tatil-sepeti

HABER: TUĞÇE ÖZKUŞ

En önemli yaşam kaynaklarımızdan olan su, ne yazık ki çoğu zaman bilinçsizce tüketiliyor. Bilgiyi Ticarileştirme Merkezi (BTM) girişimcilerinden Umut Türemen, Noticy adını verdiği girişimiyle su, enerji ve para tasarrufu sağlarken, yeni neslin de bilinçli bireyler olarak yetişmesine yardımcı olacak akıllı ev aletleriyle dikkat çekiyor. Türemen, iki yıl önce çok yüksek bir su faturası alması üzerine geliştirdiği Noticy’i İstanbul Ticaret okurlarına anlattı.

YILDA 20 BİN LİTRE

Noticy nedir? Sizi böyle bir girişimde bulunmaya iten sebepler nelerdi?

Noticy, ismini İngilizce kökenli ‘notice’ kelimesinden alıyor. Bu kelimeyi Türkçe’ye ‘farkındalık’ olarak çeviriyoruz. Su tüketimi konusunda tüm dünyada büyük bir bilinçsizlik söz konusu. Şirket olarak bu bilinçsizliği insanların tüketimdeki farkındalığını yükselterek yenmek istiyoruz.

Bunu da geliştirdiğimiz akıllı ev sistemi ile yapmayı planlıyoruz. Ürettiğimiz cihazlar anlık olarak kullandığınız suyun miktarını size göstererek, tüketiminiz konusunda bilinçlenmenizi sağlıyor. Kullanıcılarımız sudan tasarruf ettiklerinde, dolaylı yoldan kullandıkları enerjiden ve harcadıkları paradan da tasarruf etmiş oluyor. Ayrıca kullanılan suyun sıcaklığı, suyu kullanma süresi ve kullanılan suyun ücreti de cihazlarımız ve mobil uygulamamız yoluyla bildiriliyor.

Bu girişimin hikayesi, iki sene önce çok yüksek bir su faturası almam ile başladı. Tek başına yaşamama rağmen ödemem gereken meblağ, 4 kişilik bir ailenin faturasından bile yüksekti. Su faturamız, bize evimizdeki toplam su harcamamızı gösteriyor fakat bu kullanımın evin hangi bölümünde ve ne zaman gerçekleştiği bir sır. Tasarruf etmenin birinci koşulu, harcamalarınızı düzenli olarak takip etmektir. Paranızın nereye gittiğini ve nereye gideceğini bilirseniz, paranızı sadece ihtiyacınız olan şeylere harcar, kalan kısmıyla da istediğiniz yatırımı yapabilirsiniz. Bu durum su tüketimi konusunda da geçerli olmalı diyerek kolları sıvadım. Yaptığımız araştırmalara göre, su tüketimi sırasında alınan görsel geri bildirim yüzde 25 oranında tasarruf sağlıyor. Bu da Türkiye’deki ortalama bir hanenin yılda 20 bin litre su tasarrufu yapması anlamına geliyor. Bu misyonla yola çıkarak ekibimi kurdum. Projemiz resmi olarak 2020 başında devreye girdi.

DOĞAYI ÖNEMSEYEN

Hedef kitleniz kimlerden oluşuyor?

Hedef kitlemizi, ‘tasarrufu ve doğayı önemseyen ama günlük hayatında buna dair bir aksiyon almayan’ insanlar olarak belirledik. B2B tarafında harcadığı suyun takibini yapmak isteyen tüm kurumsal şirketler, bizim kapsama alanımıza giriyor. Akıllı ev sistemleri konseptinde inşaat şirketleri ve mimarlık ofisleri, yeşil otel etiketi altında beş yıldızlı oteller ana hedefimiz. B2G tarafına bakıldığında ise belediyelerin manuel olarak her ay ölçümünü yaptığı su tüketimimizi anlık ve dijital olarak sunma imkanımız mevcut. Dolayısıyla geniş bir hedef kitlemiz var.

ÜÇ AYRI CİHAZ ÜRETİYORUZ

Cihazların kurulumu için herhangi bir ücret ödemek gerekiyor mu?

