Türkiye, bu yıl tarımda bereketli bir sezona hazırlanıyor. Bu kış yağışlar geçen yıl kış mevsimine göre yüzde 66 fazla seyretti. Geçen yıla oranla daha fazla yağışın olması tarımsal üretimin artmasına ve verimli bir hasat sezonu geçirilmesine de katkıda bulunacak.


Bol yağışların, bu seneki üretime olumlu etki yapacağı ürünlerden biri de pirinç. Buğday, arpa ve mısırda da hasat beklentileri yüksek. Yağmurla gelen bereketin raflara da olumlu yansıması ve enflasyonda düşüşü pozitif etkilemesi bekleniyor.  

 

MESUDE DEMİRHAN

 

Dünyanın en büyük 10 tarım ekonomisinden biri olan Türkiye, tarımsal hasılada Avrupa’da birinci sırada yer alıyor. Türkiye, bu yıl da yağışların etkisiyle verimli ve bereketli bir sezon geçirmeye hazırlanıyor. Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre; 2024 yılı kış mevsimi (2023 Aralık, 2024 Ocak, Şubat), 2023 yılı kış mevsimi yağışlarının üzerinde olmasına rağmen uzun yıllar yağışları normalinin altında gerçekleşti. Türkiye geneli kış mevsimi normali (1991-2020) 205.3 milimetre (mm) iken geçen yıl kış mevsimi yağışı 114.8 ve 2024 yılı kış mevsimi yağışı 190.5 mm oldu. Bu kış yağışlar normale göre yüzde 7 az ancak, geçen yıl kış mevsimi yağışlarına göre yüzde 66 fazla. 

 


2020-2023 döneminde yağış normalin altında gerçekleşti. 2024 kış mevsiminde ise 2023 yılı değerlerine göre daha fazla yağış oldu. Geçen yıla göre daha fazla yağış meydana gelmesi, tarım üretiminin artmasına ve bereketli bir hasat sezonunun geçirilmesine katkı sağlayacak. Raflara da olumlu yansıması beklenen bu durum enflasyonun düşmesine olumlu etki yapacak. Türkiye’de su, daha çok tarım alanında kullanılıyor. Tarımda havanın soğuk, rüzgarın az ve bitkinin ihtiyacı kadar su verilmesi durumunda suyun yeterli olacağı ifade ediliyor. Tarımdaki üretimde sıcaklık, rüzgâr gibi meteorolojik elemanlar yanında bitkilerin ihtiyaç duyduğu dönemde yağış meydana gelmesi, biriktirme veya akarsu kaynaklarının yeterli olmasının tarımsal üretime katkı yaptığı belirtiliyor.

 

SU KAYNAKLARINI İYİ KULLANALIM

 

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Toros, Türkiye geneli ortalama yağış değerinin 573 milimetre olduğunu belirterek, şu bilgileri verdi: “Yıllık yağış değerleri genellikle normal etrafında salınımlar yapıyor. Daha önceki dönemlerde normalin altında veya üzerinde seyreden yıl sayısı 3 yılı geçmezken 2019 sonrasında 4 yıl normalin altında yağış gerçekleşti. Türkiye potansiyel yağış suyu miktarı ortalama 450 milyar metreküp olmakla birlikte bu değer 350-550 milyar metreküp arasında değişiyor. Günümüz teknik ve ekonomik şartları çerçevesinde, çeşitli maksatlara yönelik olarak tüketilebilecek yerüstü suyu potansiyeli yılda ortalama toplam 94 milyar metreküp. 

18 milyar metreküp olarak belirlenen yeraltı suyu potansiyeliyle birlikte ülkemizin tüketilebilir yerüstü ve yeraltı su potansiyeli yılda ortalama toplam 112 milyar metreküp olup, 57 milyar metreküpü kullanılıyor. Su kaynakları iyi değerlendirildiğinde Türkiye su yönünden herhangi bir sıkıntı çekmeyebilir. Bunun için havza bazında 3-4 yıllık su bütçesi planlaması yapılması elzem.”

