Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği Genel Başkanı Mehmet Ali Ünal, çiftçilerin olumsuz iklimsel etkenlere maruz kalmaması için "iklim değişikline dayalı tarım takvimi" uygulamalarının hayata geçirilmesi gerektiğini bildirdi.



 

Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği Genel Başkanı Mehmet Ali Ünal, iklim değişikliğinin tarım takvimine yansımalarına ilişkin değerlendirmede bulundu.

 

Türkiye’nin Akdeniz kuşağında yer aldığına işaret eden Ünal, dünyanın birçok bölgesi gibi bu kuşağın da iklim değişikliğinden fazlasıyla etkilendiğini söyledi.

 

Ünal, Türkiye’nin topografik yapısıyla Akdeniz kuşağındaki diğer ülkelerden farklı olduğunu, buna bağlı yağış rejiminde de değişiklikler görüldüğünü kaydetti.

 

Ülke genelinde mevsimsel yağışlara ilişkin 56 istasyonda çalışmalar yapıldığını belirten Ünal, burada belli periyotlarda ortalama yağış rejimindeki sapmaların tespit edildiğini anlattı.

 

Ünal, ortalama sapmalardan en az etkilenen ilin yüzde 11 ile Rize ve çevresi olduğunu, Akdeniz kuşağındaki bölgelerde ise bunun yüzde 100’lerin üzerine çıktığını ifade etti.

 

SU REZERVLERİNİ DE ETKİLİYOR

 

Çalışmalara göre, kış baz alındığında mevsimsel olarak güneyden kuzeye doğru azalarak devam eden bir sapma bulunduğuna dikkati çeken Ünal, "Bu durum doğu bölgesine doğru uzanıyor. Dağlarda eskiden çok olan kar yağışlarının azalması anlamına gelen bu durum, hem ülkemizin su rezervlerinin hem de toprakta biriken suyun azalması anlamına geliyor." dedi.

 

Bu durumun tarımsal ürünlerin ihtiyaç duyduğu toprak nemini doğrudan etkilediğini vurgulayan Ünal, yaşanan mevsimsel sapmaların bitkiler için zararlı organizmaların etkinliğini de artırdığını dile getirdi.

 

Ünal, diğer aylarda da mevsimsel sapmaların görüldüğünü belirterek, şunları kaydetti: “Bu sapmalar bize tarım takviminin revize edilmesi gerektiğini gösteriyor. Tarım ve Orman Bakanlığına, bu konuda çalıştaylar yapılarak çiftçilere artık ezbere ekim sistemlerinin değişmesi konusunda bilgiler verilmesine yönelik önerilerde bulunduk. Bakanlığa bağlı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğünce iklim değişikliği senaryoları ve ekim, dikim tarihleri üzerine çalışmalar yapıyor ancak bu sorun artık kapıya dayandı ve çalışmaların hayata geçirilmesi gerekiyor. Çiftçi bazında bu çalışmaların bir sonuca gelmesi önem taşıyor.”

 

TARIMDA TEKNOLOJİNİN AKTİF KULLANILMASI ÇOK ÖNEMLİ

 

İklim değişikliğine tüm çiftçilerin adapte olması gerektiğini dile getiren Ünal, tarım takvimindeki ekim periyodlarının artık gerçekliğini yitirdiğini söyledi.

 

Ünal, bu konuda yeni kavramlar geliştirilmesi gerektiğine işaret ederek, şu değerlendirmede bulundu: "İklim değişikline dayalı tarım takvimi gibi kavramların hayata geçirilmesi gerekiyor. Tarım ürünleri yetiştirme tekniklerinin iklime bağlı geliştirilmesi lazım. Yazlık ekilişlerde ekim mevsimini öne almamız gerekiyor. Doğal tarım için mevcut takvime göre nisanda yapılacak ekim uygulamasını, kış ayındaki kar ve yağmurun toprağa bıraktığı nemi kaybetmemek için marta almamız gerekiyor. Güz ekimlerinde de hava sıcaklığının yükselmesi nedeniyle uygulamalar ekim ayından kasıma doğru kaydı. Tarımda istediğiniz kadar iyi malzeme ve yeterli su kullanın, iklimi etkin değerlendiremezseniz her şey çöpe gider."