Ürettiğimiz üç farklı cihaz mevcut. Bu cihazlar duş, musluk ve akıllı sayaç. Duş ve musluk cihazlarımızı kullanıcılarımızın kurabilecekleri şekilde tasarladık. Akıllı sayacımız evin ana borusuna bağlanacağı için bu cihazın kurulumunda teknik destek gerekiyor. Arıkovanı’nda sunduğumuz fiyatların tamamında kurulum ücretleri dahil.

GİRİŞİMCİ OLMADAN YATIRIMCI OLMAZ

Türkiye’de girişimcilik ekosistemini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’deki ekosistemin en güçlü yanının network olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Tanıdık vasıtasıyla hiç tanımadığımız insanlara gereğinden fazla güvenebiliyoruz. Bu durum bazı senaryonalarda olumsuz şeylere yol açsa da genel olarak girişimciler için süreci hızlandıran bir şey. Özellikle yurt dışında gördüğümüz bürokrasi labirentleri, girişimciler için süreci oldukça yavaşlatıyor. Yurt içindeki ekosistemin en kötü yanıysa yatırımcı ilişkileri. Yatırımcılar tabii ki en yüksek faydayı minumum risk ile elde etmeyi amaçlıyor. Bunu yaparken girişimcinin aldığı riski göz ardı ettikleri birçok senaryo mevcut. Yurt içindeki birçok yatırımcının kafasında riske edilen en büyük şey para. Bana kalırsa bu sorunun cevabı zaman olmalı. Girişimci haftada 80-90 saatini girişimine harcayarak yatırımcıdan çok daha büyük bir yatırım yapıyor ve aslında kendisi için büyük bir fırsat maliyeti yaratıyor. Bu yatırımın kalitesi tartışılır olsa da günün sonunda girişimci olmadan yatırımcı olmaz. Bana kalırsa Türkiye’de yatırımcının aldığı finansal risk kadar girişimcinin aldığı zaman ve emek yatırımı riski de göz önünde bulundurulmalı. Bu ekosistemde hep yatırımcılar bize tavsiye veriyor. Haddim değil ama yaşadığım tecrübelerden çıkardığım kadarıyla ben de kendilerine şunları söylemek isterim. Yatırım yapmak için görüştüğünüz projeler ile onlar istemese bile gizlilik sözleşmesi imzalayın. Bu, girişimcinin size güvenmesini ve projesine saygı gösterdiğinizi anlamasını sağlar.

BTM İLE PROJEMİZİ İLERİYE TAŞIDIK

BTM ile yollarınız nasıl kesişti?

BTM, girişimcilik ekosisteminde tanıdığım birçok girişimcinin uzun zamandır bana önerdiği bir kurumdu. Buradaki networkten, eğitimlerden ve ofis alanından yararlanmak istedik. BTM’de aldığımız eğitimlerin ve yaptığımız görüşmelerin sonucunda projemizi oldukça ileriye taşıdık. Sahne XL’de yer alan 16 girişimden biri olduk. Bu muhteşem organizasyon için BTM çalışanlarına teşekkür etmek isterim. İlk defa online olarak gerçekleştirilen bu büyüklükte bir etkinliğe göre oldukça başarılı olduğunu düşünüyorum. Noticy olarak sunumumuz sonrasında bizi takip eden destekçilerimizden güzel geri dönüşler aldık.

KİTLESEL FONLAMA

Arıkovanı’nda satışa çıktınız? Süreç nasıl gidiyor?

Kitlesel fonlama konsepti Türkiye’de oldukça yeni. Dolayısıyla ürünümüzü ön siparişle satın alacak bireysel ve kurumsal müşterilerimizde bir önyargı var. Bizim insanımız parasını ödediği ürünü hemen elinde ister. Hatta parasını ödemeden önce de denemek ister. Ne yazık ki, yatırım almadan bu projeyi gerçekleştirdiğimiz için bu yönteme başvurmak zorundayız. Fonlama sürecinde 100 bin lira toplamayı hedefliyoruz. Sadece duş cihazımızdan 250 adet satarak bu miktara ulaşabileceğimiz düşünüldüğünde bu hedefin gerçekçi olduğunu söyleyebiliriz. Önümüzde 60 günlük bir süreç var. Kurumsal müşterilerimizin toplu bir şekilde alım yapmasıyla çok kısa sürede bu kampanyayı başarıya ulaştırabiliriz.

