tatil-sepeti

Türkiye'nin cari işlemler açığı, dış ticaret açığındaki gerileme ve turizm ile taşımacılık gelirlerindeki artış öncülüğünde nisanda 1,7 milyar dolar ile son 6 ayın en düşük seviyesinde gerçekleşirken, ekonomistler, yıllık cari dengede iyileşme eğiliminin devam edeceğini öngörüyor.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre, Türkiye'nin cari işlemler hesabı, nisanda 1 milyar 712 milyon dolar açık verdi. AA Finans Beklenti Anketi'ne katılan ekonomistler, nisanda cari açığın 2 milyar 430 milyon dolar olmasını öngörürken, gerçekleşen cari açık, son 6 ayın en düşük seviyesine işaret etti.

Nisan ayı sonucunun açıklanması ile yıllıklandırılmış cari işlemler açığı da 32 milyar 737 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti. Öte yandan, geçen yılın nisan ayında 5 milyar 296 milyon dolar düzeyinde cari açık verilmişti.

AA Finans Analisti ve ekonomist Haluk Bürümcekçi, nisan gerçekleşmesi ile son 12 aylık açığın 32,7 milyar dolara inerek iyileşme eğilimini devam ettirdiğini söyledi.

Bu dönemde manşet açıktaki iyileşmeye ek olarak enerji dışı cari açığın 8,4 milyar dolara gerilediğini aktaran Bürümcekçi, enerji ve altın dışı cari fazlanın ise 11,2 milyar dolara yükseldiğini vurguladı. Bürümcekçi, cari açıkta nisan ayında gözlenen iyileşmede, dış ticaret açığının azalması ve turizm ile taşımacılık gelirlerinin yükselişe geçmesinin ana etken olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "Dış ticaret açığı, nisanda yıllık bazda yüzde 33,3 azalmıştı. Buna ek olarak, hizmetler dengesi içinde salgının ilk dalgasında sıfıra inen turizm gelirlerinin 640 milyon dolara yükselmesine karşılık turizm giderlerinin 44 milyon dolarda sınırlı kalmasıyla turizm net gelirleri geçen yıla göre 0,5 milyar dolar arttı. Bavul ticaretinde 438 milyon dolara sıçrama olurken, taşımacılık gelirlerinde ise yüzde 282,6 artış kaydedildi. Böylece hizmetler dengesinde yıllık artış 1,15 milyar dolar oldu. Buna ek olarak, ağırlıklı olarak doğrudan yatırımlara ilişkin gelir-gider dengesinden oluşan birincil gelir dengesinin ise geçen yıla göre yüksek açık verdiği izlendi."

Mayıs ayı gümrük dış ticaret öncü verilerinin geçen yılın üzerinde dış açığa işaret ettiğini aktaran Bürümcekçi, "Turizm ve taşımacılık gelirlerinde baz etkisi ile gözlenen toparlanma sayesinde yıllık cari açıkta düşüşün devam edeceğini düşünüyoruz." dedi.

"2021'DE 25 MİLYAR DOLAR CARİ AÇIK ÖNGÖRÜYORUM"


Haluk Bürümcekçi, cari açıktaki gerilemeye rağmen finansman imkanlarının yetersiz kalması ile resmi rezervlerde 1,2 milyar dolarlık azalış gözlendiğini, portföy kanalında da 1,5 milyar dolarla yüklü çıkış yaşandığını ifade etti.

Cari açıkta risklerin, yukarı yönde devam ettiğini vurgulayan Bürümcekçi, şu değerlendirmelerde bulundu: "Geçen yıl cari dengenin; iç talep kaynaklı büyüme, altın ithalatı, turizm ve taşımacılık gelirlerinin sert düşüşü gibi birçok olumsuz faktörün bir araya gelmesi nedeniyle 37,3 milyar dolarla belirgin açık verdiği izlenmişti. Bu yılın seyri açısından bu faktörlerin gelişimi çok kritik olmaya devam ediyor. Petrol fiyatlarının 2021'de 70 doların üzerine yerleşmesi ile 2020 ortalaması olan 43 doların çok üzerine çıkması sonrası enerji ithalatına yukarı yönde etkisinin 13-15 milyar dolar olabileceği söylenebilir. Emtia fiyatlarında genele yayılan artışın da bu bağlamda cari denge üzerinde olumsuz yansımaları gözlenecektir. Altın ticaretinde ise geçen yıl verilen 22,4 milyar dolarlık rekor açığın, bu yıl yerini geçmiş dönem ortalamalarına doğru düşüşe geçeceği beklenmektedir. Bu doğrultuda, altın ithalatındaki azalışın enerji ithalatındaki artışı dengeleyeceği söylenebilir. Öte yandan, turizm net gelirleri 2020'yi 9,2 milyar dolarla önceki yıla göre 16,5 milyar dolar düşüşle kapatmıştı. Salgın kısıtlamaları ile gözlenen bu düşüş, aşılama çalışmalarına bağlı olarak yerini kısmi toparlanmaya bırakacaktır ancak yine de 2019 gelirinin en az yüzde 40 civarında altında kalarak 14-15 milyar dolar olarak gerçekleşmesi daha olasıdır."