 

ENFLASYON SEPETİNE OLUMLU ETKİ EDECEK

 

Bu yılki bol yağışlar, tarımsal ürünlerde verimi artırırken, enflasyonun düşmesine de katkı sağlayacak. TÜFE hesaplamalarında belirlenen ana grup ağırlıklarına göre; gıda ve alkolsüz içeceklerin ağırlığı yüzde 25.43’ten yüzde 24.98’e, konutun ağırlığı yüzde 16.61’den yüzde 14.2’ye gerilerken, ulaştırmanın ağırlığı yüzde 15.08’den yüzde 17.35’e yükseldi. Sağlık, eğlence ve kültür, lokanta ve oteller, eğitim, giyim ve ayakkabı, alkollü içecekler ve tütün grup ağırlıkları artarken, ev eşyası ile çeşitli mal ve hizmetlerin ağırlığı düştü. Haberleşmede ise grup ağırlığının değişmediği görüldü. Söz konusu ağırlıklar, alkollü içeceklerde ve tütünde yüzde 3.75, eğitimde yüzde 1.79, giyim ve ayakkabıda yüzde 6.94, ev eşyasında yüzde 8.12, sağlıkta yüzde 3.71, haberleşmede yüzde 3.33, eğlence ve kültürde yüzde 3.33, lokanta ve otellerde yüzde 8.17, çeşitli mal ve hizmetlerde yüzde 4.29 olarak belirlendi.

 

TARIMDA ÜRETİM KAYBI YAŞAMAYIZ

 

Güneydoğu Anadolu Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Celal Kadooğlu, geçen yıl ilkbahar aylarında, geçmiş yıllardaki sezon ortalamasının üzerindeki yağışlar nedeniyle tarımda yüksek bir rekolte olduğunu hatırlattı. Bu yıl hava koşullarının, mevsim ortalamalarına göre normal seyrettiğini söyleyen Kadooğlu, “Tarımda bir üretim kaybı yaşamayı beklemiyoruz. Çünkü hasat edilen alanda miktar olarak bir artış var. Bu da buğday ve arpa üretiminde geçen senenin altına düşmemizin önüne geçecek gibi görünüyor. Geçen yıl gerçekleşen yüksek yağışların, bu yılki üretime katkı sağladığı alanlardan biri pirinç olacak. O dönem yağan yağmurların doldurduğu barajlar, mevcut sulama suyunu arttırdığı için pirinç üretiminde bir verimlilik artışı yaşanıyor. Hasat edilen toplam çeltik alanı bir önceki yıla göre neredeyse aynı ama bu yıl ülkemizde pirinç üretiminin 500 bin tondan fazla artması muhtemel” dedi.

 

Kadooğlu, gıda fiyatlarının enflasyon hesaplaması içinde öne çıkan bir kalem olduğunu belirterek, şöyle konuştu: “Bireyler için de hayat pahalılığının en yüksek oranda hissedildiği alan. Faizlerin yüzde 60-70 seviyelerine yükseldiği, maliyetlerin döviz bazında yüzde 12-18 arasında arttığı bir dönemden geçiyoruz. Şu an temel gıda fiyatlarının, gerçek üretim maliyetlerinin tamamını yansıtmıyor oluşunda üreticilerimizin ve imalatçı işletmelerin özverileri çok etkili. Enerji, işgücü, lojistik ve depolama gibi unsurların bizlere getirdiği yükün, özellikle yılın ikinci yarısında enflasyondaki gerilemeye bağlı olarak azalacağını ümit ediyoruz. Bu alanlardaki maliyetlerimiz azaldığı zaman, yüksek üretim kapasitemiz sayesinde gıda fiyatlarında istikrarı hep birlikte oluşturacağımıza inanıyoruz.”