28 Aralık 2020 Pazartesi

Etiketler : Teknoloji

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, otoyol, devlet ve il yollarına inşa edilen fiber ağ uzunluğunun 7 bin 676 kilometreye ulaştığını bildirerek, "Tüm kara yollarımızdaki fiber ağımızı yaklaşık 20 bin kilometreye ulaştıracağız" dedi.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Akıllı Ulaşım Sistemleri (AUS) kapsamında kara yolu ağında gerçekleştirdikleri fiber optik altyapı çalışmalarına ilişkin yazılı açıklama yaptı.

Karayolları Genel Müdürlüğü (KGM) sorumluluğundaki yollarda, güncel teknolojileri kullanan ve tüm ulaşım modlarıyla entegre yerli ve milli bir akıllı ulaşım ağı sistemini devreye aldıklarına işaret eden Uraloğlu, Türkiye'deki devlet ve il yolu ağının 64 bin 768 kilometreye, otoyol ağının ise 3 bin 726 kilometreye ulaştığını anımsattı.

Uraloğlu, 68 bin 494 kilometrelik ulusal kara yolu ağında güvenli, yenilikçi, çevreci ve sürdürülebilir bir akıllı ulaşım ağı oluşturmak için çalışmaları kararlılıkla yürüttüklerini aktardı.

Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişmelerin etkisiyle kara yollarındaki trafiğin yönetiminde nesnelerin interneti ve karar destek gibi uygulamaların kullanıldığını anlatan Uraloğlu, "Tüm bu sistemlerin ortak bir merkezin çatı yazılımıyla kontrol edileceği entegre bir AUS yapısını hayata geçirmek için çalışmalarımıza hız verdik. Bu projeler, yollarda zaman ve enerji tasarrufu sağlamanın yanı sıra trafik güvenliğini ve sürdürülebilirliği de artıracak." değerlendirmesinde bulundu.

 

AŞAMA AŞAMA TAMAMLANIYOR

Bakan Uraloğlu, AUS kapsamında kurulacak sistemlerin birbirleriyle ve diğer ulaşım modlarıyla haberleşmesini sağlayacak etkin bir haberleşme altyapısı kurduklarına dikkati çekerek, KGM sorumluluğundaki yolları akıllı hale getirmek için otoyol, devlet ve il yollarındaki ağ uzunluğunu 15 bin kilometreye çıkarmayı planladıklarını bildirdi.

Bu fiber kablo ağı içerisinde yer alan 6 bin 973 kilometrelik yolu, trafik değerleri, AUS merkezlerinin tesis edilmesi ve bütçe olanakları doğrultusunda önceliklendirdiklerini belirten Uraloğlu, bunu da 5 aşamada gerçekleştireceklerini ifade etti.

Uraloğlu, birinci aşamada, pilot bölge olan Tekirova-Antalya-Gazipaşa ile Antalya-Sandıklı bölgesindeki 520 kilometrelik kesimde fiber optik haberleşme altyapısı yapımının tamamlandığı bilgisini paylaşarak açıklamasını şöyle sürdürdü: "İkinci aşamada, Ankara-Bursa-Karayolları 1. Bölge Müdürlüğü ve Ankara-İzmir, İzmir-Denizli-Karayolları 13. Bölge Müdürlüğü sınırları güzergahındaki 1452 kilometrelik kara yolu ağına fiber optik kablo haberleşme altyapısı yapımını tamamladık. Üçüncü aşamada ise Ankara-İstanbul-Edirne Kapıkule Sınır Kapısı, İstanbul-Karayolları Bursa 14. Bölge Müdürlüğü sınırı, İstanbul-İpsala güzergahlarında kara yolları ile İstanbul 1. ve Ankara 4. bölge müdürlükleri sorumluluk ağındaki muhtelif kesimlerde fiber optik kablo haberleşme altyapısı çalışmaları devam ediyor."