Bürümcekçi, enerji ve diğer emtia ithalatında fiyat etkisi kaynaklı artışa karşılık altın ithalatındaki azalış ve turizm net gelirlerindeki toparlanmanın birbirini telafi edebileceğini belirterek, "Bu bağlamda, cari açığın ne boyutta azalacağı açısından esas belirleyici iç talep ve ekonomik aktivitenin seyri olacak. İkinci çeyrekte gözlenen yavaşlamanın şimdilik çok ılımlı olmasıyla bu etki henüz sınırlı boyutta gözleniyor. Bu doğrultuda, 2021'de 25 milyar dolar cari açık öngörürken, bu tahmin üzerindeki risklerin yukarı yönde devam ettiğini düşünmekteyiz." diye konuştu.

"DIŞ TALEPTEKİ İYİLEŞME EĞİLİMİ SÜRECEKTİR"


Tera Yatırım Başekonomisti Enver Erkan da cari işlemler dengesinin, nisanda üst üste 18'inci ayında açık verdiğini, ayrıca azalan dış ticaret açığına paralel bir şekilde daralma gösterdiğini söyledi.

Ana kalemler itibarıyla hem dış ticaret açığı hem de hizmet dengesi kapsamındaki pozitif ve negatif risklerin bir arada olduğunu aktaran Erkan, "Bu yıl artan ihracat potansiyeline ek olarak, altın ithalatının etkisinin de azalmasıyla dış ticaret açığında belli oranda iyileşme gözlendi. Dış talepteki iyi koşulların bu eğilimi desteklemesini bekleriz. Diğer yandan, enerji kaleminin özellikle yükselen küresel emtia fiyatları kapsamında ithalatı artırıcı etkisi devam etmektedir." ifadelerini kullandı.

Erkan, mayıs ayı öncü dış ticaret verilerinin nisandaki tüm faktörlerin geçerliliğini koruduğunu gösterdiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti: "Salgının etkileri küresel ekonomilerde hafifledikçe ve ekonomik faaliyet geliştikçe dış talepteki iyileşme eğilimi sürecektir. Bu nedenle ihracatı pozitif görmeye devam ediyoruz. Finansal koşullardaki sıkılığın talebi sınırlayıcı etkisi ve altın ithalatında görülen azalma, ithalattaki büyümeyi sınırlaması açısından olumlu. Ancak emtia fiyatlarındaki artışın özellikle enerji ithalatı üzerinden etkilerini hissetmeye devam edeceğiz. Hizmet dengesi bakımından haziranı da içine alan periyoda kadar gerek yurt içindeki kapanmanın gerekse de diğer ülkelerin Türkiye'ye yönelik kısıtlamaları iyileşme derecesini olumsuz olarak etkileyecektir. Söz konusu kısıtlamaların hafifletilmesi aşaması ve yurt içinde aşılamanın hızlandırılmasının buna yapacağı katkı temmuz ve sonrasının turizm gelirleri açısından daha iyi geçmesini sağlayabilir. Bu kalemde de 2020'ye göre belli oranda ancak temkinli yaklaşılması gereken bir iyileşme beklentisinden bahsedebiliriz."

15 Haziran 2021 Salı

Etiketler : Gündem

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, yalan haberlerle kasıtlı şekilde gündem oluşturulmaya çalışıldığını ifade ederek, "Dedikodulara itibar etmeyiniz. Cumhurbaşkanımızın tam destek verdiği programımızı daha da güçlendireceğiz. Hedeflere ulaştığımızda vatandaşlarımızın refahı kalıcı olarak artacak" dedi.


 

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Bir süredir yalan haberlerle kasıtlı bir şekilde gündem oluşturulmaya çalışılıyor. Vatandaşlarımızdan istirhamım; üretilen dedikodulara itibar etmeyiniz ve politikalarımız ile ilgili bizden duymadığınız hiçbir haber veya söylentiye lütfen inanmayınız." diye konuştu.

 

Sosyal medya hesabı X'ten açıklamalarda bulunan Bakan Şimşek şu ifadeleri kullandı:

 

"PROGRAMIMIZI DAHA DA GÜÇLENDİRECEĞİZ"

 

Bir süredir yalan haberlerle kasıtlı bir şekilde gündem oluşturulmaya çalışılıyor. 

