tatil-sepeti

Türkiye'de zeytin üretimi, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Bitkisel Üretim 1. Tahminine göre, bu yıl için dane zeytinde 2 milyon 900 bin ton olarak açıklandı.


Geçen yıl yapılan üretimin yüzde 68'i yağlık zeytin olarak kayıtlara geçerken, aynı dönemde zeytinyağı üretimi önceki yıla göre yüzde 80 artış gösterdi.

Dünyada da 2022-2023 sezonunda zeytinyağı üretimi bir önceki sezona göre yüzde 25 azalırken, dünya zeytinyağı üretimi ve ihracatının yarısından fazlasının İspanya ve İtalya'ya ait olduğu görüldü.

Zeytin ve zeytinyağı üretiminde sürdürülebilir tarım uygulamaları ön plana çıkarken, söz konusu uygulamalar, iklim değişikliği başta olmak üzere tarımda yaşanan olumsuz etkileri azaltmaya yardımcı oluyor.

Zeytin bahçelerinde uygulanan sürdürülebilir tarım politikaları çölleşmeyi önlemeye yardımcı olurken, bu sayede biyolojik çeşitlilik korunabiliyor. Böylece yeterli miktarda üretimin yanında çevrenin korunması da sağlanmış oluyor.

Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Bahar Alan, zeytin ve zeytinyağı üreticisi olarak en fazla önem verdikleri konulardan birinin sürdürülebilirlik olduğuna işaret etti.

Yaşanan sorunların kaynağında sürdürülebilir tarım gözetilmeden yapılan uygulamalara bağlı olarak ortaya çıkan iklim değişikliklerinin getirdiği sıkıntıların olduğunu dile getiren Alan, "Şiddetli yağış, dolu ve sel gibi pek çok iklimsel sorun, rekoltemizi çok etkiliyor. Bunun çözümünün de sürdürülebilir tarım için gerekli adımların hemen atılmasıyla olabileceğine inanıyoruz." ifadesini kullandı.

Alan, zeytin ağaçlarının iklim sorunu için çok önemli pozitif katkıları olan ağaçlar olduğuna işaret ederek, zeytin ağaçlarının karbon emilimi açısından olumlu bir etkiye sahip olduğunu ve fotosentez yoluyla havadaki karbondioksiti emip temiz hava ürettiğine dikkati çekti.

Üretici olarak 55 binin üzerinde zeytin ağacı diktiklerinin bilgisini paylaşan Alan, "Tüm bu ağaçlar bizim karbon ayak izimizi sıfırlamamıza olanak sağladı." dedi.

Alan, ülkenin zeytin üretimi için uygun bir iklime sahip olduğunu belirterek, var olan zeytin ağaçlarını daha verimli hale getirerek, iklim değişikliğiyle mücadeleye katkıda bulunulabileceğini bildirdi.


"ÜLKEDEKİ ÜRETİCİLER TEŞVİK EDİLMELİ"

 

Ağaç dikiminin yanı sıra üretim içerisinde yapılabilecek iyileştirmeler olduğunu aktaran Alan, şöyle devam etti:

"Üretimde enerjimizi, sürdürülebilir enerji kaynaklarından elde etmeye çalışıyoruz. Örneğin, çatılarımızı güneş panelleriyle kapladık. Tüm enerjimizi güneş panellerinden elde ediyoruz. Mümkün olduğunca atık üretmemeye çalışıyoruz. Bu durum ürünün kalitesine de faydası var. Yeni teknolojileri kullanarak karasuyu oluşturmadan, hiç böyle bir atığı çıkarmadan üretim yapmamız mümkün. Bu aynı zamanda yağın da daha kaliteli olmasını sağlıyor. Türkiye, zeytin ve zeytinyağı üretiminde dünya liderlerinden biri olmasına rağmen, sürdürülebilir tarım konusunda daha fazla farkındalık yaratılması ve teknolojinin daha etkin kullanılması gerekmektedir. Türkiye'deki üreticiler, özellikle kaliteli üretim ve sürdürülebilirlik konularında daha fazla teşvik edilmelidir."

Alan, doğru yağ seçimine ilişkin, tüketicilerin özellikle plastik ambalajlardan kaçınması gerektiğine dikkati çekerek, plastik ambalajda zeytinyağının etkileşime geçtiğini bildirdi.

Bu durumda sağlığa zararlı pek çok bileşenin ortaya çıktığı bilgisini paylaşan Alan, "Tüketiciler güneşin altında beklemiş ürünlerden kaçınsınlar. Güvenilir üreticilerden satın alsınlar. Daha düşük asitli, polifenol değeri yüksek, üreticilerini bildikleri yerden satın alsınlar. (Zeytinyağı) Ülkemizde ve dünyada da tağşişin en fazla olduğu ürünlerden." dedi.