Dördüncü aşamada, İstanbul, Ankara, Samsun, Trabzon, Bursa ve Kastamonu bölge müdürlüklerinin sorumluluk alanında yer alan yaklaşık 1733 kilometrelik kara yolu kesimine fiber optik kablo haberleşme altyapısı tesis edilmesi için ihale çalışmalarının devam ettiğine dikkati çeken Uraloğlu, 2025 yılı içerisinde bu ihaleleri gerçekleştirmeyi planladıklarını aktardı.

 

3 BİN 47 KİLOMETRELİK HABERLEŞME ALTYAPISININ TESİSİ TAMAMLANDI

Bakan Uraloğlu, ülke genelindeki mevcut 3 bin 726 kilometrelik otoyol ağında 4 bin 629 kilometrelik haberleşme altyapısı bulunduğunu belirterek şunları kaydetti: "Bugüne kadar devlet ve il yollarında 3 bin 47 kilometrelik haberleşme altyapısını tamamladık, otoyollarla birlikte fiber ağ uzunluğu 7 bin 676 kilometreye ulaştı. Diğer ulaşım modlarıyla etkin haberleşme altyapısı kurmak için devlet ve il yollarına 3 bin 47 kilometre fiber kablo inşa ettik. Devlet ve il yollarına 12 bin kilometre daha fiber ağ kurmayı planlıyoruz. Böylece tüm kara yollarımızdaki fiber ağımızı yaklaşık 20 bin kilometreye ulaştıracağız. Gelecek projeksiyonunda bu ağı daha da uzatacağız."

22 Ekim 2024 Salı

SAHA EXPO Uluslararası Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayii Fuarı’nın açılışında konuşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Kacır, "Dünyadaki muadillerine göre kabiliyet avantajı sunması açısından ön plana çıkan savunma ürünlerimiz, ülkemizin stratejik hamlelerinde güç çarpanı olmaya devam ediyor" dedi.

Türkiye'nin ve Avrupa'nın en büyük sanayi kümelenmesi SAHA İstanbul tarafından Cumhurbaşkanlığı himayesinde organize edilen, 6 bakanlık ve Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığının desteklediği, Anadolu Ajansının global iletişim ortağı olduğu SAHA EXPO Uluslararası Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayii Fuarı başladı.

Bakan Kacır, İstanbul Fuar Merkezi'nde (İFM) 26 Ekim'e kadar devam edecek etkinliğin açılışında yaptığı konuşmada, ilki 2018'de gerçekleştirilen organizasyonun kısa sürede dünyanın savunma ekosisteminin tüm paydaşlarının buluşma noktası haline geldiğini söyledi.

Son 1 yılda 40 binden fazla insanın İsrail tarafından öldürüldüğüne dikkati çeken Kacır, "2 milyona yakın insan evinden, yerinden edildi. İsrail şimdi çatışmayı başka ülkelere taşıyor. Bütün bunlara uluslararası kurumların seyirci kaldığı bir sistemin güven telkin etmesi söz konusu olabilir mi?" diye konuştu.

Kacır, bugün dünyanın birçok yerinde ortaya çıkan çatışmaların uluslararası sistem tarafından çözüme kavuşturulamadığına işaret ederek, Birleşmiş Milletler'in mevcut sisteminin insanlık için adaleti tesis etme kabiliyetinin bulunmadığını dile getirdi.

Dünyanın farklı coğrafyalarında terör örgütlerinin farklı aktörler tarafından kullanıldığını ve ülkelerin barış ve istikrarını tehdit etmeyi sürdürdüğünü vurgulayan Kacır, böyle bir tabloda ülkelerin askeri caydırıcılık için daha fazla yatırım yaptığını ifade etti.