 

Bizim derdimiz memlekete hizmet, gündemimiz yoğun. Bu zor coğrafyada ülkemizin sorunlarını çözmek, potansiyelini ve performansını artırmak için yapacak çok işimiz var.  

 

Enflasyonu düşürmek, cari açığı azaltmak, bütçe disiplini tesis etmek ve yapısal sorunları çözmek konusunda kararlıyız.   

 

Cumhurbaşkanımızın başından beri tam destek verdiği programımızı daha da güçlendireceğiz. 

 

Programımız hedeflerine ulaştığında, vatandaşlarımızın refahı da kalıcı olarak artacaktır.

 

Vatandaşlarımızdan istirhamım; üretilen dedikodulara itibar etmeyiniz ve politikalarımız ile ilgili bizden duymadığınız hiçbir haber veya söylentiye lütfen inanmayınız.

23 Eylül 2024 Pazartesi

Etiketler : Hazine Maliye Bakanlığı Mehmet Şimşek

Bu yıl üç büyük uluslararası kredi derecelendirme kuruluşundan not artırımı alan tek ülke olan Türkiye'nin, S&P Global Ratings'ten kasımdaki değerlendirmede yeni bir not artışı daha alması bekleniyor.


 

Türkiye'nin makroekonomi politikalarındaki değişimin ardından, Fitch Ratings, Moody's ve S&P Global Ratings, ülkenin uzun vadeli yabancı para cinsinden kredi notunu yükseltti. Fitch Türkiye'nin notu son değerlendirmesinde "BB-"ye, Moody's iki basamak artışla "B3"ten "B1"e ve S&P Global Ratings de "B"den "B+"ya yükseltti.

 

Söz konusu kuruluşlardan S&P Global Ratings'in, 1 Kasım'da Türkiye'ye ilişkin bu yılki ikinci değerlendirmesini açıklaması bekleniyor.

 

S&P Global Ratings Kıdemli Direktörü Frank Gill, Türkiye ekonomisindeki gelişmeler ve 1 Kasım'daki değerlendirmeye ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye ekonomisinde politika değişikliğinin ardından başta dış göstergeler olmak üzere bazı kredi derecelendirme ölçütlerinin iyileştiğini ve bunlar arasında en önemlilerinden birinin net döviz rezervlerindeki artış olduğunu dile getirdi.

 

Cari açığın da çok hızlı şekilde daraldığını ve bu yıl için cari açığın gayrisafi yurtiçi hasılanın (GSYH) yüzde 1'inin biraz üzerinde seyretmesini beklediklerini ifade eden Gill, Brent petrol fiyatlarının düşmeye devam etmesinin, cari açıktaki daralmaya katkı sunduğunu aktardı.

 

Gill, Türkiye'nin net altın ithalatındaki düşüşün de cari açığın azalmasına olumlu yansıdığını ve bunun çok önemli bir gelişme olduğunu belirterek, net altın ithalatının azalmasının yanı sıra Türk lirası mevduat faizlerinin yüzde 60'lara yaklaştığı göz önünde bulundurulduğunda, altın gibi riskten korunma ürünlerinin hane halkı ve firmalar için daha az cazip hale geldiğini anlattı.

 

Kredi notu kararlarında net rezerv seviyeleri ve cari açıktaki pozitif eğilim başta olmak üzere birçok göstergeyi dikkate aldıklarını vurgulayan Gill, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bizim için önemli sorulardan biri Türkiye'de kamu maliyesinin yönünün ne olacağı. Enflasyonu tek haneli rakamlara indirmek için yetkililerin tüketici talebini azaltması gerekiyor, bu da daha düşük büyüme anlamına gelir ve daha düşük büyüme genellikle daha zayıf mali sonuçlara yol açabilir. Bahsettiğim gibi not kararı için gözden geçirilecek birçok gösterge var. Türkiye'deki ekonomi politikası değişiminin bir yıllık bir düzeltme değil, ekonomiyi enflasyondan arındırmak için çok yıllık bir süreç olduğu göz önüne alındığında, kendimize Türk hükümetinin önümüzdeki birkaç yıl boyunca politikaya bağlı kalıp kalmayacağını sormak zorundayız. Bizim temel tahminimiz, bağlı kalacakları yönünde. Bunu bir yıldan fazladır sürdürüyorlar ve ancak ana senaryomuza ilişkin 'tasarruf yorgunluğu' riskleri de mevcut. Pozitif bir görünüme sahip olduğunda, (Türkiye için kasımda) not artışı mümkün. Net rezervlerdeki iyileşme ve cari açığın hızlı şekilde daralması çok önemli. Not artışı kararı büyük ölçüde bu iki faktöre bağlı diyebiliriz. Ayrıca, Türkiye'nin enerji ve altın ithalatındaki gerileme de çok önemli gelişme. Bu arada, not kararı için Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) faiz politikasına da bakacağız."