 

Teknolojinin her alanda olduğu gibi tarımda da aktif kullanılmasının önemini vurgulayan Ünal, bu konuda bahsedilen mevsimsel sapmalara ilişkin simülasyonlar yapılıp belli tarihler arasında "Ekime uygundur." tavsiyesinin çiftçilere elektronik ortamda verilebileceğini anlattı.

 

Bu konuda çiftçilerin mevcut tarımsal takvime bağlı kalmayarak mevsim takibini ve toprak kontrollerini yapmasının da çok önemli olduğunu belirten Ünal, üreticilerin ayrıca makine ekipmanını günün şartlarına göre modernize etmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

21 Ekim 2023 Cumartesi

Züccaciyeciler Derneği (ZÜCDER) Başkanı Mesut Öksüz, bu yıl 6 milyar dolarlık ihracat hedeflediklerini belirterek, "İhracatta 8'inci sıradayız, ilk 5 yıl içerisinde hedefimiz 5'inci sıraya çıkmak. Bunun için çalışıyoruz." dedi.


Antalya'da düzenlenen 13. Uluslararası Ev ve Mutfak Eşyaları Üretici ve Marka Zirvesi'ne katılan Öksüz, dünyadaki küresel durgunluktan sektörün de etkilendiğini söyledi.

 

Yılın ilk çeyreğinde yüzde 3'lük daralma yaşadıklarını dile getiren Öksüz, sektör olarak ilk çeyrek itibarıyla 750 milyon dolar dış ticaret fazlası verdiklerini belirtti.

 

Öksüz, yıl ortası itibarıyla toparlanma beklediklerini, 2024'ü 6 milyar dolarlık ihracatla kapatmayı hedeflediklerini kaydetti.

 

İHRACAT, AVRUPA, AFRİKA VE ORTA DOĞU AĞIRLIKLI

 

Sektör olarak dünyanın her yerine ürün gönderdiklerini anlatan Öksüz, şöyle devam etti:

 

"Dünyanın neresine giderseniz gidin, hiç beklemediğimiz bir yerde, kafede, tabakta, porselende, seramikte, çelikte, bir ahşap üründe bizim markalarımızı bulma ihtimaliniz çok yüksek. İhracatta 8'inci sıradayız, ilk 5 yıl içerisinde hedefimiz 5'inci sıraya çıkmak. Bunun için çalışıyoruz. Çin, dünyanın devi, tek başına yüzde 50'den fazlasını gerçekleştiriyor, diğer ülkeler ise 300, 500 milyon dolarlık farklarla sıralanıyor."

 

Öksüz, sektörün dünyadaki ticaret hacminin 300 milyar dolar olduğunu ve bu ticaretin yaklaşık 152 milyar dolarını tek başına Çin'in gerçekleştirdiğini belirterek, Türkiye'nin ise dünya pazarından şu anda yüzde 2 pay aldığını kaydetti.

 

Çin'den sonra yaklaşık 15 milyar dolar ihracatla Almanya'nın, yaklaşık 14 milyar dolarla ABD'nin ilk üç sırada yer aldığını dile getiren Mesut Öksüz, ABD'yi de 8 milyar 860 milyon dolarlık ihracatla İtalya’nın, 8 milyar 813 milyon dolarla Meksika'nın, 7 milyar dolarla Hollanda'nın ve 6 milyar 400 bin dolarla Hong Kong'un takip ettiğini bildirdi.

 

Öksüz, Türkiye'nin de 6 milyar dolarla 8. sırada bulunduğunu ifade etti.

 

Sektör olarak ihracatı artırmak amacıyla farklı ülkelere yöneldiklerini belirten Öksüz, şunları söyledi:

 

"İhracatımızın yüzde 58'ini Avrupa Birliği ülkeleri oluşturuyor. Geri kalanı diğer ülkelere yayılmış durumda. Avrupa'daki ekonomik durgunluğun bizlerde sıkıntısı oldu. Son dönemlerde bir toparlanma var. Ukrayna, Rusya bizim için önemli pazar bölgesi. Buralarda da sıkıntılar yaşadık ama biraz toparlanma var. Satış bölgemiz Avrupa, Afrika ve Orta Doğu ağırlıklı."