 

BUĞDAYDA EKİLİ ALAN ARTTI 

 

Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Zeki Bayramoğlu, Türkiye’nin çok geniş bir coğrafyaya ve farklı özelliklere sahip olduğunu belirterek, bu seneki yağışların İç Anadolu Bölgesi’nde geçmiş yılların ortalamasının altında olduğunu söyledi. Diğer bölgelerde yağışların daha iyi olduğunu belirten Bayramoğlu, “Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu’da ortalamanın üzerinde iyi yağışlar var. Ürünler göz dolduruyor ve bu yıl yüksek verim beklentisi var. Marmara Bölgesi’nde de yağış beklenilenin üzerinde. Karadeniz Bölgesi’nde ise yıllar ortalaması itibariyle normal. Şu ana kadar Türkiye geneline baktığınızda geçen seneye göre iyi durumdayız. Türkiye genelinde bu yıl ekilen buğday arazisi 7 milyon dekar civarında. Mısır fiyatları geçen yıl düşük olduğu için mısır yerine bu yıl buğday eken üreticimiz çok fazla. Buğday rekoltesini bu yıl 22 milyon tonun üzerinde bekliyoruz. Dolayısıyla geçen yıla göre üretim miktarının daha fazla olacağını tahmin ediyoruz” dedi.


Şu an tarlada ekili olan ürünlerin arpa ve buğday olduğunu hatırlatan Bayramoğlu, diğer ürünlerin de yeni ekilmeye başlandığını bildirdi. Bayramoğlu, şöyle devam etti: “Güneydoğu’da ve Akdeniz’de mısırlar ekildi ama Türkiye genelinde arpa ve buğday var. Buğday, arpa ve tahıl fiyatları şu anda çok yüksek. Devletin iç piyasayı ve çiftçimizi korumak için hasat dönemi öncesinde yürürlüğe koyduğu ithalat rejimi uygulamasına göre buğday, arpa ve mısır ithalatında gümrük vergisi yüzde sıfırdan yüzde 130’a yükseltildi. Şu an buğdayın enflasyona olumsuz etki edecek bir durumu söz konusu değil. Hatta dünyada fiyatlar düşüyor. Çünkü dünya genelinde yağışlar bol ve ürün rekoltesi çok iyi. Pandemide dünya geneline stoklanan ürünler de piyasaya çıktı. Arz fazlası olduğu için fiyatlar düşüyor.”

 

450 MİLYAR METREKÜP SU

 

Türkiye’nin yüz ölçümü 78 milyon hektar olup, TÜİK ile Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre bu alanın 24 milyon hektarı tarım arazisi olarak kabul ediliyor. Yapılan etütlere göre; mevcut su potansiyeli ile sulanabilecek arazi miktarı 8.5 milyon hektar olarak hesaplandı. 2019 yılı sonuna kadar 6.65 milyon hektar arazi sulamaya açıldı. Türkiye’de 573 mm olan yıllık ortalama yağış, yılda ortalama 450 milyar metreküp suya tekabül ediyor. Türkiye, kişi başına kullanılabilir su potansiyeline bakıldığında, su baskısı yaşayan ülkeler arasında. Bu nedenle suyun tasarruflu ve optimum bir şekilde kullanılması ciddi öneme sahip. Depolamalı tesisler yapılması suretiyle su kaynakları potansiyelinin değerlendirilerek çok maksatlı bir şekilde kullanılmasına yönelik çalışmalar yürütülüyor. Ayrıca işletmede olan sulamalarda su kayıplarının önüne geçilerek suyun daha etkin ve verimli bir şekilde kullanılabilmesi, toprağın kalitesini etkileyen drenaj sorunlarının giderilebilmesi maksatlarıyla yenileme projelerinin ön plana çıkarılması ve klasik açık sistem sulama şebekeleri yerine modern kapalı sulama sistemlerinin kullanımının yaygınlaştırılması hedefleniyor.