Alan, zeytinyağının kullanımına ilişkin de soğuk yemekler ve salatalarda erken hasat ve soğuk sıkım zeytinyağının tercih edilmesi gerektiğini dile getirdi.

Bu zeytinyağı türlerinin sıcak yemeklerde de kullanılabileceğinin altını çizen Alan, "Antioksidanlardan daha fazla yararlanmak için sıcak yemekler piştikten sonra üzerinde gezdirmek daha çok tercih edilen ve bizim de önerdiğimiz bir yöntem." diye konuştu.

 

22 Ağustos 2024 Perşembe

Jandarma Genel Komutanlığı’na 300 lojistik, 10 bando alt branşlarında olmak üzere 310 uzman erbaş alınacak. Kimler başvurabilir? Başvuru şartları neler? Başvuru için son gün ne zaman? İşte detaylar…

Resmi Gazete'de Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi Başkanlığı’ndan yayımlanan ilana göre, başvurular 23 Ekim ile 6 Kasım tarihleri arasında internet üzerinden yapılacak.

 

KİMLER BAŞVURABİLİR?

Başvuru yapabilecek 1 Ocak 2024 itibarıyla 20 yaşından gün almış ve 27 yaşını bitirmemiş adaylardan, 2023-2024 KPSS'den 50 ve üzeri puana sahip olma şartı aranacak.

 

BAŞVURU İÇİN SON GÜN NE ZAMAN?

Başvuruların başlama ve bitiş saatleri, temini yapılacak uzman erbaş alt branşları, temin şartları ve diğer detaylar https://vatandas.jandarma.gov.tr, www.jsga.edu.tr ve https://kamuilan.sbb.gov.tr internet sitelerinde yayımlanacak.

23 Ekim 2024 Çarşamba

Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD), jeopolitik çatışmalar ve iklim değişikliğinden kaynaklanan aksamaların kritik deniz geçiş noktalarını tehdit ettiği ve küresel ekonomi, gıda güvenliği ve enerji arzının artan risk altında olduğu uyarısında bulundu.





UNCTAD, "Deniz Taşımacılığı 2024 Değerlendirmesi: Deniz Geçiş Noktalarının Seyri" başlıklı raporunu, basın toplantısında açıkladı.

Rapora göre, küresel deniz ticareti 2022'deki daralmanın ardından toparlanma eğilimine girdi ve 2023'te yüzde 2,4 büyüyerek yaklaşık 12,3 milyon tona ulaştı.

Bu yıl ise deniz ticaretinin demir cevheri, kömür ve tahıl gibi dökme yük emtialarının yanı sıra konteynerle taşınan mal talebinin artmasıyla yüzde 2'lik mütevazı bir büyüme göstermesi bekleniyor.

Geçen yıl yüzde 0,3 büyüyen konteyner ticaretinin bu yıl yüzde 3,5 artış göstereceği tahmin edilirken, UNCTAD'a göre bu rakamlar daha derin zorlukları maskeliyor. Bu nedenle, küresel deniz ticaretinde uzun vadeli büyüme, sektörün Ukrayna'daki savaş ve Orta Doğu'da artan jeopolitik gerginlikler gibi devam eden zorluklara nasıl uyum sağlayacağına bağlı olacak.

ROTALARIN UZAMASI YÜKSEK MALİYET VE EMİSYONLARA YOL AÇIYOR

Dünyadaki kritik deniz geçiş noktaları aksamalarla karşı karşıya kalarak gecikmelere, rota değişikliklerine ve daha yüksek maliyetlere neden oldu.

Küresel ticaretin kritik arterlerini oluşturan Panama ve Süveyş kanallarındaki trafik, 2024 ortasında, önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 50'nin üzerinde düşüş gösterdi.

Bu gerileme, Panama Kanalı'nda iklim değişikliği kaynaklı düşük su seviyeleri ve Süveyş Kanalı'nı etkileyen Kızıldeniz bölgesindeki çatışmaların patlak vermesinden kaynaklandı.

Aden Körfezi ve Süveyş Kanalı'ndan geçen gemilerin tonajı da sırasıyla yüzde 76 ve yüzde 70 azaldı.

Gemilerin rotalarını Kızıldeniz'den Ümit Burnu'na çevirmesiyle, bölgedeki gemi varışları yüzde 89 arttı. Bu durum mal akışının sürdürülmesine yardımcı olurken, maliyet artışları, gecikmeler ve karbon emisyonlarının yükselmesine yol açtı.

