tatil-sepeti
Prof. Dr. Ahmet Emre BİLGİLİ

Prof. Dr. Ahmet Emre BİLGİLİ

Diğer Yazıları


 

Bir sağlık çalışanı hocamız, Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) açıklanınca haklı olarak feveran etmiş; kadrolar boşta kaldı, böyle giderse pediatride yeni hekim yetişmeyecek diye. Cerrahi alanında çalışan hocalarımız da bu tercihlerin alt düzeyde kalmasından yakınıyor. 

 

Gerçekte ise hekimliğin özü cerrahidir. Dermatoloji gibi hastane nöbeti olmayan iyi gelir getiren alanlar ise üst seviyede tercih ediliyor. Bir zamanların en revaçtaki alanı olan cerrahi branşının Amerika’da halen en üstte tercih edilen bölüm olduğunu biliyoruz. 

 

Piyasa koşullarının yönlendirmedeki etkinliğinden sadece tıp alanı değil, sosyal bilimciler de şikayetçi. Sosyoloji, felsefe, tarih, antropoloji, arkeoloji ve coğrafya gibi bölümler, zeka potansiyeli yüksek çocuklar tarafından asla tercih edilmiyor veya nadiren oluyor. Dolayısıyla bu alanlarda iyi uzman ve bilim adamı yetişmiyor diye bu bilimlerin geleceğinden kaygılılar. Eğitim yöneticileri de alandaki durumdan şikayetçi; iyi çocuklar öğretmenliği tercih etmediğinden iyi öğretmen yetişmiyor, öğretmen iyi yetişmeyince iyi öğrenci de yetiştirilemiyor diye. 

 

Bu mantık zincirini farklı alanlardan örnekler vererek artırmak mümkün. En iyi çocuklarımızın çoğunun tıp tercihi de netice olarak yanlıştır, tıp fakülteleri mezunlarımızın uzmanlık tercihleri de kendi içinde problemli görünüyor. Diğer bilim ve meslek alanlarının kendi aralarındaki tercihlere dair yönelimlerden ve dağılımlardan da şikayetçiyiz.

 

*           *           *

 

Bu temel problemi anlamaya ve çözümlemeye yönelik derin analizlere girişmeye gerek yok. Konu, yalın olarak anlaşılabilir düzeyde. Bütün bunları belirleyen tek faktör var ve bu maalesef başat durumda. Üstte örneklediğimiz tercihlerin dağılımına baktığımızda tümünün piyasa koşullarının etkisi altında olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla tüm alanlar piyasanın yönlendirmesine mahkûm kalmış durumda. 

 

İşte asıl analiz ve çözüm üretmenin burada yapılması gerekir. Politika ve strateji bunun için var ve olmalı. Politika da önemli ölçüde teşviklere ve yönlendirmelere bağlı. Piyasanın tercih ettirmediğini cazip kılarak tercih edilir hale getirebiliriz. Bu nedenle büyük fotoğrafa bakarak uzun vadede netice veren tedbirler geliştirilebilir. Bunları yapamazsak tamamen piyasa kuralları tarafından yönetiliriz. Bu da bizi bugünkü yaşadığımız çıkmazlar içinde bırakır.

 

Belli bir rasyonalite içinde oluşan piyasanın kurallarından tamamen bağımsız olmak mümkün değil. Elbette başat bir faktör olarak etkisi olacak. Ancak büyük fotoğrafa bakarak aksayan yönlerini dikkate alan uzun vadeli tedbirler geliştirmek de mümkün. Buradaki hâkim strateji; alanın bütünlüğü içerisinde gelişmeyi ve dengeyi sağlayıcı, alanın geleceğini sağlam kurgulayan bir yapının varlığı ve devamlılığıdır. 

 

*           *           *

 

Diğer taraftan başka bir kritik strateji ise; tıp ve mühendislik dahil iktisadi ve sosyal bilimlerin nitelikli devamını da kapsayan yüksek zeka potansiyeline sahip öğrencilerin söz konusu alanlara yönelik nitelikli, rasyonel ve piyasa koşullarını dikkate alan dağılımıdır. 

 

Asıl bütünsel devlet stratejisi budur. Bu durum hakiki anlamda gözetilip gerçekleştirilebilirse hem bilim dalları arasında hem de kendi içinde olması gereken dengeli dağılım mümkün hale gelir. Bunun gerçekleşebilmesi için de duruma göre gerekiyorsa teşvik sistemi uygulanmalı. Aksi durumda yüksek zeka potansiyeline sahip olanların dağılımı açısından dengesizlik meydan gelir ki, bu da belirli alanların gelişmesinin önünde bir engel olarak görülür. Sözgelimi Amerika’da cerrahi uzmanlık alanına kabul edilmek için yüksek USMLE (bizdeki TUS’un muadili) skorlarına sahip olmanın yanında güçlü özgeçmiş, referans mektupları, klinik deneyimler ve araştırma çalışmaları gerekli. Bu konuda piyasanın bu önemli hekimlik alanını bizde getirdiği nokta ibret vericidir. 

 

Netice olarak yüksek zeka potansiyeline sahip bahşedilmiş çocuklarımızın bilim alanlarına dağılımı, ülkemizin geleceği açısından piyasa koşullarına bırakılamayacak kadar önemli ve stratejiktir. Bu bir devlet politikası olarak hassasiyetle takip edilmeli. 

10 Haziran 2024 Pazartesi