 


2023 TARIM İHRACATI 35 MİLYAR DOLAR

 

Türkiye’nin tarım ihracatı 2023’te bir önceki yıla göre yüzde 2.8 artarak 35 milyar 164 milyon 253 bin dolara yükselerek rekor kırdı. Tarım ihracatı, geçen yıl toplam ihracatın yüzde 15.9’unu oluşturdu. Hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamulleri 12 milyar 378 milyon 672 bin dolar, yaş meyve ve sebze 3 milyar 492 milyon 314 bin dolar, kuru meyve ve mamulleri 1 milyar 610 milyon 304 bin dolar, zeytin ve zeytinyağı sektörü 871 milyon 666 bin dolarla tüm zamanların en yüksek ihracatına imza attı. Geçen yıl hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamulleri yüzde 8, yaş meyve ve sebze yüzde 18.3, kuru meyve ve mamulleri yüzde 2.7, zeytin ve zeytinyağı sektörü yüzde 75.9 ihracat artışı kaydetti.

06 Mayıs 2024 Pazartesi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Ülkemizin karşı karşıya kaldığı her türlü provokasyona rağmen hızlandırdığı büyüme mücadelesini ancak 19 Mayıs'ın ruhuna sahip çıkarak sürdürebiliriz." ifadesini kullandı.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla mesaj yayımladı.


Samsun'da tam 105 yıl önce başlayan ve Milli Mücadele'yi zaferle taçlandıran 19 Mayıs 1919'un, güçlü Türkiye'nin inşasında ilk tuğlanın konulduğu tarih olduğunu belirten Erdoğan, "Bu tarih, milletimizin düşman işgaline karşı ülkemizin her köşesinden yükselen istiklal ve istikbal ruhunun kıvılcımı olmuştur. Milletimizin esarete karşı direnişini ortaya koyarak topyekun bir varoluş mücadelesini başlattığı bu sürecin devamında ya istiklal ya ölüm nidalarıyla vücut bulan varlık-yokluk mücadelesi başlamıştır. Samsun'da yanan istiklal meşalesi, Amasya, Erzurum, Sivas ve ardından Ankara ile tüm Anadolu'ya yayılmıştır." ifadesini kullandı.


Cumhurbaşkanı Erdoğan, 19 Mayıs ruhunun, bu milletin en büyük varlığı, en büyük sermayesi olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:


"Zorluklara karşı durmanın, azimle inançla kararlılıkla hep beraber mücadele etmenin anlamı bu ruhta gizlidir. Ülkemizin karşı karşıya kaldığı her türlü baskıya, provokasyona rağmen hızlandırdığı kalkınma, büyüme, güçlenme mücadelesini ancak 19 Mayıs'ın ruhuna, özüne, ilkelerine, ideallerine ve hedeflerine sahip çıkarak sürdürebiliriz. Yeni Türkiye Yüzyılı'nın neferleri olan sizler böyle bir bilinç ve özgüvenle tarihinize, bugününüze sahip çıkıp birbirinizle kenetlenin, birbirinizle kardeşlik hukukunuzu geliştirin. Siz gençlerimizin ve aziz milletimizin 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nı kutluyor, Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere Kurtuluş Savaşımızın bütün kahramanlarını bir kez daha saygıyla anıyorum."


19 Mayıs 2024 Pazar

Büyük önder Mustafa Kemal Paşa'nın 16 Mayıs 1919'da büyük mücadelenin ilk adımını atmak için yola çıktığı Bandırma Vapuru'nda, kendisi gibi vatan sevgisiyle gözünü karartmış, tarihin kaderini değiştiren 22 kurmay subay ve 25 erbaş vardı.


Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda önemli bir rolü olan Bandırma Vapuru, 1878'de İskoçya'da inşa edildi. Zamanla birkaç kez el değiştiren vapur, 1894'de "Panderma" adıyla Osmanlı Devleti'nin kontrolündeki denizlerinde yük ve yolcu taşımaya başladı.

 

Osmanlı Seyrüsefain İdaresince 28 Ekim 1910'da adı "Bandırma" olarak değiştirildi ve posta vapuru haline getirilerek hizmete alındı.

 

Vapur, Mondros Mütarekesinden sonra bölgedeki asayişin sağlaması için 30 Nisan 1919'da 9. Ordu Müfettişi olarak görevlendirilen Mustafa Kemal ve silah arkadaşları için de adeta kurtuluşun anahtarı oldu.