 

ANNELER GÜNÜ CAN SUYU OLDU

 

ZÜCDER Başkanı Öksüz, iç pazarda ise ilk 3 ayda adet bazında daralma ancak ciro bazında artış yaşadıklarını söyledi.

 

Anneler Günü satışlarının sektöre can suyu olduğuna işaret eden Öksüz, "Geçtiğimiz hafta Anneler Günü vardı. Satışlar beklediğimize yakın seviyede geçti. Anneler Günü, düğün sezonu, bayramlara yönelik satışlar, cirolara katkı sağlıyor." diye konuştu.

 

Öksüz, özellikle yaz döneminde hareketlenen düğün sezonunun da sektöre katkı sağlamasını beklediklerini sözlerine ekledi.

19 Mayıs 2024 Pazar

Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Orman Genel Müdürlüğünce (OGM) kurulan ve geçen yıl sonu itibarıyla sayısı 794'e ulaşan bal ormanlarıyla arıcılık faaliyetleri desteklenirken, bu alanda ülke ekonomisine de katkı sağlanıyor.


Bal ormanları, ekolojik olarak sunduğu katkının yanında kurulduğu bölgedeki bitki örtüsünü zenginleştirerek toprakları erozyona karşı korurken, arıcılık faaliyetlerinin artmasında da önem arz ediyor.

 

Bu kapsamda, OGM tarafından 2013-2017 ile 2018-2023 yıllarını kapsayan iki “Bal Ormanı Eylem Planı” hazırlanarak uygulamaya alındı. Bu ormanlar aracılığıyla bal üretim miktarı ve kalitesi bakımından dünyada üst seviyelere çıkılması planlanırken, bal ormanlarının sayısının artışına bağlı olarak verimsiz orman alanlarının verimli hale getirilmesi, ormanlık alanların ekonomik, ekolojik ve sosyal fonksiyonlarının artırılması, biyolojik çeşitliliğin korunması, gıda güvenliğinin sağlanması ve orman köylüsüne istihdam ve ek gelir imkanı yaratılması da hedefleniyor.

 

BU YIL BAL ORMANLARI SAYISININ 850’YE ÇIKARILMASI PLANLANIYOR

 

Bal ormanı eylem planları kapsamında, her yıl bölge müdürlüklerince ikişer adet bal ormanı kuruluşu planlanarak, yılda 56 bal ormanı oluşturulması hedeflendi. Bal ormanı sayısı, 2023 sonu itibarıyla 794'e ulaşırken, bu yıl sayının 850'ye çıkarılması amaçlanıyor.

 

Ülkenin dört bir yanında bal ormanları kurulurken, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Bursa, Hatay ve Trabzon bal ormanları bulunan illerin başında geliyor.

 

Arıcılığın desteklenmesi amacıyla ağaçlandırma, erozyon kontrolü, rehabilitasyon alanları ve diğer ormanlık alanlarda ekolojiye uygun ballı bitkilerin ekimi veya dikimi yoluyla oluşturulan bal ormanları, ayrıca hiçbir müdahale yapılmadan doğal yayılış alanları içerisinde belirlenen ve arıcıların konaklamasına imkan sağlayan ormanlık alanlardan da oluşturuluyor.

 

BAL ÜRETİMİNDE DÜNYADA İKİNCİ SIRADA

 

Geçen yıl sonu itibarıyla 95 bin 459 hektar ormanlık alanda kurulan 794 bal ormanıyla yaklaşık 1 milyon kovana ev sahipliği yapılabilecek imkan oluşturularak ülke ekonomisine de dolaylı katkı sağlanıyor.

 

2010'da 81 bin ton olan bal üretimi, geçen yıl itibarıyla 114 bin 886 tona ulaşırken, arıcılığa verilen destekler ve bal ormanlarının kurulmasıyla Türkiye bal üretiminde dünyada Çin'in ardından ikinci sırada yer almayı sürdürdü.

19 Mayıs 2024 Pazar