Dr. İlhami FINDIKÇI

Dr. İlhami FINDIKÇI

Diğer Yazıları



ifindikci@degerdanismanlik.com.tr

 

Öğrenilmiş şiddet yeryüzünde hızla yayılıyor. En çarpıcı delillerden biri, çocukların ve gençlerin birbirlerine verdikleri zararların giderek artmasıdır. Literatüre yerleşen akran zorbalığı, çoğu zaman saklandığı için farkında olamıyoruz. 

 

Danışmanlığını yaptığımız bir ailenin çarpıcı hikayesi, bu konudaki sıkıntıyı göz önüne seriyor. Şimdi evladı akran zorbalığına maruz kalmış bir anneye kulak verelim: “Bizim sıkıntımız 9. sınıfın sonunda ortaya çıktı. Oğlum çok başarılı bir öğrenciydi. Liseye giriş sınavında güzel bir başarı gösterdi. Ve İstanbul’da başarısı kanıtlanmış, bilinen bir liseyi kazandı.  

 

Okula uyum sağladı. Öğretmenlerini sevdi. Dersleri iyiydi. Okula başladığından beri verdiğimiz haftalık harçlığı bir süre sonra yetmemeye başladı. Her şey artıyor, demek ki yetmiyor düşüncesiyle harçlığını artırdık. Fakat bu da yetmedi. Okulun yemekhanesine gittiği halde daha fazla para istemesi dikkatimizi çekti. Eşimle birlikte oğlumuzla konuştuk ve korkunç gerçeği öğrendik. Son sınıflar, gözlerine kestirdikleri yeni öğrencilere zorbalık yapıyorlarmış. Okuldaki düzeni aktarıyoruz bahanesiyle benim oğlumdan da birçok isteklerde bulunmuşlar. Tarihi okulun ağaları edasıyla bazı kurallar olduğunu ve bunlara uyulması gerektiğini söylemişler. Mesela lavabo, kantin ve yemek sırasında öncelik büyük sınıfların. Üst sınıftaki öğrencilerin kız arkadaşlarıyla yakınlaşmak yasak. Bazı ortak etkinlikler ve harçlığı yetersiz öğrenciler için para toplanır. Öğretmenlere şikâyet asla olamaz…

 

ÖĞRENCİ DİZİSİNDEKİ GİBİ 

 

Aslında o zaman oğlum durumu aktarmıştı. Biz büyük sınıflara ağabeylik ve ablalık sorumluluğu verildiğini düşünmüş, bundan mutlu bile olmuştuk. Ama sonradan öğrendik ki bu tam anlamıyla bir akran zorbalığıymış. Hatta bunlar bir çete gibi hareket ediyormuş. Alt sınıfların kendi aralarındaki kavgalarda araya girip kendilerince suçlu tarafa para yahut iş cezası veriyorlarmış. 

 

İlginçtir, o dönemde buna benzer bir dizi vardı. Dizide liseli öğrencilerin birbirleriyle ilişkileri, mücadeleleri, kavgaları işleniyordu. 

 

Tam dizideki gibi bunlar da öğrencileri parsellemişler adeta. Çete üyeleri okula ve öğretmenlere karşı son derece mütevazı, iyi ve çalışkan bir profil çizerken kendinden küçüklerin davranışlarını kontrol eden ezici bir düzen kurmuşlar.   

 

Oğluma önce bazı işler vermişler. Sonra kendi işlerini yaptırmışlar. 12. sınıftan bir öğrencinin kız arkadaşının ödevini yaptırmışlar hem de birkaç kez. Sonra parası yetmeyen öğrencilere veriyoruz diyerek çocuktan para istemişler. O da okulun geleneği diye iyi niyetle vermiş. Bu kurallara uymayanları önce uyarıyor, sonra sıkıştırıyor, sonra da bildiğiniz dövüyorlarmış. Bizimki isteneni yaptığı için şiddete maruz kalmamış. 

 

Okul idaresinin duyumlar aldığını ama konunun bu kadar ileriye gittiğinin farkında olmadığını öğrendik. Onlar da daha sıkı biçimde izleyince çetenin üyeleri ciddi bir uğraş sonucu okuldan uzaklaştırıldı. Çok zor bir süreç yaşadık. Bu çocukların velileriyle karşı karşıya geldik. Hatta çocuklardan birinin avukat annesinin okula dava açtığını öğrendik…”

 

BAŞARILI İNSAN, İYİ İNSAN

 

Akran zorbalığı; bazı çocuk ve gençlerin zayıf gördükleri arkadaşlarını maddi, fiziksel ve duygusal yönden olumsuz etkilemeleridir. Burada kendine güvenen güçlünün, çevresindeki akranlarına söz ve davranış hakkı tanımaması, onlara tekrarlanan fiziksel ya da psikolojik istismar ya da şiddet uygulamasından söz ediyoruz. Mahalleye yahut okula yeni gelen çocuk, akranları tarafından zorlanabiliyor. Bazen geniş ailelerde de bu duruma rastlayabiliyoruz. 

 

Zorlama; çanta taşıtmak, gözcü olarak kullanmak, postacılık yaptırmak, ödevini yaptırmak, telefonunu kullanarak oyun oynamak ve sanal sitelere girmek vb. küçük davranışlarla başlar. Zorbalık, zamanla onun parasını almak, okulda yasak davranışları ona yaptırmak, ona tacizlerde bulunmak, itiraz ettiğinde şiddete başvurmaya kadar gidebiliyor. Tekil ya da grup halinde yapılan zorbalıklarda siyaset yahut dini konular da kullanılabiliyor. 

 

Çocukların akademik başarılarını izlemek gerekli ve önemli. Ancak daha da önemlisi onların kişilik gelişimleri. Çocuk yetiştirirken, başarılı insan olmaktan önce iyi bir insan olmaları yönünde bir çaba gösterilmesi çok mühim. Yani ne başardıkları kadar nasıl bir insan oldukları da önemli. Gelişme çağındaki çocuk ve gencin kimlerle arkadaşlık yaptığı, kimlerin duygu ve davranışlarıyla beslendiğinin yakından izlenmesi şart.

25 Mart 2024 Pazartesi