UNCTAD, Uzak Doğu-Avrupa rotasında 20-24 bin TEU konteyner gemisinin, Süveyş Kanalı yerine Afrika'yı dolaşarak seyahat ettiğinde, Avrupa Birliği'nin (AB) Emisyon Ticaret Sistemi kapsamında sefer başına 400 bin dolar ek emisyon maliyetine maruz kaldığını hesapladı.

Daha uzun süren rotalar, liman tıkanıklığının artmasına, daha yüksek yakıt tüketimi ve mürettebat ücretleri, sigorta primleri ve korsanlık riskine maruz kalma ihtimalinin artmasına da neden oldu.

Geçen yıl küresel ton-mil dengesi yüzde 4,2 artarak maliyet ve emisyonların yükselmesine yol açarken, rotaların uzaması küresel lojistik ve tedarik zincirleri üzerinde baskı oluşturdu.

 EN KÖTÜ ETKİLERİ AZ GELİŞMİŞ ÜLKELER YAŞIYOR

Yaşanan aksaklıklar ve artan maliyetlerden tüm ülkeler eşit şekilde etkilenmiyor. Gelişmekte Olan Küçük Ada Devletleri (SIDS) ve En Az Gelişmiş Ülkeler (LDC), en kötü etkileri yaşıyor.

Hesaplamalara göre, Kızıldeniz ve Panama Kanalı'ndaki krizin devam etmesi durumunda küresel tüketici fiyatları 2025 sonuna kadar yüzde 0,6 artabilir. SIDS için potansiyel etkinin daha şiddetli olma riski bulunuyor.

Denizcilik sektörünün iklim değişikliğinin artan etkileri ve diğer aksamalara karşı dayanıklılık ihtiyacının aciliyetini de vurgulayan UNCTAD'a göre, sektördeki bir diğer acil sorun da güvenliği,  kirlilik kontrolünü ve denizci refahını zayıflatan sahte gemi tescilleri ve bundaki artış.

UNCTAD, denizcilik sektörünün artan zorluklarla karşı karşıya kaldığı bu dönemde, kritik geçişlerdeki kesintilerin ele alınması, düşük karbonlu ve yeşil denizciliğe yatırım yapılması, liman verimliliği ve adaptasyonunun artırılması, iç bölge bağlantılarının geliştirilmesi ve sahte gemi tescillerine karşı mücadele edilmesi çağrısında bulundu.

"TÜKETİCİ KEMER SIKIYOR, YATIRIMCI BEKLE-GÖR MODUNDA"

UNCTAD Teknoloji ve Lojistik Direktörü Shamika Sirimanne, basın toplantısında, küresel deniz ticaretinin bu yıl yüzde 2 büyümesini beklediklerini belirterek, 2025-2029 döneminde yıllık bazda yüzde 2,4 artış öngördüklerini dile getirdi.

Orta vadedeki bu büyümenin teknolojik gelişmeler, yeşil dönüşüm ve deniz ticareti altyapısına yönelik yatırımlara ilginin yeniden canlanmasıyla destekleneceğini söyleyen Sirimanne, "Ancak küresel deniz ticaretinin büyümesi üzerinde aşağı yönlü riskler oldukça baskın. Jeopolitik gerginlikler, süregelen çatışmalar ve savaşlar, uluslararası ticareti oldukça olumsuz etkiliyor. Birçok düşük gelirli ülke borç yüküyle karşı karşıya kalıyor, yüksek borçlanma maliyetleriyle boğuşuyor ve dış şokları yönetmekte zorlanıyor. Gelecek belirsiz olduğunda, biz tüketiciler olarak kemer sıkıyoruz. Yatırımcılar ise bekle-gör moduna geçiyor ve ekonomi ve beraberinde uluslararası ticaret de zarar görüyor." diye konuştu.

UNCTAD Ticaret Lojistiği Birimi Başkanı Jan Hoffmann da kritik deniz geçiş noktalarını etkileyen sorunlar nedeniyle navlun fiyatlarının arttığını ve bu artışın tüketici fiyatlarına yansıyacağını belirterek, "Eğer bu geçiş noktalarındaki kriz devam eder ve navlun fiyatları yüksek kalmayı sürdürürse, tüketici fiyatları 2025 sonuna kadar yüzde 0,6 artabilir. Bu oran SIDS ülkelerinde yüzde 0,9. Yani küresel ortalamanın neredeyse yüzde 50 daha fazlası." uyarısında bulundu.

22 Ekim 2024 Salı