 

"MİLLİ VE ÖZGÜN TEKNOLOJİLER GELİŞTİRMEKTEN BAŞKA ALTERNATİF YOK"

Geçen 10 yılda küresel savunma sanayi harcamalarının 1,75 trilyon dolardan yaklaşık 2,5 trilyon dolara çıktığı bilgisini veren Kacır, şöyle devam etti: "Dünyadaki krizlerin ve çatışmaların en yoğun yaşandığı coğrafi hat içindeki ülke olarak bu tabloya kayıtsız kalma lüksüne sahip değiliz. Milli güvenlik stratejilerimize çerçeve çizmeye çalışan, ülkemizi masada ve askeri sahada zayıflatmak isteyen ülkelerin örtülü ve açık ambargolarına uzun yıllar maruz kaldık. Parasını ödediğimiz savunma ürünlerinin tedarik ve bakım süreçlerinde türlü zorluklarla karşılaştık. Tecrübelerimiz, ülkemizin bekası için savunma sanayisinde milli ve özgün teknolojiler geliştirmekten başka bir alternatifin bizler için söz konusu olmadığını gösterdi. Cumhurbaşkanı'mızın liderliğinde son 22 yılda ortaya konulan güçlü siyasi irade ve istikrarlı devlet politikaları, milli ve özgün ürünleri önceleyen uzun dönemli AR-GE, yatırım ve tedarik planlamaları ve nitelikli insan kaynağı yatırımlarıyla savunma sanayimiz büyük bir atılım gerçekleştirdi. Ana yüklenicileri, alt yüklenicileri, KOBİ'leri, araştırma kuruluşları ve üniversiteleriyle Türkiye'nin iftihar kaynağı sektörleri arasında yerini aldı."

 

"İHA VE SİHA'LARIMIZLA TERÖRÜ VATAN TOPRAKLARIMIZDAN KAZIDIK"

Kacır, ürün, sistem ve alt sistem bazlı yerlileşme çalışmaları neticesinde savunma sanayisinde yerlilik oranını 22 yılda yüzde 20'den yüzde 80'lerin üzerine çıkardıklarını anlattı.

Savunma projelerinin niteliği ve niceliğinin büyük bir gelişim gösterdiğini belirten Kacır, şöyle konuştu: "2002'de sadece 62 savunma projesi yürütülürken bu sayı 1000'in üstüne çıktı. Türkiye'nin milli ve özgün savunma sanayisi ürünleri, artık dünyada harp paradigmasını ve jeopolitik dengeleri değiştirici unsurlar olarak tanımlanıyor. Havadan deniz platformlarına, kara araçlarından uzay sistemlerine kadar pek çok kritik alanda, yerli ve milli teknolojileriyle yeni çağın lider ülkeleri arasında yer alma yolunda hızla ilerliyoruz. Küresel ölçekte savaş paradigmalarını değiştiren İHA ve SİHA'larımızla terörü vatan topraklarımızdan kazıdık. Sınırlarımızda ülkemizi tehdit eden terör unsurlarının barınmasına müsaade etmiyoruz. MİLGEM projeleri ve TCG Anadolu ile mavi vatanda ve uluslararası sularda özgürce yol alıyoruz. Değer zincirinde barındırdığı 3 bin 500'ü aşkın firması ve 90 binin üzerinde nitelikli insan kaynağıyla savunma sanayimiz başarılarına her geçen gün yenilerini ekliyor. Ekosistem aktörleri arasındaki güçlü işbirliği, uluslararası kalitede üretim kabiliyetleri ve inovatif AR-GE yaklaşımı, yalnızca Türkiye'nin değil, dost ve kardeş ülkelerin de ihtiyaçlarını adresleyen başarılı güvenlik çözümlerini mümkün kılıyor. Dünyadaki muadillerine göre kabiliyet avantajı sunmasının yanında rekabetçi edinim maliyetleri açısından da ön plana çıkan savunma ürünlerimiz, ülkemizin stratejik hamlelerinde güç çarpanı olmayı sürdürüyor."

 

"BU GÜÇLÜ İVMEYİ ASLA KAYBETMEYECEĞİZ"

Kacır, muharebe sahasında kendilerini kanıtlayan ve güvenlik güçlerinin tecrübeleri doğrultusunda sürekli iyileştirilen savunma ürünleri ihracatının geçen yıl 5,5 milyar dolara ulaştığını bildirdi.

