Dr. İlhami FINDIKÇI

Dr. İlhami FINDIKÇI

Diğer Yazıları


 


ifindikci@degerdanismanlik.com.tr

 

İnsanların işlerinden mutlu olması nasıl sağlanabilir? Çalışanların temel ihtiyaçlarının karşılanması, işe yoğunlaşmaları ve işi sevmeleri için yeterli midir? Çalışanların davranışlarını yönlendiren temel öğeler nelerdir? Bu ve benzeri soruların cevapları, bireylerin motivasyon düzeyleri ile ilgilidir. İnsan psiko-sosyal bir canlı olarak çeşitli ihtiyaçlara sahiptir. Bu ihtiyaçların bir kısmı fizyolojik ve somut ihtiyaçlardır. Bir kısmı ise daha soyut, gözle görünmeyen ama son derece önem taşıyan manevi ihtiyaçlardır. 

 

Kişiye sunulan imkânlar, ihtiyaçlarının giderilmesini sağlar, bu ise kişinin performansında etkili olur. Örnek verilecek olursa kişinin işinden sağladığı ücret, satın alma ihtiyaçlarını giderir. Kişinin çalışması sonucu sağladığı iş motivasyonu ise iş tatminini ve işinden mutlu olmasını sağlar. Dolayısıyla insanın ihtiyaçları ile motivasyonu arasında doğrudan bir ilişki söz konusudur. 

 

‘BİZ’ RUHUNUN OLUŞMASI 

 

İnsan kaynakları yönetiminin temelde insan ihtiyaçlarını gidermek istediği hatırlanacak olursa bu disiplinin, bir anlamda bireyi motive etme uğraşısını amaç edindiği sonucuna varılabilir. Çünkü çalışanlar ihtiyaçları karşılandığı oranda motive olacaklardır. Motivasyon, çalışanların kurumun genel amaçlarına uyum düzeyi ve bunlara bağlılık, biz ruhunun oluşması, iş tatmininin oluşması gibi sonuçlara ulaştırır. Yetersiz motivasyon ise kurumda ‘biz’ değil, ‘ben’ değerlerinin ortaya çıkmasına, işbirliği ortamının azalmasına ve çeşitli gerginliklere yol açacaktır. Burada unutulmaması gereken önemli bir konu, çalışanların bütün arzu ve isteklerinin karşılanmasının bazen oldukça zor olmasıdır. Her şeyden önce bireyin içinde yer aldığı sosyal çevre ile çelişmeyen arzu ve isteklerinin karşılanması söz konusudur. Diğer bir ifade ile insanın ihtiyacının karşılanması konusundaki öncelikli koşul, söz konusu ihtiyacın evrensel, toplumsal, örgütsel ya da grup düzeyinde yerleşmiş değerlere ve ortam koşullarına uygun olmasıdır. 

 

BİREYDEKİ DENGE DURUMU

 

İnsan ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelen insan kaynakları yönetiminin sağlayacağı motivasyon düzeyi konusunda önemli bir ilke de bireydeki denge durumudur. İnsan, gerek psikolojik yapısı gerekse fizyolojik yapısı ile bir bütündür. Bu yapının temelinde de bir denge (homeostasis) yer alır. Yani organizmanın herhangi bir ihtiyacı oluştuğunda söz konusu denge bozulur. Bu dengenin yeniden sağlanması için ihtiyacın giderilmesi ya da tatmin olması gereklidir. Bu durum da insan psikolojisine yönelik oldukça eski temel yaklaşımlardan biridir ve bu yaklaşım insanların, sürekli olarak sabit bir dengeye ulaşmak isteklerini savunur. Bu temel görüşten hareketle bireylerin çeşitli ihtiyaçları olduğu, bu ihtiyaçların karşılanması yönünde çaba gösterdikleri ve bu çabaları yetersiz kaldığında, yani ihtiyaçları giderilmediğinde bireyde bir dengesizlik durumu oluşur. Kurumdaki insan kaynakları organizasyonunun temel amaçlarından biri, çalışanların yaşadığı dengesizlikleri keşfetmek ve bu dengesizliği gidermektir. Bu yapılamadığında kişinin yaşadığı bu dengesizlik onun davranışlarına, iş verimine, moraline, ilişkilerine olumsuz yönde etkide bulunacaktır. Temel ihtiyaçların karşılanması bu duruma en iyi örnektir. Örneğin, acıkan bireyin beslenmesi bu konudaki dengesizliği gidermeye yöneliktir. Aynı biçimde bireyin çalıştığı kurumdan sağladığı ekonomik kazançların arzuladığı düzeyde olmadığını düşünmesi de benzeri bir dengesizlik durumu oluşturur. İlk örnekte olduğu gibi kişi, bu dengesizlik durumunu gidermek için de çeşitli yollara başvuracaktır. Rahatsızlığını dile getirecek ve bu durumun değişmesini isteyecektir. Bunu doğrudan yapamıyor ise davranışları ile belirtecektir. Bu durumun devam etmesi ise muhtemelen bir süre sonra iş verimsizliği, performans düşüşü, iş tatminsizliği gibi istenmeyen sonuçlara yol açabilir. 

23 Ekim 2023 Pazartesi