyor; motor arızasında ise gaz iticileri devreye girerek hem hız düşürüyor hem de uçağı dengeliyor. İniş sonrasında parlak turuncu boya, kızılötesi işaretler, GPS ve yanıp sönen ışıklar, arama-kurtarma ekiplerinin bölgeyi hızla tespit etmesini sağlıyor.


PROTOTİP VE SİMÜLASYON

Ekip, 1:12 ölçekli bir prototip üretti. Sensörler, mikrodenetleyiciler ve CO₂ tüpleri ile donatılan sistem, yapay zeka yazılımı tarafından yönetiliyor; hız, titreşim ve kuvvet değişimlerine göre güvenlik önlemlerini sırayla devreye sokuyor. Bilgisayar simülasyonları, konseptin çarpma etkisini yüzde 60’ın üzerinde azaltabildiğini ortaya koydu. Mühendisler, bundan sonraki aşamada uçak üreticileri ve laboratuvarlarla birlikte rüzgar tüneli ve çarpışma simülasyonları içeren tam boy testlere geçmeyi planlıyor. Tasarımın hem yeni hem de mevcut uçaklara uyarlanabilir olması hedefleniyor.


ARAZİ/ARAMA HAZIRLIĞI

Projenin mottosu, ekibin ifadesiyle, “Her şey başarısız olduğunda en kötüsüne hazırlanmak.” Bu kapsamda, uçak yere temas ettikten sonra görsel ve IR işaretleme, uydu konumlama ve strob aydınlatma unsurları bütünleşik çalışıyor; böylece kurtarma süreleri kısaltılmaya çalışılıyor.


UZMANLARIN ÇEKİNCELERİ

Havacılık güvenliği uzmanlarının değerlendirmelerinde, konseptin yenilikçi olduğu vurgulanırken, hava yastığı paketinin getireceği ek ağırlık, hacim ve bakım karmaşıklığının filo genelinde seyrek görülen kaza tipleri için maliyet-fayda dengesini zorlayabileceği not ediliyor. Bu nedenle, sertifikasyon ve filo entegrasyonunda ağırlık, aerodinamik ve operasyonel etkilerin ayrıntılı teknik-ekonomik analiz ve regülasyon süreçlerinde ele alınması gerektiği belirtiliyor.


KAZADAN İLHAM, HEDEFLER NET

REBIRTH fikri, yılın başında Air India’da kalkıştan saniyeler sonra güç kaybı nedeniyle yaşanan ve yalnızca bir yolcunun hayatta kaldığı ölümcül kaza sonrası olgunlaştı. Ekip, üç net hedef belirledi: 

1. Uçağı çarpmadan önce yavaşlatmak, 

2. Çarpma kuvvetlerini emmek,

3. Arama-kurtarmayı hızlandırmak. 

Proje, uçak paraşütleri ve kendi kendini onaran ‘sihirli deri’ kaplamalar gibi iddialı pasif/aktif güvenlik çözümleri silsilesine yeni bir halka ekliyor.


REKABET VE ÖDÜL SÜRECİ

REBIRTH, 2025 James Dyson Ödülü sürecinde finale kalırsa, glokom testine yönelik biyomedikal giyilebilirler ve yaralı asker tahliyesi için arazi römorkları gibi önceki kazananların arasına katılabilecek; ödül tutarı 40.000 dolar. Ekip, “REBIRTH’in şema, simülasyon ve malzeme verileriyle ölçekli testlere hazır” olduğunu, ilerlemek için endüstriyel ortaklıklar ve sertifikasyon yol haritasının kritik olacağını vurguluyor.


YOL HARİTASI VE SERTİFİKASYON

Önümüzdeki dönemde odak; tam ölçekli prototip, rüzgar tüneli, darbelere yönelik yer testleri, uçuş emniyeti yazılımı doğrulaması (DO-178C sınıflandırmaları) ve hava aracı değişikliği sertifikasyon çerçeveleri (STC gibi) olacak. Ekip, regülatörlerle erken etkileşimin, ağırlık ve entegrasyon sınırlarının uçak tipi bazlı optimize edilmesinin ve havayolu operasyon profillerine uygun görev-temelli risk analizlerinin belirleyici olacağını belirtiyor.