 

Mevcut ve onarıma muhtaç olan gemiler Almanya'ya bakım amacıyla gönderilmişti. Bu nedenle Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşlarını Samsun'a götürmek için eldeki olanaklara uyularak Bandırma Vapuru ayrıldı.

 

O dönemde 41 yaşında olan ve sadece Marmara Denizi'nde çalışabilen Bandırma Vapuru'nun, Karadeniz'in hırçın dalgalarına dayanma gücü oldukça azdı. Ancak bu Mustafa Kemal Paşa için engel değildi.

 

Zorlu şartlara rağmen Paşa, yanına bir ulusun kaderini değiştirecek 22 kurmay subay ve 25 erbaşı alarak 16 Mayıs 1919'da Samsun'a hareket etti.

 

Paşa ve silah arkadaşları, 3 günlük yolculuğun ardından puslu bir pazartesi günü Samsun sahiline demir attı ve kurtuluş yolundaki ilk adımı başlattı.

 

Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda bu denli büyük rol oynayan gemi ise 1924'de hizmet dışı bırakıldı.

 


5 YIL SONRA ISKARTAYA ÇIKARILDI

 

Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nasrullah Uzman, Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşlarının Samsun yolculuğunu anlattı.

 

1908-1938'e kadar geçen süreçte ülkede "Bandırma" isimli 4 vapur olduğunu belirten Uzman, bunlardan birinin de Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşlarının Samsun yolunda kullandığı vapur olduğunu söyledi.

 

Uzman, "Vapur, 1919 yılında 41 yıllık iken Mustafa Kemal Paşa ise Samsun'a çıktığında 38 yaşındaydı, vapurdan daha gençti. Muadilleriyle ölçüldüğünde iyi koşullara sahip olmayan ve eksiklikleri bulunan vapur, o kadar eskiydi ki Samsun yolculuğundan 5 yıl sonra ıskartaya çıkarıldı." dedi.

 

Vapur, Samsun'a yol almadan önce, Paşa'ya vapurun batırılacağı yönünde birkaç kaynaktan istihbarat geldiğini aktaran Uzman, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

"Vapurda, Mustafa Kemal Paşa'yla beraberinde 22 kurmay subay, 25 erbaş vardı. Vapurdaki 79 yolcu, 6 at ve 1 arabanın envanteri çıkarılarak İngiltere'ye bildirildi. Karadeniz İngiliz işgalinde olduğu için İstanbul’dan hareket edecek olan gemiler vize almak zorundaydı. Harbiye Nezareti, Mustafa Kemal Paşa ve beraberindekilerin yola çıkabilmeleri için 14 Mayıs'ta İngiliz İşgal Kumandanlığından vize aldı. Tarihi yolculuk İngiltere’den vize alındıktan iki gün sonra başladı. Mustafa Kemal Paşa kesinlikle bu yolculuktan taviz vermedi. Sahil şeridini kullanarak Samsun'a ulaştılar. 16 Mayıs öğlen sonra başlayan yolculuk 19 Mayıs sabahı Samsun'da son buldu."

 

VAPURDAKİLER OLDUKÇA ÖNEMLİ İSİMLERDİ

 

Mustafa Kemal Paşa'nın, Bandırma Vapuru'ndaki yol arkadaşlarına da değinen Uzman, "Vapurdakiler oldukça önemli isimlerdi. Paşayla birlikte milli mücadeleyi cephede ve Meclis'te yönettiler. Cumhuriyetin ilanından sonra ise devlet kadrolarında önemli pozisyonlarında yer aldılar." dedi.

 

Cumhuriyetin ilanından sonra Sağlık Bakanı olarak görev alan, Atatürk'ün vefatının ardından da başbakanlık yapan Refik Saydam'ın da vapurda bulunduğunu aktaran Uzman, "Vapurda bulunanlardan biri de Hüsrev Gerede idi. Hem milletvekilliği hem de diplomat olarak görev yaptı. Kazım Dirik, Refet Bele gibi birçok isim Mustafa Kemal Paşa'yla Samsun'a çıkan ekibin içindeydi." diye konuştu.

19 Mayıs 2024 Pazar