 

YIL SONU ENFLASYON BEKLENTİSİ YÜZDE 43, 2025 İÇİN YÜZDE 23

 

Frank Gill, Türkiye'ye ilişkin enflasyon beklentilerini de paylaşarak, Türkiye'de yıllık manşet enflasyonun yüzde 52 ile hala oldukça yüksek seviyede bulunduğunu ve enflasyonu düşürmenin zaman aldığını vurguladı.

 

Çok yüksek kalmaya devam eden hizmet enflasyonuna karşın gıda enflasyonunun hafiflediğini aktaran Gill, "Enflasyonu düşürmek muhtemelen birkaç yıl alacak. Bu nedenle Türkiye'de enflasyonun 2027'ye kadar tek haneli rakamlara düşeceğini öngörmüyoruz. Kademeli bir dezenflasyon süreci bekliyoruz. Bu yıl sonu için enflasyon öngörümüz yüzde 43, 2025 sonu için yüzde 23 ve 2026 sonu için yüzde 10 seviyesinde. 2027 sonunda enflasyonun yüzde 10'un altına gerileyeceğini öngörüyoruz." ifadesini kullandı.

 

Gill, yavaş gerçekleşmesi beklenen dezenflasyon sürecinin önemli bir ayağının Türk lirasının dolar ve avro karşısında "çok az değer kaybetmesinin sürdürülmesi" olduğunu belirterek, "Gelecek yıl Türk lirasının enflasyonun altında değer kaybedeceğini düşünüyoruz." dedi.

 

TCMB, KASIMDA "TEMKİNLİ GEVŞEME" BAŞLATABİLİR

 

TCMB'nin para politikası kararlarını yakından izlediklerini söyleyen Gill, manşet enflasyonun yüzde 50'nin üzerinde olduğu düşünüldüğünde, Bankanın para politikasını çok erken gevşetmesinin bir risk olduğunu dile getirdi.

 

Gill, "Bizim temel senaryomuz Merkez Bankasının yılın son çeyreğinde çok temkinli şekilde faiz indirimine başlayabileceği yönünde. Bu muhtemelen kasımda olabilir ancak buradaki 'temkinli yaklaşımı' vurgulamak gerek." değerlendirmesinde bulundu.

 

TCMB'nin politika faizinin bu yıl sonunda manşet enflasyonun üzerinde olacağını öngördüklerini ifade eden Gill, "Enflasyonun yıl sonunda yüzde 42-43 seviyesinde olacağını düşünüyoruz. Bu nedenle politika faizinin kesinlikle yüzde 45'in altına inmesini beklemiyoruz." diye konuştu.

 

Gill, özellikle 2025'in mali konsolidasyon açısından önemli olduğunu ve Orta Vadeli Program'da iddialı mali sıkılaşma tedbirlerinin bulunduğunu vurgulayarak, "Mali sıkılaşmanın büyük bir kısmı 2025'te devreye girecek. Bu nedenle ilk olarak iddialı mali hedefler ve ayrıca talepteki yavaşlama nedeniyle 2025 biraz zor olabilir. Bu yüzden, önümüzdeki yıl politika yapıcıların yeniden dengeleme programına bağlı kalıp kalmayacaklarının gerçekten test edilebileceğini düşünüyoruz." görüşünü paylaştı.

 

"RESESYON ÖNGÖRMÜYORUZ"

 

Gill, Türkiye'de tüketici talebinin yavaşlamaya başladığını belirterek, "Bu yıl yüzde 3,6 ekonomik büyüme bekliyoruz, büyümenin gelecek yıl yüzde 2 seviyesine gerileyeceğini tahmin ediyoruz. Ancak biz Türkiye'de bir resesyon beklemiyoruz. 2025'teki yavaşlamanın ardından, 2026'da yüzde 3'e ulaşan bir toparlanma öngörüyoruz. Türkiye ekonomisinde 2019'daki gibi keskin bir yavaşlama olabilir ancak herhangi bir takvim yılı için negatif bir büyüme beklemiyoruz." öngörüsünü dile getirdi.

 

Türkiye'nin oldukça güçlü, çeşitli ve açık bir ekonomisi olduğunu kaydeden Gill, özel sektörün dirençli olduğunu belirtti.

 

Gill, Türkiye'nin Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği anlaşmasının birçok avantaj sağladığına işaret ederek, "Türkiye, özellikle ekonomik açıklık açısından diğer gelişmekte olan ülkeler olan Arjantin ve hatta Brezilya'nın sahip olmadığı avantajlara sahip, özellikle ekonomik açıklık noktasında. Bu da iç talep zayıfsa şirketlerin ihracata odaklanabileceği anlamına geliyor." dedi.

23 Eylül 2024 Pazartesi

Etiketler : NotArtışı derecelendirme kredi