İhracatın bu yılın 9 ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12 arttığını vurgulayan Kacır, "Dünyanın en büyük savunma ve havacılık firmaları listesinde yer alan Türk savunma sanayi firmalarının sayısındaki artış bizleri gururlandırıyor. Milli Teknoloji Hamlemizin işaret fişeğini yakan bu güçlü ivmeyi asla kaybetmeyeceğiz. Yapay zeka, otonomi, siber güvenlik, uzay, hipersonik, kuantum ve biyoteknoloji gibi savunma sanayisini yeniden şekillendiren alanlardaki gelişmeleri yakından izlemeye ve bunlara öncülük etmeye devam edeceğiz." dedi.

Kacır, her geçen gün daha geniş bir uygulama alanı bulan yapay zekanın etik ve strateji bağlamında insanlığı yeni sorunlarla karşı karşıya getirdiğini ifade etti.

 

"TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE YOLUNDA EMİN ADIMLARLA İLERLİYORUZ"

Dünyada kritik altyapıların yazılım odaklı hale gelerek dijitalleşmesinin, siber uzayı savaşların yeni bir sahası haline getirdiğini ve dijital savaş kavramını gündeme taşıdığını belirten Kacır, şunları kaydetti: "Düşman unsurlarını etkisiz hale getirme senaryolarında oyun değiştirici rol üstlenen siber güvenlik çalışmaları, askeri doktrinlerde yerini sağlamlaştırdı. Dünya savunma sanayisini adeta yeniden tanımlayan bu yenilikçi teknolojileri, ülkemizin küresel savunma liginde stratejik bir oyuncu olması için önemli bir fırsat penceresi olarak görüyoruz. Geleceğin potansiyel muharebe trendlerinin yakalanmasına ve yönlendirilmesine imkan tanıyacak kapsamlı bir tedarik politikası ve yetkinlik inşası sürecini başlattık. Testleri devam eden KIZILELMA ve ANKA-3 ile ülkemizi daha ileri noktaya taşıyoruz. Yerli mühimmatlarımızla görev icra edecek yeni nesil İHA'larımızla tam bağımsız Türkiye yolunda emin adımlarla ilerliyoruz."

Bölgesel tehditlere karşı caydırıcı, uzun menzilli hipersonik balistik füze sistemlerinin geliştirilmesine yönelik çalışmaların başarıyla devam ettiğini vurgulayan Kacır, siber güvenlikte değişen dinamikler doğrultusunda kabiliyet havuzunu genişletecek projeleri öncelikli olarak değerlendirdiklerini söyledi.

 

"128 MİLYAR LİRALIK SABİT YATIRIMIN ÖNÜNÜ AÇTIK"

Dünyanın kara, deniz ve hava kuvvetlerinin ardından artık uzay kuvvetlerini konuştuğuna dikkati çeken Kacır, şu değerlendirmede bulundu: "Türkiye, uzay bilimi ve teknolojilerindeki nitelikli insan kaynağı, güçlü tasarım ve mühendislik kabiliyetleriyle uzaydaki hak ve menfaatlerini korumaya her zamankinden daha hazır konumdadır. Fergani firmamızın çalışmalarını yürüttüğü Milli Küresel Konumlama Sistemi ile askeri operasyonlarımızın güvenliği açısından önemli bir riski bertaraf edeceğiz. Bakanlık olarak, askeri ve siyasi bağımsızlığımızı perçinleyecek inisiyatifleri bugüne kadar nasıl desteklediysek 'Türkiye Yüzyılı'nda da en güçlü şekilde destekleyeceğiz. 2002'den bugüne savunma sanayisinde 883 yatırım için teşvik belgesi düzenledik, 128 milyar liralık sabit yatırımın önünü açtık. TÜBİTAK aracılığıyla 1493 savunma sanayi projesine ve 2 bin 233 bilim insanına ve gencimize 38 milyar lira destek sağladık. Dünya savunma sanayisinde geliştirilen en ileri sistemler, çok uluslu işbirlikleriyle ortaya çıkıyor. Türkiye olarak, ortak fayda esasında, savunma sanayisinde sahip olduğumuz imkan ve kabiliyeti dostlarımızla ve müttefiklerimizle paylaşmaya her zaman hazırız."

22 Ekim 2024 Salı